Yazar tutulması sendromu -2

Size olur mu bilmem ama bana arada bir oluyor. Aralık 2016'da da yazmışım; 'Yazar tutulması sendromu' diye.
Ve yazıma şöyle giriş yapmışım: ''Güneş tutulması gördük, ay tutulması gördük, akıl tutulması gördük de 'yazar tutulması' nerden çıktı diyebilirsiniz. Yazarların çeşitli etkenlerden dolayı ilhamını yitirmesi durumuna da evrensel sözlükte 'yazar tutulması' deniyor. Tıpkı bugünlerde ülkemizin içerisinde bulunduğu ortamdan etkilenerek benim de içinde bulunduğum durum gibi. Askerimiz ölüyor, polisimiz ölüyor, canlarımız ölüyor.
Analar ağlıyor, babalar ağlıyor, evlatlar öksüz kalıyor. Yürekler dağlanıyor. Biz daha neyi nasıl yazacağız. Ne diyecek ne söyleyeceğiz. Kime ne akıl vereceğiz...''
***
O gün tutulmama sebep haksız ölümler, yıkılan yuvalar, kaybolan hayaller, kararan umutlar, ağlayan anneler...
Bugün ise aslında çok farklı değil.
Düşünsenize hiçbir günahınız yok.
Hiçbir etkiniz yok.
Suçunuz yok.
Bahaneniz yok.
Ama bir gecede birdenbire fakirleşiyorsunuz.
Yoksullaşıyorsunuz.
Malınız, paranız, pulunuz eriyip gidiyor...

Şaşkın ördek gibi kalakaldık
Bugünlerde bakıyorum da.
Eriyip giden paramızın düştüğü durumu gördükçe.
Ülkemizdeki ekonomik durgunluğu, krizi, dalgalanmayı izledikçe.
Şaşkın ördek gibi birbirimizin yüzüne bakıp duruyoruz.
Elimizden bir şey gelmiyor.
Aklımız erse sözümüz geçmiyor.
Fikrimiz yetse, gücümüz yetmiyor.
Ne yapacağımızı ne edeceğimizi anlamaz durumdayız.
Tabir-i caizse kolumuz kanadımız kırık halde bir an önce olumlu bir haber bekleyip duruyoruz.

Cağız, cuğuz, ceyiz, ciyiz...
Gelen haberlere bakılırsa.
Yapacağız.
Başaracağız.
Yaptıracağız.
Yenilmeyeceğiz.
Yedirmeyeceğiz.
Boyun eğmeyeceğiz.
Asla vazgeçmeyeceğiz.
Ceyiz de ceyiz, cuyuz da cuyuz.
İyi de be kardeşim, bütün bu ceyizler, cuyuzların yanında bir kaç tane de;
Yaptık, ettik, ürettik, başardık... Türünden kelimeler koyun bari içimiz açılsın.
Nefes alalım.
Bir oh çekelim.

Yanlışlardan ders çıkartalım
Birbirimize akıl vermekten vazgeçelim.
Hadi bizim aklımız kendimize yeter mi yetmez mi boşverelim.
Ancak ülkenin yöneticiliğini ve sorumluluğunu üstlenenlerin peşini asla bırakmayalım.
Onlar doğru adım atsınlar diye bağıralım.
Çağıralım.
Uyaralım.
Yanlışlardan ders çıkartmalarını her noktada isteyelim.
Tabii ki üretelim.
Tabii ki eğitimden, bilimden vazgeçmeyelim.
Tabii ki tepeden tırnağa tasarruf tedbirlerini artıralım.
Tabii ki 'önce vatan' ilkesinden vazgeçmeyelim.
Ancak bu düşünceleri körü körüne yapmak yerine, bilerek, isteyerek, sindirerek, özümseyerek ve aşılayarak yapalım.

CHP'de kurultay başka bahara
Yazar tutulması yaşadığım bu günlerde CHP'ye gönül verenler bağışlasınlar ama inanın bana kurultayı konuşmayı ve tartışmayı hiç ama hiç doğru bulmuyorum.
Evet ülkemizde ciddi bir iktidar kadar ciddi bir muhalefet sorunu da var.
Evet ülkemizde ciddi bir siyasi partiler sorunu var.
Evet CHP'de ciddi bir yönetim sorunu var.
Ancak bugün içinde bulunduğumuz durumda bu sorunları tartışarak hiçbir çözüm bulamayız.
Bugün bazı muhaliflerin yaptığı basın açıklaması gibi; “Türkiye krizdeyken tüzük kurultayı tartışılmaz. Yapılması gereken Kılıçdaroğlu’nun partiyi toplaması” değerlendirmelerini desteklemekten başka çare yok.
 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Mehmet Mert Arşivi