Halit Çelikbudak
Öfke tsunamisi
Şöyle başlayalım. Duymuşsunuzdur. Takip edenler zaten biliyor. Pazar günü Almanya’da doğudaki iki eyalette eyalet meclisi seçimleri yapıldı. Her iki eyalette toplam yaklaşık altı milyon insan yaşıyor. Seçmen sayısı da yaklaşık üç milyon. 16 eyaletten oluşan Almanya’da eyalet seçimi öncelikle eyaleti hangi partinin/koalisyonun yönetmesi ile ilgilidir, ancak yalnızca bununla sınırlı değildir. Seçim sonucu ayrıca Berlin’deki federal hükümete uyarı ve destek niteliğinde de bir işarettir…
Bu sefer de öyle oldu. Hatta bu kez ikincil uyarı daha da öne geçti. Seçim öncesi tüm anketler, Berlin’de Sosyal Demokrat/ Yeşiller/Liberaller koalisyonuna doğru bir öfke ve hayal kırıklığı dalgasının yuvarlandığını gösteriyordu. Anketler yaklaşan bir kasırgayı gösteriyordu. Sonuç da sürpriz olmadı. Anketler neyi gösteriyorsa öyle oldu. Çünkü seçim, eyaletlerin yol, su, eğitim gibi yerel konular yerine düzensiz göç, ilticacılar, iç güvenlik, ısınma kanunu, hayat pahalılığının artması, Rusya ile ilişkiler gibi konulara odaklanmıştı.
Berlin’de federal hükümet ve dolayısıyla Sosyal Demokrat, Yeşiller ve Liberal partileri kolektif olarak doğudaki seçmenlerce acımasızca cezalandırıldı. Resmi olmayan ilk sonuçlara göre seçimleri 11 yıl önce kurulan yabancı aleyhtarı, populist ‘Almanya için Alternatif‘ (AfD) partisi kazandı. Özellikle Thüringen eyaletinde olup bitenler en azından Federal Almanya Cumhuriyeti’nde oldukça benzersiz. Eyalet seçimini açıkça aşırı sağcı bir parti kazandı;
AfD partisinin Thüringen eyalet seçiminde oyların yaklaşık üçte birini alarak açıkça kazandı. Saksonya eyaletinde ise AfD yüzde 31'in üzerinde oy oranıyla iktidardaki Hristiyan Demokratlar’ın ardından ikinci en güçlü parti oldu. Demokrasi ruhu açısından, her iki sonuç da şok edici. Sonuçlar tüm demokratlar için bir uyarı olmalı. AfD'nin her iki eyalette hükümet kurması pek mümkün görünmüyor. Çünkü diğer partiler işbirliği yapmayı reddediyor. Örneğin Thüringen'deki AfD lideri, Nazi sloganlarını kullandığı için iki kez mahkum edilmişti.
Diğer bir dikkat çekici sonuç da şöyle; Sol Parti’den ayrılan Sahra Wagenknecht’in kurduğu Sahra Wagenknecht İttifakı (BSW) isimli parti de girdiği bu ilk ulusal seçimlerde hızlı bir başlangıç yaptı ve her iki eyalette çift haneli sonuçlar elde etti, üçüncü siyasi güç oldu. Siyasi start-up olarak nitelenebilecek BSW’nin hem iki eyalette kurulacak muhtemel hükümetlerde hem de önümüzdeki yıl yapılacak genel seçimde önemli bir rol oynayacağı kesin gibi görünüyor.
İngiliz Financial Times gazetesi sonucu ‘Sonuç, Almanya'nın yeniden birleşmesinden 34 yıl sonra, ülkenin eski komünist doğusundaki iki bölgedeki insanların çoğunluğunun, merkezdeki ana akım partilerden ve Almanya'nın yönetilme biçiminden derin bir hayal kırıklığına uğradığını gösteriyor‘ diye yorumladı. Bu konuda Şansölye Olaf Scholz ve hükümetinin düzensiz göç, ilticacılar gibi pek çok konuda çok sesli çığlığı çok uzun süre görmezden geldiği konusunda hemfikir… Sorunları cesaretle ele alamadıkları da bir gerçek…
Şansölye Olaf Scholz ve hükümeti hatalarını düzeltmek için kalan yılı kullanabilir mi? Fazla bir zaman kalmadı. Koalisyonun 28 Eylül 2025'teki genel seçime kadar süreceği de belirsiz. Koalisyonundaki üç partinin (Sosyal Demokratlar, Yeşiller ve Liberaller) fiyako ile sonuçlanan feci performansı, akşam bunlardan birinin hükümetten çekilebileceği ve erken seçimleri tetikleyebileceği yönünde spekülasyonlara yol açmadı değil… Ancak siyasi analistler böyle bir sonucun olası olmadığını da söylüyor. Pazar günkü seçim başarısızlığı durumlarının 2025'te düzeleceğine dair belirsiz bir umutla bir arada kalmaya teşvik edecek gibi görünüyor.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.