Ali İbrahim Önsoy

Ali İbrahim Önsoy

Yeni düzen evde kal

Savaşlar ve doğal afetler toplumsal yaşamı değişikliğe zorlamakta. Yaşamı yaşanır hale getirmek için birlikte toplumsal değer yaratmak gerekir. "Toplumsal değer" doğru ama esas sorun burada, bireysel çıkarlar mı toplumsal çıkarlar mı?

Bugünlerde küremizdeki en uzak yerleşim yerinde ki bile salgın hastalık ile uğraşmakta. Yani ABD'nin lastik ayakkabısı bile en ücra yere gitmiş ise kapitalist/emperyalizmin varlığını yok sayamadığımız gibi. Geçen yüzyıl içinde gözü doymayan hep bana rab bana diyen kapitalist emperyalizmin paylaşım ve işgal savaşlarını gördük. Bu savaşlarda hem insanlık hem de doğa olarak büyük yıkımlara uğradık.  Ardından silah yarışı ve bölgesel savaşlar bir yanda yokluk, yoksulluk, kıtlık ve susuzluk diğer yanda variyet içinde ki bir avuç mutlu azınlık. Toplumsal yaşam bir avuç mutlu azınlığın doymak bilmez çıkar ve menfaatleri, bencilliği, sahip olma hırsı ve bunlara yaranmak isteyen beli silahlı, omuzu kalabalık ve yakası kalkıkların onlara yaranma hırsı ekonomik ve toplumsal bunalımları, savaşları ve ardından salgın hastalıkları getirdi.

Savaş ve salgın hastalıklardan da çıkar sağlamakta olan bu mutlu azınlık kendi kapısının çaldığında feveran etmekte. Savaş adıyla güvenlik/askeriyeye önemli bütçe ayıran devletler sağlığa ve eğitime önem vermemekte. Oysa bugünlerde sağlık ve eğitimin ne kadar önemli olduğunu görmemek için aptal olmak gerekir. Silahlı savaşta düşmanı görürsün ama salgın hastalıkta bunu görme şansın yok. Eğitim ve bilimin yeterli değer görülmediği dönemde hurafeler ve batıl itikatlar yönetim katında itibar gördü.  Bugün devlet yönetiminde hangi parti olduğu önemli değil çünkü hemen hepsi aynı istemin bir parçası olduğundan askeriye ve diyanete yine önemli büyüklükte bütçe ayırmakta. Oysa eğitim ve sağlık toplumsal çıkarlarımız gereği bilimsel değerde olmalı.

Dün olduğu gibi bugünde yönetim gücü iktidarı elinde bulunduranlar savaşta silahın yanında sağlık malzemeleri de üreten ve satanların bitmeyen kar hırslarını bilmeyen yok. Savaş ve salgınlarda sakat kalan ve ölen genellikle birilerinin "sürü" dediği toplumun ekonomik olarak alt sınıfı olmakta. Siyasi erki ve ekonomik gücü elinde olanlar korunaklı yapılarında her şeyden izole ortamlarda gündelik yaşamlarını sürdürmekte. 1789 da Fransa Burjuva Devriminde halkın ekmek bulamadığı zaman kraliçenin "pasta yesinler" sözü ne kadar rehavet içinde olduklarını gösterir. Bugünde covir-19 salgını nedeniyle yönetenlerin gerçeklerden uzak kararlar aldıkları da gün gibi aşikâr.  

Devlet, politik erki elinde bulunduran hâkim güçlerin baskı aracı olduğu ders kitaplarında olduğu kadar mürekkep yalamış herkes tarafından bilinmekte. Fakat devletin yasalarında özgürlük, eşitlik, hakkaniyet ve denge sağlanmalı maddeleri vardır. Yasa da ki maddeler genel geçer olduğundan uygulanmaz. Yönetim erki tek elde toplanırken özgürlük, eşitlik ve kişi hakları rafa kaldırılır; uygulamada tek adam ve onun sözlerini uygulayanların topluma hükmeden "sürü" anlayışında yöneten bir zihniyet vardır. Tek doğru kendileri olduklarından karşı duran kim varsa kötü ve düşman olarak gösterilmekte.

Onların "sürü" dedikleri toplum ekonomik bunalımın yanında bir de salgın hastalıkla savaşırken ölenlerin arasında sağlık ve bilim çalışanları da olmakta. "Sürü" dedikleri toplum sağlık, ilaç, gıda ve temizlik malzemesi bulmada zorlanır, var olanlarda fahiş fiyata çıkarken, paramız da dövizde karşısında hızla erimekte. "Sürü" dedikleri toplum açlık ve salgın hastalıkla savaşırken birileri ihale almakta, ucuza yer kapmakta, imara açılması için meclisler açılmakta. Tüm bunlar olurken muhalefet susturulmakta, gerçekleri dile getirenler soruşturmaya uğramakta kimileri tutuklanmakta.  

Nerede olduğu pek önemli değil iktidarı elinde bulunduranlar için bu durum bulunmaz bir nimet. "Sürü" can derdindeyken sen istediğini yap, hatta onlara "sağlığın için evde kal, devlet her şey yapacak" de. Sormak gerek "devlet" bugüne kadar yapamadığını neyle ve nasıl yapacak? Her gündüzün bir akşamı olduğu gibi her gecenin de bir sabahı var. Bu zorlu sancılı günler elbet bitecek ve geride bir enkaz bırakacak. Önemli olan sağlığımız için evde kalırken "sürü değil toplumsal varlık" olarak, sorumluluğumuzu bilerek, biat etmeyi bırakarak ve toplumun bir bireyi olarak ortak yaşamımız olan dünyamızı nasıl yaşanır hale getirmeli?

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Ali İbrahim Önsoy Arşivi