Yeni normalleşme mi yoksa anormalleşme mi ?

MART ayında yaşantımıza giren ve hepimizi allakbullak eden Coronavirüs etkisini Dünyada ve ülkemizde her türlü sürdürüyor. Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, Bilim Kurulu üyeleri. bilim insanları bu işten ülke insanının en az zararla çıkması için uğraşıyor. Ancak bu uğraşı içinde bazı acaiplikler olmuyor da değil örneğin AVM'lerinin açılması ancak denize girmenin yasak olması, berber ve kuaförlerin açılması ama şehirlerarası yasakların devam etmesi gibi tabi bunları çoğaltmak mümkün bu yüzden de yeni bir normalleşme dönemi mi yoksa anormalleşme mi ? sorgulamasını yapmamız gerekiyor.

Yasaklar çiğnenmek içindir !

Bu anarşist başlığı kullanmamın nedeni çevremde gördüğüm izlediğim canım ülkemin insanlarının yaptıklarından kaynaklanmaktadır. Nasıl derseniz. Sokağa çıkma yasağı olur site araları ağaç altları hatta parklar ve sokaklar bisiklete binen çocuklar büyükler ile dolar. Hergün her kanalda her yer ortamda uyarılar yapılır. Akşam olur iftar biter çaydanlığı kapan tüpünü koltuk altına alan sahillere akar. Ne yasak kalır ne de Coronavirüs. Bir de yetkililerin bu durumu neredeyse cesaretlendiren açıklama ve yorumları işi içinden çıkılmaz bir hale getirir. Eğer biz görmüyoruz diyen olursa açıp interneti görebilirler. Öncek gün 14-20 yaş arası gençlerimiz sokaklarda idi iyi de oldu onlar için ama gördüğüm büyük çoğunluk ne maske ne kural ne mesafe tanımadılar. Umarım eve gittiklerinde ailelerine bir bulaşı taşımazlar. Bununda nasıl olduğunu çok çok 15 güne anlarız eğer doğru şekilde bilgilendirme yapılırsa.

Yeni trendimiz maske takmak

Yasakları ben çiğnemiyorum diyerek sokağa dökülenler arasında da yeni bir trend oluştu. "Maske takmak". Ama nasıl ? İcabında takmak üzere maskeyi çene altına sürüklemek yada maskeyi, güneşten kelimizi de korumak için başımızın üzerine takmak. Saçımız bağlamak gibi. Şaka gibi değil mi? Ama gerçek. Birde özellikle gençlerde görüyorum maskeyi koluna takmak. Buda güzel "Maskeyi tak koluna herkes kendi yoluna" gibi bir devşirme atasözü de olabilir yani. Halbuki uzmanlar eliniz maskeye dememeli değerse bir anlamı kalmaz diye uyarılar yapıp duruyor. Aldıran varmı. Elbette ama aldırmayanların sayısının yüzde 60-70 civarında olduğunu da söylemem gerekli. Sonuçta baktığımızda biz çok ağır bir baskı ölüm vs olmadan pekte kolay akıllanmıyoruz diyeceğim de.. O da değil deprem oldu geçti binlerce kişi öldü adam gene yer açmak için beton kolonları kesti. Neyse..

Piknik-Mangal yasağı

Hafta sonları uygulanan sokak kısıtlaması denecek yasakları aslında halk arasında adı "Piknik-mangal yasağı". Bir anlamda iyi oluyor. En azından haftada iki yada bazen bu hafta olduğu gibi 4 gün ortalık sakinliyor. Vaka sayılarının artışı da bu yasak sonrasındaki günlerden kaynaklanıyor. Demekki biz yeterli şekilde kurallara uymuyoruz. yada kuralları kendimize göre yorumluyoruz. Geçende hiç sevmem müdahaleci olmayı ama dayanamadım. Evimin arkasında çoluk çocuk bağırış çağırış oyun oynuyor. Babalar anaları da aynı şekilde. Polise haber verdim. Bir süre sonra gelip uyardılar. Gittiler. Hoop herkse aynen devam.bu kez ben "Yasak var. Günah değil mi çıkarıyorsunuz çocukları üçü beşi yarın ölürse yada onlar yüzünden sizler ölürseniz ne olacak? " dedim. Aşağıdan genç bir delikanlı yeni baba belli "Bişey olmaz buraları serbest alt kattakiler laf etmiyor sen niye konuşuyorsun" demez mi attı sigortalar neyse. Sonu önemli meğer bu lafı eden birde üzerine 48 daireli blokun apartman yöneticisi imiş. Yani sözün kısası Allah rahmet eylesin Aziz Nesin'in dediği yerden yani yüzde 60-70'ten daha da ileri geçiyoruz. Cehalet sokaklarda kol geziyor. Bunda da vardır bir hayır.

Ölüm sayısı 2537- vaka sayısı 77.065 arttı

Hergün rakamsal verileri Sağlık bakanlığı açıklıyor. Haklı olarak ardından iyi bir tablo vaat eden önerileri sıralıyor. Gerçekten öyle mi? Öyle olmasına ve biran önce bu beladan kurtulmamızı ençok isteyenlerden biriyim. Ama bu işler istemekle olmuyor oda ayrı. Kafanızı karıştırmak istemem son bir ayın karşılaştırmalı tablosuna baktığımızda geçen ay 69.457 olan vaka sayımız maalesef piknik mangal yasaklarına vs rağmen 146.457 olmuş. Yani 77.065 lik ciddi bir artış gerçekleşmiş. Vefat eden sayısı da vahim aslında bir yandan yoğun bakım ve entübe sayılarında yüzde 50 ye varan düşmeler görülürken ölüm sayısı geçen ay 1518 iken bu ayın 15'inde bu rakam 4.055 e yükseldi. Yani bir ay içinde ölüm sayısı 2.537 kişi arttı. Görüldüğü gibi ortada inişe geçen bir tablo gibi görünsede Coronavirüs tüm hızıyla can almaya devam ediyor. Yanlız iyileşen vaka sayısı ise katlanarak artıyor. Geçen ay 5.604 olarak görünen iyileşme sayısı bu ay 106.133 olarak gerçeklemiş. AVM'lerin açılmasının etkilerini sanırım önümüzdeki günlerde daha iyi anlayacağız.

Son 10 günde tablo yine kötü

5 Mayıs günü Türkiye günlük Coronavirüs tablosuna göre toplam vaka sayısı 129.491, toplam vefat sayısı 3.520, toplam yoğun bakım hasta sayısı 1.338, toplam entübe hasta sayısı 707, toplam iyileşen hasta sayısı 73.285 oldu.5 Mayıs günü 24 saatte 64 hasta vefat etti, 5 bin 15 hasta iyileşti. Toplam test sayısı 1 milyon 171 bin 138, toplam vaka sayısı 127 bin 659, toplam vefat sayısı 3 bin 461 oldu.

15 Mayıs'ta yani önceki gün ise 33 bin 565 test yapıldı, 1708 kişiye Covid-19 tanısı konuldu.Son 24 saatte 48 hasta vefat etti, 2 bin 103 hasta iyileşti. Toplam test sayısı 1 milyon 547 bin 389, vaka sayısı 146 bin 457 ve vefat sayısı 4 bin 55 oldu.Toplam yoğun bakımdaki hasta sayısı 944, solunum cihazına bağlı hasta sayısı 490 ve iyileşen sayısı 106 bin 133 olarak kayıtlara geçti.

Günde 1700 kişi Coronaya yakalandı

Son on günde toplam vaka sayısı 129.491 den 146.457'ye yükseldi. Toplam vaka sayısında ise 16.966 kişilik bir artış yaşandı. Günde ortalama 1700 kişi demek bu. On günde kaybettiğimiz yurttaş sayımız 3520 den 4055 e yükseldi. Burada da 535 kişilik bir artış söz konusu. Bir yandan yeni normalleşme çabaları sürerken bir yandan da bu anormalleşme rakamlarına da bakmak gerekiyor. Eğer politika olarak sürü bağışıklığı kazanmaya yöneldiysek bu rakamlar düşük ilerde tablonun nereye evrildiğini göreceğiz. Umarım böyle olmaz.

Yeniden açılma süreci

Normalleştirme” denen sürecin aslında “yeniden açılma” olduğunun altını çizen Türk Tabipler Birliği de Coronavirüs ile geçen iki ayın sonunda aylık raporunu açıkladı. Açıkamayı yapan Prof. Dr. Kayıhan Pala, DSÖ’nün pandeminin kısa sürede sona ermeyeceği, aşı ve ilaç çalışmalarının halen sürdüğü yönündeki açıklamalarını da hatırlatarak, halen çok dikkatli olunması gerektiğini vurguladı. Pala, AVM’lerin açılması için erken olduğunu belirterek, “AVM’ler açılıyor ama parklar kapalı. Bu durum bize kararların sağlıkla ilgili veriler ışığında değil, sermayenin ihtiyaçları doğrultusunda alındığını düşündürüyor” diye konuştu.

COVİD-19 pandemisi şeffaflıktan uzak

Prof. Dr. Kayıhan Pala da raporun içeriğine yönelik sunumunda, ülkeler tarafından kullanılan bazı halk sağlığı yöntemleri, Türkiye’de benimsenen pandemi stratejisi, sağlık çalışanlarının sağlığı, olgu, ölüm bildirimi ve kayıtlar gibi çeşitli başlıklardaki tespitleri aktardı. Türkiye’de COVID-19 pandemisinin yönetiminin şeffaflıktan uzak olduğunu belirten Pala, Sağlık Bakanlığı, klinik ve epidemiyolojik olarak COVID19 tanısı konulan, ancak laboratuvar testi ile kesinleştirilmemiş olası/kuşkulu olgular ve ölümlerin sayısını açıklamadığı için meslek örgütleri ve bağımsız bilim insanları tarafından pandeminin gerçek etkisinin değerlendirilemediğine dikkat çekti.

Sürecin toplum ve meslek örgütlerinin katılımına açık olmamasının büyük bir eksiklik olduğunu belirten Pala, alınan önlemlerin etkili olup olmadığının da Sağlık Bakanlığı tarafından değerlendirilmediğini kaydetti. Pala, Türkiye’de var olan pandemi stratejisinin salgının baskılanması değil, etkisinin azaltılması yönünde olduğunu belirterek, salgının doğru yönetilebilmesi için adımların epidemiyoloji biliminin gereklerine göre atılması gerektiğini kaydetti. Yani anlaşılan bu süreçten işin başında olan hekimler uzmanlar da pek mutlu görünmüyor. Daha şeffaf olunması gerekiyor.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Oktay Apaydın Arşivi