Yeni yıl eski hikayeler…

Buyurun size güncel bir yeni yıl yazısı.

2019 model 2020'de trafiğe çıkışlı.

İsterseniz azıcık geri gidelim.

Mesela daha yeni yeni gazetelerde köşe yazıları yazmaya başladığım yıllarda genelde o yıl içerisinde bölgemizde neler yaşandığından bahs ederdim.

Daha doğrusu kimlerin neler yaptığından.

Sonraları olaylardan bahsettik.

Ve daha sonraları ise hayattan.

Son yedi sekiz yıldır ise genelde 'kendime yeni yıl notları' başlığı altında uygulamam gereken bazı kararları sıralamaya başlardım.

Aldığım bu kararları uygulamam yönünde ve okurlarımızın da uygulasa fena olmaz yönünde tavsiyelerde bulunurdum.

*

Bu yazımızda ise son yıllarda not değeri olan o tavsiyelerden seçtiklerimi, hangilerini uygulamayı başardığımı, hangilerini uygulayamadığımı ve varsa yeni önerilerde bulunacağım.

*

Mesela 2011 yılına girdiğimizde yazıma şöyle girmişim:

Her rengin kendine göre özellikleri vardır.

Mavi gökyüzünü anımsatır.

Kırmızı tutkuyu.

Sarı tebessümü ve beyaz ferahlığı.

Her ismin de öyle!

Ayşeler Fatmalar ve ya Ahmetler Mehmetler gelenekçidir.

Burcular Buşralar ve ya Berkeler Emreler ise yenilikçi.

Peki ya yıllara ne demeli?

Mesela bundan bin sene önce yeni yıla nasıl girilirmiş hiç düşündünüz mü?

Bin sene önce yeni yılın ilk gününde ilk sabahında güne nasıl başlarmış evin erkeyi kadını!

Sonra zaman ilerledi.

Derken gözümüzü bir açtık ki eyvah!

Renkli televizyonlar çıkmış.

Radyo yayınları canlı canlı!

Gazeteler sayfalarca renk renk baskılı!

Sokaklar caddeler sabahlara kadar şaşalı ışıklandırmalarla aydınlanıyor.

Mağaza tabelaları her dilde her renkte yayında!

Kadını erkeyi kıyafetiyle ayırmak mümkün değil.

Her şehrin belediye başkanı en az ülke başbakanı kadar heybetli afişler yapmakta!

Bırakın belediye başkanını mahalle muhtarı bile bildbord yaptırarak yeni yıla girmekte!

İnternet almış başını uçmuş adeta.

Bir mesaj yazıyorsunuz anında tüm dünyada yayında.

Görüntülü telefonlar cabası!

Tabi bir de cep telefonlarından kısa mesajlaşmalar yok mu!

Eyvah eyvah!

… Hastalıkta ve sağlıkta, iyi günde kötü günde, sen beni aramasanda ben seni arayıp bulduğumda, şu sokakta bu caddede, annesinin yanında babasının karşısında, elimi tutarıkene, gözümü kırparikene, Allahımızın bize lütfettiği bu güzel yeni yılı hep beraber kutlarikene…

*

Mesela 2012'de şöyel seslenmişiz: Sen ‘Yeni yılın herkese barış, kardeşlik, özgürlük getirmesini diliyorum’ diyen arkadaş! En son barış için hangi adımı attın?

Mesela yeni yılın bu ilk günü aranın açık olduğu bir kişiyi arayıp onunla barışmayı düşündün mü?

Bunu yapmadıysan yeni yılda barış dileme hakkını nereden buluyorsun?

Kardeşlik için özgürlük için ne tür adımlar atmayı düşünüyorsun?

En son kime bir kardeşlik yaptın?

Oturduğun yerden barış, kardeşlik, özgürlük dilemek kolay.

Peki şuanda özgürlüğünden mahrum olanlar için ne yapmayı düşünüyorsun?

Yeni yıla girerken cezaevinde birisini ziyarete gittin mi?

Ziyaretine gittiğin adamın neden içerde olduğunu biliyor musun?

Bütün bu sorulara cevabın yok mu?

O zaman ne diye yeni yıldan barış, kardeşlik ve özügürlük diliyorsun?

*

2013'de 'Uğraşma boşuna..' başlığı altında şunlardan bahsetmişiz: Seni ancak gördükleri ve duydukları kadar anlayacaklar.

Gördükleri de ancak kendi anladıkları kadar olacak.. Demiş; Hz. Mevlana.

Hem de tam 750 yıl önce söylemiş bu sözü.

Yaşam her çağda aynı yaşam, insanların iyisi de kötüsü de her çağda aynı insan.

Kimi ömrünü insanlığa adar, doğaya adar, güzelliklere adara, sevgiye adar.

Kiminin dünyası çok küçüktür küçük işlerle uğraşır, insanlarla uğraşır, kötü işlerle uğraşır.

*

'2015'ten beklentilerim...' diyerek şunları yazmışız: Oturduğu koltuktan güç alan değil, oturduğu koltuğa değer katan, özellik katan, güç katan yöneticilerimize sahip olmamıza vesile olsun bu yeni yıl. Oturduğu koltukların babalarından dedelerinden miras kaldığını zannedenlere; o koltuğun gerçek sahibinin 'halk' olduğunu bir kez daha anlama ve kavrama kabiliyeti versin bu yeni yıl...

*

2016 yılında ise 'Kendime yeni yıl notları' diyerek şunlardan bahsetmişiz:

- Sosyal etkinlik programları artırılacak, gereksiz zaman kaybına sebep olan etkinlikler azaltılacak.

- 3 'S' sık sık hatırlanacak; sevgi, saygı, sorumluluk.

- Az konuşulacak, çok dinlenilecek.

- Az yemek yenilecek, çok spor (yürüyüş, aktivite, bisiklet, yüzme) yapılacak.

- Az alkol, çok meyve.

- Az facebook, çok birebir temas.

- Az yerel, çok genel.

- Az televizyon, çok kitap.

- Az somurtma, çok gülmek.

- Az gerginlik çok relaks.

*

2017'ye girdiğimiz gün ise o alçakça 'Reina Saldırısı' yüzünden yeni yılımız adeta zehir olmuştu ve yazımızda şöyle seslenmiştik: Bugün yaşanan olumlu olumsuz her şeyde tüm insanlık olarak katkılarımız olduğunu düşünüyorum. Ne bileyim bir şekilde katkı sağlıyoruz ki, bu kadar insanlık dışı olaylar yaşanıyor.

Ya her şeyi konuştuğumuz için katkı sağlıyoruz. Ya sustuğumuz için. Ya bildiklerimizi paylaştığımız için. Ya bilmeden ahkam kestiğimiz için. Bir şekilde kendimi suçlu sayıyorum.

*

2018 ve 2019’a girerken biraz seçim havası esmiş ve yeni yıl yazısı yazmamışım.

Şimdi 2020’ye girdiğimizde, milenyum çağının üçüncü on yılına girdiğimizde şöyle diyorum.

Son yedi sekiz yıllık yeni yıl yazılarımdan alıntı yaparken bir tek kelimeyi bile silmeye kıyamadım. Hayat da öyle olsa gerek. Geçirdiğiniz her bir anın hatırası var. Hayatınızda olan her bir insanın değeri var, kıymeti var. Bu değerlerin kıymetini bilelim...

Bu yıl yeni kararlar almaya gerek görmüyorum. Bu yazımda daha önce söz verdiğim kararlardan uyguladıklarımı sürdürmeği ve bazı ertelediğim kararları ise gündeme koymayı planlıyorum…

Zaten madde madde sıralamak pek iyi değil.

Kervan yolda dizilir hesapı siz bu düşünce ile yeni yıla girin, yıl içerisinde de vereceğiniz yeni ve olumlu kararlarla hayatınızı renklendirebilirsiniz.

Tüm içtenliğimle ve tüm kalbimle tüm insanlığa iyi seneler, sağlık, mutluluk ve başarılar diliyorum...

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Mehmet Mert Arşivi