Ey gidi Karadeniz

Ey gidi Karadeniz
Dere şırıltısı, çakıl taşları… Bir dağ yamacında bulutlar arasında görülen bir köy,

Dere şırıltısı, çakıl taşları… Bir dağ yamacında bulutlar arasında görülen bir köy,
Ladin ormanlarının sarmaladığı dağlar,
Sırtında çuvalı elinde değneği ile yol kenarında yürüyen çalışkan Karadeniz kadını. ‘Gafulluktan’ az önce çıkmış yürüyor.
Daha sahile inmedim bile. Çünkü Karadeniz’in sahilinden belki daha çok sevdim yüksekteki köylerini. Belki de çocukluğum böyle bir köyde geçtiği için…
Şimdi doğru dürüst, ne ürün kaldıran var ne tarladan dönen,
O güzel bahçeler döndü çalılığa…
Çocukluktan gençliğe geçtiğim yaşlarda da sahilin, denizin tadına vardım. Küçük ve saklanmış gizli bir oda gibiydi Karadeniz’in koyları. Böğürtlen dikenleri, ısırganlar arasından yol açabilirsen seni kabul ederdi o güzelim koylar.
Sonra çok yollar açıldı…
Biz çocukların balıklama atladığı koylara, kayalar atıldı bu kez.
Kayalar, koylara galip geldi.
Kaç kuşaktır beklenen yol nihayet gelmişti.
Yoldan ayrılmak istiyor canım. 
Aklıma avukat Cihat Eren geliyor. Hüznüm artıyor.
Tekrar köyüme ve çocukluğuma dönmek belli ki daha iyi gelecek. Lafın başında artık tarladan dönen yok dedim ya, evet artık yok. Oysa köyümde fındık da topladım, tütün tarlasında debelendim de. Patates çuvalının ağırlığını bu omuzlar iyi bilir. Fasulye taşımaya benzemezdi. 
Annemle tarlada az mesai yapmadım.
Karadeniz kadınının çalışkanlığını da çilesini de bu oğul iyi bilir.
O yüzden Ordu uçağına adımımı atarken aklımda en çok ürününü sel felaketinde kaybeden üreticilerin derdi vardı. 
Mesele yaraların sarılması değil. O devletin görevi.
Mesele, emek. Mesele o emeğin yine yeniden kaybolmaması.
Ağustos sıcağında, Karadeniz neminde fındık toplamayan o emeğin değerini bilemez. Uçaktan indikten kısa süre sonra Ordu il Başkanlığı heyetimizle Ünye’ye geçtik. 
Bir geçmiş olsun demek, acıya ortak olmak için.

Direnmek güzeldir
Direneceğiz… 
Doğa ile kavga etmeye, doğanın hakkını gasp etmeye karşı doğanın yanında direneceğiz. Derelerin her yağışta önümüzde koyduğu acı faturalarda payı olanlara karşı da direneceğiz. 
Giresun’un Dereli ilçesinde bir dere kenarında dünyanın en güzel doğal evlerinden biri var. Adı: Kök Ev. Giresun’a gidenlerin mutlaka uğramasını tavsiye ederim. Kök Ev aslında biz insanların kökü. Topraktan gelen bir güzelliğin suyla buluşmasının harika bir yansıması.
Yıllar önce ‘HES’ diyerek, buranın da tabiatını bozmaya çalışmışlar. Ama Karadeniz’de direnenler bitmez. Ergun Şahin, yıllar boyu hukuk mücadelesi ile bu doğa ve insan harikası yeri korumayı bilmiş. Ev neredeyse derenin üzerinde ama hiçbir selde yok olup gitmiyor. Çünkü tabiat onun kendisiyle uyumlu olduğunu biliyor.
O yüzden direnmemiz lazım.
Asıl felaket sel mi, yoksa zihniyet mi diye yüzleşmemiz lazım. Her yıl aynı acılarla karşılaşmak ve sadece yeni afetlerin yaralarını sarmak mı olacak gayretimiz? Yoksa samimi ve bilimsel bir çaba içine girip, evrensel kuralları tatbik ederek bundan sonrası için kalıcı adımlar mı atacağız? 
Artık bir yerden başlamak lazım. Hem de vakit kaybetmeden.
Sadece dereleri değil, ilişkilerimizi ve bakış açılarımızı da sağlıklılaştırmalıyız.
Türkiye’nin her şeyden çok bu normalleşmeye ihtiyacı var.

ekrem imamoğlu

Beylikdüzü – Korgan dostluğu örnek olmalı
Farkında mısınız hep bir yarışın, bir kavganın, bir hesap sorma arayışının içinde gibiyiz. Şöyle rahatça oturmayı ve sağduyulu düşünmeyi bırakalı o kadar zaman geçti mi?
Saygı, sevgi, vefa, dostluk, vicdan gibi en güzel ortak paydaşlarımız. Ben bu yol arkadaşlarımı hep kalbimde taşıdım, taşımaya da devam edeceğim. Çünkü onlar iyi birer dost ve asla size yanlış yaptırmazlar. Herkese de bu yol arkadaşlarından edinmeyi tavsiye ederim. İşte benim gibi bu yol arkadaşlarına sahip bir diğer kişi de Ordu’nun Korgan ilçesinin Belediye Başkanı Tuncay Kiraz. Tuncay Bey ile samimiyetimizin temelinde Beylikdüzü var. Bir süre ilçemizde birlikte siyaset yaptık. Partilerimiz farklı olsa dahi siyasete, nezaket ve ahlak çerçevesinden bakan bir siyasi olduğu için dostluğumuz pekişti.
Benim belediye başkanı seçildiğim dönem o da Korgan’dan Ak Parti belediye başkan adayı oldu ve seçildi. Tam 1 yıl önce bugünlerde Ordu ve Giresun’daki CHP örgütleriyle geniş buluşmalar ve istişareler yapmak üzere bölgeye geldim. Hazır bunca yolu gelmişken ‘Beylikdüzülü dostumu’ da görmeden gitmek istemedim. Virajlı dağ yollarından 800 metre rakımlı Korgan’a ulaştık. Sıcak ve samimi bir karşılamadan sonra Tuncay Kiraz ilçesine bir park yapılması konusunda benden ricada bulundu.
Gerçekten de park yapılacak alanı incelediğimizde mekânın çok uygun olduğunu gördüm. Çünkü yakın çevresinde okullar vardı. Hem öğrenciler hem de aileleri için böyle bir park büyük ihtiyaçtı. 
İşte aradan 1 yıl geçti ve verdiğimiz sözü tuttuk. Tekrar bir araya geldik ve bu güzel parkı birlikte Korgan halkına kazandırdık. Aslında her şey yazıldığı kadar kolay olmuyor tabi. CHP’li bir belediyenin Ak Partili bir belediyeye park hediye etmesi (kendi ili dışında) Türkiye’de daha önce oldu mu, bilmiyorum. Sanırım bu konuda ilkiz. İlkler mutlaka beraberinde bazı karşı çıkışlar, engelleme çabaları, düzeni koruma gayretlerini de bir arada getirir. 
Bize de öyle oldu.
Yazmanın faydası olacağına inansam her ayrıntıyı yazarım ama inanın faydası yok. O parkta eğlenen bir çocuğun, dinlenen bir annenin, kitabını okuyan bir öğrencinin mutluluğu tüm o yazılmayanlardan o kadar üstün ki. 
Atatürk’ün sevdiğim bir lider analizi var. Diyor ki, önderlerin görevi yaşamı sevinç ve istekle karşılamak yönünde uluslara yol göstermektir. Savaşlar yaşamış, kahramanlıklar göstermiş bir lider olarak bunu söylüyor. Benim de yol haritam insanları sağlıklı hizmetlerle mutlu etmektir. Korgan’daki park ile beraber çok önemli bir hizmette daha bulunduk. Alevi yurttaşlarımızın yaşadığı 2 mahalleden biri olan Çiftlik’teki cemevinin metruk hali geçen yıl beni çok üzmüştü. Hele hele Türkiye’de parmakla gösterilecek bir cemevini Beylikdüzü’ne inşa ederken, buradaki soruna duyarsız kalamazdım. Ordu eski İl Başkanımız Atilla Şahin, yeni il başkanımız Yusuf Furtun, Korgan ilçe başkanımız Mustafa Sevinç ve Ordu milletvekillerimiz Seyit Torun ve Mustafa Adıgüzel park konusunda olduğu gibi cemevi yenilemesinde de bize destek oldular. Artık, ‘Canlar Cemevi’ Korganlı Alevilere yakışacak bir ibadethane haline geldi. Muharrem ayı arifesinde bu hizmeti tamamladığımız için mutluluğum daha da arttı.

Hizmette adalet ve hakkaniyet ayrışmayı önler
Beylikdüzü ve Korgan arasındaki ilişkiye benzer, halka hizmet odaklı işbirliklerinin Türkiye’de yaygınlaş-
masını yürekten temenni ederim. En azından devletimizin yatırım hizmetlerinde bulunan bazı önemli kurumları, hizmet ajandalarında, yatırım yapılacak alanın siyasi haritasına bakmazsa çok daha sağlıklı olur. Yapılacak bir spor sahası, açılacak bir kütüphane nereye lazımsa oraya yapılmalı. Özellikle İstanbul’da yerel yönetimlerde hizmet ile siyaseti birbirine karıştırmadan yol yürümeli yöneticiler. Hizmetleri engelleme gayretleri, masa başı politik oyunlar, bürokratik ayak sürümeler hiçbir siyasi hareketi ödüllendirmez. Hele hele çiçeği burnunda heyecanlı ve etkiye açık genç yerel siyasetçilerin bu yanlışlarına, koca koca kurumların başındaki ‘deneyimli’ yöneticiler asla ortak olmamalı. 
Ben Türkiye’nin mutlu geleceği için, her zaman umudumu korumaya devam devam edeceğim. Çünkü biraz evvel yazdığım ‘yol arkadaşlarım’ bana bunu tavsiye ediyor. Bu vesile ile başta Korgan belediye başkanı Tuncay Kiraz olmak üzere, bu hizmetlerde emeği ve katkısı olan herkese bir kez daha teşekkür ediyorum.
 

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.