Gelecek geçmişle beraber kurulur

Gelecek geçmişle beraber kurulur
İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu, Sarıyer Belediyesi’nin her dinden, her mezhepten, her ulustan kişileri buluşturan Geleneksel Yeni Yıl Yemeği'ne katıldı. Kişilerin, kurumların ve toplumların geçmişe dönük muhasebe yapmaya ihtiyaçları olduğunu kaydeden İmamoğlu, "Geleceğimizi ancak geçmişin doğru muhasebesi üzerine kurabiliriz" dedi

İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu, CHP İstanbul İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu ile birlikte, Sarıyer Belediyesi’nin dün akşam düzenlediği “2020 8. Geleneksel Yeni Yıl Yemeği”ne katıldı. Sarıyer Belediye Başkanı Şükrü Genç’in ev sahipliğinde The Grand Tarabya Oteli'nde düzenlenen yemekte Sarıyer Kaymakamı Mehmet Özer, Fener Rum Patriği Bartholomeos, Türkiye Süryani Katolik Kilisesi Patrik Vekili Korepiskopos Orhan Çanlı, Türkiye Haham Başı İsak Haleva, Türkiye Süryani Metropoliti Yusuf Çetin, Patriklik Kaymakamı Episkopos Şahak Maşalyan, Cem Vakfı Genel Başkanı Erdoğan Döner ve Sarıyer Müftüsü Oğuzhan Kadıoğlu gibi isimler yer aldı. Yemek rektörler, akademisyenler ve yabancı ülke diplomatlarından oluşan çok sayıda davetliyi de bir araya getirdi.

İnancımız tam
Etkinlik öncesinde görüşleri sorulan Kaftancıoğlu, yeni yıl için iyi dileklerini paylaşarak “Sürdürülen her program, gelenekselleştirilen her proje bizim için çok değerli. Belediyemizi birçok konuda takdir ediyorum. 2019 umduğumuz gibi geçmemiş olabilir ama 2020’ye ilk adımı attık. İnancımız tam. Bu umudu bize aşılayan 16 milyon İstanbulluya teşekkür ediyorum ve herkesi kutluyorum” yanıtını verdi. Yemek öncesinde konuşan Şükrü Genç ise geleneksek hale gelen yeni yıl yemeğimizin 8’ncisini yaptıklarını belirterek, “Geçen 7 yılın tüm dünya için barış ve huzur getirmesini diledik ama yaşamın gerçekleri arasında yerini bulamadı. Uluslararası boyutta hepimize büyük sorumluluklar düşüyor. Bu noktada yerel yönetimlerin önemini vurgulamak istiyorum. Küreselleşme çağında yerel yönetimlere kentlerde önem taşıyor. Küresel ve ulusal ölçekte üretilen projeler ve gerçekleştirilen çalışmalarla önem yaratabiliriz. Farklı kültürlere sahip herkes bu topraklarda yaşadı. Birlikte yaşama sanatını uluslararası alanda yaratmalıyız. Umudumuzu asla kaybetmeyeceğiz. Bulduğumuz her fırsatta barışı savunacağız” dedi.

Pozitif bir ortam
Son konuşmayı gerçekleştiren İmamoğlu da sözlerine, “Bu güzel akşamda, bu pozitif ortamda sizlerle beraber olmaktan ve sizlere seslenebilmekten dolayı son derece mutluyum” şeklinde başladı. Kişilerin, kurumların ve toplumların geçmişe dönük muhasebe yapmaya ihtiyaçları olduğunu kaydeden İmamoğlu, “Toplumlar bu muhasebeyi dürüstçe ve gerçekçi biçimde yapabildiği ölçüde hayat kolaylaşır, güzelleşir. Geleceğimizi ancak geçmişin doğru muhasebesi üzerine kurabiliriz. Tek tek hiçbirimiz bu şehrin, bu ülkenin geleceğini şekillendiremeyiz ama hep birlikte olursak, arzu ettiğimiz bir geleceği inşa edebiliriz. Toplumların kendi geleceklerini şekillendirme gücünün kaynağı demokrasidir. Ortak akılla, uzlaşmayla hareket etmeyi öğrenememiş, barışçıl sorun çözme kapasitesini geliştirememiş toplumlar, başkalarının çizdiği sınırlar içerisinde kalırlar. Başkalarının şekillendirdiği bir geleceği yaşarlar” saptamalarında bulundu.

Demokrasi bir yaşam biçimidir
Konuşmasında demokrasinin önemine dikkat çeken İmamoğlu, “Demokrasi tek bir kişinin aklının, tek bir kişinin tercihlerinin, tek bir kişinin çıkarlarının değil, ortak aklın, ortak tercihlerin, ortak çıkarların temel alındığı bir yaşama biçimidir. Çoğunluğun yönetme, azınlığın var olma, saygınlığını koruma hakkının güvence altına alındığı rejimdir demokrasi. Önümüzdeki bir yılın, geçtiğimiz bir yıldan daha güzel, daha umutlu olmasını istiyorsak, demokrasiyi bu şehrin tüm kurumlarına, toplumsal hayatın bütün dokularına nüfuz ettirmek zorundayız” dedi. “Pek çok kalıcı yerel demokratik kurulları ve süreçleri bu şehre kazandıracağız” diyen İmamoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü: “Tüm bunları yapmak ve İstanbul'da hayatı herkes için öngörülebilir hale getirmek zorundayız. Bir şehirde, kurumlar ve kurallar, yönetimde kimin olduğuna göre şekilden şekile girebiliyorsa, kişilere, gruplara, belirli kesimlere özel uygulamalar yapılıyorsa, orada yaşayanlar belirsiz bir geleceğe doğru yol aldıklarını hisseder ve kurallara dair güvenlerini, geleceğe dair umutlarını, kaybederler. Öyle bir ortamda huzursuzluk, kuralsızlık hakim hale gelir. Toplumsal birlik ve dayanışma duygusu azalır, toplumun temel değerleri aşınır. Bu durumun pek çok ağır, toplumsal ve bireysel sonuçları olur. İstanbul'u kurum ve kurallarıyla, ekonomisiyle, plan ve projeleriyle, her yönüyle ‘öngörülebilir bir kent’ haline getirmek zorundayız. Toplumsal huzurumuz, birlik ve bütünlüğümüz önemli ölçüde buna bağlıdır. Bunu hep birlikte başaracağız.”

 

İstanbullulara güveniyorum
Her şeyin en iyisini, en doğrusunu bilmek gibi bir iddiasının olmadığının altını çizen İmamoğlu, sözlerini, “Ama, ortak akla en çok değer veren yönetici olmak gibi bir iddiam var. Evet, bu şehrin yöneticisiyim ama yaptığım işi bir yönetme - yönetilme ilişkisi olarak görmüyorum; bir yol arkadaşlığı olarak görüyorum. Çalışma arkadaşlarımla değil, 16 milyon İstanbulluyla bir yol arkadaşlığı olarak görüyorum. Benim iddiam, ekip ruhuna, takım anlayışına, çalışma disiplinine herkesten çok sahip çıkmak, herkesten çok benimsemektir. Ben bu iddiadayım ve yol arkadaşlarıma yani sizlere, yani 16 milyonluk İstanbulluya çok güveniyorum” şeklinde noktaladı.

AYNUR CİHAN

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.