Yeter yahu... Hep başa dönmekten sıkılmadınız mı!

Yine salgının ayak sesleri gelmeye başladı
Cehalet ve duyarsızlık dalgası geliyor
Bu bakış açılarıyla bu maç buradan zor döner!
Yüzbini aktif bir milyon pozitif vaka sokaklarda dolaşıyor
TOPLAM Aktif vaka saysı yeniden 100 bini geçti. Yani saptayamadıklarımızla birlikte aramızda virus pozitif bir milyondan fazla kişi dolaşıyor ve çok bulaştırıcılar.Bir hafta önce bu köşede yazıp son kez uyarılarda bulunmuştuk. Beklemek istemediğimizi ama geliyorum diyen bela başımıza bulaştı. Ülkemizde corona virüse yönelik önlemlerin gevşetilmesi ile, yapılan bütün uyarılara rağmen kurallara uyulmayınca vaka sayıları yeniden yükselişe geçerek ikiye katlandı. Haziran ayında aşırı normalleşme yine başımıza bela oldu. Vaka sayıları artıyor. Mayıs ayında günde 10 binin üzerinde olan vaka sayısı yeniden 11 binin üzerine çıktı. Türkiye'deki corona virüsü salgınında yeni vaka sayısı 11 bin 94 oldu. Son verilere göre, bir günde 60 kişi hayatını kaybetti.
Cehalet ve duyarsızlık dalgası geliyor
Bakın dostlar. Bakanlık aşı verileriyle oynuyor bir gecede aşılama oranları artıyor. Bir kısım yurttaşımız virüsü yok sayıyor. Bir kısım, ‘Ne olacaksa olsun’ kafasında. Bir kısım aşıya karşı komplo teorileri içinde. Bu bakış açılarıyla bu maç buradan zor döner! 4. dalgaya doğru hızla gidiyoruz, karamsarlık içerisindeyim. İnsanlar aşıyı reddettikçe yeni varyantlar türüyor. Bu yeni varyantlar aşılı, aşısız hepimizi riske sokuyor. Yakın gelecekte aşı zorunluluğu, aşı kartı uygulamaları kaçınılmaz olur ve olmalı. 1 yıl daha kaybedecek lüksümüz yok. Biz umursamazlıkla cehaletle boğuşurken Dünya ise daha bulaşıcı olduğu kesinleşen Delta varyantının korkusunu yaşıyor. Birçok ülkede kısıtlamalar, kapanmalar başladı bile.

 

Aktif vaka sayısı 100 bini aştı
Prof. Dr. Mehmet Ceyhan’dan aktif vaka sayısı nın 100 bini geçtiğini söyledi. Prof. Dr. Mehmet Ceyhan, "Toplam vaka ve ölüm sayısı artık günlük verilmediği için aktif vaka sayısını hesaplayamıyoruz. Ancak sanıyorum yeniden 100 bini geçti" dedi.
Konuyla ilgili sosyal medya hesabından açıklama yapan Prof. Dr. Mehmet Ceyhan, aktif vaka sayısıyla ilgili bilgi paylaşarak, salgına mücadele çerçevesinde yeni önerilerde bulundu.* Bir yandan aşı olmalıyız, diğer taraftan devlet bazı kısıtlamalar uygulamalı ve halk maske ve mesafe kurallarına sıkı sıkıya uymalı.* Rusya'dan gelen turistler için daha sıkı önlemler alınmalı. Yoksa vaka artışını durdurmak mümkün olmayacak.

 

Bakan da artık pes etti
Sağlık Bakanı Fahrettin Koca,hergün Twitter sayfasından uyarılar yapmaya devam ediyor. Görünen odur ki vaka perdeleme, ölüm sayısını gizleme, yoğun bakım sayısını örtmeye çalışmakta çare olmadı. Bakan Koca'da artık haklı olarak pes etti. Koca açıklamasında artık hergün daha yüksek bir sayıyla karşılaşacağına vurgu yaparak "Sonraki günleri uyacağımız kurallar, yaptırdığımız aşılar belirleyecek. Almak istediğimiz sonuca göre hareket edelim. Kararlı davranalım" dedi.
Maniplasyon tedbirleri yok ediyor
Uzmanlar verilerin şeffaf paylaşılmadığı, manipüle edildiği, karartıldığı bir ortamda güven duygusunun kaybolduğunu ve kişilerin Covid-19 tedbirlerine uymayı önceki kadar önemsemediğini söylüyor. acı gerçektir ki manipüle edilen veriler nedeniyle salgın tedbirlerine uyanların sayısı azalıyor
Covid-19 pandemisinde veri toplamak ve analiz etmek -belki de daha önce hiç olmadığı kadar- yaygınlaştı ve önem kazandı. Salgın verileri, toplumların gelecek planlarını nasıl yapacağına ve hangi önlemleri alacağına karar verirken kullanılan ilk araç oldu.
Coronada 4. dalga Ağustos'ta kapımızda
1 Temmuz’da dünya ülkelerinde olduğu gibi Türkiye'de de açılma oldu. Ancak henüz birinci ayı devirmemişken pek çok ülkede kısıtlamaların yeniden geleceği konuşulmaya başlandı. Uzmanlar ‘4. dalga sonbaharı beklemeden ağustosta bile kapımızı çalabilir’ uyarısı yapıyor.
İstanbul Üniversitesi (Çapa) Tıp Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Tufan Tükek, İsrail, İngiltere ve ABD gibi vatandaşlarının yüzde 50’sinden fazlasını aşılayarak, kayda değer bir başarı yakalayan ülkelerde bile 4. dalga endişesinin en üst noktada olduğunu belirterek, "Kontrolsüz açılma ve Delta varyantının da etkisiyle İngiltere’de son 24 saatte 40 binden fazla vaka görüldü. Türkiye’de de durum benzer. Vaka sayıları geçtiğimiz haftaya kıyasla yüzde 30’luk bir artış ile 8 binin üzerine çıktı, haftaya 10 bini görürüz. Hele de bayramdan sonraki 2. hafta bu sayılar fırlayacak çünkü sahil kesimlerinden gelen görüntüler akıl alır gibi değil! Maske yok. Mesafe yok. 2 doz aşılamada istenen rakamlara henüz ulaşamadık. Ağustos ortası 20 binli rakamları görürsek şaşırmayın. 4. dalga sonbaharı beklemeyecek" uyarısında bulundu..

 

Aşı olmayanlar pişman ama
Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Uzmanlık Derneği, Erişkin Bağışıklama Çalışma Grubu Başkanı Prof. Dr. İftihar Köksal özellikle tatil beldelerinden gelen kalabalık görüntüleri için ‘Korkunç!’ ifadelesini kullandı. Köksal, "Vizitem vardı, şimdi oradan çıktım. Gelen her hastama ‘Aşı oldunuz mu?’ diye soruyorum. Hastam ciddi semptomlar gösteriyor, dedi ki ‘Olmadım ve inanın çok pişmanım.’ Daha kötüsü ailesine de bulaştırmış. İyi ki onlar aşılı. Ona şükrediyor çünkü hafif atlatıyorlar. Bayram sabahı, ‘Umarım bu hatamı canımla ödemem’ diyen bir hasta düşünün. Aşılanma, hastalığa karşı elimizdeki tek silah. Şu an maskesiz-mesafesiz ve en önemlisi de aşısız ya da tek doz aşı ile tatilde, köyünde ya da kalabalıklarda dolaşan insanlar birkaç hafta içinde ne halde olacaklarını durup, sorgulasınlar. Metrekareye düşen insan sayısı olması gerekenin 5-6 katı. 4. dalga bağıra bağıra ‘Geliyorum!’ diyor. Vaka sayılarına bakın, şimdiden geçen haftayı ikiye katladı" değerlendirmesinde bulundu.

 

Eğitim sıkıntıda
"Ne toplu taşımada, ne alışveriş merkezinde ne de restoranda HES kodu soruluyor" diyen Köksal, "İnsanlar masa, sandalye kapma yarışında. Maske, mesafe sıfır. İşletmeciler ‘Açığımızı bir an önce kapayalım’ mantığı ile 4. dalgaya davetiye çıkarıyorlar. Halbuki her işletmenin sık sık anons etmesi, yerel yönetimlerin denetlemesi lazım. Bu kalabalıklar tatil sonrası köyüne, şehrine dönecek. Olmayan yere de virüsü taşıyacaklar. Tedirgin, üzgün ve endişeliyim. Bu gidişle eğitim de ekonomi de büyük sekteye uğrayacak. Eylül ayında okulların açılması planlanıyor. Nasıl olacak? Aşılanacağız ve üç K’den kaçınacağız; kapalı, kısıtlı, kalabalık ortamlar" dedi.
"Aşılanmış kişiler Delta varyantına enfekte olsalar dahi hastalığı kolay atlatıyorlar"
Aşılanmış kişiler Delta varyantına enfekte olsalar dahi hastalığı kolay atlatıyorlar, hastaneye ve yoğun bakıma yatış istatistikleri daha düşük oluyor. Aşısız grupta ise bu ihtimal çok çok daha fazla

 

Açıklamalar inandırıcı değil
Türkiye’de ilk korona virüsü vakası 11 Mart 2020’de açıklandı. Salgına dair verileri düzenli olarak paylaşmak amacıyla oluşturulan günlük koronavirüs tablosu ya da yaygın bilinen adıyla turkuaz tablo ise mart ayının sonundan itibaren ilan edilmeye başlandı. Şimdiye kadar 4 önemli değişikliğin yapıldığı turkuaz tablodaki veriler, şeffaf olmadığı, manipüle edildiği ve kavram kargaşası yarattığı gerekçesiyle eleştiriliyor. Hasta-vaka ayrımı yapılması, entübe edilen hasta sayısı yerine muğlak bulunan ağır hasta sayısı kavramının getirilmesi, aşılama oranının ülke nüfusunu kapsayacak şekilde hesaplanmaması tabloda yapılan değişikliklere dair önemli örnekler arasında yer alıyor.
Uzmanlar, verilerdeki gayri ciddilik ve şeffaflık eksikliği sebebiyle toplumun salgını yakından takip etmeyi bıraktığını söylüyor. “Vatandaşı bilgilendirmek tehdidin büyüklüğünü anlatmak bir salgın yönetiminin olmazsa olmazıdır” diyen halk sağlığı uzmanı Dr. Nuriye Ortaylı, salgının bütün bireylerin katılması ve birlikte mücadele etmesi gereken bir süreç olduğunu belirtiyor:
“Covid-19 solunum yoluyla bulaşan bir hastalık olduğu için burada bireysel davranışlar çok daha önemli. Davranış değişikliğinin en önemli ilk adımı, bilgidir. Tehdidin büyüklüğünü anlatmak, güven kazanmak ve bunun için de istikrarlı davranmak sürekli fikir ve rakam değiştirmemek çok önemli. Bizde ise iletişim kazası üzerine iletişim kazası yapılıyor.”

 

Bakan da güvenini yitirdi
Türkiye’de salgının ilk aylarında Sağlık Bakanı Fahrettin Koca’ya, toplumun büyük bir kesimi tarafından güven duyuluyordu. Bakan Koca’nın düzenli olarak bilgi paylaşımında bulunması ve ayrım gözetmeden basın mensuplarının sorularına yanıt vermesi gibi ölçütler, salgının şeffaf bir biçimde yönetileceği görüşünü hakim kılıyordu. Ancak bu durum çok geçmeden değişti. Geçtiğimiz yılın yaz aylarında vaka, vefat sayıları ve yoğun bakım doluluk oranları arasındaki uyuşmazlıklar soru işaretlerine neden oldu. Takvimler 30 Eylül 2020’yi gösterdiğinde ise Sağlık Bakanı Koca’nın “Her vaka, hasta değildir” çıkışı malumun ilamı oldu. İnfial yaratan bu açıklamanın ardından, PCR testi pozitif çıkanların oluşturduğu günlük vaka sayısı yerine, yalnızca hastalık bulgusu olup tedavi altına alınanların sayısının kamuouyla paylaşıldığı ortaya çıktı.

 

Yoğun bakım sayıları önemli
Bu açıklamanın ardından büyük bir kırılma yaşandı. Bütün yaz boyunca bizi yanılttıkları ortaya çıktı. Mızrak çuvala sığmaz hale geldi” diyor. Geçtiğimiz yaz zirve yapan güven sarsılmasının bugün de devam ettiğini vurgulamamız gerekeiyor. Yoğun bakım sayıları, vaka sayılarının belli bir oranıdır. Bir tanesi artarken öteki nasıl sabit kalabilir? Rakamlarla uğraşmaya alışıksanız bilirsiniz, doğal olaylar böyle düz bir çizgi çizmezler. İnerler, çıkarlar ve bir eğilimleri olur. Bizim vaka sayıları temmuza kadar hep aynı gitti. Temmuzdan itibaren o veriye çok itibar etmemeye başladım. Çünkü ben o noktaya kadar Sağlık Bakanı’na güvenmek istiyordum. Bu işi düzgün bir şekilde yapmaya çalışacaklar ve biz de elimizden geldiği şekilde yardım etmeye, destek olmaya çalışacağız diye düşünüyordum.Toplumun güven duygusundaki zedelenmenin tedbirlere uymama davranışına sebep olduğunu vurgulayalım.Toplum da salgın yorgunu oldu. Benim gördüğüm, geçen sene nisan ayına kıyasla önlemlere çok çok daha az uyuluyor.”

 

Değişiklik neden yapıldı?
Son olarak (4 Temmuz 2021 tarihinde) ise turkuaz tablodan toplam vaka sayısı, toplam test sayısı, toplam vefat sayısı, zatürre oranı ve yatak doluluk oranları çıkarıldı. Bu verilerin bundan sonra haftalık tablolarda paylaşılacağı belirtildi. Çıkarılan 6 değişkenin yerineyse aşılama verileri eklendi. Kadir Has Üniversitesi Öğretim Görevlisi Pınar Dağ, düzenli olarak toplanan verilerde değişikliğe gidilmesinin başlıca nedenlerini “Örneklem grubunuzda bir değişiklik kararı almışsınızdır, verileri yeniden yapılandırıp kullanacaksınızdır, yeni veriler ortaya çıkmıştır ya da iyileştirici ve geliştirici bir yöntem için bunu yapıyorsunuzdur” diye anlatıyor. Veri uzmanı Dağ, “Turkuaz tabloda sürekli yapılan değişiklikler söylediklerimin hiçbiri ile doğrudan ilişkili değil” diyor.
İnsanlar neden ölüyor bilinmiyor !
Pınar Dağ, kamuoyuyla iletişim kurmanın çok çeşitli yolları olmasına rağmen bu konuda adım atılmadığını belirtiyor. “Türkiye sorumsuz davrandı ve davranmaya devam ediyor. Geldiğimiz noktada bunun ciddi derecede etkileri olduğunu görüyoruz. Son 1,5 yılda nefes alamadığımız çok ciddi yanlış politikalar izlendi. Hayatlarımızı ilgilendiren temel verileri bile paylaşmıyorsanız yaptığınız iş birazcık gayri ciddi bir şeye dönüşmüş oluyor. Binlerce insanın gerçek anlamda neden öldüğünü bilemiyoruz. Belki hiçbir zaman bilemeyeceğiz.”
Britanya merkezli veri şirketi Total Analysis’ın hazırladığı "Covid Veri Şeffaflık Endeksi”ne göre Türkiye, 100 ülke arasında 97. sırada yer alıyor. Araştırmanın sonucu için “Bu bize çok şey söylüyor” diyen Pınar Dağ, şöyle devam ediyor: “Paylaşılan verilerin hem şeffaflığı hem de doğruluğu ile ilgili ciddi sorunlar var. Nasıl toplandıklarını yeterince izleyemiyoruz, güncel meta verisini açıkçası göremiyoruz ve daha zengin daha detaylı veriye ulaşamıyoruz. Tablolardaki değişkenlerin değişmesi de bu şeffaflık noktasında kafa karıştırıcı olabiliyor.”
Sağlık Bakanlığı’nın 2019-2023 yılları için hazırladığı stratejik eylem planında şeffaflık temel değerler arasında yer alıyor. Salgın sürecinde Türkiye’nin bu hedefin yanından bile geçemediği vurgulayan Dağ, şu ifadeleri kullanıyor: “Bu durum bir noktada ‘Ulusal çıkarlardan dolayı bazı verileri açamıyorum’ gibi bir mazeret çatısı altında bize sunuldu. Hâlâ da bu şekilde devam ediyor, değişen bir şey olduğunu söyleyemeyiz.”
Bakanlık paydayı değiştirince aşılı oranı artıyır iyi mi!
4 Temmuz’da güncellenen yeni tabloda aşılı kişilerin nüfusa oranını gösteren veriler, manipüle edildiği gerekçesiyle tepki topluyor. Aşılama oranı, toplam nüfus üzerinden değil 18 yaş üstü nüfus üzerinden hesaplanan tabloya göre 20 Temmuz 2021 itibarıyla bir doz aşı olanların oranı yüzde 62.89. TÜİK’in şubat ayında yayımladığı verilere göre Türkiye nüfusu 83 milyon 614 bin. Sığınmacılarla beraber bu sayının 90 milyona ulaştığı düşünülüyor. Bu rakam üzerinden bir hesaplama yapıldığında ise ilk doz aşısını olanların oranı 19 puan azalarak yüzde 43’e düşüyor. Dr. Ortaylı, bu durumu şöyle değerlendiriyor:
“Şaka yollu istatistik rakamlarla yalan söyleme bilimidir denir. Öyle değildir tabii, her şeyin tanımı düzgün yapılırsa istatistik bizi gerçeklere çok yaklaştıran ve tahminler yapmamızı sağlayan bir bilimdir. Ama Bakanlık burada paydayı değiştiriyor. Toplam nüfus yerine 18 yaş üzeri nüfusu koyuyor ve böylece tam aşılıların ya da birinci doz aşısını olanların oranı birden yükseliyor.”
“İlan ettikleri rakamları etmeseler de olur. Sadece çok aşı yaptık diye algı yaratmak için kullanıyorlar. Aslında birçok ülkeye göre şanslıyız güzel aşı yapıyoruz. Sağlık personelimizin çok yüksek kapasitesi olduğunu, çok fedakâr olduğunu bir kere daha gördük. Günde 1,5 milyon doz aşı yapıldı. Bu dehşet bir rakam gerçekten. Demek ki aşı olunca yapma kapasitesi var. Ayrıca Türkiye, iki doz Sinovac’ın üstüne bir doz BioNTech yapan ilk ülke. Verisini toplayın, ilan edin başka ülkeler de faydalansın.”

 

Doz hesabı yeterli değil
BioNTech’in ilk koruyuculuk rakamları yüzde 90‘lar seviyesinde olduğunda toplam nüfusun yani 90 milyonun yüzde 70’ini bununla aşılamamız gerekiyordu. Ama Sinovac’la herkesi aşılasaydık bile biz toplumsal bağışıklığa ulaşamayacaktık. Çünkü enfeksiyona karşı koruyuculuğu yüzde 50. Uzmanlar, Türkiye’nin veri toplayacak, işleyecek ve analiz edecek altyapıya sahip olmasına rağmen turizm ve ticaretin olumsuz etkileneceği kaygısıyla Covid-19 verilerinin açıklanmadığı görüşünde. Halk sağlığı uzmanı Dr. Nuriye Ortaylı’ya göre bu işleyiş nedeniyle Sağlık Bakanlığı kendisini Türkiye’deki bilim insanlarının bilgi birikiminden mahrum bırakıyor. “15-16 aydır Bakanlık’tan bir türlü sağlıklı veri alamadık. Hiç olmazsa akademi ve bilim çevreleri ile paylaşsınlar çok yararlı öneriler çıkabilir o çevrelerden.”
Bu maçın galibi yok
TÜİK’in 2020’e ait ölüm istatistiklerini hâlâ paylaşmadığı ortada şeffaf yönetilmeyen süreçlerin sorunları derinleştirip içinden çıkılamaz bir hâle getirdiği gerçektir.Verileri manipüle ederek, az vererek, sık vermeyerek, kılıflar arayarak kamuoyunu bilgilendirmemek aslında zincirleme bir sorun yaratmaktan öteye gitmiyor. Bu şekilde yönetildiğimizde günün sonunda sürecin kazananı da olmuyor.
Gençler bir an evvel iki doz aşılarını olmalı
Delta varyantı nedeniyle nisandaki Covid sayılarına dönülebileceğini söyleyen Prof. Dr. Dilek Arman, genç ölümlerinde artışa dikkat çekti. Arman, "Gençler bir an evvel iki doz aşılarını olmalı" dedi. Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Uzmanı Prof. Dr. Dilek Arman, korona virüsünün Delta varyantının Türkiye'de de etkisini göstermeye başladığına dikkati çekerek, "Aşılarımızı olmaz ve tedbirlere uymazsak kısa sürede vaka artışları ve nisan ayı rakamlarına ulaşmamız kaçınılmaz olur." dedi.
Bahçeşehir Üniversitesi Tıp Fakültesi Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Anabilim Dalı Başkanı Arman, birçok ülke ile birlikte Türkiye'de de 36 ilde tespit edilen Delta varyantı ve tekrar artış eğilimine geçen Covid-19 vaka sayılarının, salgında yeni bir dalganın yaşanması konusunda yaratabileceği risklere ilişkin açıklamalarda bulundu.
Aşılama oranları yüksek İngiltere ve İsrail gibi ülkelerde Delta varyantı sebebiyle yaşanan vaka artışlarına dikkati çeken Arman, "Dünyada 95'den fazla ülkede görüldüğü bilinen ve yayılımı önlenemeyen, yeniden sınır kapama ve kapanmalara yol açan Delta varyantının ülkemizde de etkisini göstermeye başladığını görüyoruz. Aşılarımızı olmaz ve tedbirlere uymazsak kısa sürede vaka artışları ve nisan ayı rakamlarına ulaşmamız kaçınılmaz olur." ifadesini kullandı.
Türkiye'nin toplumsal bağışıklığın sağlanması için gerekli olan yüzde 70-80 aşılama oranına henüz erişemediğine, toplumda yaz mevsimi ve normalleşmenin etkisiyle maske, mesafe tedbirlerine yeteri kadar uyulmadığına işaret eden Arman, tüm bu etmenlerin vaka artışlarına zemin hazırladığını vurguladı.
Prof. Dr. Dilek Arman, Delta'nın Alfa (İngiltere) varyantına göre yüzde 60 daha bulaşıcı olduğunun saptandığına dikkati çekerek, "Bu yaygınlığın hastalık etkisinin yanı sıra önemli bir sonucu da yeni varyantların oluşumu için zemin hazırlaması. Enfeksiyon yayıldıkça çok kısa süre içerisinde yeni varyantlardan söz eder hale geliyoruz." dedi.
Arman, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Delta varyantının ölüm oranlarını arttırdığına dair gözlemler söz konusu fakat bunu bilimsel sonuçlarla ifade etmek henüz mümkün değil. Buna karşın İskoçya'da haziran ayında yayınlanan çalışma sonuçlarına göre, Delta, altta yatan hastalığı olanlarda daha belirgin olmak üzere, hastaneye yatış oranlarını 2 kat arttırıyor. Beta ve Gama varyantlarında bulunan mutasyonları taşıyan Delta Plus varyantı, henüz Delta kadar yaygın saptanmış değilse de bu gidişin sonu, aşıların tümüyle etkisiz kalabileceği, ölüm oranlarının çok ciddi şekilde artacağı yeni varyantların gelişimi olabilir."
Aşılanmayanlar hastaneleri doldurmaya başladı
DSÖ'nün Alfa, Beta, Gama, ve Delta varyantlarının yanı sıra "ilgilenilen" varyantlar grubunda Eta, Lota, Kappa ve Lambda'yı takip ettiğini aynı zamanda 12 varyantın da izlenimini sürdürdüğünü anlatan Arman, hem BioNTech hem de Sinovac aşılarının iki dozunun genel olarak varyantlar üzerinde etkinliğini sürdürdüğünü, ağır hastalık ve ölüm riskini önlediğinin saptandığını anımsattı.
Ağustos 2020'de Peru'da saptanan ve ülkedeki vakaların yüzde 70'inin etkeni olan Lambda varyantına karşı da BioNTech'in etkinliğinin belirlendiğini vurgulayan Arman, "Yeni varyantların özellikle aşı oranlarının düşük olduğu ülkelerde ortaya çıkışı, aslında aşının önemini çok açık olarak ortaya koyuyor. Diğer yandan hastaneye yatışlar da özellikle aşılanmamış kişilerde söz konusu." diye konuştu.
Gençlerde korkutan ilgisizlik
Prof. Dr. Arman, özellikle genç yaş gruplarında görülen aşı ilgisizliğine ilişkin, şunları kaydetti:
"Gençlerde ağır seyir ve ölüm oranlarının düşük olduğunun bilinmesi, güven hissi ile birlikte aşıya ilgisizlik sonucunu doğurabiliyor. Ancak Türkiye'de günlük ortalama 5 bin yeni vakanın büyük bölümünün aşılanmamış, genç nüfustan oluştuğunu ve Kovid-19'da ölüm oranının 40 yaş altında 0,02 olduğunu dikkate aldığımızda, her 5 bin genç hastanın 10'unun yaşamını kaybedeceğini öngörmek acı ama gerçek bir sonuç. Her geçen gün daha fazla sayıda, hiçbir risk faktörü taşımayan genç insanların yaşam kaybı haberini alıyoruz. Gençler hem kendileri hem de sevdiklerine hastalık bulaştırma ihtimalini düşünerek bir an evvel iki doz aşılarını olmalı. Bu aynı zamanda toplumsal bir sorumluluk, aşılanma salgından kurtuluşun tek yolu."
Dünya Sağlık Örgütü'nden Türkiye'ye uyarı: 3K'dan kaçının
Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) Avrupa Bölge Direktörü Dr. Hans Kluge ve Türkiye Temsilcisi Dr. Batyr Berdyklychev, salgın önlemleri konusunda tüm dünyada yaşanan rehavetle ilgili uyarılarda bulunarak yazılı bir açıklama yayınladı. Açıklamada ""Üç K"dan kaçınmak gerektiği ise şu şekilde belirtildi: "Kapalı, Kısıtlı ve kalabalık ortamlar. İnsanlarla tercihen dış mekanlarda, açık havada ya da iyi havalandırılan ortamlarda bir araya gelmeye özen göstermek hepimizi korumaya yardımcı olur ve virüs bulaşma olasılığını azaltır.
Büyük spor turnuvaları, festivaller ve kalabalıkları çeken etkinliklerin gerçekleşmesine bir süre ara vermek, onun yerine halk sağlığı ve sosyal önlemleri artırarak virüsün süper yayıcı hale gelmesine izin vermememiz hepimizin sağlığı için çok önemli."
DSÖ Avrupa Bölge Direktörü Dr. Hans Kluge ve DSÖ Türkiye Temsilcisi Dr. Batyr Berdyklychev tarafından ortak kaleme alındığı bildirilen açıklamada, zorlu geçen pandeminin, toplumun ruh sağlığının yanı sıra herkes için zorlu geçen bir dönem olduğu ve herkesin rahatlamak istemesinin çok doğal karşılanması gerektiği belirtilirken "Ancak geçen yaz yine aynı zamanları yaşadık. Bazı Avrupa ülkelerinde kısıtlamalar çok hızlı bir şekilde gevşetildiğinde, Avrupa Bölgesi genelinde bizi tekrar karantina almaya zorlayan vaka artışları ve ölümlerde üzücü bir yükseliş gözlemledik. Şimdi, sağlık sistemlerimiz, okullarımız, geçim kaynaklarımız, ekonomilerimiz, fiziksel ve zihinsel sağlığımız üzerindeki bir yıldan fazla süren baskıdan sonra, aynı hatayı yapmayı göze almamalıyız" uyarısı yapıldı.
Avrupa Bölgesi'nde aşılama hızla devam etse de, nüfusun büyük bir kısmının halen aşısız olduğuna işaret edilen açıklamada bulaşıcılığı oldukça yüksek varyantların dolaşımda olduğu da hatırlatılarak "Aynı zamanda, COVID-19 vakalarında artışa yol açan halk sağlığı ve sosyal önlemlerde gevşeme görüyoruz; aşılama oranlarının yüksek olmadığı, özellikle en savunmasız gruplar arasında, bu düşük rakamlar, artan hastaneye yatışlara, sağlık sistemlerinde ek yüke ve can kayıplarına neden oluyor. Bu yıl, hepimizin yazdan en iyi şekilde yararlanmasını isterken, yaz aylarını herkes için daha güvenli hale getirmek, daha fazla insanın gereksiz yere hastalanıp ölmesini önlemek ve bu salgını daha erken sona erdirmek için herkesi dikkatli olmaya çağırıyoruz" ifadelerine yer verildi.
Daha bulaşıcı Delta varyantına da dikkat çekilen açıklamada, Delta varyantının Avrupa Bölgesi'nde vakalarda ve hastaneye yatışlarda artışa neden olduğu belirtildi ve şu ifadelere yer verildi:
"Bu nedenle, bulaşmayı önlemek ve hayat kurtarmak, halk sağlığı ve sosyal önlemleri yerel dinamiklere uyarlamak ve adil, hızlı aşılamayı sağlamak için elimizdeki araçları kullanmak hayati önem taşıyor. DSÖ Acil Kullanım Listesine sahip tüm aşılar, dolaşımdaki varyantlar da dahil olmak üzere, COVID-19'un daha ağır geçirilmesini önlemede güvenli ve etkilidir. Türkiye'de çok başarılı bir aşı kampanyası olduğunu görüyoruz. Ancak Bayram ve yaz tatili zamanı nedeniyle aşılamanın ve koruyucu önlemlere uymanın önemine bir kez daha vurgu yapma ihtiyacı kesinlikle yadsınamaz. Sık sık bu salgının ne zaman biteceği bizlere soruluyor. Bu soruya en kısa cevap, salgının sonlanmasının zamanının tamamen bizlere kalmış olmasıdır. Pandeminin bitişi, bireylerin ve hükümetlerin elinde olduğunu gerçeğidir. Neyin işe yaradığını biliyoruz; kanıtımız var. Umut var. Kendinizi ve çevrenizdekileri korumak, bu salgını kontrol altına almak ve sonunda pandemiyi bitirmek için çok önemli. Uzun bir mücadele sürecinden geçtik ve tüm zorluklara dayandık. Şimdi savunmamızı düşüremeyiz."
Dr. Kluge ve Dr. Berdyklychev, güvenli bir yaz geçirmenin formülünü ise şu maddelerle özetledi:
* Öncelikle aşılarımızı eksiksiz yaptıralım.
* İkincisi, seyahat etmek istiyorsak, gerekli olup olmadığını iyice değerlendirelim. Seyahat etmeye karar verdiysek, bunu olabildiğince hem kendimiz hem de çevremizdekiler için en güvenli bir şekilde yapalım.
* Güvenli bir şekilde seyahat etmek, evden çıktığımız andan varış noktamıza ulaşana kadar COVID-19'a maruz kalma risklerimizi iyi değerlendirmek anlamına geliyor. Herkes kendi Covid-19 risk yöneticisi olmalı, sağlık risklerini değerlendirmeli ve her adımda fiziksel mesafe, kalabalıktan kaçınma ve maske takma gibi koruyucu önlemleri dikkate almalı.
Delta normalleşmeyle coştu
İzmir Katip Çelebi Üniversitesi (İKÇÜ) Tıp Fakültesi Enfeksiyon Hastalıkları Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Şener"Türkiye'de delta varyantı yaygın olarak görülmeye başlandı. Sahadaki geri bildirimlerimiz de öyle. Bu aslında Türkiye'de beklenen bir süreçti. Ne yazık ki Delta varyantının ülkemize gelmiş olması, bizim normalleşme sürecimizle bir oldu" dedi.Şener, Delta varyantının çok hızlı yayıldığına işaret ederek, "Delta varyantında bin kat yüksek virüs yükü olduğuna göre bayram ziyaretini en fazla 3-5 dakikada bitirmek, olabildiğince minimum tutmak gerekiyor. Bu Delta varyantının şakası yok. Aşılanmanın yüksek olduğu ülkelerde bile çok ciddi sorunlar yaratıyor" değerlendirmesinde bulundu.

 

Olan eğitime okullar olmasın
Deltanın neden olabileceği dalgayı engellemek için iki şey yapılması gerekiyor. Birincisi tedbirlere uymaya muhakkak devam etmemiz gerekiyor. Delta varyantı çok kolay bulaştığı için sosyal mesafeyi 2 metreye çıkarmamız gerekiyor. Kalabalıklara girmememiz gerekiyor. Maske, mesafe ve hijyene delta varyantından dolayı devam etmemiz şart. İkincisi aşılama elimizde önemli bir silah. Ama aşıda deltaya karşı başarılı olabilmek için mutlaka çift doz aşı yapmak zorundayız. Çift doz aşılı iseniz deltaya karşı ağır enfeksiyon ve ölüm görülme ihtimali tüm Covid ölümleri içinde yüzde 1’in altında. Bu, aşının ne kadar yüksek oranda etkili olmaya devam ettiğini gösteriyor. Nitekim dünyadan rakamlar da bunu gösteriyor. Şu ana kadar delta yayılmaya başladıktan sonra ve aşılama başladıktan sonra ağır enfeksiyonların ve ölümlerin yüzde 99’dan fazlasının aşısız olanlar arasında olduğu görülüyor. Demek ki aşı delta varyantına karşı da elimizde önemli bir silah; ama çift doz olmak kaydıyla...

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Oktay Apaydın Arşivi