Ali İbrahim Önsoy

Ali İbrahim Önsoy

Yıl sonu

Takvim yılının son saatlerine geliyoruz. Hangi inanca sahip olursal olalım yer küremizde hala kullanılan takvime göre son günlere sayılı saatler kaldı. 
İster tümelden tekile ister tekilden tümele doğru gidelim bir yıl içinde neler yaptık neler yapmayı planladık? Hatta bir sonra ki gün, haftalar, aylar, mevsimler ve yıllar için heybemize neler koyduk? Gerçekten vatandaş olarak biz neler yaptık ve bize neler yapıldı?
Koca bir yıl neresinden başlasak bilemiyorum bizden istenenler nelerdi onlara bakalım.
Yurttaş, eğer erkek isen askere gidereksim.
Yurttaş, eğer kadın isen çocuk doğuracaksın.
Tabii ki yurttaşın görevi bununla bitmiyor, okusan da okumasan da çalışacaksın. 
Okulda öğretmenine, işyerinde amirin ya da işverenine boyun eğeceksin. Bununla da bitmiyor askerde komutanına (rütbesi önemli değil) “emredin” diyeceksin.  
Egemen güçlerin yasalarına aldığı seçme ve seçilme özgürlüğü senin için değil egemenlerin içinden birini seçme özgürlüğü olduğunu bilmeyeceksin. Kapalı mühürlü sandığa, mühürlü pusulanın üzerindeki her hangi birinin böğrüne mühür basarak oyunu atacaksın. Sayım esnasında mevcut yöneticilerin istemediği birileri çoğunluğu aldığında birileri “ mutlak bir şey oldu ama ne oldu bilmiyorum” diyerek iptal ettirecekler. 
Çalışanlar özellikle kayıtlı çalışanlar kademeli artan vergisini verecek.   
Sağlık hizmetleri başta olmak üzere tüm kamu hizmetleri ücret karşılığı oldu. 
Eğitimde fırsat eşitliği yok, para gücü olan bundan yararlanır.
Devleti yöneten kurum, kuruluş ve kişiler eleştirilemez, cüret eden yargı tarafından anında sorguya çekilip cezalandırılır.
Devlet yöneticilerinin sevdiklerini sende seveceksin; dün dostu bugün hasmıysa sende onun gibi onun hasmı olacaksın. 
Velhasıl bu uzayıp gider yeni yıl geliyor, peki biz yurttaşın istekleri yerine geldi mi?
Avrupa Birliği ülkeleri ve ABD de üreticiler korunmakta destek ve teşvik alırken ülkemizde ise tersi olmakta.
Vergi yükü çalışanların sırtından hala inmedi.
Eğitim ve sosyal güvenlik yeterli olmadığı gibi eğitimli işsizlik almış başını gidiyor.
Kamu kurumlarında “liyakat” yerine getirilmemekte, adam kayırmacılık daha da artmış.
Yüksek eğitim akademik çalışma özgür değil. Yasa ve uygulayıcıları herkese eşit değil birileri biz yurttaştan daha eşit ve itibarlı. 
“Kadın” Nazım’ın şiirlerindeki gibi soframızda sarı öküzden sonra gelmekte, bazı kadınlar “biblo” gibi erkeğin yanında durmakta. Emeğinin hakkını arayan gerçekleri dile getiren kadın istenmiyor. Özgür birey istenmediği gibi kadınlara da         özgürlük yok.
Devlet çalışanları korumak ve kollaması gerekir oysa asgari ücret “diyanetin” bir öğünlük fitre ücretinden de düşük. 
Devletin seçilmiş ve bazı atanmışları asgari ücretin on katını aşkın tutarında maaş almakta, keza onların emeklileri bile asgari ücretin yedi sekiz katı maaş alıyor. 
Emekliler yoksulluk değil açlık sınırı altında maaş alırken “diyanet” metanet ve sabırlı olunmasını istiyor. 
Yurttaş olarak biz omuzlarımıza yüklenen görevi yerine getiriyoruz hatta savaşlarda ölen ya da sakatlanan yakınlarımız var ve onların matemini hala tutmaktayız. Bizden istenenleri yerine getiriyoruz da bizim istediklerimiz o kadar zor mu? 
Bizim itibarımız devletin itibarı değil mi?

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Ali İbrahim Önsoy Arşivi