Yok artık

Hayata hazırlık sürecinin iki mimarı vardır.. Biri ailedir... Diğeri ise okul... Biri manevi değerlerin temeli diğeri ise çalışma düzeninin hazırlık bilgilerinin oluşturulduğu kurumlar.. Aile değerlerimizin ne denli zarara uğratıldığını 90'lı yıllardan bakarak gözler önüne sermeye çalışmıştım...
Okulların yeni öğretim yılına başladığı bu hafta da çocuklarımızı çalışma hayatına hazırlayan eğitime değinmek isterim..
Sistemde Eğitim ile istihdam bağlantısının düzgün kurulması gerekiyor...
Eğitim hayatı tamamlanan bireyler iş hayatına atıldıklarında, eğitim süresince almış oldukları bilgileri işlerinde kullanıyor olması yani bir nevi fayda sağlıyor olması gerekiyor.. Ama malesef okullarımızda verilen bilgiler kuru kuru havada kalıyor.. Oysaki okullarda öğretilen bilgiler uygulanabilir nitelikte olsa ve okulda da uygulamalı eğitim verilebilecek ortamlar oluşturulsa işimiz daha kolay olacak.. Hem eğitim istihdam bağlantısı kurulacak..Hem işsizlik azalacak.. Hem de daha mutlu bir toplum haline geleceğiz...
Bir okulun gücünü binalarının büyüklüğü oluşturmaz.. Öğretmenlerinin kalite ve motivasyonu yanında, tüm paydaşların oluşturduğu kaliteli hizmetlerin, aidiyet duygusunun ve işbirliği organizasyonlarının gücü oluşturur...
Ben bu satırları sizler için toparlarken ülkede son 24 saatte trajik olaylar yaşanmaya devam etti; Türkiye'nin en ciddi ve önem arz eden kurumu TÜBİTAK'ta; 'Sahte diplomaları bulmakla görevli kişinin diplomasının  sahte  olduğu  ortaya  çıktı..
Bir diğer olay ise bugüne kadar duyanınız var mı bilmiyorum ama Sosyal Medyanın şeffaf haberciliği gereği ortaya çıktı..
Kadıköy Anadolu Lisesi'nde yeni başlayan öğrencilere simit parçaları atma geleneği varmış. Okulun simgesi 'Martı' olduğundan martılara atılan simitlerden yola çıkarak liseye yeni başlayan öğrencilere 'hoş geldin' merasimi yapılıyormuş.. Üstelik bir gelenek halinde yıllardır.. 
Bu nasıl bir gelenektir ki anlayan varsa beri gelsin..
Gelen ağır eleştirilere ve tepkilere karşın okulun yetkilileri de açıklamalarda bulunmuş; 'Bayat simitleri atıyorlarmış!' Ayrıca üstüne basılmadığını ifadeyle; 'atılan simit parçalarını görevliler hemen süpürüyormuş'.. Ne yani şimdi ayakta mı alkışlayalım istiyorlar bu açıklama karşısında.. Bir de bassaydınız bari.. Ayrıca atılan simitler 'bayatmış!'
Simidin de bayatta olsa nimet olduğunu, yerlere atılmaması gerektiğini bugüne kadar çıkıpta bir Allah'ın kulu söylememiş mi bunlara? Olay karşısında İstanbul İl Milli Eğitim Müdürlüğü, inceleme başlattı.. Başlattı başlatmasına da, biz ne zaman yerde ekmek görünce alıp, üç kere öpüp alnına koyan bir nesilden; liseye yeni başlayan öğrencilere "simit atma töreni" düzenleyen bir nesile doğru hızla yörüngeden kaydık?

İlkeli Sözün kısası; 'Allah'ın insana bahşettiği en büyük nimet akıldır.. Aklını kullanan hak ettiğini yaşar, kullanmayansa ne yaşıyorsa onu hak ediyordur!..'

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
İlke Duyan Arşivi