Yükseklerde bir ülke; Nepal

Seyahat etmek ulaşmaktan daha iyidir” demiş Buddha. Bu söze canı gönülden katılarak, gezimizin ikinci bölümü ile Nepal’i anlatmaya devam edelim

 

Gezmeye başlamadan önce, Budizm’in kurucusu Buddha’dan (Buda) biraz bahsedeyim. Buda; “uyanmış, aydınlanmış”kişi anlamını taşıyor. Asıl adı Siddhartha Gautama. Bugünkü Nepal sınırları içinde dünyaya gelmiş, yüksek sınıftan hintli bir ailenin oğludur.

Kaynaklarda, 29 yaşına geldiğinde, her türlü acıya karşın sakinliğini korumuş olan bir keşişten etkilenip, zevk ve sefanın insanı asla gerçeğe ulaştıramayacağını düşünerek, sahip olduğu her şeyi bırakarak uzun bir yolculuğa çıktığını yazar.

Bu arada birçok şey deneyip tecrübe eder, ancak aradığını bir türlü bulamaz. Sonunda, bir dolunay gecesi incir ağacının altında aydınlanmaya eriştiği söylenir. Sorgulayarak, deneyerek, yaşayarak elde ettiği öğretileri gittiği her yerde vaaz vererek yaymaya çalışır.

Sağlık en büyük hediyedir, doyumluluk en büyük zenginlik, güven en iyi akrabalıktır. Nirvana ise en büyük mutluluk”diyen Buda, 80 yaşına geldiğinde meditasyonun en üst seviyesine çıkar ve Nirvana’ya ulaşır.

Aşırı sofuluğun işe yaramadığını ve her şeyde dengenin gerekli olduğunu”söyleyen Buda’nın diğer öğretileri de, yaşanmışlık, tecrübe ve deneyimlenmiş olmasından dolayı bence çok kıymetli.

Nepal’de Yaşam

Bu ülkeyi gezerken en çok düşündüğüm şey, insanların bu yaşam şartları içinde isyan etmeden, nasıl mutlu mesut yaşayabildiği oldu. Bu soru, insan nasıl, ne ile mutlu olur sorusunu da düşünmeme sebep oluyor.

Gelişmemiş, fakir ülkelerin kaderini Nepal’de yaşıyor. Dolaştığımız sokakların, mahalle aralarının bile küçük tapınaklarla dolu olduğunu gördüm. Bir ülkede işsizlik, yoksulluk varsa ve yöneticileri bunu çözemiyorsa, en kolay şey daha fazla ibadet etmelerini sağlamak oluyor.

nepal

***

Dünyanın en fakir ülkelerinden biri olan Nepal’de yaşam şartları zor. Ayrıca, sağlık ve hijyen konusu burada biraz sıkıntılı. Geçmişe nazaran ortalama yaşam ve hastalık konularında iyi yönde gelişme sağlanmış. İstatiksel olarak verilen rakamlarda, 1975 yılında ortalama yaş beklentisi 43 iken, şimdilerde 69’a yükselmiş. Ancak taşrada halen 54 civarında. 5 yaş altı çocuklarda ölüm oranı biraz korkutucu. 1000 çocuktan 36’sı ölüyor. 1960’lı yıllarda bu oran yüzde 30 civarındaymış. Ölüm nedenleri ise, annede oluşan ishal ve bunu bebeğe geçirmesi...

Halen çocukların yarısı yetersiz besleniyor ve en büyük problemlerinden biri ise bağırsak kurdu. Yüzde 50’si verem mikrobu taşıyor. Yılda 40 bin verem vakası oluyor ve 5 bini ölümle sonuçlanıyor. Halen kayıtlı 5 bin sıtma hastası olduğu söyleniyor. Son yıllarda anne ve çocuk ölüm oranı yarı yarıya düşmüş. İçme suyunun daha temiz hale getirilmesi ile oran daha da düşecektir umarım.

***

Yapılan hesaplara göre, Nepal’in su kapasitesi ülkeyi ve hatta İskandinav ülkelerini besleyecek seviyedeymiş. Fakat HES(Hidroelektrik Santral)yapacak bütçeleri yok. Köylerde sağlık kabinleri mevcut ama bir çoğunda doktor bulunmuyor, ebe-hemşire görev yapıyor. İlaçların basit olanları ücretsiz alınıyormuş, ancak diğerleri ücrete tabi. Bu sebeple alternatif tıp revaçta.

Mutfak kültür

Bu konuda tavsiye bekleyenleri ne yazık ki biraz üzeceğim. Zira bu mutfakta meyveden başka yiyecek bir şey yoktu benim için.Yoğun yağ ve baharat kokusu, midemi burada greve soktu. Ama gördüğüm kadarıyla, mercimek, haşlanmış pirinç, sebzeden oluşan mutfakları var. Her restaurantta öne çıkan momo olarak adı geçen, mantıya benzeyen bir yemek tüketiliyor. Tadını bilmiyorum sadece bilgi amaçlı yazdım.

Gelir kaynakları

Başlıca gelir kaynağı tarım ve turizm. Dünyanın en yüksek noktası olan Everest’in(8848 mt.) bu bölgede olması sebebiyle dağcılık ile ilgilenenlerin ziyaret ettiği ülkelerden biri Nepal. Yılda 600 bin turist ağırlıyor. Dağcılar, trekkingçiler ve rafting için gelen kampçılar bu sayının çoğunluğunu oluşturuyor. Nepal’de Annapurna bölgesinde, 2014 yılında çığ düşmesi sonucu 40 dağcı yaşamını yitirmişti. 2018 yılında güvenlik gerekçeleriyle dağcıların tek başına, rehbersiz dağa tırmanışı yasaklanmış. Annapurna, Himalayalarda bulunan bir dizi zirve. Sanskritçe”Hasat Tanrısı”anlamını taşıyor. 6 zirve barındırıyor. En yüksekte bulunan zirvesine çıkış, kutsal sayılmasından dolayı yasak.

Ülkede diğer geçim kaynağı tarım. Mandalina, papaya, karpuz, armut, mango, ananas bol miktarda var. Ayrıca yılın 12 ayı muz yetişiyor.

pokhara

Pokhara

Pokhara ise bu ülkenin trekking, yoga, meditasyon, dağcılık aktivitelerinin merkezi. Burada Annapurna hemen hemen her yerden görülebiliyor. Yeni günü Sarankot’ta bulunan bir tepeden karşılamak ise güzel bir seçimdi.

Güneş yavaş yavaş doğmaya başladığında doyumsuz ışık oyunları yaratıyordu. Bu tepede izlemek en uygun yer olduğundan, gelir kapısı olarak seyir terasları yapılmış. Ufak bir rakam karşılığında bu teraslara çıkıp izlemek, fotoğraf çekmek mümkün.

***

Pokhara’da yapılacak diğer güzel şeylerden biri ise(Phewa Like)Fewa gölünde tekne veya kano gezintisi yapmak. Burası kapalı bir göl. İsteyen kürek çekebilir, isteyen ise pedalla çevrilen teknelerde gölde gezinti yapabilir. Can yeleği giymek zorunlu. Arzu edenler, yine gölün ortalarında veya gölü tepeden gören yerlerde tapınakları ziyaret edebiliyor.

***

Pokhara’da diğer görülecek yerlerden biri Gupteshwor Mağarası ve Davi’s Şelalesi. Şelalenin özelliği suyun akarak döküldükten sonra, çıktığı yerin görülmemesi. Bu şelalelenin bulunduğu park alanının hemen karşısında Gupteshower mağarası var. Suyun oradan çıktığı varsayılıyor. Bir yeraltı tapınağı olan Bindabasini tanrı Shiva’ya(Şiva)adanmış. İçeride fotoğraf çekmek yasak. Basamaklar epey fazla ve zemin çok kaygan. Dış merdivenlerden aşağı inerken duvarlardaki heykeller, oymalar ve freskler dikkat çekici.

Tanrı Şiva’dan çok bahsettim. Bununla ilgili öğrendiklerimi de sizlerle paylaşayım. Şiva, 3 Hindu tanrısının üçüncüsü. Bunlar; Brahma;Evrenin yaratılışı, Vişnu; Koruyucu, Şiva ise yıkıcı...Yıkıcı derken, bizim”Batsın bu dünya”şarkısında ki gibi;”Dünya yıkılsın ve bütün kusurlar yok olsun ve biz onu yeniden kuralım”anlamında. Bu sebeple Şiva’nın yıkımının gerekliliği söz konusu...

Chitwan

Pokhara’dan ayrılıp Chitwan’a gitmek üzere yola koyuluyoruz. Yol boyunca tarım alanları göze çarpıyor. Kumlar üzerinde yatıp daha sonra salına salına göle inen timsahlar ise hem ürkütücü hem de ilk kez gördüğümden ilginçti.

Chitwan milli park içerisinde fillerle safari yapılıyor. Fillerin üzerinde 4 kişi oturabilecek şekilde platform yapılmış. Gölün içerisinden geçerek, gergedanların, tavus kuşlarının, ceylanların olduğu ormanda gezinti yapabiliyorsunuz. Aslında fillerin bu kadar yükle dolaşacağı düşüncesinden binmeye içim elvermese de üzülerek bunu deneyimlediğimi de belirteyim. Burada bulunan Hint gergedanı, yaşayan 5 gergedan türünden biri. Özelliği tek boynuzlu ve derisinin plakalarla kaplanmış oluşu. Dünyada sadece 650 tane kaldığı, Nepal ve Hindistan’da yaşadığı söyleniyor. Bir de nesli tükenmekte olan Asya fili var ki bundan da 160 adet kaldığından bahsediliyor.

NEPAL’DE SANAT

Burada en popüler sanat dalı Mandala. Çember anlamına geliyor. Belirli şekilleri boyayarak elde edilen mandala hint kökenli ve her şeklin mistik bakımdan bir anlamı var. O halde mandala atölyesinde çalışan en bilgili kişiden aldığım bilgileri size aktarayım.

***

Bu boyalar tamamen doğal ve içinde 24 ayar altın tozu var. Dikkat gerektirdiğinden 10 yıl kadar süren bir öğrencilik gerektiriyor. Hepsi ustalar tarafından yapılan boyalar 200-300 yıllık tarihe sahip. Mandala yapımında şekiller değişmiyor. 4 değişik motifi var. Bunlar; Tanrının değişik şekilleri, Buddha’nın yaşam döngüsü, 12 yaşam döngüsü, doğumdan ölüme kadar yaşam tekerleği motifleri. En tanınmışı ise Stupa’nın yukarıdan görünüşünün resmedildiği şekil.

Örneğin çember motifi olan mandala, Tibet’in ruhani lideri Dalai Lama’ya aitmiş. Dalai Lama bunu renkli kumlarla ve yerde yapıyormuş. Dünya barışı için de 12 gün sonra yere yapılan mandala yok ediliyormuş. Anlamı ise;”Dünyada hiçbir şey kalıcı değil. Bir şey ne kadar mükemmel olursa olsun sonu gelir. Güzel olan her şey bozuluyor. Her şey bitiyor ama bitmesi ile birlikte, döngü yeniden başlıyor.”

Bu sözler Tibet Felsefesinin de ana noktası. Yani bizim de bildiğimiz; Yin ve Yang.

***
nepal

 

Yaşamın tekerleği”(Kala Çakra) isimli mandalada 4 tane ana giriş resmedilmiş ve bu dünyaya gelişin 4 değişik kapısı anlamına geliyor. “Dünyanın neresinde olursanız olun, kim olursanız olun, sizin Nirvana’ya ulaşma imkanınız var.”

Merkezinde ise, Nirnava’nın ve Aydınlanma’nın sembolü olan Lotus çiçeği var. Renkler ve şekiller kozmik elementleri simgeliyor. Sarı;toprak/ Mavi;Su/ Kırmızı;Ateş/ Siyah; Rüzgar/ Yeşil; Gökyüzü. (Bu arada, Lotus çiçeği Türk sanatında da çok kullanılmıştır. Bu çiçeğin özelliklerini okumanızı tavsiye ederim.)

Dış çember ise bilgeliğin çemberi. İnsan vücudunun meydana geldiği 6 element bunlar. Biri ruhani, diğeri maddi. İç kısımlardaki motifler ve renkler hiç değişmiyor, sadece dış renklerde değişim olabiliyor.

nepal


THAMEL VE ANTİK

KRALİYET SARAYI

Chitwan’dan geri dönüş için hazırlıklara başlamak üzere yeniden Başkent Katmandu’ya dönüş vakti geldi. Son bir gezilecek yerimiz daha kaldı. O da eskiden hippilerin ve sanatçıların uğrak yeri, turistik bir yer olan Thamel bölgesini ve sokaklarını gezmek. Burası, alışveriş yapılacak mağazalar, restaurant ve kafelerle oldukça hareketli bir yer.

Nepal’de Lalitpur şehrinde yer alan Patan Durbar meydanı ve Lalitpurun Malla Krallarının yaşadığı antik kraliyet sarayı, yine ahşap işlemeleri ile görülmesi gereken yerlerden.

Gezimizi Buda’nın bir sözü bitirelim.”Huzur içeriden gelir, onu dışarıda arama. İçinde renk yoksa, dışarıda gökkuşağı arama!”

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Sevim Güney Arşivi