Özlem T. Akarken

Özlem T. Akarken

Yüzde 1!

Kamu çalışan ve emeklilerini ilgilendiren toplu sözleşmesine  dair açıklama yapılırken Çalışma ve Sosyal Güvenlik  Bakanı Sayın Vedat BİLGİN ‘’Bir sendika enflasyonu var .Sendika adı altında kurulan ama sendikal faaliyet yapmayan , başka işlerle uğraşan kuruluşlar var.  Merdiven altı yapılanmalar var .Onların da önüne geçmek için bu sözleşmeden yüzde 1 örgütlenmiş sendikaların istifade edebileceğini bir sözleşmeyle kayıt altına aldık’’ demişti. Bu sözlerin altında o kadar anlam ifade saklıydı ki; herkes bir kere daha eski bakanları eski siyasileri  rahmetle andı.

Sendika kurulmasına onay verip onlara sendika dosya nosunu veren bakanlığın bakanı bu açıklamayı yapmıştı. Üstelik Sayın  bakan  Çalışma Ekonomisi ve Endüstri İlişkileri dersi veren bir akademisyendi.

Aslında şahsım kadar memuriyeti olanlar ve sendikal mücadelenin içinde yer alanlar  bu yüzdelik oranın 2000 li yıllarda gündeme geldiğini bilirler. Bugün pastanın en büyük payını alan sendikalardan biri o zaman gündeme getirmişti ,üstelik yıllar sonra gündeme gelen maddeye o zamanın şartlarında itiraz eden sendika  şimdi gündeme  getirmiş oldu  ve zamanında gündeme getiren diğer sendikada bunu destekledi. Şaşkınlık  içinde olduğunuzu görür gibiyim. Yakın zamanda bundan önceki toplu sözleşme görüşmelerinde de bu oran  dile getirilmiş ama toplumda etkisinin fazla olacağı değerlendirilerek vazgeçilmişti. Oysa ki; haklar ,insanları daha eşit kıldığı zaman en değerli konumuna gelir, eşitlik , herkesin paylaştığı özgürlükleri en yüksek düzeyine çıkardığında en olgun biçimine ulaşır. Bunu bilmeyen uygulamaya geçmeyen yetkililer Yunus Emre’nin şu sözünü de  unutmasınlar ‘’Emeksiz zengin olanın, kitapsız bilgin olanın, sermayesi din olanın rehberi ‘’şeytan’’ olmuştur. ‘’ Bizler bu durumda çevremizdeki şeytanlarla mücadele ediyoruz aslında.

Toplu sözleşmeye bu çerçevede  Sağlık ve Sosyal Hizmetler Hizmet kolu çalışanları olarak baktığımızda ,ki; son dönemde en cefakar çalışanların başında gelen ve bağımsız sendikalarda sesini duyurmaya çalışan toplu sözleşmede ufak tefek maddelerle geçirilmeye çalışılan grubun toplam kamu görevli sayısının 647.512 olduğunu , sendikalara üye olan toplam sayının ise 383.594 olduğu bakanlığın verilerinden tespit ediyoruz. Bu durumda %1 oranında sendika olması için ise üye sayısının 6475 olması gerekmektedir. Bu nedenle bağımsız ve bazı konfederasyonlara üye olan sendikalar hizmet kollarına göre değişen  bu %1 oranını karşılayamamakta  ve üyelerine bahsi konu geçen 400TL nin ödenmesini sağlayamamaktadır. Bu durum sendikaların sindirilmesi ve muhalif oldukları için seslerinin kesilmesini sağlamaktır. Yetkili sendikanın toplu sözleşme görüşmelerindeki başarısızlığını gölgelemek için çoğunluğunun kendi ve ortağının   üyelerinin yararlanacağı aylık 88 TL’nin adı başarı değil ,olsa olsa sendikalar ve memurlar arasında ayrışma ve ötekileştirmeye neden olan zorbalık olacağını değerlendiriyorum.

Kamu çalışanlarına ve emeklilerine toplu sözleşmede ne kazandırılmıştır. Bir kere bu açık ve net ortaya konulmalıdır. 400TL bir başarı değil hezimettir. Sendikalar emekçinin hakkını korumak iyileştirmeleri en iyi şekilde sağlamak için kurulmuştur. Sendika demek mücadele demektir. Daha önce üç ayda bir ödenen 135 TL 400 TL yapılırken siyasi sendikalara teşvik edilmiş, seyyanen zam aldık diyerek memur ötekileştirilmiştir. Bu arada yetkili sendikanın toplu sözleşme ile getirdiği 400 TL değil aylık sadece 88TL  ile hem yüzde bir kuralı koydurarak kendi geleceğini garanti altına almaya çalışmış ,hem de bir yıl içerisinde aidat oranını iki katına çıkararak bu miktarın yarısını sendika kasasına çekmeyi hedeflemiştir.

 Kanun gereği sendika üyesi olamayacak 1 milyonun üzerinde memur varken 2.5 milyon memur emeklisi varken tüm memurların temsilcisi olarak bulunduğu masada kendi sendikasına çıkar sağlamak  üstelik devletin kasasından bunu yapmak ne derece doğrudur düşünmenizi isterim. Kamuda çalışan memurlar ve memur emeklileri bilmelidir ki; yetkili sendika kendi geleceğini garanti altına almak için kamu işveren heyetini de etkileyerek getirdiği üç ayda 400 TL ile  memurun geleceğini karartmakta , gelecek toplu sözleşmeleri suiistimal etmektedir. Ayrıca Türkiye Cumhuriyeti sendikacılığını bitirme noktasına getirerek ,yeni kurulacak sendikaların kurulmamasını sağlamak ve tamamen sarı renge bürünmesini sağlamayı amaçlamaktadır. .Böylelikle 715 bin sendika üyesi memurun irade ve tercihleri yok hükmünde sayılmakta ve ayrımcılığın sendikal tekelleşmenin önünü açmaktadır.  Sendikal mücadele tarihine ve demokrasimize kara bir leke olarak geçecek bu hatadan dönülmesi için hala geç değildir. Bağımsız sendikaların üyeleri de aylık reva görülen 88 TL yi red ederek üyesi oldukları sendikaları destekleyerek her türlü hukuksuz işleme rıza göstermediklerini kanıtlayacaklardır inşallah. Memur aylık 88 TL değil  haklarında iyileştirme beklemektedir. Bahse konu para verilecekse de her sendikanın üyesine eşit olarak verilmesi gerekmektedir.  Zaman birlik zamanıdır. Zaman ayak oyunlarına gelmeme zamanıdır. Bağımsız sendikalar Türkiye Cumhuriyetinde mücadele çizgileriyle tarih yazacaklardır. Oluşturdukları Kamu Sendikaları Platformu ile  haklı davada onurlu mücadele gerçekleştiren  ve haklı olduğu  davayı kazanacağı , her bir sendikanın güneş gibi yeniden doğacağı ve  zulmü reva görenlerin ise er ya da geç hukuk adalet liyakatle hezimete uğrayacağı  günleri görecektir. Unutulmamalıdır ki; sonunu düşünen kahraman olamaz ayrıca zulme rıza gösteren en az zulüm yapan kadar zalimdir. Sağlıcakla kalın umudunuzu yitirmeyin.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Özlem T. Akarken Arşivi