Ziya Şakir Yılmaz

Ziya Şakir Yılmaz

Zaman yönetimi (2)

Bir insanın zamanı yönetip yönetemediğini, onu harcayıp harcamadığını, kullanıp kullanamadığını nasıl anlarsınız?

Konu her ne olursa olsun, birinci derece ele aldığımız ve yönettiğimiz bir husus varsa, bilmelisiniz ki bunun kökü başka konularımıza da uzanır. Konuşmalarımız, ifadelerimiz, dikkatimiz, giyimimiz, görünüşümüz bu yönetim şeklimizden doğrudan etkilenir.
Biz zamanı yönetme düğmesine bastığımızda, birçok odanın içi de aydınlanır.


Zamanını yöneten insanlara dikkat ederseniz eğer sizinle randevulaşırken, bir iş üzerine konuşurken günü, saati, yeri ve görüşmenizin ardından nereye gideceği ve ne yapacağı mutlaka ağzından tane tane çıkar. İfadelerine özen gösterir. Siz de böyle bir kimseyle nerede, ne zaman ve hangi saat aralığında bir araya geleceğinizi bilirsiniz. Olumsuz sürpriz yoktur, güven vardır.

Peki, aynı durum sıradan insanlarda nasıl dile gelir?
“Hay Allah, nasıl da unutmuşum”,
“Randevumuz yarın değil miydi?”,
“Aksiliğe bak, aramamışım”,
“Ben öyle hatırlıyordum ama…”,
“Bak şimdi çok utandım!”
“Tüh!”
ve daha bir sürü söz kalabalığıyla mahcubiyetlerinin üzeri örtülmek için çabalanır... Böyle insanlar ne dostlarınca, ne de iş çevrelerince ikinci bir şansa sahip olur. Çünkü kimse sözünü unutan, sözünde durmayan biri ile yürümek istemez.

Hiçbir başarılı insanın sözlüğünde “ahhlı.. vahlı..” nağmelere rastlanmaz. Rastlansa dahi saniyeler içinde telafi edilir, karaktere dönüşmez. Çünkü onlar düzenli çalışmayı, not almayı, planlı hareket etmeyi bir gelenek haline getirmişlerdir.

 

* * *


Geçen hafta başladığımız zaman yönetimi konusuna kaldığımız yerden devam edelim…

- Kendinizi dinleyin

Çocukluğumuzdan bu yana çalışmanın kıymetini, önemini duyuyoruz. Fakat biraz abartmıyor muyuz? Ne demek istiyorum?..

Dikkat edin çevrenizde parmakla sayılacak kadar az insan verdiğiniz emeğin karşılığını sorgular ve almanız yönünde tavsiyede bulunur.
Bu birkaç kişinin haricinde hemen herkes fazla emek verip vermediğinize, hakkınızı alıp almadığınıza aldırmaz. Derler ki “Aman iş olsun da maaşı az olsun.” “Canım bu devirde kimse iş bulamıyor, bulduğuna şükret.” “Ekmek aslanın midesinde, n’olacak parası da biraz eksik olsun.”

Sevgili okur…
Belki bir deprem, bir sel felaketi sonrası evi-hayatı yıkılanlar için bu telkinlerde bulunulabilir. Böylesi ani gelişen dar zamanların içinden çıkmak için bir süre alanımız dışında işler yapılabilir.

Her ne olursa olsun çalışmanın da bir dengesi vardır, bu denge dinlenmektir. Ülkemizde dinlenmek pek tavsiye edilir bir şey değildir. Bunun için toplum nazarında hasta olmak gerekir. Varsa yoksa çalışmak, koşturmak, kovalamak öncelenmektedir.

Dinlenmek derken bir tek fiziki tanımını kast etmiyorum. Dinlenmenin pek de bilmediğimiz bir diğer anlamı dinlemektir. Daha iyi bir biz olabilmemiz için kendimizi; bedenimizi, ruhumuzu dinlemeli; yepyeni planlar tasarlamalı ve yola dingin bir zihinle çıkmalı, çıktıysak eğer devam edebilmeliyiz.

Evet, çalışmak önemlidir.
Ancak dinlenmek değerlidir.



Son dakika olmasaydı,
çoğu işler yapılamazdı.
(Anonim)

 


- Alan belirleyin
Sizi ifade eden iş hangisidir? Bu kurumsal bir iş de olabilir, özel bir hobiniz de… En iyi hangi işle anılıyorsunuz? İnsanlar sizin hangi özelliğinizden, iş bitiriciliğinizden dolayı kapınızı çalıyor? Başkalarının gece-gündüz emek sarf ettiği halde erişemediği yere, özel bir çabaya gereksinim duymadan daha yükseğe çıkabildiğiniz alan hangisi?

Yıllarını bankacı olarak geçirdiği halde yaptığı yemeklerin lezzetiyle hatırlanan bir kadın mısınız? Belki de dünya mutfaklarına açılmanızın zamanıdır. Yıllarını bir giyim mağazasında tezgâhtar olarak geçirdiği halde ortaokul, lise veya üniversite arkadaşlarınızın yıllar sonra dahi bir araya gelmesini, yiyip-içmesini, onların eğlenmesini sağlayan biri misiniz? Belki de organizasyon dünyasına adım atmanızın; insanları bir araya getirebilecek potansiyelinizi ülkenin hatta dünyanın ünlü sanatçıları için kullanmanızın vakti çoktan gelmiştir.

Yıllarını türlü kurumlarda kasiyer olarak geçirdiği halde, dostlarının kendisine güvendiği, sırlarını çekinmeden paylaştığı, dertlerini dinleyip, onlara derman olan biri misiniz? Neden psikolojiye adım atmayasınız? Neden birkaç dostunuzun dışında birkaç yüz, birkaç bin insanın da hayatına dokunmayasınız? Belki de sizin gerçek alanınız insan gelişimi üzerinedir? Yola çıkarken yaşam koçluğundan, mentörlük eğitimlerinden beslenecek ancak biraz zaman sonra belki de bu başlıklar sizin varlığınızla daha da güçlenip, insanların güvenini pekiştirecektir. Yani bir kanaldan sadece fayda görmeyecek aynı zamanda bu kanala katkı da sağlayacaksınız.

 

Hangi işi yapıyor olursak olalım ya da hiçbir iş deneyimine sahip olmayalım… Fark etmez! Hepimizin kendimize özgü karakteristik özellikleri vardır. Bunu içimizde henüz hissetmesek dahi çevremizin hakkımızda konuşmalarından öğrenebiliriz.
 

- Sen harika yemekler yapıyorsun…
- Sen söyleyince insanlar inanıyor…
- Sen anlatınca herkes gülüyor…
- Sen yapınca oluyor…

Ve dahası…

Hakkımızdaki bu ve benzeri söylemler, hayatın bize hangi alanda boy gösterebileceğimizin birer şifreleri.
Yaparken keyif aldığınız, eğlendiğiniz; kendinizi en iyi ifade ettiğiniz, başkaları gibi özel bir çaba sarf etmeden de iş bitirebildiğiniz alanda yürümenizi tavsiye ederim. Kendi yolunuzda yürüdüğünüzde sadece iş alanınızın değil, tüm zamanlarınızın yönetimini de elinizde tutarsınız.



“Zaman paradan değerlidir.
Daha çok para edinebilirsiniz ama
daha fazla zaman edinemezsiniz.”
Jim Rohn



- Ajandanız olsun
Bir girişimci adayına verdiğim ilk tavsiyelerden biri bir ajanda tutmasıdır. Bu sadece girişimcilerin değil, her aktif kişinin uygulamasını gerekli ve sağlıklı bulduğum bir özelliktir. Neden derseniz?

Ajanda tutmak; zamanı, enerjimizi yönetebilme yetimizi güçlendirir.
Hatırlamamız gereken ne varsa zihnimize değil, ajandamıza yazdığımızda muazzam bir enerji var ederiz kendimize. Neden biz taşıyalım ki, defterimiz taşısın.

Ayrıca geçen ayı veya geçen yılımızı nelerle, kimlerle, hangi konular dâhilinde geçirdiğimizi görebilir, böylece önümüzdeki zamanlar için vaktimizi nasıl daha iyi hale taşıyabiliriz; buna dair yeni planlamalar ve kendimiz için de sağlıklı değerlendirmeler yapabiliriz.


Ajandanız olduğunda hatırlama ve unutma işleriniz devre dışı kalır. Bu görevi bütünüyle takviminiz üstlenir size de hiç kullanılmamış pırıl pırıl bir enerji kalır.

 

- Hayır deyin
Bu konuda 08 ve 15 Ağustos tarihlerinde kaleme aldığım “Hayır’da Hayır Vardır” yazımı okumanızı tavsiye ederim.

Hayır’da Hayır Vardır (1) - 08 Ağustos 2021
https://www.gazetedamga.com.tr/hayir-da-hayir-vardir-1-makale,4871.html


Hayır’da Vardır (2) - 15 Ağustos 2021
https://www.gazetedamga.com.tr/hayir-da-hayir-vardir-2-makale,4894.html

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Ziya Şakir Yılmaz Arşivi