Zelenski bunları da bilmeli

Ukrayna için, gözyaşı döküyoruz...

Masumların, çocukların, yaşlıların ve aslında insanların, hayvanların, nebatatın öldürüldüğü her yerde, gözümüzden de, gönlümüzden de, ağlıyoruz...

İnsanlığın ve tüm canlı cansız varlığın yarınlarına duacıyız...

Vee...

Zelenski unutmasın ki:

Irak'ta, Suriye'de, Filistin'de, Müslüman Kızlar, Hristiyan Kızlar, Musevi Kızlar, Nusayri Kızlar, Ezidi Kızlar, Şia Müslüman Kızlar, Sünni Müslüman Kızlar, Arabı, Türkmeni, Kürdü can verirken, namusundan vurulurken de gözyaşı döküyorduk...

Asyanın Putperestlerine ve Avrupa'nın Çapulcu Sürülerine karşı, Dünyanın Kalbini bin yıldır koruyan biziz...

Hülagu'nun yaktığı İskenderiye Kütüphanesi karşısında, Bağdat Kütüphanesine karşı, gövde üstünde baş koymadığı zulümlere karşı, İKİ EVLADINDAN BİRİNİ FEDA EDEN TÜRKLERE, nankör davranan tüm dünyaya karşı, her zulme karşı, gözyaşı döken biziz...

Ekmeğimizi paylaşan biziz...

Tarihin zulüm orduları karşısında, iki evladından birini, ruhları affetsin bizi, kasap kütüğünde doğranırcasına, iki evladından birini feda eden biziz...

1900'lerin başında, Almanya derin yoksulluk içinde, nüfusunun üçte birini, Amerika'ya gönderdi, Osmanlı'ya gönderdi..

Biz, asırlardır her millete kucak açtık.

Biz, asırlardır her milletin çocuklarına, gel benimle ekmeğimi paylaş dedik...

Devrimci Lider, Hatem'ül Enbiya, Ehli Beyt'in Aliyyül Ala Babası Hazreti Muhammed'den öğrendiğimiz odur ki; haşa min huzur - Yarin yanağından ve iffete dair, ismet-i harime dair olandan gayrı, ne varsa bölüşülecek, paylaştık...

Milletimizin tüm unsurları, Acemi, Kürtmeni, Türkmeni, Arabı, Boşnağı, Çer-i'Kes'i, ÇEçeni, Pomakları, Arnavutları, Kabardayları, Nogayları...


Afrika'dan gelmiş ve 6 asırdır bağrımızda yaşayan Afrikan Türkleri dahil, her birlikte, Alem-in canevinde, biriz, birlikteyiz...

Biz, Ukrayna'ya da, Burma Müslümanlarına da, Açe'ye de, zulüm gören her dinden, her dilden, her coğrafyadan insana da, hayvanata da, nebatata da, TEK BİR IRKIN ÇOCUKLARI olarak bakmalıyız, baktık, bakmaya devam edeceğiz...

Lakin...

Devrana gaflet, aleme cehalet, geçmişe nankörlükle ihanet, bizi paramparça eder...


Affedeceğiz, lakin unutmayacağız...

Cihana bir gözle bakmayan Çinlinin Hüküm Sahiplerin i de unutmayacağız...

Dünya bilmelidir ki, Cihana yeniden bir adalet verilecek ise; bunun adresi hem Anadolu'dur, hem Güney Amerika'dır...


 

Adaletin merkezi, hem Anadolu'dur, hem Kafkaslardır, hem Balkanlardır, hem Tebriz'dir, hem Semerkant hem Buhara, hem Mezar-ı Şerif'tir...

Beytüllahim'de, Hristiyan Kızların da, Müslüman Kızların da, canına, iffetine can baş feda etmiş olan, Türk Milletinin Evlatlarını, tarihten silmeye, unutturmaya çalışanlara karşı, tarihi yeniden ve yeniden anlatacağız...

Akademi, tarihin ciğerine çalışabilir...

Akademi, psikolojinin tüm alt dallarıyla, merkantilist ve kapitalist dünyaya hizmet edebilir...

Akademi, tahliyesi tıkanmış bir fosseptik çukuruna da dönüşmüş olabilir...

Selçuklu'ya can veren Maturidi Zihniyete, bugün Eşariyye baskısı ile, İslam'ın kendisi değil, çakma kopyalar ile gölge edilmiş olabilir...

Farkındayız...

Biliyoruz...

Ve malumlar tarafından, öldürülüp kurtulmak istedikleri kadar çok, yarınların kendisinde, dosta umut, düşmana korkuyuz...

Sözlerimiz bugünlerde anlaşılmayabilir, yığınlarca...

Bizim derdimiz yığınlar değildir...

Yığınlar hastadır, açtır, bencildir, alçaktır ve ihanete teşnedir...

Biz, yığınlara değil, varlığın oluşuna ve gidişatına aşkla, ömrünü adayanlardan olmaya adayız...

Bir ömür ki, yaşanma idealine bakarak, onurlu ve "değdi," denilebilsin...

Bizim derdimiz budur, bizim aşkımız budur...

Medeniyyet inşa etmeyen her hareket, tarihin koynunda, en kirli menfaatperestler hareketi olmaktan, çalıp çırpanlar hareketi olmaktan öteye gitmez...

Hazreti İsa Efendimizin pir-i pak izzetine, Avrupa'nın Paganist Çapulculuğunu, "Kutsal Haçlı Orduları" diye Avrupanın masumlarını, bala üşüşen sinekler gibi, üzerimize yollayanlar unutmadık...

Bugünün Polonyası, İsveç'i, Krallarının gelip sığındığı Osmanlı Sarayı'nı unutmuş olmamalı...

Demirbaş ŞArl'ı da, Lehistan Ordusunun kurmay subaylarını da, koruyan, destekleyen ve Avrupa'nın kaderini kötüden kurtaran, aziz milletimizdir...

Amerika'ya, 1929 Buhranı'ndan, en büyük destek, Genç Türkiye Cumhuriyeti'nden ve asrın her coğrafyasını, tarihi coğrafya içinde okuyan Mustafa Kemal Atatürk can olmuştur...

Bugün, içeride "Gazi Mustafa Kemal'e" nazaran "Atatürk" diyemeyenler, bir soy babalığı endişesi içindedirler...

Oysa Türklük bir soy sop ırkçılığı olsa, tarihin koynunda çoktan ölüm uykusuna yatırılmış olurdu, doğal sebeplerle...

Bizim aşkımız, kültürdür, medeniyettir.

Aşkımızı anlamayanlar bizi, tüm ömrümüz boyunca, "Dinci, Irkçı, Kapitalist, Etnikçi, Duygusal, Romantik İdealist, Komünist" görebilir...

Hepsi de birbirine zıt olan bu zihniyetlerin hiçbiri değiliz...


 

Varlığımızın ruhiyatı, psikolojisi, duyguda iman aramışsa, duyguya iman vermişiz...

Varlığımızın ruhiyatı, psikolojisi, düşüncede fikir aramışsa, o fikri, kültürel manada vermişiz...

Varlığımızın ruhiyatı, psikolojisi, davranışta adalet aramışsa, o adaleti vermişiz...

İçeride, Atatürk diyemeyenlerin hepsi de, ama hepsi de, İngiliz'in Uşağıdır, Batının Kapitalist Efendilerinin, yerli işbirlikçileridir...

İsmin Kürşad olsa da boştur, Hilal olsa da boştur...

Çocukluğumuzdan bu yana gördük ki, İsminin haşa min huzur - Muhammed olması, kişiyi müslüman yapmaz. Yapsa, Muhammed Abduhların "masonluğu" ve Cemaleddin Afganilerin "Bahailik ve Bedrettincilik görünen, hakikatte "Mezdekçi" inançlara zemin hazırlayan gaflet ve hatta belki de, ihanetlerini biliyoruz...

İsimler yanıltıcı olabiliyor...

Hilal ismini koyduğun niceleri, nimet niyetine baştacı olurken, bir başka "Hilal" çıkar, milletin de, vatanın da, ülkenin de, birlik beraberliğimizin de üstüne, bin küfür, bin ihanet, bin alçaklıkla saldırabilir...


Köpekleşenlerin derdi, yaldır...

Kemik sevdasına, dünyalık sevdasına, ismine cismine değil, nefsine yenilen çoktur...

Sorsan, hepsi, iman sahibidir, ama hangi iman sahibi, milletine, Şanlı Sancağına Bayrağına, hakaret edebilir?

Bizim derdimiz, varlığın yedi şahidine hürmet üzre yaşamaktır...

Üzre demekle, üzere demenin farkını bilmeyenlere, anlatacak sözümüz de yok, harcayacak zamanımız da...

Ukrayna, ve Uygur - Doğu Türkistan, tarihsel hatalarını da düşünmeli, bir nasuh tövbesi ile tövbe etmeli ve insanlıktan dileyecekleri özürle, özlerini bağımsız ve huzurlu yarınlara taşıyabilirler...


 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Asker Avşar Arşivi