Zengine kepçe ile fakire kaşıkla

BİR aydır konuşulan zamlar yavaş yavaş netleşti. Asgari ücretten başlarsak ben başından beri yüzde 30'u geçmez diyenlerdenim. Nitekim öyle de oldu. Şimdi gelelim bu yapılan zammın yada"Zamcık" demek de olabilir. Etkisinin ne olacağını da uzatmadan söyleyim Geçen asgari ücret zammı gibi hiçbir işe yaramadığı görülecek.Acıdır. Gerçek budur. Memur, emekli için enflasyon farkı yüzde 42, neden asgari ücretli için yüzde 30? Salla gitsin, nasılsa bir derde derman olacağı da yok. Enflasyon Pazartesi en az yüzde77. Gıda enflasyonu Pazartesi yüzde 100. Ücret-maaşı artırsan ne olur? Enflasyon yangını durmayacak, Bu kafa iktidarda oldukça! Asgari ücret net 5 bin 500 lira yaptılar.Açlık sınırı 6 bin 391 lira. Asgari ücretlinin aç olabilmesi için bile, 891 TL'ye daha ihtiyacı var! Bir de böyle bakalım dilerseniz . Milletin vekiline yüzde 40, net 56 bin lira maaş. Emekçiye yüzde 30, net 5 bin 500 lira. Zavallı ülkemin haline yanarım. 10 asil yurttaş bir miletvekili etmiyor. Dört kişilik bir ailenin; Açlık sınırı 6 bin 391 TL'ye. Yoksulluk sınırı ise 20 bin 818 liraya yükseldi. Bu durumda emeklilerin ve asgari ücretle çalışanların tamama yakını açlık sınırının altında, memur ve işçilerin ise tamamı yoksulluk sınırının altında. Teşhisi doğru koymazsanız, doğru tedavi uygulayamazsınız. Türkiye'yi uçuracak denen AKP rejimiyle bu noktaya geldik. Hayat pahalılığı ve yoksullaşma sonuçtur. Eski Amerikan başkanlarından Abraham Lincoln ’ün güzel sözüdür: “Bazı insanları, her zaman kandırabilirsiniz. Herkesi, bazen kandırabilirsiniz. Ama herkesi, her zaman kandıramazsınız" şimdi o noktadayız.
 

Zam komik kaldı


Ekonomist Özgür Demirteş'ın sözlerine kulak verelim dilerseniz. Diyor ki;“Bundan aylar önce Asgari ücrete yeni bir zam yapılacağını söylemiştim.Hem Sayın Cumhurbaşkanı, hem sayın Bakan hayır öyle bir artış gündemimizde yok diye açıklama yapmıştı. Ben de henüz bilmiyor olsanız bile yapacaksınız demiştim yaptılar. Bu zammın da hiçbir işe yaramadığı görülecek. Dünyanın hiçbir yerinde yapılmayan ekonomi ve para politikası hataları ile ülkenin ne büyük çıkmaza girdiği anlaşılacak. Sayıca çok fazla olan Asgari ücretli arkadaşlarım da bunu canları yanarak anlayacak. Üzgünüm.Yani sabun köpüğü gibi kayıp gidecek belki de elimize bile geçmeden. "


 

Yandaşa çare tükenmez!


Yandaşa gelince de, çare hiç bir zaman tükenmiyor. AKP pandemi, ekonomik kriz, mücbir sebep dinlemeden, dolarla Avroyla verdiği garantileri, bütçeden kuruşu kuruşuna yandaşlarına ödedi. Ödemeye de devam ediyor. Ama İstanbul Havalimanı’nı işleten yandaşların, 1 milyar 195 bin Avro kira bedelini, devlete ödemesine sıra gelince, yandaşlara ihsan, bir kez daha esirgenmedi. Devlete ödenecek kirayı, milletin kesesinden 20 yıl sonraya faizsiz öteledi.Peki, millet kendi ev sahibine çıkıp, kiramı bir yıl ertele diyebiliyor mu? Ne gezer… Dediği anda kapı önünde. Millete veriyorlar talkını, yandaşa veriyorlar salkımı. Saray ele ve yandaşlarına hizmette sınır tanımıyor. Ele ve yandaşlarına müşfik, ama milletimize de bir o kadar nobran.

HANİ KASADAN TEK KURUŞ ÇIKMAYACAKTI


Geçtiğimiz Aralık ayında Nebati Bakan çıktı: “Kur Korumalı Mevduat nedeniyle, Hazine’den tek kuruş çıkmayacak ” diye millete söz verdi. Bu yılın ilk beş ayında, bütçeden bir avuç mevduat sahibine ödenen, 21 milyar 100 milyon lira. Dahası da gelecek. Bir de KKM nedeniyle, Merkez Bankası kasasından çıkan paralar var. Bunu da henüz kimse bilmiyor. Yetmez tek kalemde tahsilinden vazgeçtikleri, ama sözünü bile etmedikleri, zengin mudilerin Hazineye ödeyeceği, 10 milyar 200 milyonluk vergi var. Sözün kısası, KKM’nin bütçeye maliyeti daha yılın yarısına gelmeden, 31 milyar lirayı aştı. Döviz kurları almış başını gidiyor. KKM’ın maliyeti her gün katlanıyor. Ama Nebati bakan şimdi çıkmış: “Spekülasyonların aksine, KKM ’nin bütçeye maliyeti sınırlı” diyerek, milletle alay ediyor. 31 milyar lira az bir para mı? Peki, bu yılın ilk beş ayında, 2 milyon 300 bin çiftçi ailesine ne kadar destek verdiler? 19 milyar 900 milyon lira. Bir avuç mevduat sahibine 31 milyar lira, milyonlarca çiftçi ailesine 19 milyar 900 milyon lira. Bunlarda ne izan, ne de insaf kalmış. ekonomide alınan her karar, yapılan her tercih, aynı zamanda bir şeylerden vazgeçiştir.
 

Çiftçiler perişan


Çiftçilerimizin maliyetleri ortada. Son bir yılda mazota yapılan zam yüzde 312. Yine son bir yılda, üre gübresi yüzde 253, DAP gübresi yüzde 167 zam gördü. Aynı dönemde, besi yemi yüzde 128, süt yemi yüzde 132 zamlandı. Çiftçi bu girdi maliyetleriyle nasıl ayakta kalacak? TÜİK’in makyajlı rakamlarıyla bile, tarımsal girdi maliyetleri son bir yılda yüzde 117 artmış. Yine TÜİK’in makyajlı rakamlarıyla, son bir yılda tarımda üretici fiyatları yüzde 155 artmış. Sebze, meyve, tahıl ve pirinç gibi, tek yıllık bitkisel ürünlerdeki fiyat artışı ise yüzde 190. Bunlar da ürün daha tarladan çıkarken, ilk elde yaşanan fiyat artışları. Buna bir de taşıma maliyetlerini, pazara gelene kadar aracılık maliyetlerini ekleyin. Durum gerçekten felaket. Ucuza meyve, sebze yemek artık hayal. Çok ciddi bir gıda ve açlık kriziyle karşı karşıyayız.

Soru şudur


Asgari ücret net 5500 TL olarak açıklandı. Bundan 7 ay önce yeni yılın asgari ücreti 4250 TL açıklandığında eşittir 4250 lira 400 Dolar yapıyordu.Şimdi 5500 lira net 328 Dolar  yapıyor. 6 ayda 72 dolar zararı asgari ücretli milyonlar nereden karşılayacak. Bu ülkede milyonlarca sığınmacı ve kaçak var.Milyonlarcası kaçak iş gücü yaratıyor. Asgari ücretlinin patrona yükü giderek artacak Bu zam asgari ücretli için yapılmadı. Bence bu zam patronlar, sığınmacı çalıştırsın diye yapıldı. Gerçekten Dostlar. Ülkede küfür etmek için ne çok sebep var! Bakın ; Yıl 2003,asgari ücret 318 lira ve işçi ayda 14.4 çeyrek altın alabiliyordu. Yıl 2019, asgari ücret 2 bin 21 lira  işçi 4.4 çeyrek altın alabiliyordu. Yıl 2022 asgari ücret 5500 TL, işçi 3.4 adet çeyrek altın alabiliyor.Şimdi gel de anlat bunlar değil mi? Açlık sınırı 6 bin 390 lira olan bir ülkede 3 bin lirayla geçinemezsin. Bu yaz böyle böyle geçer, ekmek karpuz geçiririz. Kış geçmez. Bu kışı emeklilerimiz geçiremez. 6 bin 391 liranın altındaki bir zam zulümdür. Adaletsizliktir, hak gaspıdır, emek gaspıdır, emek hırsızlığıdır. Alın teri hırsızlığıdır.
 

Güleriz ağlanacak halimize


Asgari ücretin Net 5500 Lira olmasına sevinenlerin ve bunu şakşaklayarak bir lütufmuş gibi Millete empoze edenlerin maaşlarının asgari ücretin 10 katından fazla olması ve bunu düşünmeyi reddeden bir kitlenin var olması. çok acıdır. Ne denir ki!. Ha bir de. AKP giderse gelen nasıl düzeltecek bu ülkeyi" diyorlar. Net söyleyeyim de yazın kafanıza!  Son padişah Vahdettin gidince nasıl düzeldiyse öyle. Bunların  sizden çaldıkları en büyük şey zaman. Çoğunuzun gençliğini, en değerli zamanlarını çaldılar. Toplum ahlakını bozup, huzur bırakmadılar. Onların planlı kötülük çetesi olduklarını sakın unutmayın. Ücretlerinizi artırıp kısa süreli refah sağlayabilirler, ama bu günleri unutmayın..
 

Asgari ücret zulüm oldu


Açlık sınırı 6 bin 390 lira olan bir ülkede 3 bin lirayla geçinemezsin. Bu yaz öyle böyle geçer, ekmek karpuz geçiririz. Kış geçmez. Bu kışı emeklerimiz geçiremez. Çok net ve samimi olarak söylüyorum, 6 bin 391 liranın altındaki bir zam zulümdür. Adaletsizliktir, hak gaspıdır, emek gaspıdır, emek hırsızlığıdır, alın teri hırsızlığıdır.Erdoğan ve şürekâsı zengini daha zengin ederken, çiftçimizi de fukaralaştırmıştır. Bu, gayet bilinçli bir tercihtir. Şu yaz gününde pazar tezgâhlarına, market raflarına yaklaşılamıyorsa, millet evinde tencere kaynatamıyorsa, sebebi işte bu ekonomik tercihlerde aranmalıdır.

 

PROMOSYONLU VATANDAŞLIK!


Yabancılara ev satacağız, dolarları alacağız” dediler. Üstüne bir de Türk vatandaşlığını hediye ettiler, Ülkede millete oturacak ev bırakmadılar. Şu anda milletimiz çok ciddi bir konut kriziyle boğuşuyor. Milletimiz bıraktık ev sahibi olmayı, artık evinin kirasını ödeyemiyor. Son bir yılda kiralar, İstanbul’da yüzde 140, Ankara’da yüzde 134, Mersin’de yüzde 146, Antalya’da yüzde 329 zam gördü. Kiracılar perişan. Ev sahipleri ile kiracıları birbirlerine düşman ettiler. Sonra gelsin pansuman, gelsin aspirin tedavisi. Kiralara geçici narh koydular. Bu da elbette çare olmadı. Ama iş Suriyelilere, İdlib’de 1 milyon ev yapmaya gelince, başta atanmış İçişleri Bakanı olmak üzere, tüm saray şürekâsı seferber oluyor.


Zengin daha zengin oldu


Ek bütçe bitti. Ek bütçede; asgari ücretli, memur, köylü, Kredi Yurtlar Kurumu'na borçlu olan öğrenci, emekli, esnaf, çiftçi yok. 1 trilyon 80 milyar parayı Meclis’te geçirdiler, gelir gider dengeleyip, kimin için geçirdiler? Kur korumalı mevduat sahibi zenginlere gidecek bu para. Zengini daha zengin yapacak. Kamu özel iş birliği müteahhitlerine gidecek. Şehir hastaneleri, otoyollar, köprüler ve havaalanlarının yapan yap-işlet-devret modeli ile yapan müteahhitlere gidecek. Aileden para kazananlara gidecek ve bankalara gidecek. Banka patronlarını, müteahhitleri, kamu özel iş birliği, kur korumalı mevduat üzerinden zengin ettiklerini, 40 milyar sadece oraya ayırdılar. Zengini daha çok zengin etmeyi hadeflediler.
 

Banka karları 92 milyar!


Türkiye'deki bankalar geçen yıl, 12 ayda, 92 milyar kar etmiş. Ocak-mayıs ayında, bu sene beş ayda, 132 milyar kar etmiş, daha 7 ay var. Bunun adına ekonomi falan denmez. Soygun düzeni demek bile yetersiz kalır. Böyle bir tablo var. Sen inim inim inliyorsun, Erdoğan yönetimi bankalara sadece mayıs ayında geçen seneki mayıs ayına göre yüzde 742 daha çok kar ettirmiş. Memur çocuğuna pantolon alamadı. Banka yüzde 742 kar ediyor. Çiftçi traktörünü tarlaya süremiyor. Ev kadını, tencereyi ocağa koyamıyor. Bu düzenin adı kepazeliktir

Eğitim çok vahim noktada


Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın da çok kullandığı bir söz var. Doğru bir söz. ‘Eğitim alanındaki zafiyetin mazereti olmaz.’ LGS sınavları açıklandı. Tablo yine çok vahim. Esasen bu tablo sadece bu yıl değil geriye dönük, yıllardır; eğitim sisteminde bir şey ters gidiyor. İstenilen başarıyı ve niteliği bir türlü yakalayamıyoruz. Hamaset bol, janjanlı açılışlar bol; ama başarı yok, kalite yok, nitelik yok. Allah aşkına şu tabloya bir bakalım. LGS tablosu.
 

Türkçe de yerledeyiz!


Türkçede 20 soruda doğru cevap ortalamamız sadece 9. İnkılap tarihi 10 soru da ortalamamız 5. Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi 10 soruda ortalamamız altı. Yabancı dil 10 soruda ortalamamız 4. Matematik 20 soruda ortalamamız 4. 20 soruda, 1 soru yapan da çok sayıda öğrencimiz var. Fen bilimlerinde ortalamamız 20 soruda 9. Bu nasıl bir tablo? Bunca çocuğumuzu aileler türlü fedakarlıklarla, yemeyip içmeyip sırtına ceket almayıp çocuklarını olabildiği kadar en iyi okulda okutmaya çalışsın ama dökülüyoruz.
 

Her yıl daha geriye


Tablo 2018’den beri yani tek adam rejiminden beri vahim bir şekilde olumsuz. Mesela 2018’de ortalamamız 12 iken 9’a düşmüş Türkçe’de. İnkılap tarihinde 7 olan ortalamamı 5’e düşmüş. Din Kültürü ve Ahlak bilgisinde 8 olan ortalamamı 6’ya düşmüş. Yabancı dilde 5 olan ortalamamız 4’e düşmüş. Bu tablo kabul edilebilir bir tablo değil. Eğitime bilimsel yaklaşarak, pedagojik yaklaşarak yeniden el atmak için Türkiye çok da geç kaldı. Yazık; çocuklara yazık, ailelere yazık. Lise giriş sınavlarındaki tablo, milli eğitim sisteminin tıpkı ekonomimiz gibi, tıpkı demokrasimiz gibi, tıpkı insan hakları gibi, iflas ettiğinin çok somut bir belgesidir. Bu başarısızlıktır, başarısızlık öğrencilerin değildir, velilerin de değildir. Başarısızlık; yönetimindir, ülkeyi idare edenlerindir. Çocuklarımıza günah. Çocuklarımızın harcıyoruz. Çocuklarımızı olması gereken noktaya bir türlü ulaştıramıyoruz. Hükümetin ayıp karnesinde, yeni bir ayıpla da böylece karşı karşıyayız.
 

Sözler hep yalan oldu


Siyasetçi söz verir, milletten oy ister. Verdiği sözlerin karşılığını sandıkta hemen alır. Vaatlerini ise sandıktan sonra yerine getirmeye uğraşır. Yani siyasetçi peşin değil, veresiye çalışır. Veresiye çalışan siyasetçinin en büyük sermayesi ise itibarıdır. İtibar da, millete verilen sözlerin tutulmasıyla kazanılır. 2011 seçimlerine giderken Erdoğan milletimize, 2023 için pek çok söz verdi. Yetmedi, bunları devletin Kalkınma Planına da yazdırdı. Millete taahhüdünü resmileştirdi. Milletimiz, Erdoğan'ın ağzından çıkan sözlerin, millete verdiği taahhütlerin yalan olduğunu, yaşayarak görmüştür. Sarayın yandaşları, beslemeleri, oligarkları, beşli çeteleri, her gün biraz daha semirirken, milletimiz her gün biraz daha fakirleşmiştir. Her gün bir başka sıkıntıyla, boğuşmak zorunda kalmıştır. Önce, “ Türkiye’yi, Dünyanın en büyük 10 ekonomisinden biri yapacağım ” dedi. Sonuç ne oldu? 1990’da girdiğimiz En büyük 20 ekonomi arasında, artık yokuz. 2023’e bir kala, Erdoğan Türkiye’yi 23. sıraya düşürdü. Erdoğan 2023 için millete başka taahhütler de verdi. “Milli gelirimizi, 2 trilyon dolara çıkaracağım” dedi. Ama bunun yarısını bile gerçekleştiremedi. 2023’e bir yıl kaldı, milli gelirimiz 800 milyar doların altına, 794 milyar dolara düştü. Fakir ülke Türkiye Kişi başına düşen gelir, 2023 yılında 25 bin dolar olacak” dedi. Ama kendi atadığı Sanayi ve Teknoloji Bakan Yardımcısı, “Türkiye fert başına 8 bin 500 dolarla, Fakir bir ülkedir” diyerek, saray ve şürekâsının ülkeyi içine düşürdüğü durumu, TBMM’de itiraf etti. Evet, Saray millete verdiği sözleri tutmadı. 20 yılın sonunda ülkeyi getirdiği yer fakirlik, fukaralık. Hep söylüyoruz: Gerçeklerin er ya da geç, ortaya çıkmak gibi güzel bir huyu var. Artık hayatın gerçekleri karşında, AK Partililer bile dayanamıyor. “Kral çıplak!” diye bağırıyor. Erdoğan bundan dört yıl önce 19 Haziran 2018’de, milletimizin huzuruna çıkıp başka sözler de verdi: “24’ünde siz bu kardeşinize yetkiyi verin. Ha ondan sonra bu faizle, şunla, bunla nasıl uğraşılır göreceksiniz” dedi.
Dört yıl önce aldı yetkiyi, millete gösterdi etkiyi… Erdoğan bu sözleri söylediğinde, iki yıllık tahvil faizi yüzde 19 idi. Şimdi yüzde 24. Bir yılda bütçeden ödenen faiz, 62 milyar 419 milyon liraydı. Bugün son 12 ayda ödenen faiz, 221 milyar 280 milyon lira. Bütçedeki faiz harcamaları, dört yılda dörde katlandı. “Faiz sebep, enflasyon netice” safsatasıyla, millet pahalılığa ezdirilirken; faiz lobilerini abat etti.

SON SÖZÜM; “Kölelere asla özgür olacakları kadar ödeme yapmazlar. Hayatta kalmalarına yetecek kadarını verirler ki çalışmaya devam etsinler.” Charles Bukowski

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Oktay Apaydın Arşivi