Zeus Altarı ve Adatepe Köyü

Mitolojik öyküler ile birlikte, Adatepe ve Zeus Altarına bir gezinti yapmak ister misiniz? Gezmek güzel, yeni yerler görmekte öyle elbette. Ancak hikayesi olan yerleri gezmeyi, gezerken de o hikayeleri düşünüp, kendimce eklemeler yapmayı daha çok seviyorum sanırım. Masalları kim sevmez ki? Ben yine bu masalların peşinde, bir sure Ege’de, mıhlanıp kaldım. 
Ama gerçekten şunu belirtmeliyim ki, buraların değişik bir enerjisi olduğunu hissediyorum. Birazdan size anlatacağım öykülerin bununla bir ilgisi olabilir mi diye düşündüğüm de olmuyor değil hani…
***
Zeus Altarını gezmeye başlamadan önce, Kaz dağlarında yapılan güzellik yarışmasının öyküsünü kısaca anlatayım. Bunın tarihteki ilk güzellik yarışması olduğu söyleniyor.
Antik truva kralı Priamos’un eşi, oğluna hamile kaldığında bir rüya görür. Rüyasında, bir alev topu doğurmuş ve bu top, şehri alev alev sarmıştır. Papaz, rüyasının yorumunu şöyle yapar;”Bu çocuk büyüyecek ve ülkeyi yakacak!” Bunun üzerine, doğum sonrası, adı Paris olan çocuk, kaz dağlarına bırakılır. Rivayet odur ki, bir kartal tarafından kayalık dibinden alınarak götürülür. Bir çoban onu büyütür. Kral oğlu olduğunu bilmeden yaşar, ve kaz dağlarının yakışıklı çobanı olur. 
Tanrılar tanrısı Zeus ise, onun kral soyundan geldiğini bilmektedir.
***
Günün birinde, Olimpos’ta bir düğün kutlaması yapılmaktadır. Fakat, fesatlık tanrıçası Eris bu düğüne davet edilmemiştir. Bunun üzerine, düğüne davetsiz gelir ve üzerinde”en güzele” yazılı bir elmayı masanın üzerine atar. Hera, Aphrodite, Athena, elmanın kimin olacağı konusunda kıskançlık duyarlar ve en güzel olana elmayı vermesi için Zeus’a bakarlar. Ancak Zeus, onlara aralarında tercih yapmasının doğru olmayacağını, üçününde çok güzel olduğunu ve ayırım yapamayacağını söyler. 
Seçimin yapılması için, kaz dağlarına, gargaros tepesine gitmelerini, ve en güzeli çoban Paris’e sormalarını ister.
***
Hermes, tanrıçalarla yola koyulur. Paris, bir anda üç güzel kadını karşısında görünce şaşırır. Hermes, kendilerini Zeus’un yolladığını söyler. Üzerinde“en güzele”yazılı elmayı Paris’e gösterir ve üçünün içinde en güzeli seçerek, elmayı ona vermesini ister. 
Zavallı Paris;“ama, ben bu kadar güzellik görmedim ki, nasıl ayırabilir bu güzelliği gözlerim. Alt tarafı ben garip bir çobanım.”der. 
Hermes, ısrarla birini seçmesi gerektiğini ve seçmediklerinin ona asla kırılmayacağını söyler. Bunun üzerine Paris çaresiz kabul eder. Ancak, doğru karar verebilmek için herbirinin soyunmasını ve onlara çıplak bakmak istediğini de söyler. Tanrıçalar sıra ile kendilerini Paris’e gösterirler ve bu arada kendilerini seçmesi için çeşitli vaadler yağdırmaya başlarlar. 
Hera, ona kendisini seçtiği taktirde zenginlik vaad eder.
Athena ise, savaşlarda yenilmeyeceğini, onu büyük bir komutan yapacağını ve ülkeleri ele geçirmesine yardım edeceğine söz verir.
Sıra, Aphrodite geldiğinde ise, ona Helen’den bahseder. “Duymuşsundur, genç ve güzel bir Helen var. Dilberdir, hem o sevsin diye yaratılmıştır. Herşeyi bırakır ardından gelir, koynundan çıkmak istemez.” 
Paris;”duymadım” der ve sorar.“Yüzü nasıldır?”
“Leda’nın kızıdır. Hani Zeus kuğu olup güzel bir kadına gitmişti, işte onun kızı. Bu yüzden beyazdır ve narindir. Uğrunda savaşlar yapılmıştır. Beni seçersen seni onunla evlendiririm”der.
Paris sorar;”Nasıl olacak peki? Ben daha şimdiden ona aşık oldum.”
Aphrodite;”Benim iki oğlum var. Biri Aşk, diğeri Arzu. İkisinide yanına katarım ve o da seni görür görmez aşık olur.”
“Ancak, elmayı bana vermelisin, zafer tacı benim olmalı. Aşk, güzellik, evlilikte senin olur”der.
Paris, üzerinde “en güzele”yazan elmayı, Aphrodite verir.
*** 
zeus atları

Kaz dağlarının ne güzel efsaneleri var değil mi? Şimdi çevreyi biraz gezelim…
Adatepe köyü
Zeus Altarı’nı gezmek için, güzel bir yaz sabahı Adatepe köyündeyim. Bu köy için, Hilmi Yavuz şöyle demiş;”Çocukluğumdan bu yana ilk defa Samanyolu’nu Adatepe gecelerinde gördüm yeniden. Samanyolu’nu, Çolpan’ı ve öteki yıldızları…”
Burası, eski bir rum köyü. Bölgede korunan tek köy olma özelliği taşıyor. 1989 yılında sit alanı olarak ilan edilmiş. Mimarisi ise taş yapı. Köydeki en eski yapının, 250 yıllık olduğu söyleniyor. Cumhuriyet öncesinde rum ve türk aileler, burada zeytincilik ve hayvancılık yaparak birlikte yaşamışlar. Mübadeleden sonra sadece türkler kalmış. Burada da yine, Ege’nin birçok yerinde olduğu gibi, küçük ve sevimli kafeler var. Hediyelik eşya, ev yapımı gıda ve temizlik ürünleri satan minik dükkanlar da bulunuyor. Satın almak isterseniz, evler oldukça pahalı.

Zeus Altarı 
Zeus Altarı ise, bu köyün denize bakan tarafında yer alıyor. Orman içine girip, patika yoldan yaklaşık 800 metre yürüyerek bu tepeye ulaşılıyor. Sağlı sollu ulu ağaçlar arasında, ışık huzmelerini izleyerek yürümek şahane. Gittiğim gün hava arada bulutlandı, bazen gök gürültüsü sesi “Zeus kızgın mı, yoksa bana birşeyler mi diyor” diye düşünerek gülümsememe sebep oldu sadece. Burada dileyenler için, atlarla gezinti yapmakta mümkün.
***
Altar, çok tanrılı dinlerde, tanrılara adak ve kurban sunulan taştan yapılara deniliyor. Eski zamanlarda insanlar, savaşa veya deniz seferine giderken, muvaffak olmak için burada tanrılara çeşitli hayvanları kurban edip, yiyecek ve içecek sunarlarmış. Antik yunanda Zeus, tanrıların tanrısı olarak anıldığından, burası yunanlıların en yüce tanrı için kurbanların kesildiği, hediyelerin sunulduğu yermiş.  
Bizde, buraya ait herhangi bir arkeolojik bulgu yok, ancak girişteki tabelada yazan bilgiye göre, Alman arkeolog Judeich Schlieman tarafından, burası İda Zeus Altarı olarak tanımlanmış.
***
İlyada destanına göre de, İda’nın tepesinde yer alan, tanrı Zeus’un kuzeydeki Truva ovasında süregiden savaşı buradan izlediğine ve bu tepenin Gargoros Tepesi olduğuna inanmış. Schlieman’a göre Zeus’un kıskanç eşi Hera, uyku tanrısı Hypnos ile birlikte, Babakale’den(Lekton) gelerek Zeus’u burada uyutmuş ve böylece Poseidon’un Truvalılara karşı Akhalılar’ın safında savaşa müdahale etmesine zemin hazırlamış.
 ***
Burada harika bir manzara var. Tepeden baktığınızda uçsuz bucaksız yeşil ve mavi, gözlere bayram ettiriyor. Bu güzel yere yolunuz düşerse uğramadan geçmeyin derim. Hatta uğrayınca da uzun uzun oturun ve sesleri dinleyerek ruhunuzu dinlendirin.
Sevgiyle kalın 
 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Sevim Güney Arşivi