Zeytinlerimize dokunmayın!

“Toprakta çok acelesi varmış gibi hızla yürüyen karıncayı / Bahçedeki ayrık otlarının dibine saklanmış ateş böceğini daha fazla izleyebilseydik şayet / Ağaçta her an kırılacakmış, kopup düşecekmiş gibi duran dalın / O dalda yuvasını kurmuş olan annenin / Geleceğe kanat çırpmaya hazırlanan yavru kuşun farkına varabilseydik mesela / Etrafımızdaki her masum canlıya, tertemiz hislerle kucak açabilseydik eğer / Dünyayı kurtabilir miydik acaba?” diye sormuştu sevgili Perran Öncel kitabının önsözünde...

İnsanoğlunun doğayı küçümseyip talan etmesinin önüne nasıl geçeceğiz? Doğa ile uyum içinde yaşamamız gerektiğinin farkına ne zaman varacağız? Yeni çıkarılan yasa ile yok edilecek zeytin ağaçlarının hangi birinin altında durup koruyacağız?

***

Zeytin ağaçlarına uzun uzun baktınız mı hiç? Benim için o ağaçların hepsi birer figürü temsil eder. Her birinde farklı bir beden görürüm. Bir gün fotoğraf makinemi alıp yola düştüğümde farketmiştim bunu. Karşımda yüzlerce duran zeytin ağaçlarının her birinin gövdesi başkaydı. Biri, balerin bir dansçıydı. Diğeri hamile bir anne adayı, bir diğeri anne baba ve çocukları, sevişen bir çift, düşünen bir adam, bir fil...

Nedense o gün bunları farkettiğimden beri, hep hayatımızdan çıkıp gitmiş olan sevdiklerimizin bu ağacın gövdesinde bizimle birlikte olduklarına inanırım. Nazarımda bu ağaca kötü niyetle dokunan her elin sahibi de cinayetten suçludur!

***

Günün ilk ışıkları ile uyanıp bahçeye çıktığımda ilk onunla karşılaşırım. Yıllara meydan okur gibi durur. Hiçbir şey istemez üstelik. Bıraksan senelerce yaşar orada. 2000 yaşında olanı bile var. Kalbinizle onu dinlediğinizde size de şöyle fısıldadığını duyabilirsiniz zeytin ağacının; “Herkese aidim ve kimseye ait değilim. Siz gelmeden önce buradaydım, siz gittikten sonra da burada olacağım.” Yaprağından tutun, meyvesi, yağı, çekirdeği mucizevi bir değerdir.

Barışın simgesidir.

***

Şarkılara, şiirlere, ressamlara ilham olan bu ağaçlara maden için mi kıyacaklar? 1 Mart 2022 tarihli Resmi Gazetede yayınlanan bildiriye göre zeytinlikler maden sahasına açılabilecek deniyor. Şaka gibi bir şart daha koymuşlar ki, o da; Faaliyetleri bittiğinde de sahayı yeniden eski haline getirilmesi şartı!

Bunun olabileceğine inanmamızı bekliyor olabilirler mi gerçekten?

***

Dünyaca ünlü ressam Vincent Van Gogh tam 18 tane zeytin ağacı tablosu yapmıştı. Bu ağacın “ilahi gücü ve yaşam döngüsünü” sembolize ettiğini ifade ediyordu. “Zeytin Toplayıcıları” tablosunda da yaşam döngüsünü, hasat ya da ölümü tasvir ederek doğa ve insan arasındaki ilişkiyi göstermek istiyordu. Şöyle ekliyordu; “Zeytinlik hışırtısı içinde çok gizli ve çok eski bir şey var. Boyamaya cesaret edemeyeceğimiz veya hayal edebileceğimiz çok güzel.”

***

İşte bütün bu güzelliği farkedemeyenler rant uğruna doğamızı, dünyamızı çalıyorlar. “Kamu yararı” adı altında güzelliklerimiz talan ediliyor.

Enver Gökçe’nin dizeleri düşüyor aklıma; “Türkiye yaşanmaz oldu. Her gün başka zehir / Görmedik; Bir bahçe, bir çiçek, bir şehir / Görmedik bir gülen / Hasılı bir ferah, bir rahat uğruna çekilen derttir, mihnettir / Senden yana olduğumuz sebeptir, kollektif hayat.../ Türkiye yaşanmaz oldu / Gel gör halimizi yaman / Haramiler, bezirganlar elinden aman, el aman / Kesilmiş mümkünüm, çarem / Vay ne hal olmuş memleket, vay ne hal olmuş vatan!”

***

Sevgiyle Kalın

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Sevim Güney Arşivi