Deli Dumrul utanmalı

Bilmeyen yoktur Dede korkut hikayelerinden zamanın süper kahramanı Deli Dumrul’u.

Dumrul tasvir edilirken, bir oturuşta 40 yiğidin yediğini yiyen, 10 aygırın içtiğini içen, dağa çıkan, ayılarla güreşen, herkese gider yapan gücü ve kafasına estiğini yapmasıyla etrafa korku salan bir yiğit olarak anlatılır..

Pek fazla zeki ve tutarlı bir kahraman izlenimi vermez ama yine de candır, ciğerdir. Dahası saftır.

Meşhur macerasının sonlarına doğru celallenmeyi bırakıp epey ezik bir kişiliğe bürünse de koskoca Azrail'e, "bre deli kavat" türünden seslenişleriyle deliliğin dibine vurmuş bir yiğittir Dumrul…

Bu müteşebbis kişilik, kuru bir çay üzerine bir şekilde yaptığı köprünün başına çöreklenip, geçenden bir akçe geçmeyendense döve döve iki akçe almasıyla tanınır...

Doğru mu yapar? Bu ayrı bir tartışma konusu…

Yiğitliğiyle övündüğü bir gün Azrail’le savaşmaya kalkışır, yenik düşer. Ama olsun bence en azından denemiştir..

Kendisinden deli, kendisinden güçlü bir varlığa inanmayan, kimsenin kendisiyle savaşabileceğini düşünmeyen Deli Dumrul, Azrail'le karşılaştıktan sonra başına gelenlerden insanca düşünmeye ve erdemlice davranmaya yöneltecek bir takım sonuçlar çıkarır.

Aslına bakarsanız Dumrul' un müteşebbis kişiliği, ünü ve anılarda yaşaması iş olarak gördüğü köprüsünden “Deli Dumrul Vergi Dairesi” tabelası olmasa da gelip geçenden vergi tahsilatı yapmasından geliyor.

Aradan zaman geçince kendisinden başka yiğit, alp bir kimsenin olmadığını sanan deli Dumrul 'un karşısına onun hakkından gelebilecek olan Azrail çıkarmış Dedem Korkut her kula “Senden büyük Allah var” mesajını vermiş ve böylece deli Dumrul destanı meydana gelmiştir. 

Deli Dumrul'un karşı karşıya geldiği şey sonucu değiştirilmez bir gerçektir: Ölüm...

Sakın yanılıp, gaza gelip kızmayın, gülmeyin zamanın en müteşebbisi ve en ileri görüşlü korkusuz kahramanı Dumrul’a

Adam sanki bu günleri görmüş gibi tabelasız vergi dairesi işletmiş…

Garibim Dumrul o zamanlar sadece oralarda köprüden geçen veya geçmeyenden alıyormuş vergiyi peki ya şimdi…..
Para verip yemek yiyorsun, sonra yediğin yemeğin vergisini istiyorlar, Araba alıyorsun ötv istedikleri yetmezmiş gibi ötv’nin kdv sini istiyorlar. Arabayı kullanmaya başlıyorsun yaktığın yakıta vergi veriyorsun . İster geç ister geçme gittiğin yola, kullandığın köprüye vergi ödüyorsun. zorunlu tuttukları bir belgeye ilave olarak belgede damgayı zorunlu tutup damganın vergisini senden istiyorlar. biletle girilen konser, at yarışı, sinema tiyatro, müze sirk gibi yerlere ödediğin bedelin yanında vergi vermek zorundasın..
Dahasını siz düşünüp bulun artık..
Yani anlayacağınız Dumrul’a kıytırık bir köprüden vergi alıyor diye deli dendiyse, günümüzdeki Dumrul’un torunlarına ne dememiz lazım? …
Ah be Dumrul deli divane Dumrul kuru çaya tahta bir köprü kurup buradan geçenden geçmeyenden vergi alırken birilerine örnek olacağını neden düşünmedin de yaktın bizi….
Ben Dumrul’un torunlarına söylene dururken iyisi mi sözü Orhan Veli’ye bırakıp çekiliyim artık.


Bedava yaşıyoruz, bedava;
Hava bedava, bulut bedava;
Dere tepe bedava;
Yağmur çamur bedava;
Otomobillerin dışı,
Sinemaların kapısı,
Camekanlar bedava;
Peynir ekmek değil ama
Acı su bedava;
Kelle fiyatına hürriyet,
Esirlik bedava;
Bedava yaşıyoruz, bedava.
VESSELAM

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Remzi Tanış Arşivi