Halit Çelikbudak

Halit Çelikbudak

Fransa yanarken…

Birkaç gün geriye salı sabahına gidelim. 17 yaşındaki Nahel M. salı sabahı Paris’in banliyösü Nanterre Préfecture banliyö tren istasyonunun yakınındaki bir durakta bir polis tarafından vurularak öldürüldü. Burası, Paris'in batısındaki gökdelenleriyle ofis bölgesi La Défense'den sadece bir durak ötede. Paris metrolarından biriyle merkezden buraya gelmek 20 dakikadan az sürüyor. Başlangıçta basında çıkan haberlerde bir sürücünün polisi tehdit ettiğini iddia ediliyordu.

* * *
Ancak bir görgü tanığının twitter'da yayınladığı bir video farklı bir hikaye gösteriyordu. Viral olan video kaydı her şeyi apaçık gösteriyordu. Polisi ne yasal olarak ne de durumdan dolayı haklı çıkaracak hiçbir şey olmadığı anlaşılıyordu. Polis tabancasına uzandığında hiçbir tehlike gözükmüyor. Daha da önemlisi, videoda ‘Vur onu‘ diyor bir polis. Daha sonra ateş eden diğeri, ‘Kafana bir kurşun sıkacağım‘ diyor.

* * *


Nahel M. Cumartesi günü toprağa verildi. Ölümünden sorumlu tutulan 38 yaşındaki polis tutuklandı. Hakkında kasten adam öldürme soruşturması başlatıldı. Nahel'i vuran polis aileden özür diledi. Olay, Fransa'da bir şiddet dalgasını tetikledi. 2017-2022 arasında ‘Hareket halindeki Cumhuriyet‘ partisi milletvekili olan Thomas Messier ‘İki hafta önce de seçim bölgem Charente bölgesinde bir genç, benzer bir durumda hayatını kaybetti. Genç, polisin uyarısına uymayı reddettiği için bir polis tarafından vurularak öldürüldü‘ diyordu.

* * *


Eski Fransız milletvekili bunun nispeten fark edilmediğini, çünkü Charente'nin Fransız başkentinin banliyölerine kıyasla daha uzak batıda bir bölgede olduğunu söylüyordu. Ayrıca Messier, ‘sosyal ağlarda viral olan, hiçbir video olmadığı için fark edilmedi‘ diyordu. 2005 yılında da biri Moritanyalı, diğeri Tunuslu iki gencin başkentin kuzeydoğusundaki bir banliyöde bir elektrik trafosunda polisten saklanırken elektrik akımına kapılıp ölmeleri, ardından üç hafta süren isyan/kargaşa da hafızalardan silinmiyor.

* * *


2005'te hükümet hatalar yapmıştı. Örneğin politikacılar özellikle gençlerin öfkesini körükleyecek şekilde konuşmalar yapmıştı. Bu sefer farklı. Macron polisin eylemi için ‘açıklanamaz ve affedilemez‘ dedi. Yayılan şiddeti de ‘kabul edilemez‘ olarak nitelendiriyor. Fransa Devlet Başkanı Macron‘un, ince bir çizgi üzerinde yürüdüğü söylenebilir. Bu bir yanda banliyölerdeki sorunları anlamak ile polis operasyonunu eleştirmek, diğer yanda yaygın isyanlara karşı net bir çizgi çekmek arasında ince bir çizgi.

* * *

Macron, bir süre önce emeklilik reformuna karşı haftalarca süren protestoların ardından her şeyi tekrar yoluna koymak için 100 gün süre istemişti. Nisan’da tüm Fransız kanallarında yayınlanan 15 dakikalık konuşmasında, ‘Ülkedeki öfkeyi duymamak için sağır olmak gerekir' diyordu. Fransa’nın Ulusal Günü 14 Temmuz‘da bir durum değerlendirmesi yapacaktı. Ancak, şimdi ne yapacak bilinmiyor. Çünkü protestolar devam ederken eşiyle Çarşamba akşamı Paris'teki Accor Arena'da Elton John veda turnesi konserine gitmesi dikkatlerden kaçmadı.

* * *

Fransa'nın en büyük araştırma kurumu ‘Centre national de la recherche scientifique'de araştırma direktörü ve Fransa'da polis şiddeti konusunda önde gelen bir uzman Fabien Jobard, Alman Süddeutsche Zeitung gazetesine verdiği demeçte, 2017’de çıkarılan yasayı işaret ediyor. Şöyle diyor; ‘Yasa, 2016'nın sonunda Paris'in güneyinde üç polisin saldırıya uğrayıp ciddi yaralanmasının ardından çıkarıldı. Terörle mücadele kapsamında kabul edildi.‘

* * *


‘Bu, bir polisin emrine uymaması veya polisin hayatını tehlikeye atması durumunda bir arabaya ateş etmesi için daha fazla yetki veriyor. Teröre veya katliama neden olma niyetinde oldukları varsayılırsa, sürücülerin de ihtiyati tedbir olarak vurulabileceği belirtiliyor. Bu o kadar geniş bir alan açıyor ki, bu tür vakaların sayısı o zamandan beri keskin bir şekilde arttı.‘ Zaten Fransız L'Obs dergisinde yer alan bir habere göre de, sadece geçen yıl 13 kişi polisin uyarısına meydan okuduktan, arabayla uzaklaşmaya çalıştıktan sonra öldürülmüş.

* * *


Peki bu öfke nereden geliyor? Ve neden durmuyor? Fransa‘da polis uygulamalarını inceleyen La Domination Policière' (Polis Hakimiyeti) isimli kitabın yazarı Mathieu Rigouste, bir gazeteye verdiği demeçte, bunun yalnızca polis hakimiyetine değil, aynı zamanda ırksal eşitsizliklere de yönelik ‘genel bir öfke patlaması‘ olduğunu söylüyor. Siyasi gözlemciler de Fransa’da yaşananlarının yoksulluk, etnik olarak karışık mahallelerinin adaletsizlik, ırk ayrımcılığı veya devlet tarafından terk edilmişlik duygusuyla parçalanmış bir barut fıçısı olduğunu söylüyorlar.

* * *


Avrupa’nın önemli ülkelerinden biri olan Fransa’da sorunların içiçe olduğu açık. İster polis hakimiyeti olsun isterse ayrımcılık olsun sorunlar özellikle Fransız idari dilinde ‘Quartiers prioritaires‘ yani öncelikli bölgeler olarak adlandırılan banliyölerde yoğun. ‘Hiçbir şey bir gencin ölümünü haklı çıkarmaz‘ diyerek, ‘adaletin tecelli etmesi için sükunet‘ çağrısında bulunan Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron‘un bir an önce bu sorunların çözümü için harekete geçmesi bekleniyor. Özellikle de banliyöler için vaat ettiği ‘Quartiers 2030‘ planını hızlandırması gerekiyor. Şiddetin patlaması ülke için iyiye işaret değil. Macron'un durumu hızlı bir şekilde çözememesi durumunda ne olabileceğini kestirmek şimdilik çok da kolay değil.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Halit Çelikbudak Arşivi