Hollanda seçimleri geride kaldı

Hollanda seçimleri geride kaldı
Evet başlıkta da yazdığım gibi Hollanda'nın seçimleri sona erdi. Ülke sandığa gitti ve önümüzdeki 4 yılın parlamento tercihleri yapıldı. Sounçlar neticesinde dört yıl boyunca bir kez daha Mark Rutte liderliğinde VVD Partisi ( Halkın Parisi Özgürlük ve Demokrasi için) 36 sandalye ile en büyük parti olmayı yine başardı.

Evet başlıkta da yazdığım gibi Hollanda'nın seçimleri sona erdi. Ülke sandığa gitti ve önümüzdeki 4 yılın parlamento tercihleri yapıldı. Sounçlar neticesinde dört yıl boyunca bir kez daha Mark Rutte liderliğinde VVD Partisi ( Halkın Parisi Özgürlük ve Demokrasi için) 36 sandalye ile en büyük parti olmayı yine başardı. Aynı rakamlarla dördüncü kez bunu tekrarladı. Liberal bir parti olan VVD'nin seçilmesi birçok önemli şirket için de olumlu sonuç doğurdu. Büyüdükçe büyüyüp servetlerine servet katıyorlar. Hülümet çoğunlukla vergi rejimlerini de bu şirkerlere göre uyarlıyor. AyrıcaVVD Avrupa Birliği'ni desteklemesi ve Türkiye'ye bakış açısıyla da halk tarafından seviliyor. Bu durum ne kadar Türkiye'nin hoşuna gitmese de ülkede böyle bir görüş hakim. İşçiler ise emeklilik yaşının 67'ye çıkmasından dolayı tepkili. Büyük bir atılımla ikinci parti olmayıa başaran demokratlardı. Sigrid Kaag liderliğindeki D'66 Partisi ile VVD'nin geçmişte olduğu gibi üçümcü bir parti ile koalisyon kurma olasılığı çok yüksek gözüküyor. VVD gibi D'66 da Avrupa Birliği ve emeklilik konusunda aynı çizgide. Yine görüşlerinin aynı oldukları birçok konu daha var. Ancak burada o iğrenç politikalarını yazmayacağım. Üçümcü parti ise Geert Wilders'in önderliğindeki PVV 117 sandalye ile ana muhalefet pozisyonunda olacak gibi gözüküyor. Wilders'in görüşü VVD ile terstir. Kendisi özellikle İslam, göçmenler ve ilticacılar hakkındaki sert tavrı ile tanınır. Benim sevdiğim yanı ise Hollanda'da belirli kesimin daha önce fark etmediğimiz yüzünü görme şansını yakalamamız oldu. Yani Hollanda'da 3 milyona yakın seçmen aslında tam olarak yukarıda yazdığım sebeplerden dolayı sağ, ırkçı ve nasyonalist taraflarını gösterdi. Bu durum çok endişe verici. Hele ki Avrupa genelinde aslında bunun farklı olmadığını görüyoruz. Buna karşın Hollanda ve Avrupa'daki yabancı partiler ise kendilerini bu partilerle savaşmaya, Türkiye karşıtı olan tavırlarla mücadele etmeye adamış görünüyorlar. Oysa olayı makro düzeyde ele alıp popülizmden uzak ve genel bir siyaset yaparak mikro konuları da içine alıp farklı bir siyasi yürüyüş yapsalardı daha verimlik olabilirlerdi. Ve de sadece yabancı oyları isteyemezlerdi. Çünkü eminimki Hollanda veya diğer Avrupa ülkelerinde çok sayıda duyarı, hümanist, enternasyonalist insanlar var. Onları rahatlıkla kazanabilirlerdi.


Bu arada Türk adayların durumu ise şöyle;
Genel seçimlerin ilk sonuçlarına göre, meclise girmeye hak kazanan 5 Türk kökenli vekiller ise, “Nilüfer Gündoğan, VOLT Partisi, ikinci sıra (Amsterdam) Tunahan Kuzu, DENK Partisi, ikinci sıra (Rotterdam) Mahir Alkaya, Socialistiche Partij SP, üçüncü sıra (Amsterdam) Hülya Kat, D66, onyedinci sıra (Amsterdam) Dilan Yeşilgöz-Zegerius, VVD, beşinci sıra (Amsterdam)” oldu.

Değerli dostlar... Bu konu birkaç satırla bitirilecek konu değil aslında ancak ben size karınca kararınca ve aklımın yettiği kadar anlatmaya çalıştım. Bilgilerimi sizlere aktarabildiysem ne mutlu bana.

Saygılarımla.

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.