Zeynep Nisan Kırcaoğlu

Zeynep Nisan Kırcaoğlu

Cumhuriyet'in 100. yılı

Cumhuriyet, aydınlanmaya giden yolun başlangıcıdır.

Yüzüncü yılını kutladığımız Cumhuriyet, Türk milleti için sadece bir yönetim şekli değildir.
Cumhuriyet, aydınlanmaya giden yolun başlangıcıdır.
Atamız, bütün sorunların akıl ve bilim rehberliğinde tartışıldığı ve çözüme ulaştırıldığı özgür bir ülke yaratmak istemiştir.
“Hayatta en hakiki mürşit ilimdir” sözüne dayalı bir toplumsal düzen kurarak, Türk insanının eğitimli olmasını, Türk toplumunun, uygar toplumlarla yarışabilecek seviyeye gelmesini hedeflemiştir.
Her alanda kendi kendine yetebilen, kendi kaynaklarını kendi işleyen, onurlu, bağımsız bir Türkiye inşa etmek istemiştir.
Eğitim, sağlık, ulaşım hizmetlerinin Anadolu’nun en ücra köşelerine kadar ulaşmasını sağlayarak ülkeyi baştanbaşa imar etmeyi başarmıştır.
“Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir” ilkesi ile, halk egemenliğinin üstünde hiçbir gücün olmadığı bir ülke yaratmış ve böylece Cumhuriyetle birlikte Türk halkı ilk defa yönetime katılma şansı bulmuştur.
Geçen yüzyılda Cumhuriyetin Türk toplumuna kazandırdıkları tarif edilemez. Hele ki Cumhuriyet’in bunları başarırken devraldığı mirasın hazin durumu bu başarıyı daha da anlamlı hale getirmiştir.
Cengiz Aytmatov’a atıfla diyebiliriz ki; “her günü bir asra bedel!” bir başarı öyküsünün 100.yılına erişmesinin mutluluğunu yaşıyoruz.
Cumhuriyetin Türk kadınına kazanımlarının büyüklüğü de tartışılmaz bir gerçek...
Cumhuriyet ile birlikte bizim ülkemiz birçok Avrupa ülkesinden daha önce kadınlarımıza seçimlerde oy kullandırmaya başlamıştır. Örneğin medeni bir ülke olarak bildiğimiz İsviçre bile ilk defa 1970’ler de kadınlara oy kullandırmaya başladığında Türkiye Cumhuriyeti 1930 da kadınlarımıza oy kullandırarak onlara hak ettiği gereken değeri vermiştir.
Yine Cumhuriyet’ten önce Türkiye’de okuryazarlık oranı da çok düşüktü. Bu oran aydınlanma süreci ile yükselmiştir. Yüzlerce yıl hiçbir eğitim kurumunun gitmediği coğrafyalara Anadolu’nun birçok yerine Cumhuriyet ile birlikte eğitim gitmiştir.
Ağalık gibi feodal sistemler tam olarak yok olmasa da Cumhuriyet ile birlikte ortadan kalkmıştır.
“Eğitim” “bilim” ve ”sanat” faaliyetlerine katılımlar artırılmıştır. Bu alanlarda dünya standartlarında ünlü bilim adamları ve sanatçılar yine bu dönemin yani Cumhuriyet’in yetiştirdiği insanlardır
Ünlü Türk matematikçisi ve bilim insanı Cahit Arf, dünyada bilim alanında ilk doktora yapan Bilim Tarihçisi Aydın Sayılı ve hepimizin tanıdığı Nobel ödüllü Aziz Sancar ve yine tarih alanında ünlü olan Türk Tarihçisi HALİL iNALCIK gibi insanlar Cumhuriyet’in eğitim kurumlarında çok iyi eğitim almış insanlardır.
Hepimizin yine saygı ile andığı Türkiye Cumhuriyeti’nin ilk kadın tıp doktoru ve tıp eğitimcisi Safiye Ali, İlk Kadın Klinik Profesörü Müfide Küley, Türk yazar ve siyasetçisi Halide Edip Adıvar, Türk sosyoloğu Afet inan, Türk siyasetçi ve sosyoloğu Behice Boran, Türk arkeoloğu Jale İnan gibi nice Türk bilim kadınlarını da Cumhuriyet yetiştirmiştir.
Bu kadar kazanımlar elde ettiğimiz Cumhuriyet’in yüzüncü yılında bile kalplerimizde bu denli bir heyecan uyandırması Atamızın başardığı işin büyüklüğünü göstergesidir.
İçimizdeki bu coşkuyu ve bize armağan ettiğin başarıları daha da artırarak ikinci yüzyıla taşımak benim ve Türk gençliğinin en büyük arzusudur.
Bu yıl, Türkçe öğretmenimizin verdiği “Dil Bayramı” konulu proje ödevini araştırırken çok şey öğrendim. Bu ödev Atamızın devrimlerinin ne kadar önemli olduğunu anlamama çok yardımcı oldu.
Araştırmamda Sevgili Atamız, vasiyetnamesinde,
«Her sene nemadan mütebaki miktar yarı yarıya, Türk Tarih ve Dil Kurumlarına tahsis edilecektir.» şeklinde vasiyet ettiğini öğrendim.
Yine Atatürk;
“Bakınız arkadaşlar, ben belki çok yaşamam. Fakat siz ölene dek, Türk gençliğini yetiştirecek ve Türkçenin bir kültür dili olarak gelişmeye devamı yolunda çalışacaksınız.
Çünkü Türkiye ve Türklük, uygarlığa ancak bu yolla kavuşabilir.” demiştir

Bence Atatürk bir dehaydı ama bedeni bir ölümlüydü. Hastalandı, ölüm döşeğindeydi, üç gün komada kalmıştı.
Kendine geldi ve yine son nefesinde,
“Arkadaşlara selâm, dil çalışmalarını sakın gevşetmeyin.”
dedi ve kendinden geçti.

Aklı dil ve tarih çalışmalarında kalarak bu dünyadan ayrılan önderimize, asla ödenmeyecek bir borcumuz var.

Sevgili Atam,
Bugün hep birlikte bir asrı kucaklamanın mutluluğu içerisindeyiz.
Cumhuriyetimizin Yüzüncü yılını tüm yurtta büyük coşku ile kutluyoruz.
100.yılında Cumhuriyetimiz bölgemizdeki birçok ülkenin ve toplumun bile hayalini süslemektedir.
Fakat yakın coğrafyamızda yaşanan savaşlar Senin” yurtta barış, dünyada barış” söyleminin insanlık için ne kadar önemli olduğunu ortaya koymaktadır. Bugün Türkiye bu sözün doğrultusunda barış içince yaşamaktadır.


Bizler, senin ilkelerin doğrultusunda ülkemize ikinci yüzyılda Nobel ödülleri getirecek bilim insanları olacağımıza söz veriyoruz
Özellikle, eğitimin gitmediği her yere eğitimi götürmek için çaba harcayacağız.
Çünkü Sen Cumhuriyetle birlikte eğitimi halka yaydın ve halkın tamamının eğitime ulaşmasını sağlamak için çok çaba harcadın.
Bizler de senin devrimlerini daha da ileri götüreceğimize söz veriyoruz.
Yüzyıllık bir çınarın dallarıyız. Hiçbir şeyin bizi ayıramayacağı kadar bir ve hürüz.
Ne mutlu Türküm diyene

Zeynep Nisan Kırcaoğlu
Alkev okulları
Orta Okul Öğrencisi

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
8 Yorum
Zeynep Nisan Kırcaoğlu Arşivi