Erol Sırrı Yolcu

Erol Sırrı Yolcu

Güzel günler göreceğiz çocuklar...

Bugünler tuhaf geçiyor.

Bazı evler de ışıklar dahi yanmıyor.

Yüreklerinde ki yangın aydınlatıyor geceyi…

Ağaçları yanmış.

İstemiyorlar, karanlığı…

Kimi evlerde sessizlik hakim

Ormanda kalan ağaçları dinliyorlar.

Fısıltı haline konuşuyorlar.

Korkuyorlar, hareketlenecek fay hatlarından…

Horozların sesleri bir garip

Yırtmıyor sesleri sabahın sessizliğini…

Bazıları unutmuş hangi günde olduğunu

Pazartesi, Salı, Çarşamba…

Karışmış günleri bir birine…

Dağınık, perişan insanlar

Çiçekler çiçek gibi açmıyor.

Su veriyorsun, önce sararıyor, sonra kuruyup, düşüyor dallarından.

Gökyüzü tuhaf, kızgınlığını şimşeklerle gösteriyor..

70 bin şimşek bir gecede, yağmur ıslatıyor ama ahmakça değil toprağı delercesine.

Doğuran, çocuk annenin sessizliği yırtıyor karanlığın huzurunu…

Sokağın başında elin adamın sıktığı kurşunların sesiyle uyanıyor bebekler…

Kadınlar yalnız kalmaktan,

Erkekler sokağa çıkmaktan korkuyor.

Orada ev diye yapılanların boyaları aynı renk beyazımsı…

bir başka yerde, her yer aynı renk…

Dere yatağındaki camide okunan ezan sesi, gelmeyin der gibi…

Kimi evlerde sabahlara kadar oturanlar var.

Onların derdi ise bir başka, ahlaksızlık diz boyu…

Müzik, kahkaha, kadeh sesleri sabahla son buluyor.

Yazmak istiyorum güzellikleri…

Güneşi, ayı, yeşili, denizi, çimeni, ağacı ve de toprağı.

İzin vermiyor kahpelik, gündem, yaprak gibi savruluyor.

Bir o yana bir bu yana...

Boş tencere gözyaşlarıyla doluyor bir annenin ellerinde.

Yağmur sel gibi yağarken, iş kaygısı sarıyor benlikleri.

Ne gök eskisi gibi, ne de yıldızlar

Büyükayı, küçük ayı, nerede…

Nasıl yolunu bulacak, hangi günde olduğunu bilmeyen insan…

Hamudu ile götürenler varken…

Armudun sapını hesap edenler, vatanlarını düşünüyor.

El gelmiş, Türk toprağında efelik yapmaya…

Otuzun da genç bağırarak sokak ortasında ana avrat küfrediyor.

S….. git, burası Türkiye…

Atmışında adam otobüste bağırıyor. Türkçe konuşacaksın…

Çocuklarının yarın evsiz kalacağını düşünmeden mülkünü yabancılara satıyor. Para uğruna, yurdum insanı…

Çarşafa bürünmüş kadın, hakaret ediyor Türk kadınına, Türkiye’de hiç güzel kadın yok…

Erkeklerinin bellerinde silahlar sokak ortasında darp ediyor kendi karısını, peçesi açılmış diye…

Sosyal medyada tanıştığı kadına şantaj yapan adam, aynı kadın tarafından sokak ortasında ölüyor.

Bir diğeri sahte isimle çığlığını yükseltiyor, gizlendiği ekran arkasından..

Troller, karalama kampanyası adına kişiliklerinden vaz geçiyorlar. Geçinebilmek adına.

Gece bir başka, karanlık bambaşka, çığlıklar paramparça…

Her yer yeşil olsun istiyor bazıları…

Kimileri penceresinin önüne kırmızı çiçek konduruyor.

Birisi oturmuş camdan dışarı bakarken dalıyor, sigara üstüne sigaraya yakıyor.

Özlemler, hayaller, düşünceler, projeler hepsi Vuslata dair

Ve Nazım Hikmet’in sözleriyle dudağım sağ yanağıma doğru hareketleniyor. Umut için de gülümsüyorum.

Güzel günler göreceğiz çocuklar
Motorları maviliklere süreceğiz
Çocuklar inanın inanın çocuklar
Güzel günler göreceğiz güneşli günler

Hani şimdi bize
Cumaları, pazarları çiçekli bahçeler vardır,
Yalnız cumaları, yalnız pazarları

Hani şimdi biz haykırırız

İnanın güzel günler göreceğiz çocuklar
Güneşli günler göreceğiz

Motorları maviliklere süreceğiz çocuklar
Işıklı maviliklere süreceğiz

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Erol Sırrı Yolcu Arşivi