İGD yeni basın yasasını tartıştı: "Bu yasaya 'Sansür Yasası' demek yanlış olur"

İGD yeni basın yasasını tartıştı: "Bu yasaya 'Sansür Yasası' demek yanlış olur"
İstanbul Gazeteciler Derneği (İGD) yeni basın yasasını konuşmak üzere Serbest Kürsü programı düzenledi. Programda konuşan İGD Başkanı Mehmet Mert, yeni basın yasasının oldukça kıymetli olduğunu belirterek, “Gazetecilerin haklarının korunması, internet üzerinden gazetecilik yapan meslektaşlarımızın hakkını alması noktasında, olumlu bulduğumuz bir yasa var” dedi

İGD'nin Büyükçekmece Kaya Milenyum'daki merkezinde düzenlenen Serbest Kürsü programında, gazeteciler yeni basın yasasını değerlendirdi. İstanbul Üniversitesi İletişim Fakültesi Gazetecilik Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. İbrahim Sena Arvas ve çok sayıda gazetecinin katıldığı programın ev sahipliğini ise Damga Gazetesi İmtiyaz Sahibi ve İGD Başkanı Mehmet Mert üstlendi. Yeni basın yasasının oldukça önemli olduğunu ve kaydadeğer görülmesi gerektiğini vurgulayan Mert, programda yaptığı konuşmada, gazetecilerin önemli bir kısmının yeni basın yasasını memnuniyetle karşıladığının altını çizdi. Mert, “Yeni yasa bize birçok şey kazandırıyor. En başta gazetecilerin hak ve kazanımlarının korunmasını sağlıyor. Ek olarak da her önüne gelen internet sitesinin resmi ilan almasının zor olacağı bu yasa değişikliğinde öncelikle daha önceden resmi ilan alma hakkına sahip gazetelere, sonrasında, beyanname veren, bünyesinde basın mensubu çalıştıran, vergi ödeyen, kira ödeyen, ciddi internet sitelerine resmi ilan verilmesi sağlanıyor. Bu da oldukça kıymetli bir durum” diye konuştu.

Yerel gazeteler kendini eleştirmeli

Programda konuşan Doç. Dr. İbrahim Sena Arvas ise yerel gazetelerin durumunun iyi olmadığının altını çizdi. Arvas, “Yerel gazeteler maalesef evlere girmiyor. Sadece siyasi güç sahiplerine ve kanaat önderlerine oynuyorlar. Kadınların ilgisini çekecek bir şeyleri yok, gençlerin ilgisini çekecek bir içerikleri yok. Sadece yerel, yönetimlere belediyelere oynuyorlar. Mesela posta kutularında bir yerel gazeteyi hiç göremezsiniz. Çünkü vatandaşa ulaşmak gibi bir derdi yok. Bir tek belediyeye, belediye başkanına ulaşma derdinde. Yani halkı bilinçlendirmeyi beceremiyor. Oysa küçük yerlerde büyük adam olmak çok önemlidir. Bu yüzden yerel gazetecilik de çok değerlidir. Biliyorsunuz Kurtuluş Savaşı'nda yerel basının ciddi emeği, desteği var. Yerel basın bu cumhuriyetin kurulumuna katkı sağladı. İngilizler mesela kendi şehrinin takımını tutmayanı kınarlar. Ben de diyorum ki kendi yerel gazetenizi okuyun, sahip çıkın. Ben sınavda öğrencilere mahallenizde, şehrinizde çıkan üç yerel gazeteyi yazın derim hep. Yazamayan sınavdan geçemez. Çünkü kendi yerel gazetesini bilmeyen o mahalleyi de tanımaz, muhtarını da bilmez. Mahalleye dair hiçbir şey bilmez. Mesela öğrenci diyor ki “Gazete gelmiyor hocam”. E gelmiyorsa sen git. Çünkü sen gazetecilik öğrencisisin. En çok senin bulman, hakim olman, bilmen lazım” dedi.



Naylon gazeteleri itibarsızlaştırın

Gazetecilerin yaşadığı sorunlara da değinen Arvas, bu sorunlar karşısında tüm gazetecilerin birliktelik sergilemesi gerektiğini söyledi. Arvas, “Mesleğin saygınlığını korumak için eğer karşımda bir sivil toplum kuruluşunun üyeleri varsa; Lütfen yurttaş gazeteciliğine şerh koyalım. Seçimler geliyor. Lütfen naylon gazetecilerle, gazetelerle mücadele edelim. İnternet üzerinden bunu yapan insanları ifşa edelim. Bunlar vurkaç gazetesidir. Bunlar bizim rızkımızla oynuyorlar. Bunları itibarsızlaştırmamız lazım. Dava edemiyoruz ama itibarsızlaştırmamız gerekiyor. Ben mesela Kadıköy'de yaşıyorum. Kadıköy'de künyesi olan gazetelerin itibar kazanmasını, künyesi olmayanların küçümsenmesini isterim. En medeni ceza teşhir yoluyla utandırmaktır. Biz bunu yapmalıyız. Eğer ben seçim döneminde en az bana 2-3 yıl yetecek parayı kazanmıyorsam bittim demektir. Naylon gazetelerle mücadele etmeliyiz. Bir de ek olarak öğrencilerimi yerel gazetelere gönderiyorum. Tanımaları, oralarda staj yapmaları için. Büyük yayın organlarında küçük insanlar olacağınıza, küçük bir gazetede büyük insan olun. Her şeyi öğrenirsiniz orada. Bu meslekle ilgili her ayrıntıya hakim olursunuz. Dolayısıyla üniversite öğrencilerine kucak açın. Karnını doyursanız yeter bir kere bir haberde imzasını görse o ona büyük teşvik olacaktır. Hoşuna gidecektir. Çocuklarımıza değer verelim” ifadelerini kullandı.

'Sansür yasası' benzetmesi yanlış

Ev sahipliğini üstlendiği toplantıda konuşan İGD Başkanı Mehmet Mert, yeni basın yasasını 'sansür yasası' olarak değerlendirenlerin ise yanlış bir tanımlama yaptığını söyledi. Mert, “Elbette neyin, nasıl uygulanacağı çok önemlidir ama şu bir gerçek ki biz bu yasaya haklarımız ve internet medyasına tanınan haklar noktasında bakıyor ve kıymetli buluyoruz. O sebeple birçok arkadaşımız bu yasanın getirdiği haklardan faydalanmalı ve en kısa sürede beyannamelerini hazırlayıp, sunmalı” ifadelerini kullandı.

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.