Beethoven, klasik müziğin dönüm noktalarından birini temsil eder ve genellikle romantizmin öncüsü olarak kabul edilir. Beethoven'ın müzik kariyeri, genç yaşta müziğe ilgi göstermesi ve piyano, viyolonsel ve keman gibi enstrümanları çalma yeteneği ile başladı.Tam yaşı net olmasada da çocukluk çağından belliydi müzik konusunda ne kadar yetenekli olduğu. Bazen düşünüyorumda eski dönemlerde bu kadar yetenekli bir çocuk keşfedilmeseydi klasik müzik denince akla kim gelirdi? Bu sorunun cevabını aramaktansa hemen Beethoven kariyerine nasıl devam etmiş onu inceleyelim. 18 yaşında Viyana'ya taşındı ve burada müzik eğitimini sürdürdü. Viyana'da müziğin en büyük isimlerinden biri haline geldi.

Beethoven'ın eserleri çok çeşitli türlerde ve tarzlarda yazılmıştır, ancak özellikle senfonileri, piyano sonatları, piyano konçertoları ve yaylı çalgılar için müziği önemlidir. Onun en ünlü eserleri arasında "Beşinci Senfoni", "Dokuzuncu Senfoni" (veya "Oda Müziği"), "Ay Işığında Sonata" ve "Appassionata Sonata" bulunur.

Beethoven'ın yaşamı ve müziği, döneminin siyasi ve sosyal değişiklikleriyle de yakından ilişkilidir. Fransız Devrimi ve Napolyon'un hükümeti gibi olaylar, Beethoven'ın bazı eserlerini etkiledi ve onun müziği özgürlük, insan hakları ve duygusal ifade gibi temaları işledi.

Beethoven, hayatının son yıllarında işitme kaybıyla mücadele etti ve bu durum müziğinin daha dramatik ve duygusal bir hale gelmesine neden oldu. Ancak işitme kaybına rağmen, besteciliğine devam etti ve ölümünden sonra müziği klasik müziğin en saygın ve etkili eserleri arasında yer aldı. Beethoven'ın müziği, genç ve eski dinleyiciler için hala büyük bir etki yaratmaya devam etmektedir ve onun mirası klasik müzik dünyasında eşsiz bir yer işgal etmektedir. Bugün köşe yazdımda Beethoven'u konu almamamın sebebi hiç bir engelin ya da zorluğun hayatta başarmak istediğiniz şeylerin önünene geçmemesi gerektiğini çok iyi başarılar elde etmenizde belki bu zorlukların faydası olacağını anlatmak istedim. Belki de Beethoven işitme sorunu ile baş etmeseydi biz onun adını bile duymayacaktık ya da eserlerindeki duygu durumunu bu kadar net anlamayacaktık. Peki, neden Beethoven yaşadığı işitme sorununa rağmen müzikten vazgeçmedi?

Ludwig van Beethoven'in işitme kaybına rağmen müziği bırakmaması, onun kararlılığı, müziğe olan tutkusu ve kişisel azmiyle ilgiliydi.

Tutku ve Aşk: Beethoven, müziği hayatının merkezine koymuştu. Onun için müzik sadece bir meslek değil, aynı zamanda bir yaşam tarzıydı. Müziğe olan derin sevgisi ve tutkusu, işitme kaybı yaşadığında bile devam etti.

Müziğin Terapötik Gücü: Beethoven, müziğin kendisini ve başkalarını iyileştirebilecek bir güce sahip olduğuna inanıyordu. Müziği, kişisel ifade aracı ve içsel çatışmaları aşma yoluydu. Bu nedenle işitme kaybına rağmen müziğe devam etti.

Sanatının ve Mirasının Bilincinde Olma: Beethoven, müziğinin sanatsal değerini ve gelecek nesiller için bırakacağı mirası çok iyi biliyordu. Bu nedenle müziği bırakmak yerine, yaratıcılığına devam etti ve birçok önemli eseri işitme kaybı döneminde yazdı.

Müziğin Sosyal Rolü: Beethoven, müziğin toplumsal bir rol oynadığına inanıyordu. Ona göre müzik, insanları bir araya getirebilir, insanlara ilham verebilir ve toplumsal değişime katkıda bulunabilir. Bu inanç, müziğe olan bağlılığını daha da güçlendirdi.

Kendi Dehasının Farkındalığı: Beethoven, kendi müziksel dehasının farkındaydı ve bu yeteneğini kullanarak dünya çapında tanınan eserler üretti. Kendi potansiyelini ve etkisini sınırlamak istemiyordu.

Sonuç olarak, Beethoven'in işitme kaybına rağmen müziği bırakmamasının temel nedeni, müziğe olan derin bağlılığı ve inancıydı. Kendi işitme kaybıyla mücadele etmesine rağmen, müziği hayatının merkezinde tuttu ve bu, klasik müziğin en büyük bestecilerinden biri olarak anılmasını sağladı.