İYİ Partili İbrahim Özkan: 'Artık çıkmaz sokaktayız'

İYİ Partili İbrahim Özkan: 'Artık çıkmaz sokaktayız'
CHP ile iş birliğinin en güçlü savunucularından olan İBB Meclisi İYİ Parti Grup Başkanvekili İbrahim Özkan, parti içinde yaşanan krizi anlattı.

Sorunu çözmek için 3 kez Ekrem İmamoğlu ile görüştüğünü belirten Özkan arka kapı diplomasisi yürüttüğünü söyledi. Özkan, “Teşkilatlarımızın motivasyonunun yükselmesi için elimden geleni yaptım. Ama ortaya çıkan sonuç artık bir çıkmaz sokak. Yapacağımız çok fazla bir şey kalmadığını düşünüyorum” dedi

Meral Akşener'in talebiyle İBB Meclisi İYİ Parti Grup Başkanvekilliğinden istifa eden, daha sonra yapılan oylamada yeniden aynı göreve seçilen İbrahim Özkan, önemli açıklamalarda bulundu. İl Başkanı Yücel Coşkun'un Özkan'a destek veren Meclis üyelerini disipline sevk etmesinin ardından konuşan Özkan, “Bu sürece nasıl geldik? Yaşananlar neler? Arka planda sizlerin bilmediği neler oldu?” sorularına cevap verdi. Meral Akşener’in 2017 referandumuna karşı aslında sahaya partisiz olarak çıktığını, kendilerinin de yol arkadaşları olarak destekler nitelikte bir mücadele verdiklerini belirten İbrahim Özkan, 25 Ekim 2017’de İYİ Parti'yi kurduklarını söyledi. Siyasi partiler bürosuna 50 kişilik liste götüremediklerini ve gerek ailesinden gerek ise şirketinden yazdığı isimlerle türlü zorluklar içinde Sancaktepe İlçe Başkanlığı’nı kurduklarını belirten Özkan, diğer il ve ilçelerdeki pek çok arkadaşının da aynı sıkıntıları yaşadığını söyledi.

İş birliğini savundum

2018 seçimlerinde partiden az oy alan Meral Akşener’in istifa ettiğini, Küplüce’deki evinin önünde kendisini döndürmek için türlü mücadeleler ettiklerini de anlatan Özkan, “Yaşanan süreçten sonra 2019 seçimlerinde ortaya çok ciddi bir motivasyon çıktı. 25 yılın üstüne Ankara ve İstanbul alındı. Ortaya çıkan durumu hep beraber biliyorsunuz. 14 Mayıs'ta yaşadık. İşte altılı masada yaşanan krizler vesaire. Akabinde seçimi kaybettik. Şimdi önümüzde 31 Mart 2024’te yapılacak olan yerel seçimler var. Bu seçimlerde iş birliği yönünde bir tavır ortaya koydum. Sayın genel başkanımız da aslında 26 Ağustos’ta Afyon’da yapmış olduğu açıklamada yerel seçimlerin dinamiklerinin farklı olduğunu ve yerel seçimde iş birliği yapılabileceği yönünde bir mesaj verdi. 2 gün sonra Fatih Altaylı'nın programında 26 Ağustos'taki açıklamasına tamamen ters bir açıklama yaparak, hür ve bağımsız olarak seçimlere girilmesi yönünde bir tavır ortaya koydu. Bir sonraki süreçte genel kurulumuzda seçimlere İYİ Parti olarak tek başına gidilmesi yönünde bir tavır ortaya konuldu. Ben o dönemden beri iş birliğinin yapılması yönünde gayretler içerisinde oldum. O süreçte neler oldu arka planda? Şimdi size onları anlatmak istiyorum” dedi.

İmamoğlu'na gittim

“İş birliği yönünde Türkiye'nin dört bir tarafından Meclis üyeleri, grup başkanvekilleri, belediye başkanları, ilçe başkanları ve il başkanlarından yoğun bir şekilde telefon aldım ve müzakere ettim” diyen Özkan, “Çünkü İstanbul Büyükşehir Belediyesi İYİ Parti Grup Başkanvekili olarak bu insanların sürekli aradığı insanım ben. Çünkü herkesin bir problemi olabiliyor İstanbul'da. Cenazesi oluyor, düğünü oluyor. Bir yakını burada çalışıyor. Anadolu'yu nakil istiyor vesaire. Süreç o noktaya gelince Sayın Ekrem İmamoğlu'na giderek bir şeyler yapılması gerektiğini söyledim. Daha sonra bizim Şile'de bir çalıştayımız oldu. O çalıştaydan önce de Cumhuriyet Halk Partisi tarafından çok sıcak mesajlar verildiğini gördük. Sayın Özgür Özel'in adil paylaşımcı ve bir iş birliği yönünde. İYİ Parti'nin de menfaatlerini koruyacak bir sistem üzerine çalışılması gerektiğini ve akabinde birkaç gün sonra da CHP Genel Başkanı Özgür Özel beyefendi Sayın Genel Başkanımız Meral Akşener hanımefendiyi ziyarete gitti. Bu ziyarette Genel İdare Kurulu kararının tekrar değerlendirilip değerlendirilemeyeceğini sordu. Oradada bizim sayın genel başkanımız teklifiniz nedir sorusunu sorduktan sonra, aslında bizim tarafım bir teklif beklediği konusunda kanaate varmamak için bir sebep yoktu. Ben de arka kapı diplomasisi yaparak Sayın İmamoğlu'na tekrar gittim. Dedim ki Sayın Başkanım somut bir öneriyle gitmeniz gerektiğini sizlere söyledim. Sayın İmamoğlu da ortada bir Genel İdare Kurulu kararı varken bir teklifle gitmenin nezaketsizlik olabileceğini, öncelikle bu karar kalktıktan sonra sürecin daha doğru ilerleyebileceğini söyledi” açıklamasını yaptı.

Yücel'e bilgi verdim

Genel İdare Kurulu'nda Özgür Özel’in teklifinin yeniden ele alındığını dile getiren Özkan, “Yine iş birliği yapılmaması yönünde bir durum ortaya çıktı. Ama ilk oylamaya göre burada on kişi daha arttı. Yani on kişi daha iş birliği yapılması yönünde tavır koydu. Ben de GİK üyelerimizin sayısının arttığını gördüm. Daha sonra yine de bu diplomasinin devam ettirilmesi gerektiğini ve iş birliğinin muhakkak ve muhakkak İYİ Parti teşkilatlarını motivasyonunu tekrar yükseltebileceğini biliyorum ben. Çünkü ilçe başkanlarımızla konuşuyorum, meclis üyelerimizle konuşuyorum. Tekrar Sayın Ekrem İmamoğlu'ndan randevu aldım ve kendisinin yanına gittim. Ve ben bu işlemleri yaparken Sayın İl Başkanım Yücel Coşkun beyefendiye de bilgi verdim. İl Başkanımız her ne kadar iş birliği yapılmasının teşkilatlar açısından bir motivasyon getireceğini bilse de ortada bir Genel İdare Kurulu kararı varken çok fazla zorlamasak mı süreci diye söyledi. Bu süreçte üç kez kendisiyle görüştüm” dedi.

Üç belediye istedim!

İbrahim Özkan, “Sayın İmamoğlu’na gittiğimde o da müzakerenin sonuna kadar yürütülmesi gerektiği ve iş birliği modelleri üzerine ne yapılabileceğini ya bizim tarafın beklentisinin ne olacağını sordu. Ben de 2019’da İYİ Parti'ye bırakılan 4 ilçenin ciddi rahatsızlık yarattığını söyledim. Bunlar Arnavutköy, Esenler, Bağcılar ve Kağıthane’ydi. Bu ilçeler AK Parti'nin yoğun oy aldığı ilçelerdi. Hatta esprili bir şekilde ‘Bu ilçelerde Sayın Recep Tayyip Erdoğan'ı İYİ Parti'nin adayı yapsak yine kazanamazdık’ dedim. Böyle bir paylaşıma benim de partimin de gönlü razı olmaz diye de ekledim. İmamoğlu, 'Peki ne olmalı?' dedi. İYİ Parti'nin Cumhuriyet Halk Partisi'nin 14 belediyesinde bir tane belediye başkan yardımcısı yok. İstanbul Büyükşehir Belediyesi'nde bize bir başkanvekilliği verdiniz teşekkür ederim ama bizim partimizin hukukunun korunması açısından yapacağınız teklifin somut ve net olabilmesi için İYİ Parti'nin birtakım kazanımları olmalı. Bize üç tane kazanılacak belediye, İBB’de de 25 Büyükşehir Meclis üyesi verilmesi gerektiğini söyledim. Akabinde 14 belediyede mutlaka birer belediye başkan yardımcılığı verilmesi gerektiğini söyledim. Bunlar sadece İstanbul özeli konulardı ve sayın başkan da makul karşılayarak genel başkanı, il başkanı ve partinin yetkili organlarıyla konuyu görüşeceğini söyledi” dedi.

Kavuncu ile küsüz!

Sonrasında yaşananları anlatan Özkan, “Ben bu bilgileri Sayın İl Başkanımıza ilettim. Bu arada teşkilat başkanımız Sayın Buğra Kavuncu Bey'le sürekli temas halindeyim. Her ne kadar şu aralar biraz küs olsak da çok değer verdiğim bir büyüğümdür. Kendisi bana ‘İbrahim Başkanım bu konuyu çok fazla kurcalama. Bu karar kesin ve nettir’ diye söyleyince ortaya benim açımdan bir çıkmaz girdi. Son alınan karardan sonra da ben bir tweet attım. Aslında bu tweetin bir altlığı var. Ne yazıyordu o tweete? “Teşkilatlara rağmen siyaset yapılmaz” şeklinde bir tavır ortaya koydum. Şimdi partimizin yetkili organlarında görev yapan çok değerli büyüklerimiz, genel başkan yardımcılarımızdan, milletvekillerimizden dahi çok haklısın İbrahim Başkanım dediler fakat bu konunun partimizin almış olduğu bir karar olduğunu ve bu kararın arkasında durulması gerektiğini belirterek, bir makam işgal ettiğimi dolayısıyla bu disiplin içerisinde hareket edilmesi gerektiğini söylediler” bilgisini verdi.

Durum hiç iyiye gitmiyor

Yerel yönetimler başkanı ve Büyükşehir Meclis üyeleri arasında bir toplantı yapıldığını dile getiren Özkan, “Tüzüğümüzün 56. maddesi çok açık. Meclis üyeleri, milletvekilleri kendi aralarında başkanvekilini seçer. Yine burada toplandık ve arkadaşlarıma bir grup başkanvekili seçmelisiniz dedim. Kimse aday olmak istemedi. Değerli arkadaşlar. Maltepe ve İstanbul Büyükşehir Belediye meclis üyemiz Uğur Erkaya Bey, ‘Biz aramızda konuştuk. Size yapılan bu haksızlık. Siz bizim de anlatmak istediğimiz meramımızı anlattınız. Sizi aday olarak çıkarıyoruz tekrar’ deyince ben de teşekkür ederek, bu teklifin Genel Merkez'e karşı bir başkaldırı olarak algılanacağını, gündem olacağını ve bunun da bir sonucu olacağını söyleyerek, ‘Bizi partiden ihraç ederler. O yüzden herkes alsın eline bir beyaz kağıt ve istifalarını hazırlasın’ diye de söyledim. Arkadaşlarım hiç tereddüt etmeden istifalarını bana verdiler. Fakat ben istifaları yürürlüğe koymadım. Hala direnebiliriz, hala partimizin menfaatleri için mücadele edebiliriz dedim. Fakat gelinen nokta öyle bir nokta ki tamamen sürecin tıkandığını görüyoruz. Çünkü her gün birileri istifa ediyor. Meclis üyeleri teker teker istifa ediyor. Yani şu an İstanbul Büyükşehir Belediye Meclis üyelerimizin haricinde yüzde sekseni istifa aşamasında. Siyaset insan kaybederek değil, insan kazanarak yapılır. Bu kadar emeği olan, ilçelerine, mahallelerine bu kadar hakim olan, yerel yönetim tecrübesi bu kadar fazla olan insanların kaybedilmesi partimiz için hiç iyi olmaz diye bu arkadaşlarımızı istifa etmemeleri yönünde ikaz ettim. Ricacı oldum. İstifa tek taraflı bir irade beyanıdır. Buna karışamayacak durumda olduğumuzu söyledim ama durum hiç iyiye gitmiyor. Önümüzdeki haftadan itibaren yoğun bir şekilde iş birliği yapılması yönünde bir karar da ortaya çıkacak” iddiasını ortaya attı.

Bir sorumluluk aldım

İYİ Parti'nin 14 Mayıs seçimlerinden önce HDP'yle iş birliği yapmakla suçlandığını belirten Özkan, “İstanbul'da ve Ankara'da aday çıkarmamız halinde bu kimin işine yarayacak? Bu Cumhur İttifakı'nın işine yarayacak. Sahada şimdi de AK Parti'yle iş birliğiyle suçlanacaksınız. Biz bu süreç içerisinde olmak istemiyoruz. Kuruluş ayarlarına dönülmesi için mücadele edeceğimizi defalarca söyledim. Ortaya çıkan durum bu. Yani ben partinin bir yetkilisi olmamakla beraber, partimizin yetkilileri İbrahim Özkan’ın böyle bir yetkisi yoktur diye açıklama yapacak. Evet böyle bir yetkim yok ama sıkışan durumlarda bir arka kapı diplomasisi yürütülür. Ben de bu diplomasiyi yürütmek üzere bir vazife aldım. Bir sorumluluk aldım. Hatta kriz olduğu zamanlarda Sayın Genel Başkanım benden övgüyle söz edip, bu konuda çok iyisin, arka kapı diploması konusunda çok başarılısın diye defalarca söylemiştir. Teşkilatlarımızın motivasyonunun yükselmesi için elimden geleni yaptım. Ama ortaya çıkan sonuç artık bir çıkmaz sokak. Yapacağımız çok fazla bir şey kalmadığını düşünüyorum” dedi.

BEŞİKTAŞ'I BİLE VERSELER BU KONU KAPANMIŞTIR!

İYİ Parti tabanında ciddi bir dip dalga olduğunu savunan Özkan, “İstifalar her gün artıyor. İnsanlar mutsuz. Ve süreci sonuna kadar zorlamamız gerektiğini söylüyorlar. Akabinde geçtiğimiz salı sabahı yine teşkilat başkanımızla bir konuşma yaptık. Baktım ki burada tavır çok net. Teşkilat başkanımız “Beşiktaş'ı dahi verseler bu konu bizim için bitmiştir” dedi. Bu sözün ardından sürecin tamamen kapandığını gördüm. Ve çok üzüldüm. İstanbul'da bulunan 52 meclis üyemizle kahvaltı programında buluştuk müzakere ettik. Yine iş birliği yapılması yönünde bir kanaat ortaya çıktı. Programda en son ben konuştum. Ve çok net bir şekilde şimdi sizlere anlattığım teşkilatların motivasyonunu yükseltecek teklifi anlattım. Arkadaşlarımız çok beğendi, partimiz adına bir kazanım olduğunu söylediler ve takdirle karşıladılar. Program çıkışında tabii bir telefon trafiği oldu. Program çıkışında il başkanım iki dakika bir konuşalım dedi ve Sayın Genel Başkanımızın grup başkanvekilliği görevini bırakmam konusunda bir telkini olduğu bana söylendi. Ben de gereğini yaparım dedim. Biz de Twitter'dan artık hür ve müstakil bir şekilde düz bir Meclis üyesi olarak artık bundan sonra çalışmalarıma devam edeceğimizi söyledim” diye konuştu.

FİKRİMİZ NEYSE ZİKRİMİZ DE ODUR

Konuşmasının ardından gazetecilerin sorularını yanıtlayan İbrahim Özkan, disipline verildiğinin söylendiğini ancak kendilerine tebliğ edilen bir şeyin olmadığını ifade ederek, pazartesi günü tekrar bir araya gelerek son bir durum değerlendirmesi yapacaklarını söyledi. Özkan, “Fikrimiz neyse zikrimiz de o olmalı. Zikrimizle fikrimizin ayrıştırdığı yerde bir güven problemi doğar. Dün ülkeyi yönetebileceğini iddia ettiğimiz, bir sene bunu televizyonlarda dahil her yerde dillendirdiğimiz iki belediye başkanının bugün İstanbul ve Ankara'yı yönetemiyor dememiz çok doğru bir söylem olmaz. Yani memleketi emanet edebileceğiniz insanlara bunlar şehirleri yönetemez demek samimiyetsizliktir” ifadelerini kullandı. “Ben böyle düşünüyorum. Dün doğru dediğime bugün yanlış dememeye devam edeceğim” diyen Özkan, “Siyasetimi ilkeli bir şekilde yapmaya devam edeceğim. Rüzgarın estiği yere göre değil. Bir hareket tarzı içerisinde olmayacağım. Siyaset böyle olmalı. Özü sözü bir olmalı. Güven vermeli. Dün doğru dediğime yarın yanlış demem. Sayın Buğra Kavuncu, Halk TV'de çıktığımız programda Sayın Genel Başkan'ın tiye alındığını düşünüyor” açıklamasını yaptı.

İlgili Haberler
HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.