Gürkan Tavukçuoğlu: Ümit tek suçlu değil!

Gürkan Tavukçuoğlu: Ümit tek suçlu değil!
Bir süredir ekranlardan uzak kalan ancak şu sıralar oynadığı Yemin'de yeniden izleyicilerin karşısına çıkan Gürkan Tavukçuoğlu DAMGA'nın konuğu oldu. Set maratonunu ve dizinin gidişatını anlatan Tavukçuoğlu, Ümit Karakteri için ise; “Kendi içinde ne kadar özel ve güzel bir anlatımı var. Hem sorun çözüyor hem sorun yaratıyor hem de sorunun kendisi aslında. Ümit tek suçlu değil” dedi.

Cumartesi ve pazar günlerinde yayınlanan Yemin dizisine Ümit karakteriyle fırına gibi bir giriş yaptı. Feride'nin hayatını zindana çeviren ve yaptıklarıyla her defasında 'bu kadar da olmaz' dedirten Gürkan Tavukçuoğlı bu haftaki konuğumuz oldu. Kendisiyle Yemin dizisinden oyunculuğa, günlük hayattan Beşiktaş'ın şampiyonluğuna kadar geniş yelpazeli bir röportaj gerçekleştirdik.

İnsanlar seni tanıyor ancak Yemin ile yeni bir yolculuğa başladın. Gürkan Tavukçuoğlu kimdir? Kendini tanıtır mısın bize...
Her şeyden önce normal biriyim. Hüznüyle, keyfiyle gerçek olmaktan asla vazgeçmeyen bir adam. Mutlu olduğu yerde her şeyi yapabilecek gücü bulan biriyim. Yıllar önce başlayan oyunculuk hikayemde böyle başladı. Mühendislik okurken mutlu olduğum şeyleri aradım. Biraz da kendi dünyamda değişik fantastik bir çocuktum. Hayallerim vardı her çocuk gibi ama benimkiler büyüdüğümde kaybolmamalıydı. O yüzden karar verdimm. Arayışlarım hep enerjimi aynı yerde tutmalıydı. Heyecan bitmemeliydi. Önce dans sonra tiyatro girdi hayatıma. Sonra da ekranlar ; Kampüsistan, Bütün Çocuklarım gibi o dönemin büyük projelerinde yer aldım ve yolculuk başladı. Okumak ise hiç vazgeçemediğim yeni bilgilerin kuyusuydu benim için. Endüstri mühendisliğinden sonra madem oyunculuk yapıyorum o zaman okumalıyım dedim. Maltepe Üniversitesi Sahne Sanatları Oyunculuk bölümünü bitirdim. Sahneye çıkmaktan ve hayallerimi yaşamaktan hiç vazgeçmedim. İşte ben buyum.

Diziye katılma serüvenini anlatır mısın? Neler yaşandı o süreçte...
Bir süredir televizyonda kendimi görememiştim. Tiyatro ve eğitim alanlarında çalışmaya devam ediyordum. Ancak özlemimin arttığını farkettik. Buradaki biz sevgili arkadaşlarım ve menajerim Umut Sakallı ve Filiz Alaz Sakallı. Birkaç proje için görüştük sonra sıkı bir rol olmasını arzu ettiğimi söyledim. Bir gün telefonum çaldı ve bana Ümit’ten bahsettiler. Dizinin adını ve kanalını sonra sordum diyebilirim. Evet uzun bir aradan sonra bu karakter bana iyi gelecekti.

gürkan tavukçuoğlu



Dizide sorunlu bir psikiyatrı canlandırıyorsun. Feride ile olan ilişkin de problemli. Ümit karakterini anlatır mısın bize...
Sorunlu bir psikiyatr... Kendi içinde ne kadar özel ve güzel bir anlatımı var. Hem sorun çözüyor hem sorun yaratıyor hem de sorunun kendisi aslında. Kötü bir karakter ama zeki, manipüle yeteneği olan bir adam. Sonuç olarak bu ona her şeyi planlayabilme ve herkesi etkileyebilme özelliği veriyor. Feride ile olan ilişkisi de problemli ama tek suçlu Ümit değil. Diziyi izleyenlerin eminim yakaladıkları ayrıntılar vardır.

Dizi her ne kadar iyilikler üzerine kurulsa da kötülükler de eksik olmuyor. Kadına şiddet uygulayan bir rolü canlandırmak sana ne hissettiriyor?
İyiliklerin değeridir kötünün varlığı. Hiç olmasın diye dua ettiğimiz ancak olmadığında şükrü ve iyi olmayı unuttuğumuz bir öz gerçektir. Kötülük ve kötü keşke hiç olmasa. Hele ki bazıları kötülük değil hakka tecavüzdür. Mesela kadına şiddet, insanlığımızın yüzünü karartan bir lanet gibi. Bir canlı bir canlıya hangi hakla zarar verebilir. Bir oyuncu olarak tabiki rolümü seçme hakkım var. Bazen kötüyü göstermekte izleyen açısından bir aydınlanma nedeni olabilir. Şiddet sahnelerinde o sahnenin hakkını vermek için elimden geleni yaparım. Ancak tabiki aşık bir adamı oynamakla aynı hazzı yaşamam.

Yemin hafta içi günlerinde yayınlandığı günlerde de önemli oranlar elde ediyordu. 3. sezonunda zaman zaman eleştiriler gelse de dizi rayına oturdu. En azından benim bakış açım bu. Reyting konusunda gelen tepkiler nasıl?
Ben diziye girmeden önce haftaiçi yayını varmış. Benden sonra haftasonuna geçti. Daha bir haftasonu adamıyım ben, sanırım yapımda bunu hissetmiş (gülüyor). Reyting konusunda 3 sezondur belli bir çizgisi var Yemin’in. Çünkü oldukça ciddi bir fan kitlesi mevcut. Tabii böyle bir kitleyi memnun etmek zor, En ufak değişikllikte tepki ve eleştiri olması da bana normal geliyor.

Hafta sonu iki bölümle yayınlanan bir dizi olması Yemin için avantaj mı dezavantaj mı? Hem sizin çalışma maratonunuz hem de izleyici ve reyting açısından...
Haftasonu iki bölüm ilk kez denk geldiğim bir iş. Ama bir tık dezavantaj olarak görüyorum. Haftada bir bölüm beklenti yaratan bir senaryoyla etkili olur. Günlük iş ise bağımlılık yaratabilir. Ancak Haftasonu iki bölüm algı olarak alışık olduğumuz bir düzen değil. Ben günlük işleri çok doğru bulan bir adam değilim. Hakkını vermek oldukça zor. Çalışma temposu her türlüsünde yoğun ve zor. Ancak bahsettiğim hak işin alt metinlerinin, senaryonun ve karakterlerin psikolojik akışının hakkı. Haftalık bir işte yada bir sinema filmindeki gibi hazırlık yapmak çok zor. Zaten televizyon işi demek ‘Kervan yolda düzülür’ demek değil mi?

Diğer oyuncularla ilişkin ve set ortamı nasıl? Uzun süren mesailer olduğunu düşünüyorum. İçinde bulunduğumuz koşullar nedeniyle şu an daha da zor gibi görünüyor. Çekimler nasıl gidiyor?
Sahne veya set farketmeksizin orada herkes benim geniş ailemdir. Sevsem de az sevsem de onlarla ortak bir işi sunma durumum var. Bunu en güzel şekilde yapmak için birlikte saygıyla profesyonelce çalışırım. Cansu Tuman (Feride) ile Ümit’e ve kötülüklerine rağmen çok iyi bir partner ilişkisi yakaladık. Sahnelerim büyük bir çoğunluğu kendisiyle. Onun dışında setteki bütün oyuncu arkadaşlarımla aram iyi (en azından ben öyle biliyorum). Ben oyuncu değilim ama aynı zamanda o setin bir parçasıyım. O yüzden setteki herkese sabah günaydın eve giderken iyi akşamlar ve arada iyi misin diye hatırını sormazsam rahat edemem. Covid ile ilgili ise zaten süre olarak uzun saatler çalıştığımız için ev ve iş arası mekik dokuduk. Böylece sağlık açısından daha da dikkatli olduk.

gürkan tavukçuoğlu

Sen aynı zamanda bir eğitmensin. Önemli yerlerde de eğitim aldın. Dersler ne durumda şu an? Pandemi koşullarında eğitim verebiliyor musun?
Evet, bir oyuncu öğretmendir ve her öğretmen ise biraz da oyuncu bence. Her iki meslekte örnek olmalı, öğretmeyi ve sunmayı sevmeli. Önemli yerlerde eğitim aldım ve tek derdim bunları aktarmak oldu. Pandemi de ise online başlayan süreç maalesef sağlıklı yürümedi. Şu an için eğitimler durdu.

Öğrencilerine neler öğretiyorsun? Oyunculuğun hangi alanlarını? Eğer bir kişi oyuncu olmak isterse nereden ve nasıl başlamalı?
Eğitim konusunda biraz kafam farklı çalışıyor. Diplomalara çok önem vermem. Alınan bilginin kullanılması çok önemli. Kör eğitime karşıyım. Yaratıcılığı üretmeyi durduran klişe sistemlerden uzak dururum. Ne anlatırsam anlatayım beklentileri değiştiririm. Heyecan körüklenmeli. Oyunculuk delilikten beslenir. Gerçekten delirmemek için ana madde adrenalini iyi kullanmak gerekir. Bir kişi oyuncu olmak istiyorsa metotları öğrenmeli, kendi metodunu bulmalı ve tüm metotları unutup olma kavramını öğrenmeli. Tüm bunlar için de doğru bir öğreticiyle yola başlamalı. Doğal olmaktan uzaklaşmadan rol yapmaktan hızla kaçmalı.

Tiyatroda da varsın. Ekran ve sahne arasında nasıl farklar var? Senin için hangisi daha ön planda?
Oyunculuk adına hiçbir fark yok. Hepsinin adı ve yapılması gereken aynı. Oyuncu içinse sinema ve tiyatro hazırlığı açısından televizyondan farklı. Haz ve keyfe gelirsek sanırım ne söyleyeceğim fazlasıyla bellidir. Alkışlarınız durmasın nefesim yok olmasın. Elleriniz dert görmesin, çıkışta bir sonraki oyunun bileti için cebe girsin.

Oyunculukta hedefin ne? Doyum ya da tatmin noktası şurası olur diyebileceğin bir yer...
Hedeflerimin içinde yaşamayı severim. Hedefin içinde tazelenir, hedefi yükseltir ve o hedefin oluşum zevkini yaşarım. Bu döngü sürekli devam eder. Tatmin noktası konusunda bir fikrim yok.

gürkan tavukçuoğlu


Kariyerine baktığın zaman yaşadığın pişmanlıklar var mı?
Olmaz mı? Aaaa bu ben. Bu kadar heyecan bu adamın vücudunda normal durur mu ki? Tabi ki yanlış çıkışlarım, davranışlarım ve seçimlerim oldu. Ama pişmanlık demek yerine deneyim ve doyum demeyi mi tercih etsem diyerek mutsuz olmayı unuttum. Televizyon ve sinema için verdiğim arayı hiç vermemiş olmayı da düşünmüyor değilim.

Oyunculukta dönüm noktası olarak yaşadığın bir şey oldu mu?
Bütün Çocuklarım inanılmaz bir kadroydu ve çok şey öğrendim. Yola başlarken ilk adım için iyi bir fırsat oldu. Doludizgin Yıllar ve Osman Sınav ise hakkını ödeyemeyeceğim bir başka öğreti oldu. Bazen bir şeye işte dönüm noktam diyorum sonra biraz zaman geçiyor ve bir başka şeye işte dönüm noktam diyorum. Oyunculuk sanki böyle bir şey, sürekli ciddi yükselişlerin olduğu ve hazır değilsen ciddi düşüşlerinin de olabileceği bir mecra. Bende artık noktaları birleştirme oyunu gibi bakıyorum her bir dönüm anına.

Koronavirüs süreci herkesi yıprattı. Hem sağlık açısından hem de moral olarak. Geçen sene mart ayından bu yana neler yaşadınız aile olarak?
Sağlık olarak çok şükür bir problem yaşamadık. Ama psikolojik olarak kötü günler geçirdim. Üstesinden bir şekilde geldim. İnsan bazen çöktükçe daha iyi yukarı çıkabiliyor. Pandemi öncesi ‘Kadınlar, Filler ve Saireler’ adında bir oyun yönetmiştim. Yapımcılığını da üstlenmiştim. Maalesef süreç çok iyi başlamışken bir anda tersine döndü. Bir de benim oynayacağım bir yeni oyun vardı, provalarına başladığımız üzülerek onu da durdurduk. Seminerlerim vardı tabi bu süreçte onlarda durdu. Yani iş damarım toptan çöktü. Aile olarak böyle bir süreçten geçmek bizi moral olarak oldukça düşürdü.

Eve kapanma ile birlikte birçok yeni alışkanlıklarımız ve keşiflerimiz de oldu. Senin hayatında değişenler neler var? Bir dönem evde ekmek yapma işi çok patladı mesela... Sizde de böyle yeni uğraşlar var mı?
Ekmekler, yoğurtlar ve tüm yapılması gerekenler listesi zaten biz de bitti. Ben yemek yapmayı çok severim. Ama özellikle yaptığım yemekler olurdu. Artık yeni tatlar denemeye başladım. Çeşnicibaşı gibi oldum. Tabi bu kadar çok yiyince spor yapmakta farz oldu. Spor çok sevdiğim bir alışkanlık benim için,yaşam tarzı. Ancak bu pandemide yetersiz kaldı. Ben de iş yerimde minik bir stüdyo kurup Kickbox ve gölge boksu yapmaya başladım. Döner tekmelerim için instagram videolarıma bakabilirsiniz.

İkinci çocuğunuz oldu. Yeniden bir anne babalık sınavı veriyorsunuz. Baba olmak nasıl bir duygu?
Büyük kızım Aden doğduğunda bir serseri adam gitmiş ve bir gecede ben doğmuştum. Şimdi Mercan da katıldı aileye ve bende kalan pürüzleri de giderdi. Şimdi eşimle bize hayatı öğretecek iki çılgına bizde bildiklerimizi aktaracağız. Aile olma kavramı zor ama çok özel bir süreç. Dünyadaki tüm kazançların ve değerlerin ötesinde bir dipsiz sevda baba olmak benim için. Pandoranın kutusu gibi belirsiz neyin olacağı belirsiz ama müthiş bir heyecanın habercisi sürekli. Onlar benim Dünyam..

Sosyal medya kariyerin nasıl gidiyor? Orası da artık bir portfolyo. Yaptığın işleri ve hayatını gösterebilmek adına bir fırsat. Nasıl bakıyorsun bu ortama?
Açıkça sosyal medya ile çok geç tanıştım. Hani benim dönemimde olsa neler yapardım derler ya, benim de benzer bir cümlem olacak. Yoğun olarak film ve dizi çektiğim dönemlerde girmiş olsaydım şu an çok daha farklı olurdu bir çok şey. Ancak artık öğrenmeye başladım. Oyunculuğumun ve alacağım rollerin sosyal medyadaki takipçi sayıma bağlı olmasını asla kabullenmem. Bana bir rol gelecekse benim o role uygun cast olmam yada tamamen oyunculuğuma güvenle olmalı. Birçok arkadaşım bu ara bir isyanda; neden oyuncu olmadığı halde sırf takipçi sayısı yüzünden bir diziye alınıyor diye. Bu düşünceye kısmen katılmakla beraber çoğunun balon hikayeler olduğunun unutulmaması gerektiğini de düşünüyorum. Bir de bu ortamda çok güldüklerim var. Doğallıktan uzak, altı şort-terlik üstü kravat-ceket modeli takılanlar. Bir gün yaşamak için bir çok gününü feda eden instagram fedamenleri.

Beşiktaş taraftarısın... Pandemi öncesi açlara gidiyor muydun? Şampiyonluk gelir mi bu sezon sonunda? Takımın şansını nasıl görüyorsun?
Kardeşim de Beşiktaşlı ve biz maç günleri ayrı bir sevdaya dalıyoruz. Pandemi öncesi onunla vakit bulursam maça gidiyordum. Şimdi Beşiktaşlı olunmaz doğulur gibi bir durum daha var, Beşiktaşlı şampiyonluk gelir mi diye tutmaz takımını gönüllerin şampiyonudur bizim için takımımız. Tabiki Şampiyon olacağız. Siz başka bir alternatif görüyor musunuz ? Ama tabi Süleyman Seba’dan gelen kültürümüzle Hakkeden Kazansın diyelim.

gürkan tavukçuoğlu
 

Kısa kısa...
Hangi şehirde yaşamak istersin?
Göcek, Fethiye taraflarını çok seviyorum ( Huzur nerede ben orada)

Beşiktaş tarihinde en sevdiğin futbolcu kim?
Tartışmasız Sergen Yalçın

Oyuncu olmasan ne olmak isterdin?
Sporcu (dal ayırt etmedim, azim ve kazanma önemli)

En son izlediğin dizi ve film?
Zack Snyder's Justice League / Gölge ve Kemik, Designated Survivor

En çok beğendiğin oyuncu
Jack Nicholson

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.