Kurbağanın gözü patladı patlayacak

Kurbağanın gözü patladı patlayacak
Özel Halk Otobüsü işletmecilerinin yaşadığı mali sıkıntılara çözüm bulunamaması halinde borçlarını ödeyemeyip batabileceğini ifade eden İstanbul Özel Halk Otobüsü Sahipleri Esnaf Odası Yönetim Kurulu Başkanı Göksel Ovacık, "Anadolu'da bir laf vardır; göle su gelene kadar kurbağanın gözü patlar, diye. Suyu bekliyoruz ama bir türlü su gelmiyor" diye konuştu

Özel Halk Otobüsü işletmecilerinin yaşadığı mali sıkıntılara çözüm bulunamaması halinde borçlarını ödeyemeyip batabileceğini ifade eden İstanbul Özel Halk Otobüsü Sahipleri Esnaf Odası Yönetim Kurulu Başkanı Göksel Ovacık, "Anadolu'da bir laf vardır; göle su gelene kadar kurbağanın gözü patlar, diye. Suyu bekliyoruz ama bir türlü su gelmiyor" diye konuştu

İstanbul'un çileli trafiğinde 3 bin aracınız ve günde ortalama 2,5 milyon civarında yolcunuz olsa ne yapardınız? Belki bu soruyu okurken bile içinizden 'eyvah' diyenleriniz olacaktır. İstanbul'un keşmekeş ortamında 2,5 milyon yolcunun taşınmasında sorumlu olan kişilerin başında gelen isimlerden biri Göksel Ovacık. İstanbul Özel Halk Otobüsü Sahipleri Esnaf Odası Yönetim Kurulu Başkanı olan Göksel Ovacık'la gerçekleştirdiğimiz söyleşide her gün yüzbinlerce yolcuyu bir yerden bir yere taşıyan otobüs şoförlerini, dertlerini, dertlere nasıl çare aradıklarını, vatandaşa karşı duyarsız olan şoförleri, duyarsız vatandaşları, ilgili kurumların üstüne düşen görevleri, yapılanları ve yapılmayanları yani deyim yerinde ise her şeyi konuştuk.

Eski İstanbul dediğimizde trafik ne alemdeydi?
İstanbul'da nüfusun az olduğu dönemlerde trafik sorunu da azdı. Şimdi bir yerden bir yere gitmek ciddi bir sorun. Bu sorunu en çok biz özel halk otobüs çalışanları olarak hissediyoruz. Toplu taşıma şoförleri eskiden daha eğitimsiz ve düzensizdi. Şimdi toplu taşıma sektörüne kalite geldi. Şoförünüz, sağlıklı mı, sabıkalı mı yani her şeyi biliyorsunuz. Eskiden böyle sistemler olmadığı için şoför esnafımızı tanımak zordu.

göksel ovacık

Esnaf odası yöneticileri ve siz toplu ulaşımı kullanıyor musunuz?
Biz vatandaş olarak otobüslere de biniyoruz. Yılda bir iki kere empati yapıp kendimizi yolcu yerine koyuyoruz. Araçlarımızı şirketimizin önüne bırakıyoruz ve evimize gelip giderken özellikle özel halk otobüslerini kullanıyoruz. Yolcu gözüyle ne yapılabilir görüyoruz. Odamızda da yönetim kurulu üyelerimiz bu empatiyi sürdürecek. Böylelikle hem yolcularımızın hem de şoför kardeşimizin çektiği sıkıntıları da görüyoruz. Bunların çözümleri için bize veri oluyor.

Çok kazandığımızı sanılıyor
Ücret tarifeleri sizin için sıkıntılı bir durum bunu çoğu yerde ifade etmişsiniz...
Ücret tarifesi ile ilgili sıkıntılarımız var. Tam bilet 2,60 lira fakat şu anda bizim için ortalama taşıdığımız yolcu ücreti ortalama 1,40-1,50 arasında oluyor. Biz bin yolcu taşıyınca ortalama 1500 lira para kazanmış oluyoruz. Fiyat 2,60 lira olmasına rağmen kazancımızın düşük olduğu ortada. Bunun nedeni ücretlerin çok fazla olması. İndirimli binen yolcu oranlarının çok fazla yüksek olması. Sosyal kartların, aktarmaların düşük olması. Onun içinde yolcu ortalamasının yükselmesi gerekir. Otobüsler hep dolu gidiyor. Bu kadar para ile çok şey yaparlar deniliyor ama öyle değil. Ne kadar dolu giderseniz gidin yolcu ortalaması düşük olduğu için gelirimiz çok düşük kalıyor. Bunun için öncelikle ücret tarifesinin düzeltilmesi gerekir. Bu zam istiyoruz anlamına gelmiyor.

Borcumuzu ödeyemezsek batacağız
Zam değil de ne yapılmalı?
Aktarmalarını yükseltebilirsiniz, mavi kartını yükseltebilirsiniz, ücretsiz binenlerin makasını biraz azaltabilirsiniz.Böylelikle biz sürdürülebilir bir toplu taşımacılık yapmak için gerekli geliri elde etmiş oluruz. Bu olmayınca kaliteli taşımacılık hizmetini gerçekleştiremiyoruz. Kalite; kaliteli araçla, kaliteli personelle gelir. Ama böyle devam edince araçlarımızı değiştirmek bile zor oluyor.  Araçlarımızı değiştirdik. İstanbul'da yüzde 95 oranında engelliye uygun araçlarımız var. Ama bunları borçla değiştirdik. Borcumuzu ödeyemediğimiz zaman batacağız. Maalesef durum bu.

Sürekli cepten gidiyor
Batacağız diyorsunuz peki ne yapılmalı?

Bu konuda da bize yardımcı olunması gerekiyor. Bizim sürdürülebilir taşımacılığı yapmamız gerekiyor. Gelirimiz düşük. Solo tabir edilen 12 metrelik özel halk otobüsünün 6500-7000 kilometre yaptığı bir ayda gideri 50 bin TL. Bizim kazancımızda ise 32-40 bin TL'ye kadar düşen bölgelerimiz var. Yani biz  cepten yiyoruz. Yeni bir uygulama yapıldı İBB'de. Buna göre ücret entegrasyonuna dahil tüm deniz toplu ulaşım araçları, Özel Hak Otobüsleri ve İstanbul Otobüs AŞ’nin hakkedişlerinde ise her öğrenci geçişi için 70 kuruş verilmesi uygun görüldü. Bununla biraz toparlandık diyebilirim ama gerçekten bir felakete sürükleniyoruz şu anda.

Ortada bir adaletsizlik var
Durumun felakete gitmemesi için kimlere sesleniyorsunuz?

İBB, İETT Genel Müdürlüğü, ve BELBİM'e sesleniyorum. Bunların çözümleri çok, yapılmayacak şeyler değil ama bürokrasi işleri uzatıyor. Her işletmeci 4000 liraya varan KDV ödüyor. Sosyal kart, şehit yakını, basın mensubu, engelli, polis, asker, zabıta, muhtar, belediye meclis üyesi... Bunların hepsini ücretsiz taşıyoruz. Bir sosyal devletin yapması gereken şeyi yapıyoruz fakat bunu yaparken bize bir katkı verin. KDV'yi düşürün mesela yüzde 18'den, 8'e veya sıfıra düşürün. Oradan bize bir katkı verin. Bunları söylediğimiz zaman çok haklısınız deniliyor. Servisler öğrenci taşıyor yüzde 8 KDV veriyor. Ben öğrenci taşıyorum yüzde 18 ödüyorum bu adaletsizlik. Devletin bizi finanse etmesiyle biz kendi ödemelerimizi gerçekleştirebilirsek herkes memnun olur.

Mutlu değil misiniz?
2,5 milyon yolcuya dokunuyoruz. Biz mutlu olmadığımız zaman borçlarımız olduğu için şoförlerimiz maalesef yaşlıya da, engelliye de, gazeteciye de kötü davranabiliyor. Ama benim arkadaşlarım mutlu ise niye suratını assın. Siz 1000 TL'ye çalışsanız mesela farklı olurdu.

Toplu taşıma kâr etmiyor
Ama ben az para alsam da, sıkıntılarım olsa da size karşı yanlış bir tutum içinde olmamam gerekir....   Elbette haklısınız. Gelirimiz yüksek olmayınca bunlarda cepten gidince hepten felakete doğru gidiyoruz. Avrupa'nın bir çok metropol kentinde taşıma yüzde 40'lara kadar sübvanse ediliyor. Bizde ise yüzde 5 bile değil. Toplu taşıma kâr eden bir şey değil zaten.

Bir günde 28 kere otobüse binen var
Ücretsiz taşıdığınız yolcuların ücretini belediye karşılıyor mu?
Bizim ücretsiz taşıdığımız 25'e yakın yolcu kalemimiz var. Bunun yanında 2014 yılında 65 yaş üstü yolcularımızın eklenmesi ile beraber ciddi bir yoğunluk oldu. O gün itibarı ile yüzde 7'lerde olan ücretsiz yolcu sayısı yüzde 17'lere çıktı. Yüzde 15 olsa günlük 300-400 bin kişiyi ücretsiz taşıyoruz. Bu oran gittikçe artıyor. Bunun içinde Ankara ve İstanbul'da araç başı 1000 TL destek alıyoruz. Diğer illerde daha düşük. Ücretsiz taşıdığımız yolcuların maliyeti bize 7 bin TL. Burada da bir adaletsizlik var. Ücretsiz yolcular için kişi başına bir rakam koyarsınız, o rakamda kim ne kadar taşıdı ise ona göre ödeme yapılır. Ücretsiz kartların biniş sınırı yok. Oraya bir sınır konmalı. Bir emekli günde 3-4 kere biner diyelim, bir sınır koyalım. Bir günde 28 kere otobüse binen yolcularımız var. Biz derdimizi anlatıyoruz yapmayalım diyen yok ama Anadolu'da bir laf vardır 'göle su gelene kadar kurbağanın gözü patlar' diye. Suyu bekliyoruz ama bir türlü su gelmiyor.

Siz kendinizi yeterince anlatabiliyor musunuz?
Biz kendimizi anlatıyoruz ama yapmıyorlar demek de pek doğru değil onu ölçmek zor. Üyelerimizin içinde olumsuz eleştiri yapanda olumlu eleştiri yapan da var. Bu büyük bir camia farklı görüşler oluyor elbette.

Yoldan geçer şoför olamıyor
Yolcularla şoförler arasındaki gerilim azaltılır?

Önyargılı olmamak lazım. Her sektörde yanlış ve doğru olan insan vardır. Bizde oran ne ona bakmamız lazım. Bunun eğitimi çalışmaları, stres kontrolü var. Yoldan geçen birini halk otobüsü şoförü yapamıyorsunuz. Şoför adayı bize geldiğinde sabıka kaydı alınır. Ehliyeti yeterli mi, değil mi ona bakılır. İETT Genel Müdürlüğü'ne başvurulur ve o başvuru incelenir. Psikoteknik, simülasyon eğitimi, psikolog görüşmesi, 5 günlük sınıf eğitiminden sonra toplu taşıma kullanma sertifikası verilir. Şoförlerimiz eğitimle direksiyonun başına geçiyor. Direksiyon başında olan şoförlerimize de her yıl bu eğitim geliştirilerek verilir. Ama tamamen bitirememişiz. O aracın şoförü yapmaz deyip sorunu görmezden gelmiyoruz. Zaten bu çözüm de olmaz. Sigara içme konusundan bahsettiniz mesela kesinlikle haklısınız. Bunun denetlemelerini çoğaltmamız lazım. İETT'nin 230 TL'ye kadar ceza uygulaması var yolculuk esnasında sigara içen şoförlere. Hızlı ve yavaş sürme sorunları da var. Bunun da nedenlerine bakmak lazım. Günlük yüzlerce yolcu taşıyoruz. Bunu bildiğin halde yolcuya kaba davranmak niye oluyor bunu anlayamıyorum. Aynı şekilde bazı vatandaşlarında duyarlı olması gerekir.

Özellikle 3. bölgede Yenibosna, Silivri, Çatalca, Beylikdüzü, Büyükçekmece gibi ilçelerde sorunlar çok fazla  
3. bölgede sıkıntılarımız fazla. Birazda şehrin içinden dışarı gelen hatlar. O bölgede 65 yaş ve üstü daha fazla. O bölgenin geliri daha düşük. Şehir içinde yapılan araç değişikliklerinde zorlanıyoruz. Yolcunun şoföre tebessüm etmesi rahatlatır ama surat yaparsa şoföründe morali bozulabilir.

Dolmuşa ücretsiz bize ücretli
Araç Takip Sistemi (ATS) diye bir sistem var işe yarıyor mu?

Araç Takip Sistemi ile araçlar izleniyor ve denetlemeleri yapılabiliyor. Bu bize bir aracın hız limitini aşıp aşmadığını gösteriyor. Bunlar pahalı sistemler 10-12 bin TL gibi. Bu taksi ve dolmuşlara ücretsiz takıldı. Biz ise kendi imkanlarımızla yaptık. Bunların desteğini almamız lazım. İBB'nin bize destek vermesi lazım.

Biçim yanlış talep doğru
Ücretsiz taşımıyoruz deyip eylem yapar mısınız? 
Bizim kontağı kapatıp yolcuyu mağdur etme gibi eylem yapma gibi hakkımız yok. Fakat eylem yapan arkadaşlar İstanbul Otobüs A.Ş.'ye bağlı olan araçlar. Onlar haliyle ihale ile gelen araçlar, gelirleri bizden düşük onların dayanacak güçleri kalmadı. Eylemin biçimini yanlış yaptılar ama talepleri doğru. Taleplerin karşılanması anlamında yetkililerden çalışmalar bekliyoruz.

Nasıl bir eylem biçimi olması lazım?
Gidip derdimizi daha sık anlatabiliriz. İlgili kurumlara gidip basın açıklamaları yapabiliriz.

göksel ovacık

Usulsüz kullanıma engel olunmalı
Diğer bir konuda usulsüz kart kullanımı konusu. Bu konu ile ilgili neler söylemek istersiniz?

Örneğİn siz bir yakınınızın indirimli kartını usulsüz kullanıyorsanız resmen hırsızlık yapıyorsunuz. Kartlar bu şekilde kullanıldığı zaman biz personelimize şunu diyoruz. Bunu kullandırtmayın, kullananın kartına el koyun ve gerekli yasal işlemi yapın. Şoförlerimiz bunu tespit edebiliyor. Arkadaşımız kartı isteyince yolcu kartı vermiyor ciddi bir tartışma söz konusu oluyor. Bu stresi arttırıyor karakola kadar vardığı oluyor işlerin. Hem İBB'nin hem de BELBİM'in bir çalışma yaparak kartların kaçak olarak kullandırılamaz hale getirilmesi gerekiyor. Burada önerimiz biz yolcu ile karşı karşıya gelmeden yolcunun kartına el koymadan bir sistem oluşturup usulsüz kart kullanan yolcunun kartının iptal edilmesi lazım. Çünkü hırsızlık yapılıyor, cebimizden para çalınıyor. Usulsüz kart kullananı tespit ettiğimizde yolcumuzun kartına el koyuyoruz, kartı İETT Genel Müdürlüğü'ne veriyoruz. Onlar kartı iptal ediyor. Tekrar kart almak isteyen yolcumuz olursa cezasını ödeyip tekrar kart alıyor. Bunun cezasının yükseltilmesi lazım. Bunu ciddi kampanyalarla desteklemek lazım. Bundan 1,5 ay önce metro ve metrobüste bir uygulama yapıldı 25 bin usulsüz kart toplandı. O günlerde yüzde 70 düşmüş usulsüz kullanım.

Ücretsiz taşımadan vazgeçelim diyor musunuz?
Ücretsiz taşımayalım demiyoruz. İstanbul'da bizim ortalamamız 1,5 TL. Ama Bursa'da yolcu ortalaması 2,10 TL olarak belirlenmiş ve aynen ödeniyor. O bizde de yapılabilir o zaman istediğin kadar taşıyayım. Herkes gelsin binsin. Ben karşılığını alayım yeter.

Şoförler gerçekten 8 saat çalışıyor mu?
Bir saat mesai hakkı ile 9 saat. Ben bir gelir elde etmeliyim ki çift şoför çalıştırabileyim. Gelir olmayınca kalite gelmiyor. Çift şoför çalışması lazım ama bu olmayınca şoförler de tepki verebiliyor.

Farklı otobüs türleri neden var?
Hepimiz yolcu taşıyoruz sadece bağlı olduğumuz kurumlar farklı.

10 kuruşu çok görüyorlar
Eğitimin ulaşım taşımacılığı ile olan ilişkisi için neler söylemek istersiniz?
Seyahat Kartları Yönetmeliği çok eski. Günümüze uyarlamak lazım. Açık Öğretim Fakültesi'nde 60 yaşına kadar gidiyor. Halbuki buna bir sınırlama konması gerekir. Bunun için çalışmalarımız var. Mesela ilkokul, ortaokul, lise düşük olsun ama özel üniversiteye gidenle ilkokula giden öğrenci aynı ücreti veriyor. O da bir 10-20 kuruş fazla olması lazım. 50 bin TL özel üniversiteye para vereceksiniz. Zavallı halk otobüsçüsüne 10 kuruşu çok göreceksiniz. Kazancımız çok artmaz ama adil olmuş olur.

Bizim yasaya ihtiyacımız var
Son olarak neler söylemek istersiniz?
Bizim şu anda bir yasaya ihtiyacımız var. Her belediye kendi bildiği koşullarda bizi çalıştırıyor. Örneğin araç devirlerinde İstanbul'da 26 bin TL, Bursa'da, Kocaeli'nde yok, Ankara'da 5 bin bilet, Adana'da 300... Yani her tarafın farklı bir uygulaması var. Yine cezalarda bizde dedik ki böyle olmaz. Bir yasa getirin tek tip olalım. Bir çalışma yapılıyor. Yasaya mevzuata ihtiyacımız var böyle olunca her şey belediyenin iki dudağının arasından çıkmış olacak. Yasalara dayanmış olacak ve adaletli olacak. Ankara'da 99 TL bizde 230 TL. Asgari ücret aynı ama. O yasaya bağlı olalım. Bizde İETT'ye hizmet bedeli ödüyoruz. Hem bedava taşıyoruz hem de devlete para veriyoruz. Niye alıyorsunuz bunu diyoruz bizim yolları durakları kullanıyorsunuz diyorlar. Ama minibüsçülerden alınmıyor. Adil değil. Her şeyin başı adalet. Mevzuata ihtiyacımız var 22 bin halk otobüsü tek mevzuata bağlanmalı.

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.