Bülent Ortaçgil: Popüler dünya hiç doymuyor

Bülent Ortaçgil: Popüler dünya hiç doymuyor
Ünlü sanatçı Bülent Ortaçgil, Damga'ya konuştu. Zaman zaman popüler kültürün içerisinde yer aldığını belirten Ortaçgil, “Popüler dünya insanı yutuyor. Popüler dünyanın bir ögesi olursan onunla yarışmak zorunda kalıyorsun. O dünya aç bir dünya hiç doymuyor. Tüket, haftada bir şarkı yap, her sene albüm yayınla falan. Ben böyle bir telaşın içinde olmadım. Bundan dolayı şarkılarım orijinal olarak kaldılar” dedi

Söz yazarı, besteci ve yorumcu Bülent Ortaçgil, müzik hayatındaki 50. yılını kutlamaya hazırlanıyor. Usta sanatçı, 12 yıl aradan sonra çıkardığı, yeni ve ilk eserlerinin yer aldığı "Elli Buçuk" isimli albümünü müzikseverlerle buluşturdu. Damga'ya konuşan Ortaçgil, 9 yaşında müziğe başladığını belirterek, dinleyici kitlesini, “Edebiyattan hoşlanan, batıdaki müzikal stilleri takip eden, popüler dünyanın dışında şeyler arayan, belli bir duruşu olan ve dünyayı anlamak isteyenler” şeklinde tanımladı. Bülent Ortaçgil'in 'Elli Buçuk' albümünün tanıtım konseri bu akşam IF Performance Hall Beşiktaş Sahnesi'nde yapılacak.



Bülent Bey öncelikle röportaj teklifimi kabul ettiğiniz için teşekkür ederek başlamak istiyorum ve ilk olarak 50. sanat yılınızı kutluyorum. Elli Buçuk albümünü sizden dinleyebilir miyiz?

Sanat hayatımın 50. yılı kutlamaları için yeni bir albüm yaptım. İsmi Elli Buçuk. Bu albümün ilginç tarafı; işin Elli bölümünde yazdığım yeni şarkılar var. Son dönemde yazdığım bu şarkılar benim şu an ki durumumu temsil ediyorlar. İşin Buçuk bölümün de ise; Ümit Tuncağ'ın 1969'da İzmir Radyosu'nda kaydettiği şarkılar yer alıyor. O dönem Ümit’te misafir olarak kaldım ve stüdyoya girip tek başına o şarkıları çaldım. O dönem çaldığım şarkılar yazdığım ilk şarkı örneklerimi temsil ediyor. Bunların içerisinde dinleyicilerimim tanıdığı şarkılar da var. 1971'de ilk 45'liğimde olan "Anlamsız” ve “Yüzünü Dökme Küçük Kız" bunlardan. Bu şarkıların ilk halleri var. "Şık Latife" var. Şık Latife’de örneğin Akın Ajlan Aksel bağlama çalıyor. Diğer şarkılar ise bugüne dek hiç kullanılmayan şarkılar. Yani kimsenin bilmediği benim de artık hatırlamadığım şarkılar. Dolayısıyla 50 yıl önceki Ortaçgil’in müziğini tanıtan, yola nasıl çıktığımı gösteren acemi dönemimden çıkan örnekler. Elli Buçuk esprisi başlangıç ve sonları arasındaki dönemi temsil ediyor. Kavramsal olarak da bir bütün.

Başlangıç ve varış noktası olan dönemi dinleyicinin değerlendirmesine sunuyorsunuz. Bülent Ortaçgil bu değerlendirme için ne söyler?

"Buçuk"taki ilk örnekleri dinlediğim zaman şimdi yabancılık çekiyorum çünkü nerdeyse 60 yıl olmuş yapalı. Çoğunun sözlerini bile hatırlamıyorum. Ancak müzikal anlamda gitar çalışımı, armonik yapı vs. olarak bayağı gelişmiş örnekler. Müzikal anlamda başlangıç noktası olarak güzel bir çıkış yapmışım. Yalnız sözleri biraz karamsar. O dönemde böyle düşünmüş olmalıyım ki 1974’teki "Benimle Oynar Mısın" albümüne girmemiş bu şarkılar. O dönem yaptığım bu şarkılardan 3 tanesi albüme girmiş geri kalan 6 tanesi girmemiş. "Benimle Oynar Mısın" 1974’te yayınlanırken benim 20'ye yakın Türkçe şarkım vardı ve bir o kadar da İngilizce şarkı yapmıştım. Bereketli bir başlangıç yapmışım diyebilirim.


Bu röportajın bir arşiv röportajı da olmasını istediğim için şöyle bir soru da sormak istiyorum. İlk olarak müziğe ne zaman başladınız?

9 yaşında Amerika’dayken o dönem kız kardeşim daha doğmamıştı. Biz iki kardeşe Türkiye’ye dönerken hediye alacaklardı. Ben ksilofon erkek kardeşim ise makineli tüfek istemişti. (Gülüyor) Müzik başlangıcı olarak oyuncak ksilofon diyebilirim. Tabi bildiğimiz türden ksilofon değil. Her şey çalınamıyor onunla ama öyle başladım. O dönem Amerika'da televizyon vardı, Türkiye’de henüz yoktu. Çağın önemli şarkılarını, popüler olan isimlerini dinleme şansım oldu. Daha 9 yaşındayken müziğin içinde olmaktan mutluluk duydum. Türkiye’ye döndükten sonra müzik dinleyerek yavaş yavaş gitar çalmayı öğrenerek geliştirmeye başladım kendimi. Delicesine bir müzik dinlemekten söz ediyorum. Müzik dinlemek ve okumak dışında yaptığım başka işim yoktu.

bülent ortaçgil



İlk söylediğiniz şarkıyı hatırlıyor musunuz?

Hayır, hatırlamıyorum ama ilk yazdığım şarkılar 69 örneklerinde var, Buçuk şarkıları...


Peki Bülent Bey sizin müziğinizin popüler müzik kültüründe yerinin olmaması sizin tercihiniz miydi?

Biraz evet. Fakat zaman zaman bu popüler kültür dediğimiz şeyin içinde de yer aldım. Çünkü popüler kültürün önemli simaları benim şarkılarımı söylediğinde o şarkılar diğer şarkıların popüleritesinin kat be kat üzerine çıktılar. Dolayısıyla tanınır, bilinir şarkıcı haline dönüştürdü bu beni. Bütün yaptığım şarkılar, benimle dinleme serüvenine katılan kısıtlı bir çevreyi ilgilendirdi. Onlar da ilgi duydular. Bu ilgi azalmadı, arttı. Hatta o ilgi nesiller arasında da transfer oldu. 20 yaşındaki bir gencin annesi beni dinlediği için genç de beni öğrendi. Bu tür iletişim insanların tercihleriyle olduğu için dayatma ürünü değil. Popüler kültürde televizyonu açıyorsun sana birtakım şeyler sunuluyor ve onlardan bir tanesini seçiyorsun. Kendiliğinden arayıp bulduğun zaman çok daha farklı oluyor. Kalıcılığım buradan geliyor. Nitekim 50 yıldır müzik yapıyorum ve Türkiye gibi bir ülkede bu işi becerebildim.

Tam da sizi dinleyen kitleyi nasıl tanımıyorsunuz diyecektim bir noktada buna cevap verdiniz....

Edebiyattan hoşlanan, batıdaki müzikal stilleri takip eden, popüler dünyanın dışında şeyler arayan, belli bir duruşu olan ve dünyayı anlamak isteyenler beni dinliyor. (Gülüyor)

bülent ortaçgil

Peki Bülent Bey "Benimle Oynar Mısın"ın büyük başarısı...

'Benimle Oynar Mısın'ın başarısı sadece kalıcı olmasıdır. Çünkü 'Benimle Oynar Mısın'ın hiçbir ticari başarısı yok. Tiraj olarak söylersem satılan plak miktarı iki bindir. O dönem iki bin adet insan satın aldı. O iki bin kişinin dağıttığı enformasyon ile üredi. Yoksa “1974'te yayınladın ve sahnede kaç konser verdin?” diye sorarsan eğer, 3 tane konser vermişimdir, daha fazla değildir. O nedenle profesyonel müzikle uğraşmayı o dönemde istemedim. Çünkü Türkiye'de o müzikle yaşayamayacağımı biliyordum. Bir getirisi yoktu bana ama ben yapmayı sürdürdüm. O müziği kendimi ifade etmenin bir aracı olarak kullandım. Bu arada başka meslekleri dahi yaptım. Çok zor bir eğitimi olan Kimya Mühendisliği’nde okudum ve yapmak zorunda kaldım.

"Benimle Oynar Mısın"ın dediğiniz gibi bir ticari başarısı olmasa da hit sonuçta. Bu hit diğer şarkıları yapmak konusunda tedirgin etti mi sizi?

Şöyle bir şey oldu. “Benimle Oynar Mısın” hiçbir kötü eleştiri almadı o dönem dinleyen insanlardan. O yılda bir sürü insan birbirine ileterek dinledi ve o yıllar içinde daha sonraki yıllarda da Türkiye değişmeye başladı. Türkiye'deki insanların müziğe ilgisi bakışı farklılaştı. Üniversiteler bütün illerde açılmaya başladı. Bu müziği dinleyen insanlar Konya'ya gittiler, Van'a gittiler oraya buraya gittiler vs. Sonuç olarak doğal iletişim ağı kuruldu. 50 yıldan söz ediyoruz dile kolay. O ağ müziğimi kalıcı yaptı. Yoksa zaten popüler dünya insanı yutuyor. Popüler dünyanın bir ögesi olursan eğer onunla yarışmak zorunda kalıyorsun. O dünya aç bir dünya hiç doymuyor zaten senden hep bir şey istiyor. Tüket, haftada bir şarkı yap, her sene albüm yayınla falan. Böyle bir telaşın içinde olmayınca ben de rastlantısal aralıklarla ne zaman istediysem ne zaman şarkılar yayınlanacak kıvama geldiyse o zaman yaptım. Böylelikle orijinal müzik olarak orijinal şarkı olarak kaldılar.

Profesyonel müzik hayatınıza tam olarak ne zaman başladınız?

Mühendisliği bıraktığım zaman 86- 87'den sonra...


Bir dönem "artık yaşlandım, şarkı yazamıyorum" gibi bir söyleminiz oldu. O bir süreç miydi, geçti mi?

Zaman zaman öyle şeyler oluyor, hepimiz insanız.

Bülent Ortaçgil dediğimiz zaman "Şehir Ozanı" diye anıldığınız bir tabir var. Siz ne düşünüyorsunuz?

İnsanlar bir şeyi tanımlamak için kolaya kaçıp bu tabirleri kullanıyorlar. “Kendimi nasıl tarif ederim” diye düşündüğüm zamanlar oldu, öyle tarif etmiyorum. Daha çok "Şarkı Ozanı" olarak tarif ediyorum.


İyi gitar çaldığınız düşünüyor musunuz?

İyi gitar çaldığımı düşünmüyorum. Kendime eşlik etmek için gitarı iyi çaldığımı düşünüyorum. Enstrümanist olarak öyle ileri seviyede bir gitarcı değilim, öyle eğitilmedim. Evet, kendime eşlik edecek gitarı son derece gelişmiş derecede çalıyorum.

Şu enstrümanı çalmak isterdim dediğiniz bir enstrüman var mı?

Piyano çalmak isterdim. Piyanoda gitar çalmada görmediğin aralıklar var. Piyano ile o armoniyi düşünmek isterdim doğrusu.


Son olarak "Elli Buçuk" albümünün önümüzdeki günlerde gerçekleşecek etkinlikleri ve konserlerinden söz edelim, neler bekliyor dinleyicileri?

Ellinci yıl kutlamaları kapsamında bu yayınları yaparak kendi üzerime düşeni yaptım aslında. Bundan sonra konserler dizisi olacak. Arkadaşlarımla beraber 25 Haziran’da 50 yıldaki Ortaçgil şarkılarını tekrardan konserde söyleyeceğiz. Bu 50 yılı anmış olacağız. Diğer tarihler o kadar belli değil ama bazı şehirlerde de gerçekleşecek konserlerimiz olacak. Emre Senan’nın küratörlüğünde bir sergi açılacak. Pandemi nedeniyle kutlayamadığımız 50. yıl faaliyetleri yapacağız anlayacağınız.



UZLAŞMA YANLISI BİR ADAMIM

Bir dönem verdiğiniz bir röportajda 'muhalif kesimi kızdırdı' şeklinde başlıklar oldu. O dönem yaptığınız açıklama ile ilgili keşke konuşmasaydım dediğiniz oldu mu?

Ben bir açıklama yapmadım aslında. Uzlaşma yanlısı bir adamım. İnsanların arasındaki diyaloğun tamamen sıfırlandığını hissettiğim zaman bu diyaloğu kurmak gerektiğinin de farkına varıyorsun. Kimi insanlar o sertlikle var oluyorlar ve yaşıyorlar. Ben o sertlikte ve o bölünme ile yaşamak istemiyorum. İnsanlar birbirleriyle düşünsel anlamda konuşmalı, tartışmalı. İlla birbirine “Sen doğrusun, ben yanlışım” gibi bir diretme de olmamalı, böyle bir durum kabul edilebilir değil! Doğru ve yanlış nereden baktığına bağlı şeyler. Bazı şeylerde sen doğru olabilirsin bazıların da ben ama birbirimizi dinlemezsek nasıl anlayacağız bu işi? İnsanlar çok keskin tavırlı ve her şeyi bildiklerini sanıyorlar.


 

MÜZİSYENLER YALNIZ BIRAKILDI

Pandemi döneminde birçok sanat dalı gibi müzik de bu dönemde yara aldı. Bazı müzisyenlerin intiharı söz konusu oldu bazıları 'üreterek geçirdim' dedi. Sizin için nasıl geçti bu süreç?

Ben üreterek geçirmedim. Hayatımda ilk defa pandemi görüyorum. Birtakım sağlık sorunlarım da vardı. Bu nedenle kendimi sakınmak ve korumak zorundaydım. Uzunca bir süre hiç ortalarda dolaşmadım. Arkadaşlarla da bir dayanışma yapmaya çalıştık ama bu da yetmedi. Türkiye'de müzisyenler diğer birçok meslek dalı ile uğraşan insanlar gibi yalnız bırakıldı pandemide. Çok zor ekonomik şartlarla mücadele etmek zorunda kaldılar ki hâlâ da bir şekilde ediyorlar.


RÖPORTAJ : DİLEK BOZKURT

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
5 Yorum