Yanlış nerede?

Günler günleri kovalarken bir anda ne oldu da kovalamayı bıraktı?

Kalabalıklaşan dünyanın yoğunluğu içinde kim ‘dur’ dedi bu gidişata?

Şimdi mecburen belirsiz bir süre evlerdeyiz. Sonuçta öyle ya da böyle bu günler geçecek ama neden başımıza böyle bir felaket geldi dersiniz?

Trafikte bile yol verme kavgasından gözümüzü kırpmadan kolayca birbirimizi öldürür hale gelmemiş miydik?

Yanımızda çocuk mu varmış, başkaları rahatsız mı oluyormuş demeden, sesimizi yükseltip birbirimize hakaret etmeyi kendimize hak bayram görmüyor muyduk?

Daha fazla para kazanma hırsından Allah’ın verdiği nimetleri çürütme pahasına da olsa saklayıp karaborsa ile fahiş fiyatlarla piyasaya sürmedik mi? 

Pahalılaşan hayat mücadelesinde hepimiz daha fazla stresle boğuşmak zorunda kalmadık mı?

‘İnsanı yaşat ki devlet yaşasın’ düşüncesini unutarak çaresizlik içinde boğuşan insaları kendi dertleriyle baş başa bırakıp intihar haberlerini duymazdan gelmedik mi?

Bize miras bırakılan ata tohumlarımıza sahip çıkmayı unutup, ekip biçerek bolluk bereket yaşamak yerine oturduğumuz yerden para kazanmak uğruna tarımı bitirmedik mi?

En verimli topraklarımızı betonlarla döşeyip ormanlarımızı madenler uğruna talan edip bu katliama hep beraber şahit olmadık mı?

Yer kalmamış gibi aynı yerde bulunma şımarıklığımızdan gökdelenler dikerek üst üste kutu gibi modern hapisaneler inşa etmedik mi?

Cennetin anaların ayaklarının altında olduğunu unutarak kadını sadece iki bacak arasındaki namus kafasıyla hor görüp, yetmedi öldürmedik mi?

Allah’ın bize verdiği kendi güzelliklerimizi unutup daha dolgun dudaklar, daha dik göğüsler, daha ince kalçalar için estetikçilere koşmadık mı?

Çalışan, iş kuran insanların emeğini hiçe sayarak üretmek yerine kısa yoldan nasıl köşeyi dönüp vurgun yapabiliriz diye dolandırıcılıkta ülke kahramanları yaratmadık mı?

Doğmamış çocuğa bir bez dahi almayan atalarımızın bu davranışını yokluktan sebep bilip neredeyse komşumuzun açlığını, paylaşmayı unutarak abartılı kutlamalar, Umre’ye bilmem kaçıncı defa gitmeler, bir ayakkabıya sırf markasından sebep milyonlar vermeyi toplum olarak yaşam tarzımız haline getirmedik mi?

Oysa aynı havayı soluyup aynı dünyanın insanları iken birbirimizi ötekileştirmedik mi?


 

Sonra ne mi oldu?

İzlemediyseniz mutlaka izlemenizi tavsiye ederek 2011 yılında yayınlanan, bugünleri anlatan ‘Contagion’ filminden de gördüğümüz üzere; Bitmek tükenmek bilmez doyumsuz taleplerimize yetişmek uğruna doğayı katledip ağaçları kestik. Kestiğimiz ağaçlardan birinde yaşamını sürdüren bir yarasa hayatını sürdürebileceği yeni bir ağaç dalı ararken domuz çiftliğinin üstündeki çitlere kondu. Dışkısını doğa yerine domuzların çiftliğine bırakıverdi. Bunu yiyen domuz kesildi ve dünyaca ünlü bir restorana pişirilmek üzere yola çıktı. Turistin biri de restoranın ahçıbaşısı ile tam bu domuzu pişirmeye hazırlanırken

fotoğraf çektirmek istedi. Ellerini yıkamak yerine sadece önlüğüne silip mutfaktan gelen ahçıbaşı, turistin elini sıktı, birlikte fotoğraf çektirdiler. Bu anı bir fotoğraf karesi ile ölümsüzleştirdiler ancak turistimizin bundan sonra temas ettiği herkes ölmeye başladı. Bir rivayete göre de Çinlinin birinin midesine indirdiği yarasadan hastalanıp tüm dünyaya yine temas yoluyla bulaştırdığı yönünde.  Ya da biyolojik bir savaş. Öyle ya da böyle hepimiz küresel bir salgının domino etkisini inzivaya çekilmiş bir şekilde kaygıyla izliyoruz. Daha ne kadar izleyeceğimiz de meçhul.

Şu an için tek bir gerçek var o da her birimizin gidebileceği sığınabileceği en güvenli yer, evleri. Allah hepimize düşünebileceğimiz, sorgulayabileceğimiz bolca zaman verdi. 

Hani hepimiz hayıflanıyorduk ya zaman hızla geçiyor hiçbir şeye yetişemiyoruz vakit bulamıyoruz diye.

İşte zaman durdu.

Rahmetle ve özlemle andığım büyük üstat Kayahan’ın yıllar önce şarkısında söylediği gibi; Şimdi ‘ben nerde yanlış yaptım’ demenin, dünya insanları olarak hepimizin kocaman bir aile olduğumuzu hatırlamanın zamanı değil mi? 


 

İlkeli Söz; Herkes kendi derdinde kendini bi şey sanma, ne kadar zalim olsan da gireceksin o toprağın altına...

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
İlke Duyan Arşivi