Affetmenin Zamanla Yolculuğu

İlişki bitirince bir daha göremeyecek olma ihtimali ve yaşanan anların özlemi mi bizi kahreder? Yoksa henüz yaşanmamışlıklar, tutulmayan sözler, söylenen yalanlar ve ayrılırken tanıdığınız insanın bir anda yabancı oluşunun farkındalığı mı daha çok yıpratır bizi?

Evet, korkarım ki hissettiğimiz özlemin yanında kırgınlığın ağırlığı daha fazla oluyor ve acımızı daha da dayanılmaz hale getiriyor. Ortaya kızgınlıklarımız çıkıyor aşk acısı yerini affedilmez olaylara bırakıyor. Ve içimizde kocaman bir hesaplaşma başlıyor. Yaşadıklarımız bizi bir anda başkasına çeviriyor ya da belki olumsuz olan tüm olaylar içinde mutlaka küçük bir ışık vardır ve kendimizi tekrar bulmak için bir fırsattır bu.

Gün içinde sürekli değişen ruh hali yeterince yıpranmamışız gibi daha fazla zarar veriyor bize. Hayat devam ediyor biz de rutinlerimizi, işlerimizi yapmaya devam ediyoruz ama olayların akışının çoğunun farkında olmuyoruz. Çünkü sürekli düşünüyoruz. İçimizde affedilmeyen veya affedilmeyi bekleyen, kırgınlıklarla dolu savaş var. Karar veremeyip sürekli sorular soruyoruz, soruların cevaplarını arıyoruz. Bazen kendimizde, bazen karşı tarafta, bazen eş dosta arıyoruz, tesellilerini bekliyoruz. Ne kadar destek olsalar ne kadar cevap bulsakta kalp hep kendi istediğine inanıyor kendi bildiğini yapıyor ve cevapsız kalıyor sorular. Ya da ne istediğimizi biliyor muyuz ki? Gün içinde kararımız çok kez değişikliğe uğruyor. Sabah uyanıldığında hep alıştığımız uzatılarak yazılmış mesaj olmadığında daha günün ilk ışıklarında özlem başlıyor. Gözler hep telefon ekranında kalıyor belki ararsa diye ya da yollarda arayış içinde olur da karşılaşırsak, Ne yapacağım? Daha sonra gün içindeki sorgulamalar başlıyor; beni düşünüyor mu, nerede, kiminle, hayatına birini bile almış olabilir. Sonra pişmanlıkla devam eder saatler. O cümleleri söylemeseydim, bu konular açılmasa şu an hala hayatımda olurdu, keşke son görüşmemizde daha çok sarılsaydım.

Günün son ve en zor saatlerine geldik bile. Gece yatarken tüm duygusallığı bırakıp gerçeklerin farkında olduğumuz an. Yaşadığımız her şey, güzel anlar olarak değil de inandığımız yalanlar olarak çarpar yüzümüze. Kırgınlığın ve kandırılmışlığın başlattığı koca bir öfke oturur içimize. İşte başlar artık bütün hayatımızın savaşı. Affetmek ya da affetmemek. Affetmek sadece barışmak, eski sevgiliye geri dönmek değildir. Kendi hayatına kaldığın yerden tek devam etmektir. Bu meseleyi içimizde halletmek zorunda kalmak daha zor. Affetmek istersin ama sizi uyutmayan nedenleri öylece silip atamazsın. Affetmek için bir çaba beklersin ama göremezsin. Yeterince alttan almak zaten sizi bugünlere getirir. Verdiğiniz bütün tavizler sonucunda inanç ve hislerini kaybedersin. Daha affedilmeyen, düzelmeyen konularla duygularını kontrol bile edemezken hislerini ve inançlarını düzeltmek, gerekirse yeniden inşa etmek için çaba sarf edersin. İşte burada tüm mesele artık tamamen sizinle bitiyor. Veya başlıyor da diyebiliriz. İçinizdeki karşı tarafa ait tüm umut ışıklarını lütfen kapatın. Belki barışırız, ortak yol bulunur, düzeliriz. Neler atlattık şimdi bu kadar basit biter mi? Bitmesi mi daha iyi? Hayatınıza devam edemiyorsanız, sizi bu kadar meşgul ediyorsa bitmeli. Aklınızda soru işaretleri kalıyorsa artık kendinize saygısızlık yapmayı bırakmanın zamanı gelmiştir. Zaten yeterince kendimize haksızlık ederek yıpranmadık mı? İçinizdeki tüm umutları ve iyiliği kendi hayatınızı şekillendirmek için kullanmanın vakti artık.

Bu kadar kolay olur mu peki? Üzgünüm ama keşke bu kadar basit olsa. Henüz bu kadar kısa sürede başarabilen birini görmedik hiç. Hep duyarız en çok zamanın ilaç olup her şeyin geçeceği söylenir. Ama daha ne kadar zamana ihtiyacımız var? Ömür boyu mu? 2-3 yıl? Birkaç ay? Burada da tüm mesele bize kalıyor. Yeni hayatımıza faydası olması için kızgınlık ve kırgınlıkları içimizde çözümlememiz gerek. Affetmek veya affetmemek. Herkes için aynı olmuyor tabii ki meseleler ve hayata bakışımıza göre değişebilir kararlarımız. Eğer yaşananlardan kalan hislerde öfkeniz hafif kalıyorsa, anılar size tebessüm ettiriyorsa ve belki de küskünlük içinizde yük kalacaksa affetmek geçmişin izlerini silmek ve ileriye dönük bakmanız için en büyük adım olur. Bazılarımız içinse durumlar tam tersidir. Yaşananlar iyi izler yerine sadece öfke bırakır. İstersin ama kolay değil affedemezsin. Kabullenemezsin. Kendine güvenini ve saygını kazanmak ya da tekrar aynı hataları yapmamak için affetmeyip hatırlarsın. Hatırladıkça yaşadıklarının tecrübesi ile daha güçlü devam edersin kendinden bir daha taviz vermezsin.

Yaşayınca bu acı sürecin kaçışı yok maalesef. Şartları da oldukça zorlu. Zaman ve sabırla duygularımızı ve sonuçlarını düşünüp karar vererek yolumuzu yeniden belirlemek gerek. Aceleye gerek yok, ama bilirsiniz hayatta beklemiyor.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
1 Yorum
Nazlıcan Mert Arşivi