Bazı insanlar neden yalan söyler?

Bazı insanlar neden yalan söyler?
Yalan bir hatayı gizlemek amacıyla gerçeğe uygun olmayan davranış girişimlerinde bulunmaktır. Bu girişim sözel yolla, jest yoluyla ya da susma yoluyla olabilir. Sosyal bir davranış olan yalanın amacı; başkalarını aldatmaktır. Yalan bazen zararını gördüğümüz, bazen de kısa süreli bize faydası dokunan ama hepimizin karşılaştığı acı bir gerçektir. Yalan, insanlığın varoluşuyla başlayan ve devam eden bir gerçektir.

Yalan bir hatayı gizlemek amacıyla gerçeğe uygun olmayan davranış girişimlerinde bulunmaktır. Bu girişim sözel yolla, jest yoluyla ya da susma yoluyla olabilir. Sosyal bir davranış olan yalanın amacı; başkalarını aldatmaktır. Yalan bazen zararını gördüğümüz, bazen de kısa süreli bize faydası dokunan ama hepimizin karşılaştığı acı bir gerçektir. Yalan, insanlığın varoluşuyla başlayan ve devam eden bir gerçektir.
 "Dünyada ölümden başkası yalan" diyor Candan Erçetin, ve "yalan"ın da hayatımızda yer edindiği de kaçınılmaz "gerçek"! Yalan söylemek, artık hayatımızda yediğimiz yemek,     içtiğimiz su, cinsel ihtiyaçlarımız kadar doğal ve hatta bu ihtiyaçlarımızla iç içe geçmiş durumdadır. Küçüğümüz büyüğümüz, yaşlımız, gencimiz hepimiz bir şekilde yalan söylüyoruz. Aslında hepimiz yalan söylememiz gerektiğini çok iyi biliyoruz. Yalanın zayıf karakterli insanların silahı olduğunun da farkındayız. Peki bunları bile bile bizler neden yalan söylemeye devam ediyoruz? Neden herkes yalan söylüyor, yalan söyleme hastalığı bizde nasıl yerleşiyor?
 İki ana nedenden dolayı yalan söylüyoruz:
 a) Cezadan kaç(ın)mak. Babasının dayağından korkan çocuk yalan söyler çünkü doğru söylerse ceza ile karşılaşacaktır. Ödevini yapmayan öğrenci yalan söyler çünkü, öğretmenin kendisine düşük not vermesini istememektedir.
 b) Mükafat (ödül) elde etmek. Küçük çocuk ilgiyi üzerine çekmek için yalan söyler, göreceği ilgi onun mükafatıdır. Tüccar         kalitesiz malı kaliteli diye anlatır, alacağı ücret onun ödülüdür.
Öğrencilere verilen eğitimleri(terapileri) MEBBİS"e otomatik aktarın.
Cezadan kurtulmak ya da ödüle ulaşmak amacıyla yalan söyleyen bizler acaba yalanı nereden öğreniyoruz?
a) Ailemizden: Küçüklüğümüzden beri anne babalarımız bize yalan söylüyor. "Oğlum sesiz ol sana çikolata alacağım. " "Akşam baban gelince sana oyuncak getirecek". Sakın demeyin, bebek ne anlar yalandan. Ancak zihni, bu yalanlarını otomatik olarak kaydeder. Çocuk biraz büyür ve sonra başka yalanlara şahit olur. Eve gelen telefona baba "evde yok de oğlum" der. Annesi 9 yaşındaki oğluyla minibüse biner ama üç beş kuruş kar yapabilmek için "o henüz 5 yaşında, okula gitmiyor"         diyerek yalan söyler. Evde çekiştirdiği komşusunu, mahallede görse güleryüz gösterip över. Böyle bir ailede büyüyen çocuk yalanın gayet doğal bir şey olduğunu düşünerek kendisi de yalan söylemeye başlar.
 b) Basılı ve görsel yayınlardan: Bir gün     televizyonunuzu sadece izlediğini programlardaki yalanları bulmak için izleyin. Aşk         dizilerinde, aksiyon filmlerinde, magazin     programlarında, sabah programlarında,         reklamlarda, haberlerde sizce ne kadar yalana rastlarsınız? Maalesef yalan söylemeyi biz daha küçüklüğümüzde televizyonlardan         öğreniyoruz. En masum çizgi filmlerde,         romanlarda bile yalana maruz kalan bizlerin bilinçaltına yalan o kadar normal bir şey     olarak kazınıyor ki, sonrasında onu içimizden söküp atmak çok güçleşiyor.
 c) Çevremizden: Ailemiz yalan söylemese, televizyon izlemesek de çevremizde yalan     söyleyen o kadar kimse var ki. Kısacası         arkadaşlarımız, komşularımız, amcalarımız, teyzelerimiz gözümüzün içine baka baka yalan söyleyebiliyorlar. Bazen şaka olsun yalan söylüyorlar ama sonuçta netice değişmiyor ve     biz yine yalana muhatap oluyoruz.
Bazı araştırmacılar, yalanı, söyleyenin     patolojisini, yalanın hedefini ve içeriğini göz önünde bulundurarak, şöyle sınıflandırmışlardır
Faydalı yalanlar: İlişkilerimizin iyiliği için
Histerik yalanlar: İlgi toplamak için
Savunma için söylenen yalanlar:         Kendimizi zor durumdan kurtarmak için
Telafi etmek için söylenen yalanlar:         Başkalarını etkilemek için
Kötülük için söylenen yalanlar: Kişisel     çıkarlar elde etmek için 
Dedikodu için söylenen yalanlar:         Abartarak laf yaymak için
İmalı yalanlar: Yarı doğru ile yanlış         yönlendirme yapmak için
Aşka gelip söylenen yalanlar:         Başkalarının çıkarlarını gözetmek için
Patolojik yalanlar: Kendimizi ve         başkalarını hırpalamak için
Yalancılık günümüzde bir meslek ve hatta daha da ileri, bir sanat olmuş. Teknolojik ilerlemelerin bu kadar hızlı ve yoğun yaşanması da engelleyemiyor yalanı ve yalan söylemeyi. Hatta yalan ve yalancılık çağa ayak uydurup hızla büyüyüp ve gün be gün gelişim gösteriyor. Tıpkı bir bukalemun gibi ortama,         çağa, mesleğe, sanata, kısacası her şeye     uyum sağlıyor.
 Yalan söylemek, ille ağzımızdan çıkan     kelimeler değildir. Hile yapmak, dolandırmak, kalpazanlık yapmak ve daha bir çok şeyi yapmak yalanın diğer branşları olmaktadır. Politikacılar, sanatçılar, bilim adamları kısacası tüm meslek dallarında rastlayabiliriz yalan ve yalancılara. Örneğin; kuduz aşısını Pasteur'ün bulmadığını, Toussaint adında rakibi olan bir başka veterinerin deneyleri sonucunda elde     ettiği aşıyı, kendi bulmuş gibi gösterdiğini ve bunun sonucu olarak ta Toussaint'in birkaç     ay sonra, sinir krizi geçirerek öldüğünü         biliyor muydunuz?
Yalan, dünyanın yapılabilecek en kolay mesleği, icra edilebilecek en kolay sanatı, keşfedilebilecek en zor şeyleri kolayca keşfedebilmenin en kolay yoludur. Karşımızdaki insanın, yalan söylediğini anlasak bile, bir çoğumuz bunun doğruluğunu araştırma ihtiyacını         duymuyoruz. Karşımızdakilerin duymak         istediklerini onlara söylemek, onların mutluluğunu görüp karşılığında ödüllendirilmek, hepsi küçücük bir yalanın büyük eserleridir. Eğer doğruyu söylemiş olsanız başınıza gelebilecekleri asla tahmin edemezsiniz. Ama söylediğiniz yalan kariyerinizi arttırabilir, ödül almanızı sağlayabilir, maaşınızın artmasına neden     olabilir.
Artık günümüzde, inkar etmenin bu kadar rahat olması, suça teşviki körüklemekte,     insanların duymaktan hoşlanacakları şeylerin söylenmesi, yalanın cazibesini ve boyutunu, bir gökdelenin daima yükselen katları durumuna sokmaktadır. Git gide manevi değerlerin yozlaşması, kapitale dayalı sistemin içerisinde, insanların daha fazla para kazanma hırsı ile zamanın çoğunu çalışmaya ayırması ve kısa yoldan başarı ve zengin olma arzusu, yalan ve yalancılığın günümüzün en cazip mesleği durumuna gelmesine sebep olmaktadır.
Sabah yatağımızdan kalktığımız andan, gece yatağa girip uykuya dalmamıza kadar geçen sürede, sayısız yalan ve yalancıyla karşılaşmaktayız. Kahvaltıda yediğimiz ekmeğin gramajının eksik olmasından tutun da;         televizyonda haberleri izlerken konuşan     politikacının, ekonominin mükemmel durumundan, demokrasinin tıkır tıkır işlemesinden bahsetmesine kadar hep yalan vardır.
İşine geç kalan memurun söylediği         bahaneden, dersine çalışmayan öğrencinin uydurduğu klasik "akşam elektrikler kesikti, çalışamadım" bahanesinin altında yine         aynı yalan vardır.
Yalancılık artık günümüzün mesleğidir. Eskiden dürüstlüğün her şeyin üstünde         olduğu söylenirdi, şimdilerde de yine söylenen bu. Ancak, eskisi kadar artık üstünde durulmamaktadır. Ne yazık ki mesleklerin         icrasında ve üretilen politikaların temelinde yatan asıl gerçek yalandır. Reklamların tabanını oluşturan da aynı yalandır. İnsanları     etkilemenin temelinde de aynı yalan karşınıza çıkar. Artık karizmatik liderlerin yerini günümüzde, insanları en iyi etkileyen ve bunu yaparken de onların duymaktan hoşlanacakları şeyleri, onlara en güzel şekilde ifade     edebilenler almıştır. Yani gerçek yalancılar....
Ve ne yazık ki, yalandan hala kimse         ölmemektedir...
Çocukların Söyledikleri Yalanları Üç Gruba Ayırabiliriz
1-Sözde yalanlar 7 yaş öncesi yalanlardır. Bunlara yalan denmez. Çocuk bu dönemde gerçek ve hayalin farkını yapamaz. Çünkü çocukta gerçekçilik duygusunun zaman içinde gelişmektedir. Gerçeğe bir ölçüde bağlı kalındığı gibi tümüyle başka bir olayda         yaratılabilir. Çocuğun kendi ürünüdür ve     bu kurduğu hayali gerçek gibi algılayabilir.
2.Alışık Haline Gelen Yalanlar: 7 yaş     sonrası çocuklarda görülür. Yani artık çocuk gerçekle gerçek olmayanı ayırt etmesinden sonra devam eden yalanlardır. hayali         yalanlardan daha önemli yalanlar söz         konusudur.Bu tür yalanlar birtakım bencilce istekleri gerçekleştirmek için bilerek ve         isteyerek başkalarını aldatmaktır.
3-Patolojik Yalanlar: duygulanım bozukluğundan kaynaklanan yalanlardır. Patolojik yalanların temelinde en sık aşağılık duygusu ve güç istemi ile karşılaşılmaktadır. Patolojik yalanda çocuk sevinçli ve kaygısız görülür ki bu ilgi çekicidir.Çocuk okulla ilgilenmez, aile içindeki olaylara kayıtsızdır, gerçek         arkadaşlığı aramaz, davranışları oldukça     çocuksudur, duygusal ve ahlaki olarak         olgunluğa ulaşamamıştır.Patolojik yalan     duygulanımda bir gerilemenin ifadesidir.

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.