Küresel ısınma

Son yıllarda dünyamızda yaşanan, ülkemizde de maalesef tanık olduğumuz su ve sıcaklık sorunları başta olmak üzere küresel ısınmanın olumsuz etkilerini fark etmeye başladık.

Gün geçtikçe dünyamız daha çok ısınıyor ve ne yazık ki iklim değişiyor, mevsimler değişiyor, kış mevsiminde kar yağmasını beklerken yazı aratmayacak günler yaşıyoruz. Bugün çok soğuk bir hava yaşarken yarın sadece ceket ile dolaşabildiğimiz bir gün geçirebiliyoruz. Bahar mevsimlerini hissetmeden yazdan kışa, kıştan yaza geçiş yaşıyoruz. Tüm dünyada hissedilen kavurucu sıcaklar, sıcakların sebep olduğu yangınlar, kuraklık ve su baskınları, buzulların erimesi, denizlerin ısınması, insanlığın yeni kabusunun habercisi: küresel ısınma. Peki neydi küresel ısınma? Küresel ısınma, insan aktivitesi sonucu sera etkisi yapan gazların atmosferdeki oranlarının hızla artmasıdır. Hayat standartlarımızın yükselmesi, beklenti ve isteklerimizin gün geçtikçe çoğalması, nüfus yoğunluğu ve geçmişten günümüze kadar olan sanayi, tarım, enerji gibi insan aktivitelerinin artması bu gazların miktarını çoğaltıyor.

Tüm bu sebepler hızlı iklim değişikliğine, soluduğumuz havanın hızla kirlenmesine, göl ve okyanusların kurumasına ve daha birçok soruna neden oluyor. Durum her ne kadar endişe verici olsa da elbette küresel ısınmanın etkilerini yavaşlatmak mümkün. Durdurmak çok zor fakat daha iyi halini oluşturabiliriz. sürdürebilir projeler, ürünler tercih etmek, kömür, petrol, doğalgaz gibi fosil yakıtlar yerine hidroelektrik, rüzgar ve güneş enerjisi gibi yenilenebilir enerji kaynaklarını kullanmak en etkili çözümlerden. Tüketim toplumu değil, bilinçli tüketim toplumu olmalıyız. Özellikle enerji ve su tüketiminden tasarruf etmemiz gerekiyor. Eminim ki nasıl önlemler alınması gerektiğini hepimiz biliyoruz ve farkındayız. Tabii bilemiyorum belki farkında olmayıp, küresel ısınmaya inanmayanlar bile vardır ki bu duruma şaşırmam açıkçası. İnsanlar ya işin kolayına kaçıp sorumluluk almaktan kaçınıyorlar ya da fikir ve bakış açışları tuhaflaştığı için gerçeği görmek istemiyorlar. Her neyse, bizler küresel ısınmayı önlemek için elimizden geleni yapıp örnek oldukça eminim devamı geliyordur, farkındalıklar da oluşuyordur. Ama önlemleri uygulamaya başlamak için herkes bir başkasını veya sadece hükümet ve sosyal kurumların çalışmalar yapmasını beklerse ısınmayı yavaşlatmak gerçekten mümkün olmayabilir.

Küresel ısınmayı ülkemiz açısından değerlendirecek olursak Türkiye'nin iklimi, topografik yapı ve konumdaki farklılıklar nedeniyle karmaşıktır. Bu da onu küresel ısınma olgusundan en çok etkilenen ülkelerden biri haline getiriyor. Küresel ısınma baskıları arttıkça, yörelerdeki farklı iklimler ve canlılar bundan değişik biçimlerde etkilenecek bu da yerel tür çeşitliliği ve bolluğunda değişikliklere yol açacaktır. Yarı kurak bölgelerde çölleşme sorunu ortaya çıkarken, kuraklıkla beraber su kıtlığı yaşayarak su ihtiyacımızı karşılamak zorlaşacak. Suyun azalması ile tarımdan aldığımız verim azalacak, verim elde etmek için kullanılan gübre ve ilaçlar ise iklimi bozmaya devam ederek durumu daha da kötüleştirecek, ekolojik dengeyi sarsacaktır. Ekolojik dengenin etkilenmesi hayvanların, bitkilerin ve özellikle insanların yaşamını tehdit eder.

Hayvanların göç dönemleri değişiyor, yaşama alanları farklılaşıyor, eğer yaşama alanı değiştiğinde adaptasyon sağlayamaz ise nesli tükenebiliyor. Hatta şu sıra bir örneği ile karşı karşıyayız. Zehirli balon balıkları Ege'den sonra Marmara Denizi'ni işgal etmeye başladı. Çünkü sıcaklıklar mevsim normallerinin üzerinde olduğu için bu zehirli balıklar ısınan sulara göç etmeye ve istila etmeye başladı. Adaptasyon süresi hızlı olan, istilacı ve zehirli olan balon balıkları sadece denizlerimizdeki canlı çeşitliliğini azaltmak, kirletmek ile kalmıyor, balık ağlarını ve oltalarını tahrip ederek balıkçılar için ekonomik kayıplara da sebep olarak veya yanlışlık ile tüketilmesi sonucunda zehirleyerek insanlara da zarar verebilir.

Sadece verdiğim bir örnekte bile tek sorunun üç ayrı probleme sebep olması durumun ne kadar kötü ve ciddi olduğu gözler önüne seriyor aslında. Küresel bir felakete yaklaşırken, önlem almadığımız ve bu durumu yavaşlatmadığımız için kendi sonumuzu hazırlıyoruz.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Nazlıcan Mert Arşivi