Ağlamak güzeldir

Bir elmanın yarısı gibidir ağlamak ve gülmek.

Ağlamak, sanılanın aksine çaresiz, zayıf veya güçsüz olman aksine duygusallığın şahlanışıdır.

İnsani bir olgudur.

Gariptir belki…

Ne zaman ağlayan birini görsem, içim acısada, üzülmeyi becerebilen bir kişi, sevmeyi de bir o kadar iyi becerebilir diye düşünür ve miktar sevinirim.

Bir şeyi kaybetmeden değerini anlayamamak gibi bir şey bu…

Paranın kölesi olmuş, huzuru ve rahatlığı parayla aramaktan vazgeçmeyen, aksine parasız mutluluk nedir bilmeyen aç gözlü ve inatla bu uğurda birbirini ezen şerefini, onurunu bile yok sayan zavallı insancıkların ağlamaktan ve gülmekten anlayabilecekleri pekte bir şey olduğunu sanmıyorum.

İnsan olmanın erdemiyle düşünüp, kimseye kendini kanıtlamak zorunda olmadan güzel, doğru ve iyi olan her şeyi severek yaşamayı en iyi anlamamız gereken bu günlerde olduğumuzu kaçımız anlayabilecek doğrusu çok merak ediyorum.

Birilerinin, diktatör dediğine diktatör, terörist dediğine terörist, hain dediğine hain, şehit dediğine şehit, şerefsiz dediğine şerefsiz, kahraman dediğine kahraman diyen, dudak uçlarında yaşayan; okumaktan, sorgulamaktan, araştırmaktan bihaber, yemek yiyenlerin görüntüleriyle beslenip, öpüşenlerin sevdasıyla tatmin, askere gidenlerin kanlı elbisesiyle cesur olan veya dünyanın öbür ucunda hiç tanımadığı birini alçak ilan eden bir toplum bireyinin kendini insanca, özgür, saygı-sevgi ve empati yapabileceği bir olguya taşıması çok zor biliyorum.

Biraz gayret, biraz sevgi ama çok beyin lazım sadece.

birini sevmeye koyulmak başlı başına bir iş, bir girişimdir. güç ister, yürek ister, körlük ister… hatta başlangıçta öyle bir an vardır ki, uçurumun üstünden sıçramak ister; düşünmeye kalkarsan aşamazsın onu.” Demiş jean paul Sartre.

Her harfinin altına imzamı atıyorum.

Biz insanlar tıpkı bukalemun gibiyiz…

Her gün iyi ya da kötü olarak değişiyor ya da değiştiriliyoruz! Ama bu değişim genellikle köklemiş bir yara haline gelen vahşi sistem buna asla izin vermedği için iyi yönde gerçekleşmiyor ne yazık ki…

Doğruya açılan kapılar yanı başımızdayken, yanlış kapı anahtarlarının peşinde koştuğumuzun farkında bile olamıyoruz maalesef..

Etrafımızdaki doğruları ve güzellikleri görmemizi engellemek için bize takılan at gözlüklerini atıp maskeli yüzler ve onların sanal maceralarının peşinde koşmayı bıraktığımız an ağlamayı ve içten gülmeyi hak edeceğiz gibi geliyor bana..

Buzdağının görünmeyen yüzü insanı alabora eden bir dalga kadar kuvvetlidir.

Dalgalardan kaçmayın onların arasında yüzün ki gerçek hayattan kopmayın.

bırakın sanal dünyanın tadını kötü oyuncular çıkarsın! kimliklerini ele verecekler ne de olsa…

Unutmayın sakın; Sait Faik ABASIYANIK’ın dediği gibi Dünyayı güzellik kurtaracak
Bir insanı sevmekle başlayacak her şey”

VESSELAM

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Remzi Tanış Arşivi