Halit Çelikbudak

Halit Çelikbudak

Almanya’da yaşananlar

Enflasyon için ‘Ekonomistlerin, politikacıların hayaletidir‘ derler. Almanya'da enflasyon kırk yıldır olduğundan daha yüksek. Hatta algılanan enflasyon daha da yüksek. Kiralar artıyor, ısınma giderleri artıyor, gıda fiyatları artıyor. Gelirlerin üçte ikisi temel ihtiyaçlara harcanıyor. Bütün bunlar ilk etapta düşük gelirlileri çok fazla etkiliyor. Araştırmalara göre, düşük gelirliler enflasyonu yüksek gelirlilere göre beş kat daha fazla hissediyorlar.
* * * *
Alman mucizesinin mimarlarından biri olarak nitelenen ekonomi bakanı Ludwig Erhard, 65 yıl önce ‘Herkes için refah‘ isimli bir kitap yazmıştı. Alman Süddeutsche Zeitung gazetesinde Heribert Prantl, haftasonu makalesinde ‘Herkes için refah vaadine ne oldu‘ diye soruyor, giderek artan yoksulluğa dikkat çekiyor. Almanya’nın en saygın gazetecilerinden biri 69 yaşındaki Prantl, ‘Ulusal öneme sahip bir acil durum yaklaşıyor; bu seferki korona değil, maddiyat. Bu aşı ile giderilemeyecek acil bir durumdur‘ diyor. Alman gazeteci adeta isyan ederek, ‘Yoksulluk kader değil‘ diyor…
* * * *
Prantl, ‘Yoksullara bedava yiyecek dağıtım noktaları alarm veriyor. Süpermarketlerin son kullanma tarihinden hemen önce bağışladığı yiyeceklerin dağıtıldığı noktalar artık başedemiyor. Bir refah devletinde böyle bir şeyin var olması çok acı. Dokuz, on veya 13 milyon yoksul var mı tartışmasının faydası yok. Onlar sadece dışlanıyorlar. Ve bu insanları yoksulluktan kurtarmak için elinden gelen her şeyi yapmayan bir devlet, sosyal olarak zayıftır‘ diye yazıyor…
* * * *
Alman meslektaşımın yazdıklarına katılmamak mümkün değil… Bir Yardım Derneği’nin raporuna göre, Almanya’da neredeyse 14 milyon insan yoksul. Bu belki ekranlardan izlediğimiz Kalküta sokaklarındaki gibi değil. Avrupa Birliği'nin en büyük ekonomisi,  küresel düzeyde de ABD, Çin ve Japonya'dan sonra dördüncü büyük ekonomisine sahip Almanya’da bu rakam bile kulağa korkutucu geliyor. Fiyat artışlarından bu insanlar en çok etkiliyor.  ABD eski başkanlarından Gerald Ford, 8 Ekim 1974'te Kongre önünde yaptığı ünlü konuşmasında da, enflasyonu "bir numaralı halk düşmanı" olarak boşuna ilan etmemişti.  
 * * * *
Devam eden enflasyon, enerji krizi halkı her geçen gün endişeye sevk ediyor. Bu yüzden haftalardır yatıştırıcı konuşmalar yapan politikacıların panik moduna doğru yol aldıkları da görülmüyor değil. Alman Şansölye Olaf Scholz da bu tedirginlik ve endişeyi gidermek üzere yaz tatilini yarıda kesip Berlin’e döndü. Eşi Britta Ernst ile güney Almanya’da Alp'lerde yürüyüşe çıkmıştı. Berlin’e dönüp bir basın toplantısı yapan Şansölye, ‘Hiçbir vatandaş sorunlarıyla yalnız kalmayacak. Devlet "gerekeni, gerektiği sürece yapacak ‘ dedi.
* * * *
Şansölye, konuşmasının etkili olması için İngilizce bir alıntı da yaptı.. Halka "You’ll never walk alone‘ (Asla yalnız yürümeyeceksiniz) dedi. Bu Liverpool FC stadyumunda söylenen ve oradan yayılan dünyanın en ünlü futbol marşıydı… Marş şöyle  ‘Bir fırtınadan geçiyorsanız, başınızı dik tutun ve karanlıktan korkmayın.   Fırtına dindikten sonra, altın bir gökyüzü ve bir tarlakuşunun tatlı, gümüşi şarkısı. Yüreğindeki umutla yürümeye devam et, asla yalnız yürümeyeceksin‘
* * * *
Şansölye, zor günlerde yalnız bırakılmayacakları vaadiyle, vatandaşlara bir maddi destek kalkanı hazırlandığını söylüyor. Meslektaşım Prantl yazısının sonunda. ‘Modern refah devleti insanları sadece status negativus'tan, yani muhtaç yaşamdan kurtarmakla kalmaz, aynı zamanda status positivus'a sahip olmalarını sağlar - onları vatandaş konumuna getirir. Yoksulluk kader değildir, yalnızca durgunluk ve felaketlerin sonucu da değildir‘ diye yazıyordu. Almanya’da yaşananlar böyle…

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Halit Çelikbudak Arşivi