Enflasyon en büyük halk düşmanıdır

Ülke gerçekten açık hava tımarhanesine döndü. İktidar ayrı, yandaş kurumları ayrı, bakanları ayrı millete ayar veriyor. Bunu adına da bizler "Demokrasi" diyoruz. Ayıp oluyor Yapmayın Dünyaya rezil olmayı geçtim sizde bayağı komik oluyorsunuz. Şunu öncelikle anımsatayım. Devlet ile hükümet aynı şey değildir. Güçlü olmakla haklı olmak aynı şey değildir. Kanunlar herkes için geçerlidir. Bir siyasi parti için hak olan, diğer partiler için de hak; biri için suç olan, diğerleri için de suçtur. Bugün suçu elinizdeki erk ile başkalarına yıkabilir onları yakabilirsiniz. Lütfen bunu yapmayın. Ulu öndeer Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün bir sözünü anımsatayım kulaklara küpe olsun Dostlar. “Vatana ihanetin nedeni olmaz; er ya da geç bedeli olur.” bu kadar nettir. Ha bir de bunu yapıyorlar Fütursuzca, elindeki gücün sınrsız olduğunu sanarak ona buna bulaşıyorlar. Bakın sevdiğim bir türküdür. "Aşağıdan yukarıdan yolun sonu görünüyor. Dostlar birde bunlara ek olarak söylemek gerek ki. Bu ülkede muhalif olmak çok zor. Eşit ve birinci sınıf vatandaşlık, Ceberut değil hizmetkar devlet, Diye yola çıkmıştı AKP. Ve 20 yıl sonra büyük demokratların değil, küçük otokratların ülkesi oldu Türkiye. Ha bir de bunlşarın ençok dillendirdikleri şey varya "Din Elden Gidiyor" dedikleri din değildir; Din Elde Olmaz, Gönülde Olur Elden Giden Ranttır, Paradır, Koltuktur.Hani birara demişlerdi ya "İstanbul düşerse Mekke düşer" aynı terane dostlar!
 

Mutfakta tencere kaynatmak ateş pahası
Mutfaklarda tencereyi kaynatmak, yüzde 236 pahalandı. Tencerenin içini doldurmak bir dert. Tencerenin altını yakmak ayrı bir dert. Tencereler dolmuyor, tencereler boş kalıyor.AKP nin besleyip büyüttüğü, milletin alın terine, emeğine, cebine musallat olan, bu enflasyon canavarına milletimiz daha ne kadar sabredecek? Şu anda “Ekonomi berbat durumda, Eğitim berbat durumda, 90 milyon oturup kafa kafaya verip ortak akıl ile çözelim problemlerimizi. Ülkenin zengin olduğunu görmeden ölmeyelim. Kişi başına düşen gelirimiz 30-50 Bin dolar olsun. Türkiye zengin olsun. Allah aşkına görmeden ölmeyelim. Bugün AKP iktidarının Türkiye için düşüncesi yaptıklarına bakarak diyebilirim ki ülke “Ya Benimsin Ya Kara Toprağın” Diyen Bir Zihniyetin elinde tehlikeli sıularda seyretmektedir. Bundan birkaç yıl önce “Ekonominin sorumlusu benim, ben” diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, şimdi sebebi olduğu kriz ülkemizi öksüz ve yetim bıraktı. Yaşadığımız enflasyonun da, ekonomik krizin de nesebi sahihtir. ‘Faiz sebep, enflasyon netice’ diyen AKP ekonomi yönetimidir. Bugün yaşadığımız enflasyonun bugün yaşadığımız işsizliğin, ülkemizin sefalet endeksinde dünya şampiyonu olmasının, anası da, babası da AKP'dir.
 

Enflasyonu azdırıp milletin üzerine saldılar
Enflasyon en büyük halk düşmanıdır. Milletin alın terini, emeğini, satın alma gücünü fare gibi kemirir. Cepte ne var, ne yok, bir yankesici gibi hissettirmeden çekip alır. AKP iktidarı bile isteye bu sinsi halk düşmanını besledi, büyüttü. Ve bu canavarı milletimizin üzerine saldı. Ucube Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi dört yıl önce hayata geçtiğinde; bu ülkede enflasyon yüzde 15’ti. Şimdi yüzde 79. Dört yıl önce gıda enflasyonu yüzde 19’du. Bugün gıda enflasyonu oldu yüzde 94. Hayat pahalılığı dört yılda, beşe katlandı. O da TÜİK’in makyajlı rakamlarıyla. TÜİK’in makyajlı rakamlarıyla son dört yılda, sebze yüzde 141, meyve yüzde 178, yumurta yüzde 181, ekmek yüzde 218, et yüzde 222, peynir yüzde 257, makarna yüzde 330, süt yüzde 349 zam gördü. Dört yıl önce bugünlerde, 12 kilogramlık ev tüpü 92 lira 50 kuruş idi. Bugün 311 lira. Erdoğan’ın müellifi olduğu saray rejimi, dört yıl önce iş başı yaptığında, ülkemizde benzinin litresi 6 lira 29 kuruştu. Bugün oldu 22 lira 84 kuruş. Dört yıl önce bir arabanın 55 litrelik benzin deposu, 346 liraya doluyordu. Bugün 1256 liraya doluyor. Artık kontağı çevirirken, vatandaşlarımızın elleri titriyor. Sonra çıkıp kontağı kapattırmadık diyorlar. Erdoğan’ın elinde şaha kalkan bu akaryakıt masrafına, milletimiz daha ne kadar sabredecek? Yine dört yıl önce mazotun litresi 5 lira 75 kuruştu. Şimdi 25 lira 54 kuruş. 120 litrelik traktör deposu, 690 liraya doluyordu. Bugün 3 bin 65 liraya doluyor. Dört yıl önce; ÜRE gübrenin kilosu 2 lira 20 kuruştu. Bugün 13 lira 20 kuruş. DAP gübrenin kilosu 3 lira 20 kuruştu. Bugün 16 lira 10 kuruş. Çiftçilerimiz, üreticilerimiz, Erdoğan yönetiminde arşa çıkan bu girdi maliyetlerine, daha ne kadar sabredecek?
 

Sabredin demek iflasın ilanıdır
20 yıldır iş başında olan bir hükümet, bugün vatandaşlarına çıkıp, “Sabredin” diyebiliyorsa, o hükümete sadece metal yorgunu denmez. Aynı zamanda, o hükümetin beyin ölümü de gerçekleşmiştir. 20 yıl hem devletlerin, hem de insanların hayatında oldukça uzun bir zamandır. Verilen sözlerin, vaatlerin yerine getirilmesi için, haydi, haydi yetecek bir süredir. Ama 20 yılın sonunda, sözlerini tutmayan, millete zulmeden bir hükümet, hala sıkılmadan çıkıp milletten sabır istiyorsa bu, siyasi aczin ve iflasın ilanıdır. Milletimiz, kendisine zulmedenlere sabretmez. Zulme karşı durmayıp, sessizce sabretmenin, zulme rıza göstermek olduğunu, zulme rıza gösterenin de, zulme ortak olduğunu bilir. Milletimiz kendisine zulmedenleri de çok iyi tanır. Hazreti Ali; “Dürüst insana iftira atmak, gökten ağırdır. Hak, yeryüzünden geniştir. Kanaatkârın kalbi, denizden zengindir. Münafığın kalbi, taştan katıdır. Zalim idareci, ateşten sıcaktır. Sabretmek, zehirden acıdır” demiş. Ülkeyi 20 yıldır yönetenlere sormak lazım. Bu millet ateşten daha sıcak zulmünüze, daha ne kadar sabredecek?
 

Verdikleri sözleri tutmadılar
2011 seçimlerinden hemen önce, “Türkiye 2023’te, dünyada ilk 10 ekonomi arasına girecek” diye, millete söz veren kim? Bu vaadi devletin kalkınma planına yazdırıp, Meclis’te onaylatan, sonra da Devlet Planlama Teşkilatı’nı kapatan kim? Tabii ki AKP . Ama 2023’e bir yıl kala, bıraktık ilk 10’u, Türkiye’yi en büyük 20 ekonomi liginden düşüren kim? O da AKP . Güzel ülkemizi, 1990’dan beri içinde olduğu, dünyanın en büyük 20 ekonomisi arasından, 23. sıraya düşürdüler. Millete verdiği sözü tutmayan, taahhüdünü yerine getirmeyen kim? Tabi ki AKP ve Erdoğan. Bugün Türkiye’nin küresel kredi notu, Brezilya’nın, Meksika’nın, Güney Afrika’nın bile çok gerisindeyse, artık adımız, Papua Yeni Gine, Ruanda, Kenya, Kamerun, Bolivya, Kosta Rika’yla beraber anılıyorsa, bunun sorumlusu kim? Elbette AKP.

Çözüm yok sorun çok
Çözüm üretemiyorlar. Kur-faiz-enflasyon şeytan üçgeninden şikâyet edeceksiniz, sonra ülkeyi kalkıp yanlış politikalarınızla bu üçgene hapsedeceksiniz, milletin derdine derman olacak takatiniz kalmayınca da, CHP'nin ve Genel Başkanının projelerine sarılacaksınız. CHP lideri daha iktidara gelmeden, vaatlerini hayata geçiren bir lider olarak, dünya siyaset tarihine geçecek. Bakın “Emekliye iki ikramiye” dedi, önce, “Olmaz, kaynak yok” dediler. Sonra tıpış tıpış yaptılar. “3600 ek gösterge” dedi, önce direndiler sonra yarım yamalak yaptılar. “Elektrikte TRT payı kalkmalı” dedi, yine önce itiraz ettiler, ondan sonra yaptılar. “Elektrikte kademeli tarife gelmeli” dedi, olmaz dediler; eksik gedik yaptılar. “Gıdada KDV’yi sıfırlayın” dedi, sıfırlamadılarsa da temel gıdada yüzde 1’e indirdiler. “Asgari ücreti yıl ortasında artırın” dedi, önce yasa falan diye bir şeyler gevelediler, sonra eksik de olsa yaptılar. CHP lideri gençlere, “KYK borçlarının faizini ödemeyin, biz gelince bu faizleri sileceğiz” dedi. Beylerin paçası tutuştu. Apar topar yaptılar
 

Faize devlet kefil oldu!
Yine Cumhuriyet tarihimizde ilk kez, özel bankaların ödeyeceği faize, Devlet Hazinesini kefil yapan kim? AKP dir. Erdoğan “Devletin kasasından bir kuruş çıkmayacak” dedikten sonra, daha yılın ilk altı ayında, Kur Korumalı Mevduat dedikleri, ucube uygulama için, bütçeden, yani milletimizin kesesinden, 37 milyar lira ödeyen kim? Erdoğan ve onun Hükümeti… AKP, seçime kadar Kur Korumalı Mevduatla idare etmeyi, sonra da bu ateşten topu, bizim kucağımıza bırakmayı düşünüyor. Bu, korkunç bir sorumsuzluk. 85 milyonluk koskoca ülke, “Ya benimsin, ya kara toprağın” diyen bir zihniyetin elinde…
 

8.4 milon eve "küçük kıyameti" yaşattılar
Erdoğan daha önce: “Para, tıpkı bayrak gibi, tıpkı milli marş gibi, bir ülkenin gücünü, itibarını, bağımsızlığını simgeler. Paranın itibarı, milletin itibarıdır” diyordu. Erdoğan Hükümeti kurulurken dolar 4 lira 73 kuruştu. Bugün dolar 17 lira 80 kuruş. Türk Lirası son dört yılda, dolar karşısında yüzde 75 değer kaybetti. AKP'nin elinde milli paramız pul oldu. Milletimiz, milli parasının itibarını, yerlere düşüren iktidara daha ne kadar sabredecek? İşsizlik, küçük bir kıyamettir. Evde huzur bırakmaz. Yüzlerde gülümseme bırakmaz. Kalplerdeki gelecek kaygısı, gözlere taşınır. Karamsarlık kapkara olup, işsizlerin yüzlerine siner. Bu ejimin hayata geçtiği, 2018 Temmuz’undan bu yana, ülkemizdeki işsizlerin sayısı, 2 milyon 830 bin kişi arttı. 8 milyon 387 bin kişiye çıktı. Bugün bu ülkede, 8 milyon 387 bin evde, küçük kıyamet yaşanıyor.
 

İşsiz sayısı 15 şehrin nüfusuna eşit
Tunceli, Bayburt, Ardahan, Kilis, Gümüşhane, Artvin, Çankırı, Bartın, Iğdır, Sinop, Bilecik, Erzincan, Kırşehir, Karabük, Karaman… Ülkemizdeki işsizlerimizin sayısı, sadece son dört yılda, bu saydığım 15 şehrimizin toplam nüfusu kadar artmış. Peki, bunun sorumlusu kim? Erdoğan… Milletimiz, Erdoğan’ın sebebi olduğu, bu işsizlik kıyametine daha ne kadar sabredecek?
Sabır mücadele etmektir. Hz. Ömer’in dediği gibi, “Sabır, boyun eğmek değil, mücadele etmektir.” Bugün kendileri saraylarda yaşarken, milletimizi ekmek kuyruklarına sokanlar kim? Saraylarında kornişona sarılı dana rozbifleri, zencefilli somonlu suşileri, efuliler, smoothieler eşliğinde gövdeye indirenler kim? Bunları sindirmek içinde manda yoğurtlu, kestane ballı karışımları yatmadan önce götürenler kim? Sonra da iş vatandaşlarımıza gelince, “Aç kalmak sünnettir” diyerek, milletle alay edenler kim? Elbette AKP iktidaru ve yandşları. Artık gün, sabretme günü değildir. Bu kifayetsizlerin hiç vakit kaybetmeden, milletin önüne sandığı getirmesi için mücadele günüdür.
Erdoğan faiz lobilerinden sabır istiyor mu? Hayır! Sadece bu yılın ilk altı ayında bütçeden; faiz lobilerine 135 milyar lira aktardı. Peki yandaş müteahhitlerinden sabır istiyor mu? O da Hayır! Yine bu yılın ilk yarısında, Dolar-Avro garantili rant projeleri için, yani geçmediğimiz köprüler için, geçmediğimiz tüneller için, yollar için yandaş müteahhitlerine yaklaşık 10 milyar lira aktardı. Yandaşa, faiz lobilerine gelince şapır, şupur. Millete gelince yarabbi şükür.
 

20 yıl sırtında taşıdı
Bu aziz millet, AKP ve şürekâsına 20 yıl sabretti. Yetki istediler, verdi. “Vergi vereceksin” dediler, verdi. Koskoca bir ülke, koskoca bir millet bunları sırtında taşıdı. Onlar ne yaptı? Milletimizi unuttu. Milletimizin sesine kulaklarını tıkadı. Millet, bunların sebep oldukları buhranda inim inim inlerken, önce çıktılar dediler ki hep bir ağızdan, “Kriz falan yok, hepsi manipülasyon”. Enflasyon, makyajlı TÜİK rakamlarıyla bile, üç haneye koştu, “Ülkemizde enflasyon yok, hayat pahalılığı var” diye, sıkılmadan milletle eğlendiler. Millet pazar tezgâhlarındaki, market raflarındaki fiyat etiketlerini gösterdiğinde, bazı AK Partili vekiller, “Meyveyi, sebzeyi yaz gelince mevsiminde yiyin” diyerek, ya da meyveyi sebzeyi kendiniz üretin diyerek millete sabır telkin ettiler. Erdoğan da; “Yaz gelip mahsuller ortaya çıktıkça, gıda ürünlerinin fiyatı düşer. Bu yıl bolluk, bereket yılı” dedi. Yaz geldi geçiyor. Esnaf, “Bilecik domatesi, Bilecik’te 15 lira” diye, tezgâhına pankart asıp, fahiş fiyatları protesto ediyor. Ülkenin ocağına incir ağacı diktiler. Dünya incir üretiminde birinci olan ülkemizin marketlerinde, artık incirin yanına yaklaşılamıyor.
 

Milletin sabrı taştı
Milletin sabır taşı çoktan çatladı. Milletin sabır taşını çatlatanlar, şimdilerde enflasyonu da, krizi de kabul etmeye başladılar. Ama bu sefer de enflasyonun, krizin sorumluluğunu üstlenmeyip, sebebi oldukları krizi öksüz, yetim bırakmaya kalkıyorlar. Daha bu hafta sonu Kayseri’de Cumhurbaşkanı Erdoğan; enflasyonun sorumlusu, “Küresel dalgalanma” dedi. “Bölgesel gerilimler” dedi. “İçimizdeki tamahkârlar” dedi. Ama kendilerinin sorumluluğundan hiç bahsetmedi. Oysa daha birkaç yıl önce, meydanlarda, “Ekonominin sorumlusu benim, ben” diye bağıran kimdi? Erdoğan’dı… Hiç kimse kusura bakmasın. Yaşadığımız enflasyonun da, ekonomik krizin de nesebi sahihtir. “Faiz sebep, enflasyon netice” diyen, “Ekonominin sorumlusu benim, ben” diye bağıran, Erdoğan’dır. Bugün yaşadığımız enflasyonun bugün yaşadığımız işsizliğin, ülkemizin sefalet endeksinde dünya şampiyonu olmasının, anası da, babası da Erdoğan’dır. Ve değişmeyen bir kuraldır: Sorunların sebebi olanlar, sorunların çözümü olamaz. Olamıyorlar da.

SON SÖZÜM; Seni yöneten zenginleşiyorsa çıkardığı yasalara iyi bak ; O yasalar seni korumak için değil ,kendini senden korumak içindir...! MelcolmX . Ve Ulu önderimizin sözüyle noktalayalım "Hükümetini ayakta tutmak için dini kullanmaya gerek duyanlar zayıf yöneticilerdir. Âdetâ halkı bir kapana kıstırırlar. Benim halkım demokrasi ilkelerini, gerçeğin emirlerini ve bilimin öğretilerini öğrenecektir." Gazi Mustafa Kemal Atatürk
 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Oktay Apaydın Arşivi