Halit Çelikbudak

Halit Çelikbudak

Evrensel ödev ahlakı

Çünkü işini doğru yapması gerekenler düzgün yapmadığı için binlerce masum insan hayatını kaybetti, binlercesi yaralandı. Binlerce insan artık sevdikleri olmadan yaşamak zorunda kaldı. Bunun bir acısı, bir yükü var, bunu anlatmaya kelimeler kifayetsiz kalıyor çoğu zaman.
* * * *
Detaylara girmeye gerek yok, işlerini düzgün yapmayanların kim/kimler olduğunu bilmeyen yok. Bazıları için para hırsının, aç gözlülüğün, ticari ahlaksızlığın atbaşı gittiği belli. Onlar için bildik erdemler değer kaybına uğramış. Bunların mazereti olmaz. Felsefe ile ilgisi olanlar bilir. Alman felsefesinin kurucu isimlerinden filozof Immanuel Kant,  evrensel bir ödev ahlakının varlığını savunur. Kant bu düşüncesiyle, insanların kurallara her şartta uymalarını öngörür.
* * * *
Kant derki. ‘Örneğin, trafik polisinin olduğu bir yerde, kırmızı ışık yanınca duran araba sürücüsü, trafik polisi olmadığı zaman da hatta gecenin ortasında, etrafta hiç kimse yokken bile ödev ahlakının gereği olarak kırmızı ışıkta durabilmelidir. Bu, ahlaki davranışın temel şartıdır‘ der. Kant, bunları 1785’te yani 238 yıl önce ‚Ahlak Metafiziğinin Temellendirilmesi‘ isimli kitabında yazmış.
* * * *
Kant’a göre, ödev ahlakı insana bizzat kendisi tarafından, kendi vicdanı tarafından verilir. Türkiye bir deprem kuşağında… İnşaat yasaları, yönetmelikleri, denetim kuralları ona göre hazırlanmış. Öyleyse bu kadar çok binanın yıkılması, masum insanlara mezar olması nasıl açıklanacak. İşte Kant’ın işaret ettiği ödev ahlakı olmayınca dünyanın en sıkı yasası da yapılsa, yönetmelikler de hazırlansa sanki fayda sağlamıyor.
* * * *
Dünyanın en büyük depremlerinden 1939 Erzincan depreminin yanı sıra 1983 ve 1992 depremlerine rağmen kentte ayakta kalan tek bina 80 yıllık  Erzincan tren garı, iki santimetrelik hasarla yeni depremlere adeta meydan okuyor. Projesi Alman mühendislere ait olan bina 1938'de Türk işçileri tarafından inşa edilmiş. 80 yıl önce bugünkü yönetmelikler mi vardı.  Örnekleri çoğaltmak mümkün.
* * * *
Ekranlarda profesörler ellerinde yıkılan apartmanlardan alınan beton örnekleriyle anlatıyorlar. ‘Binanın yıkılmasına değil de bu kadar yıl ayakta kalmasına şaşmak lazım‘ diyorlar. Kant’ın işaret ettiği ödev ahlakı olmayınca olmuyor. Yapıları ahlaklı bir biçimde denetleyebilmek, inşaatlarda doğru ve sağlam malzeme kullanmak için bu ödev ahlakının içselleştirilmesi gerekiyor.
* * * *
Depremden bu yana vicdanımız başka bir konuyu konuşmayı pek kaldırmıyor. Bunu deprem kurbanlarına ve mağdurlarına bir saygısızlık olarak da görüyoruz. Ancak ülke olarak depremin muhasebesini bir an önce yapıp mağdurlara planlı ve sağlıklı destek sağlamak, yaralarının nasıl sarılacağına da kafa yormak gerekiyor. Milyonlarca depremzedeyi bir an önce yeni evlerine, işlerine kavuşmalarını sağlamak gerekiyor. Yerle bir olan altyapının yeniden inşa edilmesi gerekiyor.
* * * *

Türkiye‘nin sırtında şimdi çok ağır ekonomik bir yük de var. Depremden etkilenen 11 ilin GSYH içindeki payı yüzde 9,8 seviyesinde… Örneğin Kahramanmaraş’ın Türkiye iplik üretiminin yüzde 36'sını tek başına gerçekleştirdiği biliniyor. Fransız yazar Albert Camus ünlü eseri Veba’da şöyle diyor…  ‘Felaket gerçekdışıdır, geçip gidecek kötü bir rüyadır denir. Ancak geçip gitmez, kötü rüyalar arasında insanlar geçip gider.‘ Felaketlerin eninde sonunda geçip gidecek kötü bir rüya olmadığı bir çağda yaşadığımızı unutmayalım. 

de

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Halit Çelikbudak Arşivi