Halit Çelikbudak

Halit Çelikbudak

Değişim kolay olmayacak

Günlerdir, hatta haftalardır ‘Değişim‘ deyince hemen herkesin aklına Türkiye’de Cumhuriyet Halk Partisi’ndeki değişim talebi geliyor sanırım. Cumhuriyet Halk Partisi’ndeki hararetli değişim tartışmalarının daha uzunca bir süre devam edeceği de anlaşılıyor. Bırakalım o tartışmalar devam etsin, ben başka bir değişimden bahsetmek istiyorum. Dünyadaki ‘demokrafik değişim‘den.

* * * *

Yaşadığım Almanya’dan başlayalım. Yapılan bir araştırmaya göre, Almanya'da 2060'a kadar çalışan nüfusun yüzde 11,7 oranında azalması bekleniyor. Nüfusun yaşlanması bu düşüşe neden olarak gösteriliyor. Araştırmaya göre, sadece 2035‘e kadar iş gücü piyasasında yer alacakların sayısının 1 milyon 800 bin civarında azalarak 43 milyon 900 bine düşeceği tahmin ediliyor. İş gücü arzında uzun vadede istikrarın sağlanması için doğum oranının artması gerektiği söyleniyor.

* * * *

Pazar sabahları genelde The New York Times gazetesinin hafta sonu nüshasını okurum. Gazete, ‘Dünyanın demografisi çoktan değişti. Avrupa küçülüyor. Çin, çok daha genç bir ülke olan Hindistan'ın bu yıl dünyanın en kalabalık ülkesi olarak onu geride bırakmasıyla küçülüyor. Ama şu ana kadar gördüklerimiz sadece başlangıç. Değişim kolay olmayacak‘ diyor.

* * * *

Gazetedeki analize göre, tahminler güvenilir ve kesin: 2050 yılına kadar, Doğu Asya ve Avrupa'nın bazı bölgelerinde 65 yaş ve üstü insanlar nüfusun yaklaşık yüzde 40'ını oluşturacak. Olağanüstü sayıda emekli, onları desteklemek için azalan sayıda çalışma çağındaki insana bağımlı olacak. Sonuçta bugün zengin addedilen pek çok ülkenin -emeklilik maaşları, emeklilik yaşı veya katı göçmenlik politikaları gibi- kanıksadığı şeylerin sürdürülebilir olması için gözden geçirmesi gerekecek.

* * * *

Ama gözden geçirmek söylendiği/yazıldığı kadar kolay değil. Emeklilik yaşının 62'den 64'e yükseltilmesini protesto için Fransa'da milyonlar sokaklara döküldü. 2050’de Avrupa’da çalışma çağındaki 10 yetişken için 8 yaşlı olacak. Asya’da da keza öyle. Örneğin Güney Kore'de çalışma çağındaki her dört yetişkine karşılık 65 yaşında veya daha büyük üç yetişkin olacak. Japonya'da çalışma çağındaki her iki yetişkin için, şu anda 65 yaş ve üstü en az bir kişi varmış.

* * * *

Demografik konularda metodoloji şöyle; Nüfus bilimcilerce yaygın kullanılan bir yaş grubu olan 15 ile 64 yaş arasındaki kişilerin toplam nüfusun en az yüzde 65'ini olması durumunda, ülkeler ‘büyük çalışma çağındaki nüfusa sahip‘ olarak sınıflandırılıyor. Nüfusun en az dörtte birinin 15 yaşın altında olduğu, nüfusun yüzde 65'inden daha azının çalışma çağında olduğu ülkeler, ‘büyük bir genç nüfusa sahip‘ olarak kategorize ediliyor.

* * * *

En kötümser kategoride ise 65 yaş ve üstü kişilerin nüfusun dörtte birinden fazlasını oluşturması durumunda, ülkeler ‘büyük yaşlı nüfusa sahip olarak‘ niteleniyor. Türkiye şimdilik ‘büyük çalışma çağındaki nüfusa sahip‘ bir ülke. Bu önemli bir avantaj. Bu avantaja bilimsel dilde ‘demokrafik temettü/avantaj’ deniyor. Ancak bu konuda da iki açıdan dikkatli, temkinli olmak gerektiğini söylüyor uzmanlar. Çünkü ‘iş gücüne girenler için istihdam imkanı yoksa o zaman demografik temettü/avantajı da yok‘ diyorlar.

* * * *

Ayrıca, Türkiye’de doğurganlık hızı, 2001 yılında 2,38 çocuk iken 2022 yılında 1,62 çocuk olarak gerçekleşmiş. Yani, bir kadının doğurgan olduğu dönem boyunca doğurabileceği ortalama çocuk sayısı 2022 yılında 1,62 olmuş. Bu durum, doğurganlığın nüfusun yenilenme düzeyi olan 2,10'un altında kaldığını gösteriyor. Dolayısıyla 15-64 yaş arası nüfusun toplam nüfusa oranı giderek azalmakta, yani ülke yaşlanmakta.

* * * *

Uzmanlar "Dünyada bütün bu demokrafik değişiklikler kimseyi şaşırtmamalı. Ama varlar, bu bilinmeyen bir şey değil ama asıl sorun politik olarak harekete geçmek çok zor‘ diyorlar. ‘Çünkü yaşlı nüfusun çok yüksek paylara sahip olunması durumunda yaşlılıkta bir tür yeterli mali destek sağlamak için hangi emeklilik modeline ihtiyaç duyulduğu çözmek politikacılar için kolay değil‘ diye ekliyorlar.

* * * *

Soruyu şöyle soralım. Büyük Bir Demografik Değişim Dünyayı Nasıl Yeniden Şekillendirecek? Bence cevabı kolay değil. Değişimin pek de kolay olamayacağı da anlaşılıyor. Geçtiğimiz günlerde ölen Çek asıllı Fransız yazar Milan Kundera’nın ‘Roman Sanatı‘ adlı kitabında şöyle der. ‘Büyük resmi değil, küçük resimdeki büyük resmi göster.‘ Demokrafik değişimin içindeki büyük resim nasıl olacak acaba.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Halit Çelikbudak Arşivi