İlahi Deliler

Delilik şüphesiz aptallıktan daha     iyidir, delilik var olmuş bir zekanın yok oluşudur. Aptallık ise var olmamış bir zekanın var olmamaya devam edişidir!
Deli, bir başkadır. Hep bir başka, hep bir farklı, yabancı, dışarlıklı olarak görülmüştür. “Sapmış”tır, “kaçık”tır, “kafayı yemiş”tir. Deli, genel olarak günlük, sıradan yaşam içinde bir öteki olarak görülür. Belki de bir ebedi ötekidir, deli.
"Hayattan ancak deliler zevk alır" 
Delilik yolu ne denli geniş ne denli uzundur. Tıbbın ruhsal bozukluklarından yola çıkarsak yolda bilgeye, veliye, erene, ermişe, şifacıya, bilimde ve sanatta dâhiye, kâhine, peygambere, âşığa rastlayabiliriz. Delidir, bizden değildir; bir tuhaftır. 
Delilik yoluna getirilmiş, orada yürümeye zorlanmış deliler vardır. 
İdeoloji yoğun toplumlarda, baskın görüşe karşı çıktığınızda deli olarak görebiliyorsunuz. Deli bir başkası olduğundan, düzenin istendiği biçimde yürümesi için yalıtılması gerekiyor. Düzen, kendini delilerden         korumak istiyor. 
Delilerle birlikte yaşadığımız bir ortak dünya varmışçasına bu ortak dünyada onlarla aramızda iki uzaklığın olduğundan söz edebiliriz. İlki anlam uzaklığıdır. Sıradan, olağan, “normal”, yaşama uyum sağlamış, diğer insanlarla büyük ölçüde anlam dünyasını paylaşan, bu dünyaya “bizim dünyamız” diyebilen insanlarla deli arasında büyük bir anlam uzaklığı vardır. Kendi anlam dünyası, yaşamı algılayışı, yorumlayışı, değerlendirişini yaşadığı dünya, ortak dünyadan oldukça uzaktır.
İnsanlar üç sınıftır. Deli, yarı deli ve akıllı. Deliye gelince, sana ondan bir zarar gelmez, yarı deliye gelince o seni yorar, akıllıya gelince o sana yük olmaz.
Yaşanan düz, olağan hayatla uzun anlam ve dünya uzaklığı olan herkese “deli” denmiyor! Ama deliler bu uzaklık içinde yaşayanlardır. 
Gidip de ortak dünyaya geri dönen deliler, uzaklığı zaman zaman kapatırlar, ortak dünyada işlerini görürler. 
Kendi anlam ve varoluş dünyalarına gidip de dönmeyenler olabilir: Tıp, onlara “hasta” gözüyle bakar. O dünyalardan, bu dünyaya haber gelmez olur. Gitmiş ve dönmemişlerle iletişim, onların dünyalardaki dili bu dünyanın diline çevirmekle olur. Bunun için bir antropolog gibi o dünyada yaşayanların yaşam biçimini anlama, algılama, anlama kalıplarını bilmemiz gerekir. Bunu başarabilenlere delilik ülkesi seyyahları diyebiliriz. Bu seyyahlar da deliler kadar mübarek insanlar olabilirler.
Bu arada “deli numarası” yapan açıkgözlere hiç saygımız olmadığını da belirtmemiz gerekir. 
Yaratıcı dahiyane bir fikrin altını çizen en önemli süreç, normalde önemsenmeyecek yada dikkatten kaçabilecek şeylere dikkatini verme eğilimidir. 
Deli bizim daracık dünyalarımızın dışında yaşadığı için, bize dünya ve anlam olanağı sunan bir yolcudur. 
Deliden öğrenmeyi bilmeyene akıllı demek en büyük deliliktir.
Delilerin nasıl dünyalara gittiklerine bakarak biz burada kalanlar tarafından değerlendirilmesi söz konusudur. Kimi dünyalara geçmişte yapıldığı gibi, ilâhi dünyalar diyebiliriz. Platon Phaedros diyalogunda dört ayrı ilâhi delilikten söz ediyor. 
Hak edilmiş delilik diye bir delilikten söz edebiliriz. Burada haklı olarak bir pâye, bir makam, bir statü olduğu sanısı uyanabilir. Söz konusu delilik tanrısal delilik ise; evet öyledir. Burada Tanrısal ya da ilahi delilik yerine kimi yazılış çağrışımları ve yanlış anlamaları önlemek için öte delilik sözünü kullanabiliriz. Öte delilik hak edilmesi gereken bir deliliktir.
Dünyada kendini kanıtlamış bilgelerin delilik ile ilgili söylediklerini bakalım isterseniz:
l"Hepimiz deli doğarız. Bazılarımız deli kalırız."  Samuel Beckett
l"Gerçek bilgelik deliliktir. Kendini bilge kabul etmek ise gerçek deliliktir."Erasmus
l"Delilik aynı şeyi tekrar tekrar yapıp, farklı sonuçlar beklemektir." Einstein 
l''Delilik tek tek insanlarda pek seyrektir. Ama gruplarda, partilerde, halk arasında ve çağlarda kural olarak bulunur.''  Friedrich Wilhelm Nietzsche 
l"Kim bilmez ki delilik, özgür bir zihin ve görülmedik bir erdemin ortaya attıklarıyla yakın kapı komşusudur." Montaigne
l"Bazen gezegenimiz acaba evrenin tımarhanesi mi diye düşünmeden edemiyorum."  Goethe
l"Deha ile delilik arasında incecik bir çizgi vardır. Ben bu çizgiyi sildim." Oscar Levant
l"Delirmek bazen gerçekliğe verilebilecek en uygun tepkidir." - Philip K. Dick
l"İnsanın doğasında akıllılıktan ziyade delilik vardır" (Bacon) 
l"Delilik sandığınız şeyin sadece duyuların keskinleşmesi olduğunu söylememiş miydim ben size?" (Edgar Allan Poe)  
l"Delilik sandığınız şeyin sadece duyuların keskinleşmesi olduğunu söylememiş miydim ben size?" (Edgar Allan Poe) 
Bu kadar laftan sonra yaşanmış gerçek bir hikaye iyi gelir…
Olay gerçektir. Elazığ'da geçer.

1960’lı yıllar! Elazığ akıl hastanesinden personelin bir ihmali sonucu bütün deliler kaçar, Elazığ’ın cadde ve sokaklarına dağılırlar. Toplam 423 deli kaçmıştır. 
Mülki makamlar panikler, Başhekime koşup; “Doktor bey ne yapalım” diye sorarlar. O zamanın ünlü doktoru Mutemet Bey hastanenin başhekimidir. Mutemet Bey; “Bana bir düdük verin ve arkama yapışarak gelin” der. 
Doktor önde birkaç personeli arkasında kara trencilik oynayarak bütün Elazığ’ı “çuf çuf” nidalarıyla dolaşırlar. Başhekimin tahmini tutmuştur, bütün deliler bu kuyruğa girer vagon olurlar. Lokomotif, yani başhekim Mutemet Bey yönünü hastaneye çevirince tüm kaçan deliler hastaneye geri dönmüş olurlar. 
Sorun çözüldüğü için hem mülki makamlar ve doktorlar, hem de trencilik oynayıp hastaneye döndükleri için de deliler hallerinden çok memnundur. Olayın en enteresan yanı akşam sayımında ortaya çıkar çünkü hastaneye trencilik oynayarak gelenlerin sayısı 612 kişidir. 
Sizce artık suskun delilik”lere kulak vermenin ve delilik algımızı güncellemenin zamanı gelmedi mi?
Vesselam…….

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Remzi Tanış Arşivi