Sanat için özgürlük

Sanat için özgürlük
İBB ve Çağdaş İstanbul Vakfı, 7 Aralık -3 Ocak tarihleri arasında, İstanbul’un adını sanatla tüm dünyaya duyurmayı amaçlayan “İstanbul the Lights” projesini basına tanıttı. Özgürlüğün, sanatçı için su ve oksijen kadar gerekli olduğunu vurgulayan İmamoğlu, “Sesi kısılan bir sanat, sanatçı ya da gözleri bağlanan, bir kalıba hapsedilen, yaratıcı olması kısıtlanan bir ortam, sanat adına bize istediğimiz atmosferi yaşatamaz" dedi

İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) ve Çağdaş İstanbul Vakfı – Contemporary Istanbul Faundation (CIF), sanatı ve sanatçıyı, yaklaşık 1 ay boyunca kentin sokaklarına, caddelerine, meydanlarına taşıyacak “İstanbul the Lights” projesini, telekonferans yöntemiyle düzenlenen basın toplantısıyla kamuoyuna tanıttı. Sanal toplantı, İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu ve CIF Yönetim Kurulu Başkanı Ali Güreli’nin katılımıyla gerçekleştirildi. Toplantının açılış konuşmasını yapan İmamoğlu, projenin kendisine sunulduğunda heyecan duyduğunu belirtti. İstanbul’un, sanatın simgesi olan kentlerden biri olduğunu kaydeden İmamoğlu, “Dünyanın önde gelen sanat merkezi olduğunu bildiğimiz ve bu hedefe hep beraber ulaşmak istediğimiz bu kente, böylesi bir etkinliğin çok yakıştığını hissettim” dedi.

İstanbul mesaj veriyor

İstanbul’un tarih boyunca, yakın coğrafyasına ve tüm dünyaya kuvvetli mesajlar verdiğinin altını çizen İmamoğlu, “İstanbul, birçok alanda dünyaya istikamet çizebilecek önemli bir kent. Kentin her anında, her ortamında çok değerli izler ortaya koyacağını hissettiğim bu çalışma hem sanatçısıyla hem estetik kurgusuyla hem de çok keyifli görselleriyle, bu alanda sıkı bir istikamete sebep olacaktır” diye konuştu. 50’nin üzerinde yerli sanatçının eserlerinin, yeni nesil uyarlamalarla kentin parklarına, meydanlarına ve bilgi ekranlarına apayrı güzellikler katacağını vurgulayan İmamoğlu, projeyle ilgili, “Arttırılmış gerçeklik tekniğiyle üretilmiş eserleri, mobil cihazlarla da deneyimlemiş olmak, aslında teknolojiyle iç içe bir kent vurgumuzu da destekleyecek bir sanatsal çalışma. Şehrimizde, 59 kamusal alanda ve 52 farklı şehir ekranında bu çalışmalar yer bulacaklar” bilgilerini paylaştı.

Beraber son vermeliyiz

"Pandemide, bir nevi hayatın donduğu bir ortamda, İstanbul’un sanatla dünyaya mesaj veriyor olmasının, bizim için tam da olmamız gereken noktanın bir karşılığı olduğunun altını çizmek isterim" diyen İmamoğlu, "Çünkü, sanatsal anlamda, bu zor koşullarda bile üreten bir kent olmak, bizim için çok kıymetli. Birçok etkinlik ve buluşma ertelendi. Hayatımızın bu dönemini, her yönüyle düşünüp, her yönüyle çıkarımlarımızın olması gerektiğini hissediyorum. Bu manada, sanata ve kültüre dair kayıplarımız da ciddi yer alıyor hayatımızda hem psikolojik hem de yaşamsal olarak. O anlamda bu karar önemliydi. Bu kadar durağan bir ortamda, birlikte bu yol haritasını çizmek ve yola çıkmak benim için önemliydi. Sanatta çok yol almayı hedefleyen bir yönetimiz. Çünkü, İstanbul’un gerçek kabiliyetinden uzak yıllar geçirdiğini düşünüyoruz. Bu anlamda, bu kuraklığa ve yoksunluğa hep beraber son vermeliyiz. Bir gerçek var: Sanat için büyük salonlar inşa edebilirsiniz, bazen çok ciddi maddi destekler sanatçılara verilebilir, hatta çok yüksek mevkilere de çıkartabilirsiniz bazı insanları; ama sanatın gerçek anlamadaki tılsımı ve ihtiyaçları olmadığı zaman, inanın bunların hiçbiri anlam ifade etmiyor" ifadelerini kulolandı.

Sanat için hayati bir kavram

Sanat için, özgürlük kavramının hayati bir anlamı olduğunun altını çizen İmamoğlu, “Özgürlük olmadığı zaman, sanatın ifade biçimi ve sanatçının varlığının devamı, gerçekten mümkün olmuyor. Sanat ve sanatçı için, su ve oksijen gibi bir şey. O manada, sanatçı, bir kişi ya da bir kesime bağlı bir şekilde dünyaya bakmak zorunda olan bir kişi değil. Tam aksine; çok özgürlük ister. Bir laf vardır; ‘Sanat, demokrasiyi sever’ diye. Bu sözü, çok seviyoruz ama bir adım daha ileri taşımak istiyoruz. ‘Sanat, demokrasisiz yaşayamaz’ diye bu sözü tamamlamak isterim. Sesi kısılan bir sanat, sanatçı ya da gözleri bağlanan ya da bir kalıba hapsedilen, yaratıcı olması kısıtlanan bir ortam, sanat adına bize istediğimiz atmosferi yaşatamaz. Sanatın gelişmesi için, İstanbul’un bu atmosferini değiştirmek ve özgürlük mecburiyetini bu kente hakim kılmak arzusundayız” dedi.

Farklılıklarımız

büyük zenginlik

Son dönemde dünyada yükselen bir ırkçılık atmosferi oluştuğu uyarısında bulunan İmamoğlu, şunları söyledi: "Sanat da bu anlamdaki tüm duyguları tam da tersine çevirecek; olumsuzlukları bazen toplumun yüzleşmesine fırsat tanıyacak, hatta buluşmalarına imkân tanıya ak muazzam bir birleştirici bir unsur. Bazen sanatçının iç dünyasını, bazen ortak hafızayı yansıtan eserlerde eminim herkes kendinden bir şeyler bulabiliyor; o sanatçının nereden, hangi ırktan, hangi toplumdan, hangi ülkeden olduğunun bir önemi olmaksızın. Belki bir renk, bir ifade, bir sembol, bir üslup bizi yakalıyor ve içine çekiyor. Aslında birbirimizden farkımızın olmadığını ve var olan farklılıklarımızın da en kuvvetli zenginlikler olduğunu çok kolay bir şekilde yaşayabiliyoruz. Ben, bu durgun, sokağa çıkılmayan anları olan, kısıtlamaların olduğu bu ortamda; tam da bu duyguları bize yansıtmasını istiyorum bu güzel ‘İstanbul the Lights’ etkinliğinin. Umuyorum; bu kıymetli sanatçılarımız, bu zor günlerde bize moral veren eserleri ile hem İstanbul'un meydanlarını, ekranlarının şenlendirecekler hem dünyaya mesajlar verecekler hem de bizim umutla geleceğe bakmamıza fırsat tanıyacaklar."

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.