Erol Sırrı Yolcu

Erol Sırrı Yolcu

“İşte, halka hayat veren gerçek musiki!”

Mustafa Kemal Atatürk Nazilli Kumaş Fabrikası’nda, işleyen makineleri incelerken yanındaki heyete bu cümleyi söyler.

Dönemin sloganı ise, “Dışarıdan aldıklarımızı şimdi kendimiz yapıyoruz” olur.

1915 istatistiklerine göre Osmanlı Devleti’nde 10 işçiden fazla işçi çalıştıran 282 işyeri bulunuyordu ve bunların 165-170 kadarı İstanbul ve çevresinde, 60’ı İzmir’de, geri kalanı Bursa, Manisa, İzmit ve Adana’daydı. Bu 282 sanayi kuruluşundan yüzde 85’i yabancıların, yüzde 15’i ise Türklerin elindeydi.

1923 yılında Bursa’da sadece 832 ipek işçisi vardı. Ülkenin 50 bin ton olan şeker ihtiyacının tamamı dışarıdan karşılanıyordu. Yılda 4 milyon kilo deri ithal ediliyor, sanayi işletmelerinin sadece yüzde 4,32’sinde motor kullanılıyordu.

Sanayileşmenin temelleri İzmir İktisat Kongresi’nde atıldı.

1’inci Lozan barış görüşmelerinin kesintiye uğradığı bir dönemde, Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluş yılından itibaren ekonomi alanında izleyeceği politikasının belirlenmesi amacıyla, 17 Şubat-4 Mart 1923 tarihleri arasında İzmir’de “Türkiye İktisat Kongresi” toplandı. Kongre’ye Türkiye’nin tarım, sanayi, ticaret ve işçi sınıfları arasından seçilmiş 1135 temsilci katıldı.

Kongrede şu kararlar alındı.

1. Sanayinin Korunması

2. Sanayinin Finansmanı

3. Sanayinin Özendirilmesi

4. Sanayicinin Eğitimi

Alınan kararlar doğrultusunda yapılan çalışmalar meyvelerini vermeye başladı.   Yoktan var olan Genç Cumhuriyet, 10 yılda fabrika sayısını 2,5, 15 yılda yaklaşık 6 kat artırır.

Sanayi istatistiklerine göre 1923 yılına kadar açılmış olan ülke genelindeki bütün fabrikaların sayısı 386 iken, 1923-1933 yılları arasında açılan ülke genelinde sayı bin 87’ye ulaşır.

1927 yılı genel istatistiklerine göre ise, Türkiye’de 65 bin 245 adet büyük, küçük, motorlu-motorsuz sanayi kurumu bulunuyordu 1934-1938 arasında ise açılan fabrikalarla ülke genelindeki fabrika sayısı iki bini geçti. Fabrika sayıları artarken işsiziz oranı da düşer. 1913 – 1927 yılları arasında işçi sayısı 16 kat artar.

1927 yılında 17 milyon değerinde olan mili sanayi imalatının toplamı, 1933’te 120 milyon liralık artışla 137 milyona ulaşır. Bu yükseliş, 1933-1938 arasında da artarak devam etti.

1913’te Osmanlı Devleti sınırları içindeki toplam sanayi işçisi sayısı 16 bin 975’ti. Tarih 1921 yılını gösterdiğinde, yapılan sanayi sayımında, bütün esnaf dükkânları da dâhil 33 bin 85 kuruluşta 76 bin 216 işçi olduğu tespit edildi. 1927’de Türkiye Cumhuriyeti’ndeki işçi sayısı artmış 256 bin 855 olmuştur.

Atatürk döneminde kurulan fabrikalar sayesinde, 1929-1938 yılları arasında ağır sanayi üretimi yüzde 152, toplam sanayi üretimi yüzde 80 arttı.

Kömürde yüzde 100, kromda yüzde 600, diğer madenlerde yüzde 200 yükselme yaşanırken, demir üretimi 0’dan 180 bin tona ulaşmış ve şeker üretimi 200 misli arttı.

1926’da başlayan şeker üretimi, 1927-1930 arasında 5 bin 162 tondan 95 bin 192 tona çıktı.

Tekstil sanayi, ülkenin tekstil ihtiyacının yüzde 80’ini karşılar duruma geldi. Tekstil ürünleri ithalatı 1927 yılında 51 milyon Türk lirasıyken, bu rakam 1939’da 11 milyon 900 bin Türk lirasına düştü.

1924-1929 arasında pamuk ürünleri üretimi 70 tondan, 3 bin 773 tona, yün 400 tondan 763 tona, ipek 2 tondan 31 tona ulaştı.

Yokluk içinde bunları başarmış ülkeyiz. Dış güçlere boyun eğmedikçe, onlara bağımlı kalmadıkça yine başarırız. İçerden ve dışardan yıkma gayreti içinde olanlar buna engel olamayacaklar.  

Daha da güçlü olmamızın reçetesini yıllar önce Atatürk şu sözlerinle vermiştir.

“Küçük esnafa ve büyük sanayi erbabına muhtaç oldukları kredileri kolayca ve ucuzca verecek bir teşekkül vücuda getirmek ve kredinin, normal şartlar altında, ucuzlatılmasına çalışmak da çok lâzımdır.”

Binlerce işsiz, bir o kadar üniversite mezunumuz var. Ancak gençler, “burada kendimi geliştiremeyeceğim. Bu imkânlarla bu ülkede yaşamak zor” diyerek yurt dışına gitmek istiyorlar.

Gençler için istihdam açılsın, düşük faizle kredi, tarıma ise destek verilsin. Yeni fabrikalar kurulsun. Gençlerimiz vatanında kalsın, bayrağımız altında hünerlerini göstersinler.

İmkân verildiğinde gençlerimizin neler yapabileceklerini biliyoruz. İşte o zaman saman da iğne de ithal etmez, düşman çatlatırız.

“Türk, Öğün, Çalış, Güven” diyen neslin evlatları olarak,

Atatürk gibi aynı musikiyi dinlemek istiyoruz. 

İstatistik Kaynaklar: *1923-1938 Döneminde Türkiye’nin Sanayi Politikası / Yrd. Doç. Dr. Yaşar Semiz * Güncel Meydan / Tarihçi-yazar Sinan Meydan

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Erol Sırrı Yolcu Arşivi