Erol Sırrı Yolcu

Erol Sırrı Yolcu

Kılıç ile kın, ok ile yay olmak!

Yalnız yaşamak bazen özenilir olur. Oysaki hayatta özenilecek çok daha özel ve de güzel şeyler vardır. Ancak insanoğlu hep olmadık şeylere özenir. Unutulmalıdır ki, yalnızlık sadece Allah’a mahsustur.

Birileri evlenmek için çaba sarf eder, evli olan çocuğu olsun diye çalmadık kapı bırakmaz. Çocuğu olanların bazıları da yitip giden evlatlarına hasretlik çeker.

İşsiz işim olsun ister, çalışan işsiz günlerini unutur, yurttaşa beylik taslar.

Çocuk okul ister bir şeyler öğreneyim ülkeme iyi vatandaş olayım. Diğeri en iyi okullarda okur. Kıymetini bilmez. Serseri olur, biter gider.

Bende sanki hiç tatmamış, yaşamamışım gibi âşık olmak isterim.

Ülkede enflasyon, işsizlik, hırsızlık, kavga, yoksulluk, yabancılar derdi varken, şımarıkça âşık olmak isterim.

Öyle şıp sevdi, her daldan bal toplayan arı olmak gibi değil. Onun adı zaten aşk olmaz. Öylesi de bana göre değildir.

"Aşk, bir ideale ulaşabilmek için ruhun kanatlanmasıdır."

Benim için aşk; uğruna yazılar, şiirler yazmak, saatlerce beklemek, gerekli gereksiz her dediğini dinlemek, sürprizler yaparak şaşırtmak, delilikler yaparak güldürmek, şımarmak, kahkaha atmaktır.

Âşık olunca, değişir bedenim, düşüncelerim. Gözlerim açılır. Herkesi sever, neşe dolarım. Enerjim tavan yapar. Yerimde duramam. Onunla ülkemin farklı şehirlerinde dolaşmak isterim. Özellikle Anıtkabir’i el ele gezmek. Çok da güzel olur.

Öyle başkaları gibi yemeden içmeden kesilmem. Aksine İştahım açılır.

Munzurlular, şakalar yaparım. Ararım, “Seni seviyorum” der kapatırım. Çat kapı karşısına çıkar. Şaşırtır, döner giderim.

O yokken, gezdiği yerlerde gezerim. Aldığı havayı teneffüs ederim. Ciğerlerime iyi gelir.

Bende kalan giysilerini koklarım. Özlediğim de onun aldığı hediyelerini giyer, ona sarılır gibi, okşarım.

Onları giydiğimde evsizleri, sokakta yatan körpecik çocukları, terkedilmiş yaşlıları, aşkına karşılık bulamayan divanelerini düşünürüm.

Yüzlerce haksız yere ölen insan, yetim, yoksul, işsiz yani Ülkem olurum.

Yanımda duruyor olsa bile telefonuma, aradı da duymadım mı diye defalarca kontrol ederim. Hâlbuki tetik deyim. Arayıp da duymama olasılığım asla olmaz. Yine de bakarım.

Mevsim kış olsa da, yağmur, kar yağsa da her mevsimin adı benim için AŞK’tır.

Âşık olduğumda, doğa yeniden canlanır. Kuşlar cıvıldaşır, ağaçlar gelinlik gibi süslenerek rengârenk yapraklarını açar.

Deniz en güzel mavisini gökten alır. Gök bulutları koynunda saklar. Bulutlar sevgiyle üstüme yağar. Sırılsıklam âşık olurum.

Yıldız, dilek tutulsun diye düştüğünde toprağa aşkın en masum halini alırken, mahzunlaşırım. Durulurum.

Âşıklar buluşmaya, en güzel elbiselerini giyerek giderler. Yaz ise kır çiçekleri gibi açarlar. Mevsim kış olsa da bahar gibi yeşile bürünürler.

Korkarlar ellerini tutmaya. Cesaret edemezler. Ellerini her yere götürürler de varması gereken yere dokunamazlar. Ayrılınca pişman olurlar "Keşke tutsaydım" diye iç çekerler.

Sevenler, ertesi buluşma için karar verir. "Kesin tutacağım." Yine tutamazlar. İncitmekten korkarlar. Mahcuplukları da bundandır.

O an bilemezler. Aşkta utanma, gurur olmaz!

Kılıç, kına girerken onurlanır mı? Veya Ok, yaydan utanır mı? O halde masum olan el, elden uzak kalmamalıdır.

Bu sebeple diyorum ki;

Aşk güzel şey..

vaktinde

doğru insanla olduğu sürece…

O insan için, ıslanırım sokaklarda sırılsıklam olurum. Üşürüm de saatlerce penceresinin önünde anlık görmek uğruna beklerim. Gördüğüm an, bilirim ki ateşim olur ısınırım. Aşk benim için böyle bir şey, seni bilemem.

Gitme vakti geldiğinde, yağmur altında, rüzgârdan korumak için çakmağın alevini duvara döner, üşüyen ıslak ellerimle sevgilimi soğuktan korur gibi, ağzımdaki ıslanmış sigarımı yakarım.

Bir nefes, bir nefes daha, saçlarının kokusunu içime doldururcasına çekerim. Döner bir daha, bir daha cama çıkmış ihtimaline karşı penceresine bakarım.

Sonra, açarım montumun önünü yağmura karşı başım dik yürümeye başlarım. Aklımda, bir daha gelişimde daha uzun kalmak düşüncesiyle gururla, onurla giderim.

Sahi saat kaç şimdi?
Şerefsizliğinin kaçıncı günü.
Sevdiğin geceler, serzenişteler,
Senin tek yanlışın,
Doğrularımı alıp götürdü.

Şimdi iliklerime kadar aşığım.

Artık yağmur da ıslatmıyor.

Sakın üstüne alınma,

Nefesimle dertleştim.

Çıkmamış olsa da pencereye, Aşk’ı en derinden yaşıyorum.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Erol Sırrı Yolcu Arşivi