Kanal İstanbul'u yargıya taşıyacak

Kanal İstanbul'u yargıya taşıyacak
İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu, gazetecilerin sorularını cevapladı. Kanal İstanbul'u nasıl engelleyeceğinin sorulması üzerine İmamoğlu, "Ben, Ekrem İmamoğlu olarak, şahsım adına hukuki hangi hakkım varsa, kullanacağım. Ama bununla yetinmeyeceğim. İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu olarak da aynı şeyi yapacağım. İstanbul halkı da bunu dert edip, gidip mahkemeye başvurup davalar açacaksa binlerce, on binlerce yüz binlerce açsın, açmalı" dedi

İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu, gazetecilerin Kanal İstanbul’dan işsizlik sorununa kadar gündeme ilişkin sorularını, Saraçhane’deki makam odasında yanıtladı. Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Kanal İstanbul hakkında yaptığı "Yap-işlet-devret modeli ile olmazsa hazineden milli bütçe ile finanse edilecek" açıklamasının hatırlatılması üzerine İmamoğlu, "Kanal İstanbul’un tehlikesini ve tehdidini anlatacak kelime bulamadığımı ve bazı cümlelerle ifade ettiğimi hepiniz biliyorsunuz. Bu konuda tereddütsüz aynı cümlelere devam ediyorum. Yani İstanbul için bir ihanet ötesidir, cinayettir. Bir araştırmadaki tarifi tekrar yineliyorum, 'Ya kanal ya İstanbul' diyorum. Bu kadar yol ayrımı gibi duruyor. Bu proje tartışılmalı, hatta üzüntüm ‘Ben niye karşı çıkıyormuşum ve bunu anlamaya çalışmıyormuşum.’ Tam aksine ben tam 9 yıla yakındır, ilk ortaya atıldığı andan itibaren anlamaya çalışan birisiyim. Bugüne kadar anlamamaya çalışıp direkt kabul eden, boyun büken, boyun eğen insanlara sesleniyorum: Bu süreci anlamaya çalışın. Zaten onun için çalıştay yapıyoruz. Bizim sayemizde bu süreci gündeme taşımanın sayesinde şu anda toplum bunu irdeliyor. Hatta siyasi partiler de irdeliyor. Onun için değerli. Bu tam da “oturmayan” belediye başkanının eseri. Süreci dert edinen, Kanal İstanbul, başka yatırımlar, şehre bakış, şehrin konutlaşması, İstanbul’un deniz ulaşımı, hava ulaşımı her konuda duyarlılık gösteren araştıran yapımızın karşılığıdır. Onun için oturmamaya devam edeceğiz" açıklamasını yaptı.

Mülkiyetleri araştırıyoruz
"Kanal İstanbul güzergahındaki bazı arazilerin Katar Emiri’nin annesi tarafından satın alındığı da ortaya çıktı. Katar sermayesi tartışması da var. Tank palet fabrikasından sonra bir kez daha gündeme geldi. Buna nasıl bakıyorsunuz?" sorusuna "Devasa sorunun bir detayı bu sadece. Ben ona odaklanmış değilim" cevabını veren İmamoğlu, "Elbette o hattaki tüm mülkiyetleri araştırıyoruz. Sadece o değil ki tüm mülkiyetleri araştırıyoruz. Nasıl bir mülk hareketi oluşmuş? Samimi ve milli bir süreçten mi bahsediyoruz yoksa başka bilmediğimiz şeyler de var mı? 135 milyon metrekare tarım alanından bahsediyoruz. '20 bin metrekaresi birininmiş!’ Onunla ilgilenmiyorum. Ben, 135 milyon metrekare ile ilgileniyorum. O bakımdan mülkiyet konusuyla da ilgileneceğiz ve oradaki o bütüncül yapının yaratacağı başka sorunları da esas niyeti de sorgulayacağız. Bakın ben, bu çalıştay meselesini önemsiyorum. Bütün bilim insanları orada konuşacak. Elini vicdanına koyup, başını yastığa koyduğunda, gündüz konuşup bunu savunup, akşam rahat uyumadığına inandığım birçok bürokrat ve kabine üyesi var" dedi.

Fatih hepimize hesap sorar!
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın "Çevreci bir kanal yapalım" sözlerinin hatırlatılması üzerine, "Ortada zaten muazzam bir çevre var korunması gereken. İstanbul, sağından solundan çekiştirilecek bir coğrafya değil" diyen İmamoğlu, "Bu coğrafya, binlerce yılın bize emaneti. Bugün, şu güzel şehri fethedip, bizim insanlarımıza, Türk insanına kazandıran Fatih Sultan Mehmet, bugün ayağa kalksa, dirilse, ‘Sen ne yapıyorsun’ der. Hepimize hesap sorar Fatih Sultan Mehmet. Bu kadar göz bebeği bir kent, tarihin bize emaneti. Neyin çevrecisi? Çevre dediğiniz, korunursa değerli, korunursa güzel. O bakımdan çevre boyutu, işin hep aldatmaca kısmı. Bakın çok sorunlar var. Evet, Kanal İstanbul bir tehdit. Uğraşacağız. Unutulmaması gereken garlar meselesi var. Sakın unuttuğumuzu düşünmesin. ‘Bu arada o da çıkar…’ Hayır! Gözümüz yargıda, gözümüz hukukta. Orada ne oluyor? Onu merak ediyoruz ve takip ediyoruz. Hukuktan, yanlışı düzeltecek, vicdanları sızlatmayacak, 16 milyon insanın ağırlığının altında ezilmeyecek bir karar bekliyoruz. Lütfen o kararı, en yakın zamanda inşallah açıklasınlar. Beklentimiz o yönde yani" ifadelerini kullandı.

Hangi üniversite tartıştı?
Kanal İstanbul'a nasıl engel olacağının sorulması üzerine izleyeceği yolu, "Ben, Ekrem İmamoğlu olarak, şahsım adına hukuki hangi hakkım varsa, kullanacağım. Ama bununla yetinmeyeceğim. İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu olarak, hangi hak ve hukukum varsa, sonuna kadar kullanacağım" şeklinde açıklayan İmamoğlu, "İstanbul halkı da bunu dert edip, gidip mahkemeye başvurup davalar açacaksa binlerce, on binlerce yüz binlerce açsın, açmalı. Ama tekrar söylüyorum, inşallah o boyuta gelmesin. Allah aşkına soruyorum, sizler basın mensubusunuz. Sekiz senedir hangi araştırmayı gördünüz? Benim gördüğüm bir tek şey; 6 ayda bir kandırmaca, bir 3D fotoğraf, etrafında bloklar ve konutlar dizilmiş milyonlarca konut. Yatlar geçiyor içinden. Hani, bugün 3D teknolojisi de yüksektir, bitmiş gibi gösterir. İçinden tekneler geçiyor. Arada altı ayda bir pişirilip konulan şey bu, başka hiçbir şey yok. Kim araştırdı, kim? Hangi üniversite? Hangi üniversiteler tartıştı da gittiniz izlediniz, biliyor musunuz böyle bir şeyi? Ben hatırlamıyorum. Olsa giderdim. O bakımdan yani bu sürecin ben yaptım oldu değil, biz gereken bütün hukuki haklarımızı kullanacağız" açıklamasında bulundu.

Artık devir değişti!
Kanal İstanbul'un Osmanlı ve Ecevit döneminde de gündeme geldiğini doğrulayan Ekrem İmamoğlu, "O zaman ne için düşünüldü, bilmiyorum. Abdülhamid döneminde böyle bir proje tartışıldı. Hatta, o projenin Kocaeli Yarımadası’nda olduğu söyleniyor, burada değil, yani Kocaeli tarafına yakın. Körfeze düşen bir şey. Şimdi bu tartışılır. Ben araştırmadım, tarihçi değilim, bir. İki, rahmetli Bülent Ecevit döneminde de bu düşünüldü, doğru. O dönemde de siyaset yapan, şimdi siyaset hayatına devam eden, bakanlık yapmış birçok insan, evet o dönemde de tartışıldı ama yanlışları ve hatalı olacağı yönündeki irade daha yüksek göründüğü için geri çekildi. Sadece bir ya da iki defa dile getirildi o kadar ve biz bunu kullanmaktan vazgeçtik. “Çünkü, yanlışlarını özellikle ülkemizin jeopolitik konumu ve uluslararası hukuk açısından çok zarar verici neticeleri doğacağından geri çektik” diye bana bilgi verildi. Bu bilgiyi alalı da yaklaşık birkaç ay oldu, onu da söyleyeyim. Her konuyu tartışıyoruz. Ama biz, bugünün çocukları olarak bakın 21. yüzyılın, 2019’un yöneticileri ve çocukları olarak sürece bakıyoruz ve ben yarının dünyasının neleri beklediğini düşünüyorum. Yani, bugün kışın hiç yağmur yağmayan, hiç kar yağmayan bir coğrafyadayız şu anda. Bakın, iki aydır baharı görüyoruz. Bu sevindirici bir şey değil ki. Üzücü bir şey" diye konuştu. Kanal İstanbul'un yayımlanan 3 boyutlu görselini de değerlendiren İmamoğlu, "Valla ben müteahhitlik yaparken, bir evi satacaksam, bir daireyi satacaksam, onun yaşanılır halini göstererek, insanlara proje başlamadan servis eder, müşterileri ikna etmeye çalışırım. Şimdi, burada hangi müşteri ikna ediliyor, onu bilmiyorum. Ama ben şöyle bakıyorum; İstanbul satılacak ya da böyle pazarlanacak bir ürün değil. İstanbul, yaşanacak, korunacak ve geleceğe tanışacak bir miras. Onun için hiç o tarafı beni ilgilendirmiyor" dedi.

BU SİYASİ BİR YARIŞ DEĞİL
Gazete Damga Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Mert'in "Kanal İstanbul’la ilgili referanduma gidilmesiyle ilgili bir görüş var. Siz bu referandum olayına nasıl bakıyorsunuz? Belediye imkanlarıyla böyle bir anket yapma şansınız olur mu?" sorusuna "Anketler yapılıyor. Biz de yapıyoruz. Gerekirse zaten referanduma gidilmeli" cevabını veren İmamoğlu, "İlk söyleyen benim zaten. Tabii ki halka sorulmalı. Ama bu bir siyasi yarış değil. Bu işte kararı bilim insanları, bu işe hayatını. Ömrünü adamış insanlar vermeli. Ne bir belediye başkanı ne bir bakan ne de Sayın Cumhurbaşkanı. Bu işin kararını verecek olan, çok büyük bir heyet, tekrar söylüyorum; İstanbul halkı, Türkiye, Türk milleti. Hatta dünyanın bile bu süreci analiz etmesi lazım. Bugün hangi coğrafyada olursa olsun, bir zarar verildiğinde, Amazonlar yandığında içimiz cız etmiyor mu mesela. Niye? Hakkımız var. Amazonlar da bile hakkımız var. İstanbul da öyle önemli bir yapı, değer, coğrafya. O bakımdan tabii ki halka sorulmalı. Ama önce, bilim insanlarının bu sürece katkı sunması. Ne ben söyledim diye iptal edilmeli ama ne birisi söyledi diye kabul edilmeli. Tartışılmalı. Ve sayemizde ilk defa tartışılıyor. Tartışılıyor diyorum ama hala, 'soracağız' diyen yok, 'konuşalım' diyen yok. Yapacağız diyen var. Bu çok yanlış bir tavır" eleştirisinde bulundu.

İNSANLAR İŞSİZ, İŞ ARIYOR
İBB'nin 420 kişilik içşi alımına 15 bin başvurunun yapılmasını değerlendiren İmamoğlu, "Tümüyle şeffaflık ama tümüyle de üzücü tabi. Hani, 420 civarında sözleşmeli memur alımımız var. 15 bin civarında başvuru yapılmış. Sanırım 7 bin civarında başvurusu kabul edilen kişiler var. Şu anda epeyce masa bu sürece hizmet ediyor. İnsanlar işsiz, iş arıyor. İnsanların gündeminde Kanal İstanbul diye bir şey yok. Ekmeğini kazanmak diye bir gündem var" dedi. İmamoğlu, "Bir yandan da dışarıda işe geri alınmayı bekleyen işçiler var. İlginç bir görüntü" sorusuna da "Gayet tabi üzücü bir görüntü. Ama biz tekrar söylüyorum: O dönemde işten çıkartmak zorunda kaldığımız iki seçim arası arası hiç anlamı olmayan bir süreçte işe girmiş insanların bir kısmı bile şu anda başvuru yaparak bizde tekrar işe girdi" cevabını verdi. Bu şekilde kaç kişinin işe alındığının sorulması üzerine İmamoğlu, "Sayısına bakmıyorum. 20, 30, 50’dir. Daha da alınacaktır. Alınıyor da zaten. Dolayısıyla biz bu kadar açık davranıyoruz. Ama sorgusuz sualsiz, habersiz iki seçim arası işe alınmayı hiçbir kişinin vicdanı kabul etmez. Onlar da mağdur görüyorum. Ama toplumu da mağdur etmeye gerek yok. Biz bundan sonraki süreçte o arkadaşlarımızın hak ettiği için tekrar işe alındığı süreçleri takip edeceğiz" diye konuştu.

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
1 Yorum