Şerafettin Öztürk: Partilerin arka bahçesi olmayın!

Şerafettin Öztürk: Partilerin arka bahçesi olmayın!
Ağrı Dernekler Federasyonu Başkanı Şerafettin Öztürk, Damga'ya konuştu. STK'ların halka yönelik çalışmalar yapması gerektiğini belirten Öztürk, “Sivil toplum örgütleri siyasi partilerin arka bahçesi olmamalıdır. Sivil Toplum örgütleri artık siyasete yön vermelidir. Siyaset bu tür kurum ve kuruluşlara asla yön vermemelidir” dedi

Ağrı Dernekler Federasyonu Başkanı Şerafettin Öztürk, bölge siyaseti ve STK'ları Damga'ya değerlendirdi. Sivil toplum kuruluşlarına önemli uyarılarda bulunan Öztürk, “Sivil Toplum Örgütleri bir kere kesinlikle halka yönelik çalışmalıdır. Bu kuruluşların yönü halka dönük olmalıdır ve asla sırtını halka dönmemelidir” dedi.  Esenyurt’ta 834 tane STK olduğunu belirten Öztürk, “Bu ilçenin siyaseti sivil toplum kuruluşlarına mahkûm edilmiş durumdadır. Buranın siyasetini iki bin bilemedin üç bin kişi belirliyor. Burası eskiden Türkiye kenti idi, ama şimdi dünya kenti olmuş durumda” yorumunu yaptı.


Öncelikle sizleri biraz tanıyabilir miyiz?
Damga gazetesi olarak bizlere bu şansı verdiğiniz için teşekkür ederiz. Sizlere ve çalışma arkadaşlarınıza başarılar diliyorum. 1971 Ağrı doğumluyum ve 30 yıldır İstanbul’da ikamet etmekteyim. 10 yıldır Sivil Toplum Kuruluşları içerisinde etkin olarak çalışmaktayım. Bölgedeki il dernekler birliğini iki dönem yönettim. Sonra da Ağrı İl Derneği ve akabinde düşlediğimiz bir proje hayal ettik. İşte o gün hayal ettiğimiz dernekler federasyonunu kurduk ve şu anda içinde bulunmaktayız. Arkadaşlarımız ile bu projeyi gerçekleştirdik. Bu bizim gerçek hayalimizdi ve bu hayali gerçekleştirme adına emeği geçen tüm dostlara teşekkür ederiz.


Sivil toplum örgütlerine bakış açınız nedir?
Sivil Toplum Örgütleri bir kere kesinlikle halka yönelik çalışmalıdır. Bu kuruluşların yönü halka dönük olmalıdır ve asla sırtını halka dönmemelidir. 10 yıldır aktif olarak hizmet etmekteyiz. Her platformda son zamanlarda şunu dile getiriyorum. Sivil toplum örgütleri siyasi partilerin arka bahçesi olmamalıdır. Tüm başkanlar temkinli davranıp, gereğini yapmalıdır. Bazı şeyleri kendimize rehber edinmeliyiz. Sivil Toplum örgütleri artık siyasete yön vermelidir. Siyaset bu tür kurum ve kuruluşlara asla yön vermemelidir. Bundan sonraki çalışmalarımızı buna göre dizayn edeceğiz. Bu süreçlerde hiçbir siyasi partiye mahkûm olmadık ve dik duruşumuzdan asla ödün vermedik. Yeni kurulacak kurum ve kuruluşlarda da bu tür kurallar geçerli olmalıdır. Gelecek ay arkadaşlarımızla birlikte İl Dernekler Birliğinde umarım bu söylediklerimizi gerçekleştireceğiz. Ülke kabuk değiştirirken, Sivil Toplum Kuruluşları kesinlikle artık değişime öncülük edecektir. Bir de bu tür Sivil Toplum Kuruluşların içerisine özellikle gençleri ve kadın kotasını da arttırarak buraları daha güçlendirme yollarına gitmemiz gerekiyor. Çünkü kadın toplumda olmazsa olmaz etkin güçlerinden biridir. Bunu görmezden gelemeyiz. Bundan dolayı klasik Sivil Toplum Kuruluşlarının dışına çıkıp daha etkin projelere imza atmamız gerekiyor. Çünkü birlikte çalışma sağlanamayınca başarıyı yakalayamayız.


Sivil toplum kuruluşlarına neden ihtiyaç var?
Kesinlikle ihtiyaç var, çünkü Sivil Toplum Kuruluşlarının olmadığı toplumlar sorunlarını iktidara hiçbir şekilde yeterince dile getiremez. Getirse bile ne kadar dile getirebilir ve ne kadar dikkate alınır? Bizler buralarda bu kurum ve kuruluşlarda öncü rol oynamalıyız. Mesela bizlerin şu anda içinde bulunduğumuz Ağrı Dernekler Federasyonu olarak, bir sürü projeye imza atarak insanlarımızın sorunlarını çözerek, yanlarında olduk. Ağrı’nın 7 tane ilçesinin derneklerine federasyon bünyesinde yer vererek hizmet etmeye devam ediyorlar. Burada dernekleri tek çatı hale getirip, halkımıza ve milletimize hizmet etmeye devam ediyoruz. Bu yerler halkın sesidir ve sesi olmaya devam edecek. Bizler sadece erzak kolisi dağıtmıyoruz. Bunun yanında yardım kartları, gelen insanların ihtiyaçlarını karşılıyoruz, aynı zamanda toplumun tüm sıkıntılarını karşılamaya çalışıyoruz. Bunun yanında vatandaşın çözülmeyen işleri ve davaları gibi olaylarının sulh içinde çözülmesi için mücadele ediyoruz.
Toplumumuzda sorunlar olduğunda öncelikle bize intikal ediyorlar. Esenyurt eski Emniyet Müdürü döneminde müdür bey gece üçlerde bile bizleri arıyordu. Bölgelerimizden bir ailenin sorunu olmuştu ve o olayda üç kişi ölmüştü. Bizleri aradıklarında tüm dernek başkanlarını toplayıp olay yerine gittik ve ondan sonra emniyet geldi. Neden? Çünkü her dernek başkanının kendi köyü ve sorumlu olduğu insan grubuyla gelip sorunları çözüme kavuşturduğu için sözleri geçiyordu. Bu anlamda sivil Toplum Örgütleri çok önemlidir yeter ki amacına uygun çalışılsın. Bu anlamda toplumun sorunlarına çözüm üretmeyen, halkın yanında olmayan derneklere son vereceğiz.


Ağrı Federasyon’u olarak burada ne tür hizmetler veriyorsunuz? 
Ağrı Dernekleri üzerinde büyük bir kota vardı. 20-30 yıldır Ağrı’yı, dernekleri ve federasyonları yöneten abilerimiz, arkadaşlarımız maalesef Ağrı Derneklerini bir yere getirip, halka ve topluma ciddi katkılar sunmadılar. İçerde duvarlara bile astığımız Ağrı Dernekler Federasyonunun 10 maddelik bir genelgesi var. Bu aynı zamanda federasyonumuzun anayasasıdır. Herkes buna mutabık kalarak çalışmalarını sürdürecek. Ağrı Federasyonu nasıl bu duruma geldi? Kuruluş aşamalarımızda federasyonumuza bomba atıldı. Neden gece bir buçukta bomba atıldı ve neden yerle bir edildi. Bu içinde bulunduğumuz yer iki defa neden yakıldı? Bu ve buna benzer şeylere geçen süreçlerde asla pabuç bırakmadık, bırakmayacağız. Hem siyasi hem de diğer kollarda üzerimize gelen hiç kimseye boyun eğmedik. Birlik beraberlik içerisinde tüm bireylerimizle savaşıp kazandık. En önemlisi halkımızın desteği ile biz bu projemizi yapıp, bitirdikten sonra bu günlere getirdik. Dolayısı ile federasyonumuz bölgede çok ciddi anlamda önem teşkil etmektedir. Bundan sonraki süreçlerde federasyonumuzun en önem verdiği şey bütün görüşlere açık olmasıdır. Burada sadece Ağrılılara hizmet vermiyoruz. Aynı zamanda bütün Doğu ve Güneydoğu bölgelerine hizmet vermekteyiz. Bununla beraber Türkiye’deki 81 ile kapımız açıktır. İl Dernekler Birliğini de bunun için kurduk ve bu birliği bölgede çok güçlü yapacağız.


Siyasi partileri bu bölgede başarılı buluyor musunuz?
Geçen seçimden bu yana Esenyurt siyaseti kabuk değiştirdi. Kemal Deniz Bozkurt bugün o koltukta oturuyorsa Sivil Toplum Kuruluşların desteği ile geldi ve bunun farkında olması gerekiyor. Esenyurt’ta 834 tane STK var. Sadece burada var başka bölgelere baktığınız zaman bunu göremezsiniz. Dolayısı ile buranın siyaseti Sivil Toplum Kuruluşlarına mahkûm edilmiş durumdadır. Buranın siyasetini iki bin bilemedin üç bin kişi belirliyor. Burası eskiden Türkiye kenti idi, ama şimdi dünya kenti olmuş durumda. Burada dünyanın her kesiminden insanlar görebilirsiniz. Kemal Deniz Bozkurt şahıs olarak başarılıdır. Neden? Geçen dönemde Kadıoğlu başkan iken, hiçbir zaman yüzde elliyi geçmemiştir. Bozkurt yüzde elli iki aldı. Baktığınız zaman CHP’nin burada yüzde yirmi iki oyu var. Bir siyasi partinin bu kadar az olan oyu kat be kat fazla olması ne kadar etkin ve güçlü olduğunu gösteriyor. Bu başarıyı halkın ve şahsın kendisine bağlıyoruz. Kendisine de CHP kazanmadı siz halk ile kazandınız dedik. Bunun için bütün halka sahip çıkmak zorundasınız, çünkü halk size güvendi, sizde halka sahip çıkın ve güvenini boşa çıkarmayın. O insanlar size görüş fark etmeksizin oy verdi ve sizde görüş fark etmeksizin gereğini yerine getirmeniz gerekiyor. Deva Partisi yeni bir partidir ve Gelecek Partisi ondan önce kuruldu. Halis Kahriman ile Ak Parti’de beraber siyasette yaptık. Kendisi şu anda Esenyurt’ta çok ciddi çalışmalar içerisindedir. Esenyurt dışına çıktığınız zaman da Deva Partisi göremiyorsunuz. Dolayısı ile yeni kurulan partileri seçimlere girmeden değerlendirmek çok doğru olduğunu düşünmüyorum. Önümüzdeki 2023 seçimlerinde kendilerini görmemiz gerekiyor. Arkadaşımız Veysel Karatay da aynı şekilde çok büyük bir emek ve özveri ile çalışmalarına devam ediyor. İnşallah gelecek seçimlerde istedikleri başarıyı elde ederler.


Esenyurt’u nasıl değerlendiriyorsunuz?
Aslına bakarsanız ülke siyaseti de Esenyurt siyasetine mahkûm olmuş durumdadır. 2019 yerel seçimlerinde Binali Yıldırım ve Ekrem İmamoğlu’nun son seçiminde neler yaşandı? Ak Parti’nin kalesi olan Esenyurt kaybedilmesiydi CHP’li Ekrem İmamoğlu İstanbul’u kazanamayacaktı. Eski belediye Başkanı Alatepe’nin bir sözü vardı. ‘’Esenyurt’u kaybeden İstanbul’u kaybeder’’, ‘’İstanbul’u kaybeden Türkiye’yi kaybeder’’ demişti. Aslında bir anlamda da öyle oldu. Bu da buranın ne kadar önem teşkil eden bir ilçe olduğu ortaya koymuş oluyor. Gittikçe de önemi artıyor ve ülke siyaseti buna mahkûm olacak. Esenyurt nüfus olarak, farklı etnik kökenleri de içinde barındıran bir mega kent durumundadır. Gelecek dönemlerde Türkiye için uluslararası belirleyici rol oynayacağını düşünüyorum.

şerafettin öztürk


Doğu ve Güneydoğu Genç Girişimciler Platformu hakkında ne söylemek istersiniz?
Bu arkadaşlarımıza ilk fikri veren onlarla ilk bir araya gelen biz olduk, çünkü gençleri ve girişimcileri bir araya getirmemiz gerekiyordu. Burada toplantılar aldılar ve onların çalışmalarını izliyoruz. Heyecanlı görüyoruz, eğer bir işin içinde heyecan varsa başarıda gelir diye düşünüyorum. Tabi önümüzdeki zamanlarda onlarla bir araya gelip, gelecek hakkında planlar yapıp, müthiş bir gençlik yaratacağımıza inanıyorum. Bu girişimleri çok anlamlı buluyorum, çünkü gençlerimiz geleceğimizdir. Bundan dolayı yılmasınlar ve hedeflerine doğru inançla yürüsünler. Bu gençler farklı platformlarda bir araya gelip dünya global standartlarda farklı etkin çalışmaların içine girmesi gerektiğini düşünüyorum. Kendilerini ve ülkemizi ciddi anlamda genç girişimciler olarak dünyaya daha iyi tanıtmaları gerekiyor.


BU HALKA SAHİP ÇIKIN!

Genel anlamda Türkiye siyasetini nasıl yorumluyorsunuz?
Çok zorlu dönemler geçirdik ve geçiriyoruz. Bizim görevlerimizden biri de siyasetçilerimize seslenmektir. Halkın içinde olduğumuz için sıkıntıları görüyoruz ve yaşıyoruz. Siyasetçilerimiz ve kendilerini yönetim anlamında sorumlu tutan herkes halka karşı olan sorumluluklarını yerine getirmeli aynı zamanda duyarlı olması gerektiğini düşünüyorum. Bu zorlu süreçleri ülke ve millet olarak aşıp daha ferah günlere kavuşacağımıza inancım tamdır. Bizler de bu süreçte halkımızın yanında olduk ve olmaya devam ediyoruz. Onların çözülemeyen ve çözümsüz gibi görünen tüm sorunlarının yanında olduk ve hayatlarını kolaylaştırmaya da devam ediyoruz. Tüm ülke liderlerine özellikle Recep Tayip Erdoğan’a sesleniyoruz. Bu halk sizlere oy verip belediye başkanı, milletvekili, başbakan, cumhurbaşkanı yaptılar. Ben de bir Sivil Toplum başkanı olarak sizlere sesleniyorum. Bu halka sahip çıkın. Doları indirdiyseniz halkı bu kadar sıkıntıya sokan tüm gıda ve benzeri her şeyi de indirin. Halk hayatını idame edemeyecek duruma geldi. Bunları yapın bizler de sizlere ve samimiyetinize inanalım. Sessimizi yükseltiyoruz, yükseltmek zorundayız. Halkın ve mazlumun sessiyiz. Muhalefet bir taraftan, iktidar bir taraftan herkes kendi siyasi çıkar ve politikalarının peşine düşüp, birbirlerini kötülemekten başka bir şey yapmıyorlar. Böyle olunca ülkedeki zenginler zengin, fakirler de daha fakir olmaya devam ediyor. Seçim gelince yine de bu halkın kapısına gelip oy isteyeceksiniz, ama bu sefer hangi yüzle bu halkın kapısını çalacaksınız? O kapıları sizlere çaldırtmayacağız.


SÖZDE DERNEKÇİLERE ASLA GÜVENMEYİN!

Sizin tabirinizle düşünecek olursak, tabela dernekçiliği hakkında ne söylemek istersiniz?
Tabela dernekçiliğinde rahatlık var. Cep telefonunda bir site açıp, denetlenmiyorsanız bir il, ilçe, köy derneği kurabilirsiniz. Birçokları da ofis açıp, dernekleri ofislerine taşıyorlar. Bundan dolayı tabela dernekçiliğine karşıyım. Önümüzde süreçlerde de hiçbir tabela dernekçisi bizimle çalışamayacaktır. Tabela, ofis, cep telefonu dernekçiliğine son diyoruz. Halkımız bunlara inanıp güvenmesin. Eğer ki halkımızın taziyesine gitmiyorlarsa, sorunlarına çözüm üretmiyorlarsa, gençlerin projelerini desteklemiyorlarsa, halka sahip çıkmıyorlarsa, kendi yerleri yoksa halkımız bunların yanında yer almasınlar. Dernekçilik kolay değildir. Emek ve zaman ister, bu da kolay değil. Halka yönelik, amacına uygun çalışanın yanındayız. Halkın çıkarı değil de ranta yönelik çalışanların da karşısındayız.


ÖNÜMÜZDEKİ GÜNLERDE KOMİSYON KURULACAK

Doğu ve Güneydoğu Dernekler Federasyonu sizin önderliğinizde mi kuruluyor?
Doğu ve Güneydoğu Dernekler Federasyonu büyük bir projedir. Bir buçuk yıldır bunun alt yapısını oluşturuyoruz. Bileşenler ile defalarca görüşmeler yapıp bir araya geldik. En son toplantıda Doğu ve Güneydoğunun tüm il başkanları katılım sağladılar. Dolayısıyla önümüzdeki günlerde de komisyon kurulacak ve çalışmalar daha yoğun olmaya başlayacak. Resmi işlemler bitince bir kahvaltı düzenleyip tüm medyayı da davet edeceğiz. Burada ülke siyasetine, birlik beraberliğine, ekonomi gibi tüm konularda ülkeye katkı sunmayı planlıyoruz. Kesinlikle başlı başına ülke için büyük bir proje olacak. Yeni oluşumlara ihtiyaç var. Bu ülkede bir Türk’ün hakkı, hukuku olduğu kadar bir Kürt’ün de aynı şekilde eşit vatandaşlık kanunu altında haklara sahiptir. Siyaset Sivil Toplum Kuruluşlarına yön vermeyecek. STK’lar temiz siyasetçi yetiştirip, halkın önüne yeni yüz ve temiz siyaset ile çıkacaktır. Dolayısı ile ülkemizin geleceğini kurtarmak zorundayız. Yeni dönemde Sivil Toplum Kuruluşları yapılacak sivil anayasada da yer alıp, söz sahibi olacak. Artık siyasete Sivil Toplum kuruluşları olarak yön vermeye başlayacağız.

RÖPORTAJ: MESİH EROL

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.