Dolar kuru 8,17, Euro 9,73, borsa 1,416 işsizlik yüzde 28,3 enflasyon yüzde 16,2 civarında seyrediyor.

Bağımsız bir şekilde faliyetlerini yürütmesi gereken Merkez Bankasının başkanı Naci Ağbal bir gecede yapılan değişiklikle görevinden alınmış yerine Şahap Kavcıoğlu getirilmişti. Geldiğimiz son durumda merkez Bankası enflasyonel değerlerini korumak adına para basmaya hazırlanıyor. Para basılarak merkez reel sektörü destekleyecek. Bu ne demek? Yüzde 16,2 seviyesinde olan enflasyonunun çok daha yukarılara çakması anlamına geliyor.

Geçmiş dönemlerde devletin “altın yumurtlayan tavuk” misali ekonomiyi ayakta tutan kurumları yıllardır zarar açıklıyor. Türkiye Çay İşletmeleri Genel Müdürlüğü 2020'de 547 milyon TL'lik zarar açıkladı. Böylelikle kurumun son 5 yıldaki zararı 2,1 milyar TL'yi aştı. Dünya çay üretiminde 5. sırada olan bir ülkenin kurumunun her yıl zarar açıklamasının tarifi mümkün değil. Kurum 2019'un nisan ayında da ‘temperli kulplu cam bardak' alımı için ihaleye çıktı. 5 milyon adet bardak, Paşabahçe'den alındı ve 17 Mayıs 2019 tarihinde, 5 milyon 250 bin TL'lik sözleşme imzalandı. Mayıs ayında 20 günlük açık hava reklam hizmetleri için 1 milyon 753 bin 758 TL'lik sözleşme imzalandı. Temmuz ayında yapılan reklam filmi ihalesi 264 bin 700 liraya mal oldu. Temmuz 2019'da reklam filmi yayını için de 4 milyon 592 bin TL ödendi.

26 şeker fabrikamız var. Buna rağmen tam kapasite çalışmıyor şeker ithal ediyoruz. İşsizlik had safhada şeker fabrikalarımızda istihdam yapmıyoruz. Şeker pancarını ektirmiyoruz. Her yıl 150 milyon dolar verip şeker ithal ediyoruz. Kendi şeker fabrikamızı 80 milyon dolara satıyoruz. İşçisi işe, çiftçisi üretmeye kendisi şekere muhtaç bir ülkenin şeker ve çay kurumları nasıl zarar eder akıl sır erdiremiyoruz.

Ülkenin 1 yıllık bütçesine denk gelen Merkez Bankası döviz rezervlerindeki 128 milyar dolar kayıplara karıştı. Kayıp olan para, binbir çeşit vergi kalemiyle vatandaşın cebinden alınan paralar. “Nerede?” diye Sorulması sorgulanması yasak olan paradan bahsediyorum. Yahu! birileri cebinizdeki paranızı çalsa, “Nerede benim cebimdeki para kim çaldı?”diye sormaz mısınız?

Cambazın biri, eşeği yularından çekip gelmiş pazara. Bir başka cambaz yanaşmış:

“Kaça bu eşek?”

“Bin lira!”

“Aldım gitti, ver elini helalleşelim!”

Birkaç kişi alıcının kulağına fısıldamış:

“Yahu görmüyor musun, bu eşek topal. Onun için ucuza verdi!”

“O eşek topal değil, tırnağının arasına taş kaçmış. Bu nedenle topal sanıp ucuza elden çıkarmaya bakıyor!”

Eşeği satana koşmuşlar:

“Yahu bu eşek topal değilmiş, tırnağına taş kaçmış!”

Satıcı gülmüş:

“Eşek topal olmasına topal da, öyle sansınlar diye taşı tırnağına ben koydum!”

Alıcıya koşmuşlar:

“Yahu bu eşek gerçekten topalmış, taşı o koymuş. Seni de kandırdı, parayı aldı!”

Alıcı dövünmeğe başlamış:

“Vay namussuz vay! Eğer verdiğim para sahte olmasaydı, beni kazıklayacaktı!”..

Yalan söylediklerini biliyoruz.

Yalan söylediklerini biliyorlar.

Yalan söylediklerini bildiğimizi biliyorlar.

Yalan söylediklerini bildiğimizi bildiklerini biliyoruz.

Ama hala yalan söylüyorlar...

Sağlıcakla...