Kim yaparsa yapsın. Kentin iradesine tecavüz edilmesine karşı çıkmak gerekir. Hem de ayrımsız ve adil olarak...

Dün "Ahırda seçmen olur mu?" manşetini gazetemizde okudunuz. "Ahıra seçmen yazan 'işgalci' sahtekardır" başlığı ile bir köşe yazdım. 
Çatalca ilçesinde 31 Mart seçimleri dolayısıyla muhtarlar, siyasetçiler, belediye başkan adayları seçmen taşımışlar.
Nerelerden taşımışlar?
Büyükçekmece, Arnavutköy, Esenyurt, Fatih, Başakşehir, Kağıthane'den seçmen getirilmiş.
400 seçmeni olan Karamandere'ye 96, Hallaçlı'ya 338, Kabakça’ya 70, Ferhatpaşa Kiptaş Evleri bin 670, İnceğiz Sapağı'ndaki şantiyeye yani konteynerlere yaklaşık 400 seçmen, ayrıca kimi evlere 3'er, 5'er seçmen taşınmış. Arnavutköy'den eski köyler yeni mahallelere seçmen aktarılmış. Ne de olsa en yakın ilçe.
10 konteynerde 800 kişi yaşayabilir mi kardeşim. Yaşasa yaşasa 150 diyeyim siz 200 deyin. Ki, üst üste yatırsanız dahi 200'ü bulamazsınız. Milleti aptal yerine koymayın. 
****
"Arnavutköy seçimleri çantata keklik" denilerek, CHP'nin 4 bin farkla seçim kazandığı en yakın ilçe Çatalca'ya seçmen nakli yapılmış.
Kim taşımış, eski İlçe Başkanı, Belediye Meclis Üyesi ve Belediye Başkan Adayı olan Mesut Üner.
Aile bireylerinin evlerine üçer beşer, en yakın arkadaşlarının evlerine de misafir seçmen getirmiş.
Büyük ihtimalle şöyle düşündü. "Seçimi  kaybetsem bile Kendi mahallemden düşük oy almamalıyım. Karizmayı çizdirmemeliyim."
Şayet Büyükçekmece seçimleri 50-60 oyla kaybedilir, Çatalca'da kazanılamaz ise sorumlusu Mesut Üner olacak.
Anlayacağınız kaş yapayım derken göz çıkarılmış olacak.
Büyükçekmece'de belki bıçak sırtı bir yarış yaşanacakken AK Parti oyları Çatalca'ya taşınmış.
AK Parti Büyükçekmece Adayı Mevlut Uysal, yapılanı duyunca küplere binecektir. Bizden söylemesi. 
Aynı şey Esenyurt, Kağıthane ve Başakşehir için de geçerli.
****
Dün de yazdım bir kez daha yazayım. YSK'nın aldığı karara göre bizzat seçmen olarak gözüken yerde yaşamayanlar tespit edildiğinde, yaşadıkları yerde de oy kullanamaycaklar. 
Soru 1: Kiptaş, daire satılırken Çatalca'da ikametgahı olma zorunluluğu getirilmiş. Bu kişiler 24 Haziran seçimlerinde oy kullanmamışlar. Demek ki yaklaşık bin 700 kişi 24 Haziran seçimlerinden sonra ev aldılar. (Bu evlerin satışı iki yıl önce bitti. Çünkü kura çekilerek evler satıldı) Ev alanlar sonradan ikametgah aldılarsa, evler nasıl satıldı? Ki, bu şart sonuçta bir yasal zorunluluk değil. Satış önceden ikametgah sonradan. Anlayacağınız göz göre göre bir suistimal ve taşıma var. Yoksa Kiptaş'tan ev alıp orada oturanların seçmen olmasından kim rahatsız olabilir?
Soru 2: YSK kararında, kira sözleşmesi, tapu, İSKİ, doğalgaz, BEDAŞ aboneliği varsa seçmen sayılacağı belirtiliyor. Aynı zamanda orada yaşama şartı aranıyor. Anlayacağınız bu bir çelişki.
Soru 3: Ne olursa olsun, muhtarlar, belediye başkan adayları seçmen taşımışlar. Bu taşıma ahlaki değil. Asıl olan bu; tüm şartlar yerine getirilse ve yasal olsa yapılan etik midir? Hayır.
Soru 4: Cumhurbaşkanı Erdoğan seçmen taşıma ile ilgili sert bir açıklama yapmış mı? Yapmış,  taşıyanları "işgalci" olarak değerlendirmiş mi? Değerlendirmiş. Şimdi Cumhurbaşkanı Erdoğan, yapılan için ne diyecek? İyi yaptın, bravo Mesut Üner mi diyecek? Yanıtımı söyleyeyim. Demeyecek. Gerekeni yapacak.
****
Bu tür taşıma seçmen olayı ortaya çıkınca seçmenler demorolize oluyorlar. Seçim ayarlanmış diye. Kusura bakmasın kimse. Bu iş bu ülkede yeni bir şey değil. İlk defa yapılmıyor. Sosyal medyanın yaygınlaştığı ve iletişimin geliştiği günümüzde iliklerimize kadar fark ediyoruz, artık bu taşımaları, irade çalma eylemlerini.
Ve inanın bu işi sadece AK Partililer yapmıyor. Seçimi garantiye almaya çalışan tüm siyasi partilerin adayları ve muhtar adayları yapıyor. Doğal olarak daha güçlü olan daha sonuç alıcı gerçekleştiriyor, taşımayı...

Son söz: Şimdi yapılması gereken, sandıklara sahip çıkmaktır. Ve bu ülkede seçmenleri taşımak, resmen bir kentin iradesini açık açık çalmaktır. Yerel demokrasi kültürüne de tecavüz etmektir. Sandığa gitmemek oy kullanmamak ise en çok şikayet ettiğimiz irade çalmaya katkı vermektir.