Erol Sırrı Yolcu

Erol Sırrı Yolcu

Suçlu aramayın, o biziz!

Yaşadığımız büyük şehir stresi, beton binalar içindeki yaşam kavgamızda birçoğumuzun hayalidir. Asırlık bir ağaç altında uzanmak.

Sessizce esen rüzgârın huşu içinde dönerek bedeni okşarken, serin toprağa uzanmak.

Yattığı yerde mavi gökyüzüne seyre dalarken, cır cır böceklerinin sesiyle huzurla uyumak hepimizin hayalidir.

Tertemiz, masum hayallerimiz çalındı.

İstanbul’da sıcaklık 40 derece…

Akdeniz, Eğe de ise alevler on beşinci gününde devam ediyor.

Çok düşünmez, okumaz, araştırmayız.

İki, üç kişi toplandığımız da, şu yaptı, bu sebeple yaktı diye komple teoriler üretiriz.

Öyle emin anlatırız ki, karşımızdaki nasıl bunları bilebiliyoruz diye hayranlıkla dinler. Sonunda da “doğru söylüyorsun” diyerek övgüler yağdırır.

Bilmez ki, Liyakattan uzak işin ehli insanlar yerine, tanıdık veya partiden olduğu için işe alınsın diye yüzlerce kez arayan bizler, ormanları yaktık. Tam 958 yıllık tarihimizi küle çevirdik.   

Yıllardır olduğu gibi, göz göre göre tarihinin yok oluşunu, kaç ülke insanı seyretmiştir.

Bunca seyirliğe rağmen yine de kendimizi teselli edeceğimiz bir şeyler buluruz.

Bu kez de tesellimiz bizlere günlerce zulüm eden Toma’larımız oldu.

İlk defa faydalı bir iş yaptıkları için onlar da gurur içinde olduklarını hissediyorum. Güçleri 15 günde 120 bin hektarın yanmasına yetmemiş olabilir. Olsun. Hangi amaçla alınmış olmalarının önemi yok. Zamanında iyi ki almışız. Güçleri zaten ‘Kırmızılı kadını’ da yetmemişti.

Hükümet,  elbette kendi üstüne düşeni yaptı. Hatta onca işin arasında komşuyu dahi düşündü. Olmayan onlarca yangın uçaklarımızdan iki tanesini komşuya göndermeyi dahi düşünüyor. Tarihimiz yanmış olabilir. Önemli olan itibarımız!

Bronzlaşmak için güneşten yandığımız da feryadı kopartıyoruz. Gitmediğimiz doktor bırakmıyoruz. Ya, yanarak can verenler, ne yapabildi. Bağırarak cayır cayır yandılar.

Durum böyle iken, siyasileri, iktidarı, muhalefeti, bakanları, bürokratları, müdürleri, suçlamaya hakkımız yok.

Sebep mi? Kriz masasına, muhalefet partisine mensup diye belediye başkanı alınmıyor ve yurttaş olarak sessiz kalıyorsak. Suçlu biziz.

Bu nasıl sabit fikirlilik, nasıl bir bakış açısıdır. Nasıl bir yöneticiliktir. Afeti siyasetle nasıl ilişkilendirebilirsiniz. O masaya, yurttaşın oyları ile gelen belediye başkanının alınmamasının tam da sebebi biziz.

Hani;

Tek millet,

Tek din,

Tek bayrak

Tek vatandık.

Halen olamamışsak, suçluyu başka yerde aramayalım. Suçlu, biziz.

Bir ve bütün olmaya böyle zamanlarda ihtiyacım vardır. 

Askeri, Siyasisi, Bürokratı, STK’ları, Polisi, Öğrencisi, Sağlıkçısı; İtfaiyesi, Kızılay’ı, THK’u, parti ayırmaksızın birlikte hareket etmenin adıdır. Tek millet olmak.  

Devlet, muhalefet parti liderlerini, basını, milletin vekillerini, ilim, bilim insanlarını bir araya getirerek tek olmak zorundadır. Aksi halde işler çorba olur, her kafadan bir ses çıkar.  Yandıkça yanmaya devam ederiz.

Muhalefetin görevi ise, elbette olumsuzlukları araştırıp halkı bilgilendirmektir. Ancak öngörülü davranıp, olası afetler içinde öncesinde araştırma yapmalıdır. Başımıza bir olumsuzluk geldiğinde değil.

Yangın olmuş, uçaklar arızalı, her yer yanıyor. Biz uçakların arızalarını giderelim demek , “Geçti Bor’un pazarı sür eşeğini Niğde’ye”  gibi çok geç kalınmışlıktır.

Çözüm, Zinhar cömert yurttaşta değil, Rabbena demesini bilenlerdedir.

Kimse bizi kandırmaya kalmasın, aklımızla dalga geçmesin.

Eğer buralar söylendiği gibi Katarlılara, Araplara, yandaşa peşkeş çekilmez ise ancak 30-40 yılda eski haline gelecektir. Ormanların eski halini alması kaba hesapla bırakın onarım bedelini, alınacak 10 uçaktan daha çok maliyetli olacağı aşikârdır. .

Ormanların sorumluları bakan, ziraatçı, orman mühendisi, iktisatçı, Avukatlar değil!

Sorumlusu o koltuklara oturmasına izin veren, biziz.

Vizyonu olmayan, Liyakatı olmayan kişilere lütfen söz söylemeyin. Onların bir kabahati suçu yok. Kusurlu olan biziz.

O kişiler, oralara biz oy vermesek gelebilirler mi idi? Gelemezler ise milyonlarca canın telef olmasına sebep olan yine, Biziz.  

Kurtarma seferberliğinde Asker’in olmamasının da sebebi biziz.

Son söz olarak, Kapıda bekleyen çok önemli riski unutmayalım. DEPREM. Hiç vakit geçirilmeden, derhal kiralamak değil olası bir deprem de görev yapmaları için donanımlı Uçak satın alımlarına şimdiden başlamalıyız.

Bir iki tane alınırsa da, sakın suçlu aramayın o suçlu biziz !.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Erol Sırrı Yolcu Arşivi