Peki neden kaybettik?

Tahammül etmek; katlanmak. İnsan ilişkilerinin gelişmesi doğası gereği birbiriyle anlaşmak, kaliteli vakit geçirmek ve ortak noktalarda buluşmaktan geçiyor. Anne babamızla ilişkimizde, kardeşimizle, akrabalarımızla, çocuğumuz ve arkadaşlarımızla, sosyal çevremizle kurduğumuz tüm ilişkiler birbirini iyi etme, iyi olma, birbirine iyi gelme, hayat yolunda ortak bir payda buluşma ile ilerliyor ve gelişiyor.

Tüm bunların yanında hayatın getirileri, modern çağın sorumlulukları ve zorlukları insan ilişkilerine önceki yıllara göre daha fazla etkiliyor gibi. Zaten yeterince yükün altında olduğunu düşünen insanoğlu da bu zaman içerisinde birbirine ve dolayısıyla sosyal ilişkilerine ister istemez daha az zaman harcıyor. Gerçek ilişkiler yerini yapay ve sanal bir ortama bırakıyor. Bu su götürmez bir gerçek.

Fakat bahsetmek istediğim daha derin bir problem. Sosyal çevreye tahammül etme halinin azalıyor oluşu. Seneler önce ne olursa olsun kopmayan bağların artık bir çırpıda kopuyor, hatta bazen bile isteye koparılıyor oluşu.

Görüşemiyor, buluşamıyor muyuz? Arıyorum açmıyor musun? Bana zaman bulamıyor musun? Bu ilişki buraya kadar.

Söylediklerime karşı mısın? Siyasi açıdan ayrı mı düşünüyoruz? Bana karşıt görüşün mü var? E görüşmeyelim artık o zaman.

Bir yere gitmek istiyorum sen benimle gelmiyor musun? Sana bir öneride bulunuyorum sen dinlemiyor musun? Artık görüşmeyelim o zaman.

Bu ve buna benzer birçok problem baş gösterir oldu insan ilişkilerinde. Birbirimize olan tahammülümüz azaldı, bizim gibi düşünmeyene olan bakış açımız keskin bir negatifliğe yöneldi. Sonuç olarak insan ilişkileri dediğimiz, insanın sosyal bir varlık olmasına sebep olan kavram hızla şekil değiştirdi.

Hem modern çağın hem de neredeyse üç yıla kadar yaşadığımız pandemi döneminin sosyal ortama tahammüle ve bireyselleşmeye büyük etkileri olduğu, insan ilişkilerine, çevreye gösterilen özene darbe vurduğu zaten ortadayken; bir de kendi içimizde bir yerlerde kaybettiğimiz duygular oldu. Fedakarlık gibi, tahammül gibi, vefa gibi…

Bizi biz yapan, kişiliğimizi büyük ölçüde şekillendiren şimdiye, bugüne kadar kurduğumuz ilişkiler darbe alır, kurduğumuz o büyük gemi su alır oldu.

Biraz geri dönelim kendimize, kendimizi bulalım ve çıkaralım eski duygularımızı içerilerden bir yerlerden. Bu vurdumduymazlığa, aymazlığa bir son verelim. Eski günlerimize dönelim ve gözlerimizin içine bakalım yeniden.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Orçun Ermiş Arşivi