Hayat ne garip!

Ne varsa dünyada bir rüya demek. Biraz da hayatı boş vermek gerek. Her şeyin çaresi sevmektir sevmek. Hayat devam ediyor bak, en güzel şey mutlu olmak, gideceğiz çırılçıplak hayat ne garip, hayat çok garip. Yalan olur bir gün yalan, yaşadığın aşkın sevdan, yaradandır baki kalan hayat ne garip, hayat çok garip. Gün gelir yalnızlık korkusu çöker. Hayat film gibi son yazar biter. Dert etme kendine gülümse yeter.”

Sevgili Tahir Paker ve Mahsun Kırmızıgül’ün kaleme aldığı muhteşem sözler… Şu an gece ve bu yazıyı yazarken bana eşlik ediyor “Hayat Ne Garip” şarkısı. Aslında çok uzun geliyor ama kısacık olan ve sona geldiğimizde nasıl hızlı geçtiğine inanamayacağımız hayatı çoğu zaman çok fazla ciddiye aldığımızı düşünüyoruz. Göz açıp kapayıncaya kadar çabuk geçen uzun yılların nasıl da kısaldığını ancak sona gelince anlıyoruz. Bazen devasa gibi gördüğümüz problemlerin aslında bir hiç olduklarını sonradan anlıyoruz.

Size çok büyük gelen sorunu bir başkasına anlattığınızda bu kadar abartılacak bir şey yok diye düşünür. Bir gün bir şeyi çok fazla kafama takmıştım ve ablam “Bu bu kadar büyütülecek bir şey değil ki” demişti. “Sen onu bir de bana sor” diye cevap vermiştim. Sonrasında ertesi gün “Üzüldüğün Şeye Bak” şarkısına denk gelmiştim ve şarkı dilime dolanmıştı. Düşündüm ve kendi kendime “Üzüldüğün Şeye Bak” dedim. Şimdi o düşündüğüm şeye bakıyorum da, hiç de düşünmeye ve üzülmeye değmezmiş. İnanın bana bütün sorunlar ve problemler böyle. Dünyada ölümden başkası yalan. Her şey ‘saniyede’ değişebiliyor. Olmaz dediğin oluyor, olur dediğin olmuyor. Düşmem diyorsun düşüyorsun, kalkamam diyorsun kalkıyorsun. Her şey öyle bir geçiyor ve değişiyor ki, bir şeyin mazi olması çok kısa sürüyor. Hayat böyle garip bir yer. Peki her şeyin bir sonu varsa, neden üzülür ki insan?

Bulmak isteyen kötü şeyden bile güzel bir anlam çıkarır, bulmak istemeyen en güzel şeylerden bile iyi bir anlam çıkaramaz. O anlam çıkaramayanlar da kendi neşesini üretemez ve gider başkasının neşesini tüketir. Neşe, mutluluk, sevinç gibi duygular kendi kendine oluşmazlar, onları siz üretirsiniz. Hayata nasıl baktığınızla ilgilidir bu üretme olayı. Bakış açınızı değiştirdiğinizde mutluluğu da üretmiş olursunuz. Metin Şentürk’ün bir paylaşımı vardı ve orada şöyle diyordu: Bakış açını değiştir, acın da değişir.”

Olaylara çok fazla anlamlar yüklemediğiniz, güzel yanlara odaklanmayı bildiğiniz, hayatı çok ciddiye almadığınız ve acılarla bile dalga geçmeyi öğrendiğiniz günlere…

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Tuğçe Marik Arşivi