Dünyanın son yıllarda yaşadığı en büyük krizlerden biri olan pandeminin ardından ekonomi genel anlamda çökme noktasına geldi. Büyük krizler ortaya çıktı. Ve her zaman olduğu gibi bu krizlerin faturasını geniş halk kitleleri ödedi. Ülkemizde enflasyon canavarı hortladı, tabiri caizse halk bir bir somun ekmeğe muhtaç hale geldi.
Bütün bu krizlerin ötesinde birileri yedi birileri baktı ama adalet bir türlü sağlanamadı. Dünyada süregelen israf tam gaz yoluna devam etti. Evet gıda israfı ciddi bir sorun. Her yıl milyonlarca ton yiyecek çöpe atılıyor, bu da hem çevresel hem de ekonomik kayıplara neden oluyor. Bilinçli tüketim alışkanlıkları ve gıda dağıtım sistemlerindeki iyileştirmeler bu sorunun azaltılmasına yardımcı olabilir. Olabilir ama belli ki bu sorun artarak devam edecek.
Bazı verilere bakmak gerekirse dünya çapında yılda yaklaşık 1.3 milyar ton gıda israf ediliyor. Bu oldukça büyük bir rakam ve bu israf, hem açlıkla mücadelede kaynakların etkili kullanımını engelliyor hem de çevresel etkilere neden oluyor.
Dünya genelinde açlık ve susuzluk hala büyük bir sorun. Birçok insan yeterli ve sağlıklı beslenme imkanına sahip değil ve birçok bölgede su kaynakları yetersiz veya kirlenmiş durumda. Bu sorunlar, çeşitli faktörlerin birleşimiyle ilgili olduğundan, çözümü de karmaşık ve çok yönlü bir yaklaşım gerektiriyor.
Ve Afrika... Yüz yıllardır Batılılar tarafından sömürülen ve sömürülmeye devam edilen Kara Kıta. Afrika'da maalesef açlıktan ölen çocuklar hala büyük bir sorun. Yetersiz beslenme, su kaynaklarının kısıtlı olması ve sağlık hizmetlerine erişimdeki zorluklar gibi faktörler, bu ülkelerdeki çocukların sağlığını olumsuz etkiliyor. Her yıl açlıktan ölen çocuk sayısı oldukça yüksek ve değişkenlik gösteriyor. Tahminlere göre, her yıl yaklaşık 3 milyon çocuk 5 yaşından küçük yaşta açlıktan ölüyor. Bu sayı, yetersiz beslenme, hastalık ve yetersiz sağlık hizmetleri gibi faktörlerin etkileşimiyle doğrudan ilişkili... Ve Batı emperyalizmi ile direkt ilişkili!
Bu arada açlık ve sefaletten bahsetmişken yanı başımızda gerçekleşen soykırımı da unutmamak gerekir. Afrika'da yokluk kaynaklı bir açlık ve beraberinde gelen ölüm var. Bugün Filistin coğrafyasında İsrail'in bile isteye açlığa mahkum ettiği ve açlıktan ölen bebekler var. Yukarıda dediğimi gibi zulüm var adalet yok....