Biz'den biz'e...

Gazze savaşlarında Anadolu’dan Kudüs’ü korumak gelen ve bu uğurda şehit olan Mehmetçiğin cep notlarında yazan; “Sakın bize Fatiha okumayın. İntikam, ah intikam!” ifadelerinin ne anlama geldiğini bilemedik. 
İsrail Gazze’yi bombalarken, katliam üstüne katliam yaparken, bir milleti dünyanın gözü önünde imha ederken “Gazze” diye sokaklara döküldük. 
Filistin bayrakları taşıdık, sapan taşlarıyla direnenler kahramanlarımızdı. Ama 1917’deki Gazze savaşlarını hatırlamadık. 
Birileri bunu bilmemizi istemiyordu.  Çünkü bilsek en azından “Biz” oluruz diye korkanlar vardı. Ve biz bunu  bilmiyorduk… 
Dahası, bilmek içinde hiç birşey yapmıyorduk…    
Tuna’dan Basra Körfezi’ne, Kafkaslar’dan Kızıldeniz’e, Kudüs ve Medine’den Bağdat ve Şam’a kadar “Biz” vardık. O “Biz” Balkan’dık, Mozopotamya’ydık, Anadolu’yduk, Hint Okyanusu’yduk, Karadeniz’dik, Akdeniz’dik. 
Topraklarımızdaki ırklarla mozaiktik.  Güzeldik be,  çok güzeldik…
Türk’tük, Arap’tık, Kürt’tük, Çerkez ya da Boşnak’tık, Arnavut ya da Acem’dik. Rum’duk, Ermeni’ydik ama “Biz’dik. O “Biz” düşüncesi varken dünyanın merkeziydik, yeryüzünün ana aksıydık, gücün ve zenginliğin kaynağıydık, küresel iktidar alanını biçimlendiriyorduk.
“Biz”ken çok güçlüydük, mutluyduk….
Bizim olan şehirleri, ve o büyük coğrafyayı savunmak, korumak, bir arada tutmak için çok büyük mücadeleler verdik. Korumaya, kollamaya, bir arada tutmaya çalıştığımız şey, sadece o şehirler değildi. 
“Biz” olanı korumaya çalışıyorduk. 
“Biz” olarak kalmaya çalışıyorduk.“Biz” kimliğini kaybettikten sonra, birbirimizi kaybettik. Coğrafyamız dağıldı, şehirlerimiz dağıldı, gönüllerimiz dağıldı. En önemlisi de hafızamız dağıldı, körleştik, unutkanlaştık.
“Biz” “ağlamayı bilmeyen” bir millettik. Yalvarmayacaktık, zayıf olmayacaktık, gururumuzdan taviz vermeyecektik, kimseden yardım istemeyecektik ve asla eğilmeyecektik.
Balkan ve Kafkas trajedilerinde yanan yüreğimizi, dökülen kendi  kanımızla söndürüyorduk ama yinede unuttuk…… UNUTTURDULAR.
Kaybettiğimiz topraklardan gelen yanık türküleri, Anadolu’dan yükselen ağıtları dinledik. 
Acımasız bir sabırla sustuk. 
Türkiye’ye karşı Batı’dan, Doğu’dan, coğrafyamızdan ve onlarla beraber  içeriden saldırılar “Biz” olmayalım diyedir… 
Anlamadık, Anlayamıyoruz….
Şimdi zaman konuşma, “Biz” olmayalım diye bize yapılanı okuma, anlama zamanı.
 “Sakın bize Fatiha okumayın. İntikam, ah intikam!” diyen şehit Mehmetciğin ruhunu birliğimizle şad etme zamanı.
Zaman, sen-ben, siz-biz, o’cu-bu’cu değil  zalimlere karşı bütün mazlumlarla omuz omuza “biz” olma zamanı.
Kısaca “Biz”den “Biz’e akma zamanı…. 
Can YÜCEL’in dediği gibi…   El Tutuşa Tutuşa
Ne kadar çok elimiz varmış meğerİlkin, senin elinle tutuşan benimkiSonra çocuklarınki,Gençlerinki,
Tekel işçilerininki,Sonra, ellerin elleri...Ne kadar çok elimiz oldu, baksanaTutuşa tutuşaBir orman yangını gibi VESSELAM
 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Remzi Tanış Arşivi